Çeviri: Lúthien Düzenleme: LordVioleGrace

"Üzgünüm, kardeşim ... bir daha böyle bir şey olmayacak."

Kardeşinin önünde ağladığını görünce göğsü sıkıştı ama aynı zamanda çaresiz hissetti.

Kardeşinin yavaş yavaş nasıl bu hale geldiğine tanık olmuştu. Zaten onun için herhangi bir umudu yoktu ve gelecekte son derece başarılı olmasını beklemiyordu. Sadece mutlu ve güvenli bir şekilde yaşayabilmesini istemişti, ama şimdi hayatını neredeyse kaybetmişti.

Bu kardeşiyle ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. Kardeşinin yüzünde üzücü bir ifade gördü ama yine de ona inanmadı. Önümüzdeki birkaç gün içinde eski haline bile tekrardan dönebilirdi. Kim bilir?

Ning Xi'nin provokasyonu sayesinde zamanını ve çabasını çekim uygulamalarına ayırmıştı, ancak o da uzun sürmemişti.

Zhuang Keer'in söyleyemediği sözleri sadece ağzından bir cümle çıkarmıştı: "Kalk, bir daha böyle yerlere gitme."

Zhuang Rongguang başını salladı. Gözyaşlarını sildi ve ayağa kalktı.

"Arkadaşlarına, Sun Bin ve Liang Haoqiang'a ne oldu? Onlar iyi mi? " Zhuang Keer aniden onları hatırladı ve Zhuang Rongguang'a sordu.

Bildiğine göre, onlar Zhuang Rongguang'ın en iyi arkadaşlarıydı. Her ikisi de İmparatorluktaki ünlü zengin veletlerdi ve hiç iyi bir şeyler yapmıyorlardı. Üçü her zaman bir belanın içinde oldukları için bu sefer de bu olayda yer almış olmalılardı.

Zhuang Rongguang'ın ifadesi bu iki ismi duyunca değişti.

İkisi...

Uzun zaman önce ortadan kaybolmuşlardı ve onu şimdiye kadar aramamışlardı. Hayatta olup olmadığını bile umursamadılar.

Aileleri onları maddi olarak desteklemeyi bırakmıştı. Yine de kız kardeşinden biraz para alıp nakitlerini her zaman onlarla paylaşmıştı, iyi işlerinin ona iki gerçek arkadaş kazandırdığını düşünüyordu, ancak az önce onun değerini bilmemişlerdi. Ona büyük bir aptal gibi davranıyorlardı.

Zhuang Keer, ifadesinden ne olduğunu biraz tahmin edebiliyordu. İç çekti ve artık sormadı.

Büyük olasılıkla kaçıp onu orada bırakmışlardı.

Zaten onlarla arkadaş olmamasını söylemişti, ama onunla bu konuyu her konuştuğunda ona kızardı. Arkadaşlarına saygısızlık ettiğini söylerdi. Sonunda, bu konuda mutsuz olurlardı ve birkaç gece dışarıda kalırdı.

"Öyleyse, siz geri dönmek mi yoksa gece için burada mı kalmak istiyorsunuz?" diye sordu Ning Xi.

"Xiao Xi, burada bir gece kalabilir miyim?" diye sordu Zhuang Keer.

Ning Xi başını salladı. "Elbette."

Zhuang Keer mutlu hissetti. "O zaman dadıma mesaj göndereyim."

Zhuang Rongguang daha sonra elini kaldırdı. "Ben ... Ben de burada kalmak istiyorum! Kalabilir miyim? Kardeşim ... Ning Xi "

Ning Xi ifadesizce ona baktı. "Kanepe."

Zhuang Rongguang neredeyse anında cevap verdi, "Sorun değil! Yerde uyumak bile umrumda değil! Kapıyı kontrol ederim sizin için! "

"Keer, bu gece benimle uyu." dedi Ning Xi, Zhuang Keer'e.

"Mmm, tamam!" Zhuang Keer bundan memnundu.

Sonra yatak odasına gittiler.

Ning Xi, çarşafları düzenledi ve her ikisi de yatağa uzandılar. Ning Xi, Zhuang Keer'in kabus görmesini önlemek için, daha önce olanlardan dikkatini dağıtıp rahatlatıcı konular hakkında konuşmaya başladı.

Zhuang Keer, yanındaki nazik ve tatlı kızla yumuşak ve rahat yatakta yatıyordu. Onun sakinleştirici sözleri kulağına temas ederken, artık tüm korkusu kaybolmuştu.