Çeviri: Lúthien Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi, Zhuang Keer ile birlikte mışıl mışıl uyuyordu. Zhuang Keer Ning Xi'ye sarılmış bir şekildeydi.

Lu Tingxiao'nun ifadesi anında bozuldu.

Gece geç saatlerde iş için dışarı çıkmıştı . Sadece onu görmemekle kalmamış başka bir kadınla mı yatmıştı ?!

Muhtemelen Lu Tingxiao'dan gelen güçlü nefret havası nedeniyle Zhuang Keer uyandı. Lu Tingxiao'yu kapının yanında gördü ve şok oldu. "Ah"

Ning Xi de uyandı. Lu Tingxiao'yu gördüğü anda ifadesi değişti. Kalkıp oturdu ve "Kahretsin! Beni dinle sevgili karım" dedi.

Lu Tingxiao'nun dili tutuldu.

Ning Xi, az önce söyledikleriyle ilgili bir sorun olduğunu düşündü.

Şaşkındı!

Hepsi Zhuang Rongguang'ın hatasıydı! O sürekli Ning Xi'ye adam ve erkek kardeşim diyordu. O da neredeyse kendisinin gerçekten bir erkek olduğunu düşünüyordu!

Ning Xi boğazını temizledi ve her zamanki haline döndü. "Patron, neden buradasın? Ah, benim küçük tavşanım da burada! Beni dışarıda bekle, hemen geleceğim! "

Küçük tavşan itaatle başını salladı ve oturma odasına gitti.

Lu Tingxiao kaşlarını çattı. "Önce üzerinizi değiştirin." dedi.

Sonra yavaşça kapıyı kapattı.

Ning Xi kendisi ve Zhuang Keer için kıyafet seçerken Zhuang Keer'in çok mutlu görünmediğini gördü, bu yüzden endişeyle "Keer, sorun nedir?" diye sordu.

Zhuang Keer, Ning Xi'ye baktı ve "Nedense Lu Tingxiao'nun benden nefret ettiğini düşünüyorum!"

Ning Xi kekeledi. "Onu aldırma. Seni sevdiğim sürece! "

"Mmm." Zhuang Keer gülümseyerek başıyla onayladı.

Her ne kadar içinde Ning Xi'nin kalbi çok hızlı atsa da dışarıya soğukkanlı görünüyordu . Görünüşe göre şeytan yine onu kıskanıyordu.

Ning Xi üzerini değiştirdikten sonra oturma odasına gitti. Küçük tavşan hızla onun üzerine atladı.

Ning Xi onu mutlu bir şekilde kaldırdı ve yumuşak yanaklarını öptü. "Benim küçük tavşanım! Seni gerçekten özledim! Bir kere öpeyim!"

Kanepede soğuk duran Lu Tingxiao'ya baktı. Küçük tavşan bittikten sonra yavaş yavaş Lu Tingxiao'ya gitti. Adamın dudaklarını öptü ve küçük tavşanın duyamayacağı bir sesle, "Tabii ki sevgilimi daha çok özledim." dedi.

Lu Tingxiao'nun ifadesi hala oldukça kasvetli idi, ancak kızın tatlı sözlerini duyduktan sonra çok daha iyi hissetmeye başlamıştı.

Yine de az önceki önemli meseleyi unutmamıştı. "Eğer yanılmıyorsam, dün gece İmparatorluğa ulaştığında gece yarısıydı."

Zhuang Keer'in o saatte burada olması mantıklı değildi.

Aynı zamanda, Lu Tingxiao'nun gözleri karşı taraftaki kanepedeydi. Üzerindeki izlerden birisinin üzerinde uyuduğu açıkça belliydi.

Tam o sırada kapı zili çaldı.

Zhuang Rongguang olabilir miydi?

Ning Xi ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Tam düşündüğü gibi, Zhuang Rongguang'dı.

"Kardeşim! Kardeşim Xi! İkinize de kahvaltı aldım! "

Ning Xi başını kaşıdı, sonra ödevini sınıf öğretmenine bildiren ilkokul çocuğu gibi Lu Tingxiao'ya olanları anlattı. "Olayın aslı Zhuang Rongguang başını belaya soktu ve Şef Zhuang'ı tekrar kızdırdı, bu yüzden Keer onu sadece bu gece için buraya getirdi." dedi.