Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi’nin bir şey demesini beklemeden Zhuang Lingyu rahatsız bir ifade takınmıştı çoktan. "Spirit’in kardeşinin şirketine rakip olduğunu biliyor ancak bilerek reklam yapmak için onların kıyafetlerini giyiyor. Her zaman başkalarına yardım ediyorsun!"

Ning Yaohua bunu duyunca hızla olayları yumuşatmaya çalıştı ve "Kızlar! Güzel kıyafetler gördüklerinde böyle ufak detaylara takılmadan alıyorlar işte! Ama Xiao Xi bu Spirit son zamanlarda kardeşinin firmasına çok ters gidiyor bu yüzden biraz dikkat etsen iyi olur. Bu tarz şeyler seviyorsan kardeşin sana sonra ayarlayabilir!” dedi.

"Sis son sefer mağazamıza geldiğinde ona birkaç parça vermek istediğimi söyledim ama...Sis...." Ning Xueluo cümlesini bitirmedi. Ancak yine de, Ning Yaohua ve Zhuang Lingyu’nun boşlukları doldurmasına yeterliydi.

Zhuang Lingyun’un suratında tiksinme vardı. "Neden onu önemsiyorsun? Tam bir aşağılık, her zaman küçük şeylere takılıp kin kusuyor!"

Görünüşe göre tüm hayatı ayrı yaşamak onun için küçük bir meseleydi!

Ning Xi arkasına yaslandı ve tiyatro gibi izledi üçünü, neredeyse kahkaha atacaktı. Durmadan ona "Sis" diyordu ancak ne zaman olduğunu bilmiyordu. Tam bir aile gibi görünüyorlardı şu an ve bağları koparan şeylerin ne olduğunu unutmuş gibi gözüküyorlardı.

Kızın belli belirsiz gülümsemesini görünce Su Yanın mantığı yine kayboldu ve umursamazlaştı...

Üzerinde ateşli bir bakış hissedince Ning Xi istemsizce bakmak için döndü.

Anında adamın bakışlarıyla karşılaştı, Su Yan kalbinin patlamak üzere olduğunu hissetti. Tüm gücünü kullanıp kendini kontrol etmeye çalıştı. Sakin bir ses tonuyla, "Programını izledim bir kaç gün önce. Yemek yapman yine gelişmiş!" dedi.

Bunu söyleyince Su Yan kalbinde bir mahzunluk hissetti. Bir zamanlar onun için yemek yapmayı öğrenmişti ancak şimdi adam yemek yeteneklerinin bir televizyon programında geliştiğini görüyordu...

Ning Xi gülümsedi ve "Gerçekten mi?" dedi.

Doğal olarak ona baktığında Su Yan’ın gözlerindeki düşünce ve belirsiz etkiyi kaçırmadı.

Eğer bu adam dürüst olabilse ve Ning Xueluo’yu değişmeden sevebilse ona hala bir saygı duyabilirdi. Üzücü ki...

Kapıdan üç kez tık sesi geldi. Birisi kapıyı itti ve içeri yürüdü.

Odadaki herkes döndü ve Ning Huiyua’nın içeri girdiğini gördüler havalı ve gururlu bir şekilde.

"Amca!" Ning Qiutong kimseye bakmadı ve sadece yaşlı adamı selamladı.

"Huiyuan gelmiş...." Yaşlı adam yıllardır görmediği yeğenini görünce kederlendi. En azından, dışarıda iyi bir hayatı olduğundan emin olabilmişti.

İkisi kısa bir konuşma yaptıktan sonra, yaşlı adamın bakışları kalabalığın üzerine kaydı ve "Herkes burada olduğuna göre, başlayalım o zaman!" dedi.

Bunu söyler söylemez suratı ciddileşti. Birbirlerine baktıktan sonra, yavaşça ayağa kalktılar ve uzun oval masaya geçtiler. Avukatın elinde hazır vasiyet vardı ve masanın başında oturan yaşlı adamın yanında ayakta duruyordu.

Masada, Ning Yaohua, Zhuang Lingyu, Ning Xueluo ve Su Yan bir tarafta,  Ning Yaohua ve Ning Tianxin da diğer taraftaydı. Ning Qiutong’un yanına da Ning Tianxin oturmuştu.

Tek kalan kişi Ning Xi’ydi.

Ning Xi’nin gözleri Su Yanın karşısındaki boş sandalyeye kaydı ve Ning Yaohua’nın uyarı dolu bakışlarını umursamayıp Ning Qiutong’un yanına, Su Yanın karşısına oturdu.