Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi’nin gözleri sulanmıştı "Bir zamanlar arkadaştık. Canını acıtmak istemiyorum beni buna zorlama!"

Kadın sırıttı. "Son seferki gibi olsaydı kazanamayabilirdim ancak şimdi....Feng Xiaoxiao ile bile bir kaç dakika yüzleşemediğini duydum!"

Ning Xi’nin diyecek bir şeyi yoktu.

Bunu nereden öğrenmişti ki bu kadın?

"Bro Xi, beni takip et. Eğer mümkünse, canını acıtmak istemiyorum." dedi kadın.

Ning Xi kadının belindeki silaha bir bakış attı ve kadının kibar olmaya çalıştığını anladı.

Ning Xinin silahı yoktu, olsaydı bile Feng Jin’in gönderdiği birisiyle başa çıkabilecek seviyede değildi.

Sonunda Ning Xi arabaya bindi.

Arabada bir adam vardı belli ki şofördü ve kadın Ning Xi ile birlikte arka koltuğa oturdu.

Kadın Ning Xinin üstünü aradı hatta saçındaki küçük siyah tokayı bile kontrol etti.

Ning Xi kafasını salladı ve kadının onu incelemesine baktı. "Durabilirsin bebeğim. Soya sosu almaya gelmiştim. Telefonumu bile getirmedim. Tehlikeli bir şeyler yapacağımı mı sanıyorsun cidden?"

Ning Xinin sesini duyunca kadın durdu. Kulakları ısınıyordu.

Bu Tang Xi’nin sesiydi....Tang Xi’nin ses tonu.

Ning Xi ufak bir kız gibi görünmesine rağmen, ses tonu yaşlı Tang Xi ile aynıydı.

Kadın kafasını sallayıp kendisine geldi ardından kaçamayacağından emin olacak şekilde Ning Xi’nin bileklerini bağladı.

"Güzel bayan, Stratejist Feng’in neden beni davet ettiğini söyleyebilir misin?" diye sordu Ning Xi.

"Emirleri yerine getiriyorum sadece, bir bilgim yok" diye cevapladı kadın ifadesiz bir suratla.

"Sen de Şeytan için çalışıyorsun ama neden seni daha önce hiç görmedim?"

Kadın kızın sorularını cevaplamayı bıraktı ve onu görmezden geldi.

Çok kötü. Ning Xi gözlerin kapattı ve dinlenmeye başladı.

Ning Xiyi şaşırtan şey kadının bileklerini bağlamasını rağmen gözlerini açık bırakmasıydı. Nereye gittiklerini bilmesi bir sorun teşkil etmiyor gibi duruyordu.

Sokak lambaları ve arabalar gittikçe azalıyordu dış mahallere doğru gittikçe...

Onu nereye götürüyorlardı ki? Daha ilerisi ıssız yerlerdi....

Ning Xi ihtimalleri aklından geçirirken araba eski bir Avrupalı villanın önünde durdu.

Nerede olduklarını görünce Ning Xi’nin suratı soldu!

Aman Tanrım, burası…

Bu kötü şöhretli terkedilmiş villa değil miydi?!

Dedikodulara göre hamile bir kadın burada kendisini asmıştı. O günden beri ev terkedilmiş ve bir sürü gizemli şey olmuştu. Bir kiracı korkudan mahvolmuş ve o günden beri kimse bu evi almaya cesaret edememişti.

Neler oluyordu!?

O kadar yerin içerisinde, neden burası!?

En çok korktuğu şey hayaletlerdi!

"Bro Xi, lütfen bırak beni."

Ning Xi’nin elleri bağlıydı ancak parmaklarıyla kapının koluna tutundu. Nerede olduklarını görünce aracın içine saklanmıştı bile.

Kadın sürücüye baktı ve birlikte Ning Xiyi dışarı çektiler…

Ning Xi’nin sırtında bir silah vardı ve tek yapabildiği şey yavaşça korkunç terkedilmiş eve doğru yürümekti.