Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

"Ne kaçırması? Bu benim vaftiz oğlum!" dedi Ning Xi.

Chen Mian defalarca küçük çocuğa baktı, gözleri her saniye daha da çok parlıyordu. "Bu çocuk harika görünüyor! Sektörümüze katılmak ister mi?"

Ning Xi ağzı titriyordu. "Sadece beş yaşında, anladın mı?"

"Ne olmuş beş yaşındaysa!? Erkenden başlatman gerek! Bırak onunla ilgileneyim ve ünlü edeyim onu!" Chen Mianın sesi çok heyecanlıydı. "Aurası, gözleri ve hatta burnu bile... büyüdüğünde de çok yakışıklı olacağını garanti ederim!"

"Hayır, teşekkürler!" Tabii ki de yakışıklı olacaktı! Babasına baksana bir.

"Emin misin? Ailesinin numarası var mı sende? Onlarla konuşayım!" Chen Mian ısrarcıydı.

"Yapmana gerek yok, onun yerine ben yapıyorum. Okula gitmesi gerek. Yönetmen, hayatını şekillendirmeye çalışmayı bırak."

"Seni küçük piç, kaç tane çocuk reddettiğimden haberin yok."

Ning Xi reddettikten sonra Chen Mian yanlarından ayrıldı.

Gittiği anda, kalabalıktan bir ses yükseldi. "Wow! Bu çocuk çok tatlı!"

"Evet! Değil mi?" Ning Xi küçük çocukla gurur duyuyordu.

"Son derece! Yönetmenin ilgilenmesine şaşmamalı!"

"Ona sarılmak istiyorum!"

Küçük Hazine etrafa bakıyordu ancak yumuşak oyuncak gibi ona sarılacaklarını duyunca kafasını annesinin bacağına gömdü.

Ning Xi sırtını sıvazladı ve gülümsedi. "Üzgünüm, biraz utangaç ve konuşmayı sevmiyor."

"Oh, utanması bile çok tatlı. Şu tipe bak! Aslında çocuk yapmamaya karar vermiştim ancak bu kadar tatlı olacaksa, benimde olsun!" Ji Yumeng’in içi gidiyordu.

Ning Xinin etrafına insanlar toplandıkça Qi Fang daha da hüsrana uğruyordu.

Önce Jiang Muye vardı, ardından Zhuang Keer geldi ve bugünde bu süper tatlı çocuk. Kimdi bu kadın?

"Oh, Allahım! Neden tüm iyi şeyleri elde ediyor?"

"Artiist!" Chen Hanchen dudak büktü.

Qi Fang devam etti. "Biliyorum, tamam mı!?"

Qi Fang Ke Mingyuya baktı ve mücadelelerine katılmasını umuyordu ancak Ning Xiye yardım ettiğinden beri onu üç silahşörlükten atmıştı, aslında hiç bir zaman içlerinde omlamıştı.

Ning Xi küçük çocukla bir süre daha kalmak istese de, çekimler birazdan başlayacaktı bu yüzden çocuğu hemen öptü. "İşe gidiyorum. Beni burada bekle, tamam mı?"

Küçük tavşan ekibin ona verdiği tonla abur cuburu tutuyordu, kafasını salladı.

"Xiao Tao, lütfen ona göz kulak ol."

"Tamam Bro Xi, bende!" Xiao Tao mutlulukla yeni görevini kabul etti.

Bro Xinin küçük çocuk kendi oğluymuş gibi nazik olduğunu hissetmişti.

Bir süre sonra Ning Xi soyunma odasına gitti, küçük çocuk sandalyeye oturmuş bir yere kilitlenmişti.

Ke Mingyu’ya....bakıyordu.

Küçük tavşan bir süre ona baktı, ardından yere baktı, ardından da tekrar ona bakmaya devam etti. Kafasını bir sağa bir sola eğdi.

"Küçük Hazine, bir şey mi oldu?" Xiao Tao’nun kalbi eriyordu bu sahne karşısında.

Küçük tavşan gözlerini kırptı ve aniden sandalyeden zıpladı, Ke Mingyu’ya koşuyordu.