Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

"Konuşacak ne var? Kafayı mı yedi...?" diye mırıldandı Jiang Muye.

Ning Xi doğrudan Ke Mingyu’ya yürüdü ve önünde durdu.

Ke Mingyu birinin yaklaştığını farketti ve senaryodan başını kaldırdı. Kim olduğunu görünce, "Üstat." diye selamladı.

Ning Xi kafasını kaşıdı.

Kahretsin, imkanı yok.

Bu nasıl şeytan olabilir?

Dün işlerini bitirdiklerinde bu adam fanı olduğunu söyleyip imza istemişti...

"Üstat?" Ning Xinin tek kelime etmeden dikildiğini görünce Ke Mingyu tekrar seslendi.

"Mmm, bir şey yok, öyle bir bakıp konuşmak istedim sadece. Oyunculuk yeteneklerin baya iyi ama Ling Yu’nun karakterini neden bu şekilde yorumladığını bilmek istiyorum." dedi Ning Xi gözleri adamın suratını bir X-ray gibi tararken.

Hiçbir özelliği olmayan sıradan bir yüzü vardı. İfadeleri de oldukça doğaldı...

Eğer bu bir maske olsaydı, dünya üzerinde hiç kimse bu kadar detaylısını yapamazdı.

Ning Xi yarım gün boyunca bulabileceği bir şeyler aramıştı.

Eğer yapabilse, bakmak için derisini bile yüzmek istiyordu.

"Senaryoyu analiz ettikten sonra, Ling Yu’yu sergilemenin en uygun halinin bu olduğunu düşündüm." diye normal şekilde cevap verdi Ke Mingyu.

Ning Xi adamın ağzını açıp kapamasına baktı ve tüm dikkatini gözlerine verdi. Onu çeken güçlü bir şeyler olduğunu hissetti ve gerçekten Lu Tingxiao olup olmadığını bilmek istiyordu...

Bu yüzden, bilinçsizce, kendisini geri çekmedi ve adamın yüzüne dokunmak için elini uzattı...

Ning Xinin parmakları Ling Yunun suratına değer değmez bir güç onu sırtından çekip köşeye sürükledi. Jiang Muye, "Kahretsin! Ning Xi sen delirdin mi?! Settesin!" diye bağırdı.

"Ee ne olmuş?! Onunla prova yapamaz mıyım? Neden bu kadar sinirlendin?!" dedi Ning Xi.

"Böyle mi prova yapılıyor? Ona bakışların sanki onu lime lime etmek istiyormuşsun gibi! Daha film bile çıkmadan böyle skandal dedikodular mı çıksın istiyorsun?"

Ning Xi öksürdü. "Bu...fazla mıydı?"

"Sence?" Jiang Muye gözlerini devirdi. "Kendine gel, tamam mı? Ne düşünüyorsun ki? Amcamın özleminden kafayı yemişsin! Olay buysa senin gözünde herkes onun gibi!"

Ning Xi alnını ovuşturdu. "Biraz delirdim sanırım! Kendine gel, kendine gel, kendine gel!"

"Üstat... iyi misin?" O an Ji Yumeng endişelendi ve ona doğru yürüdü, ardından sesini alçaltıp, "Üstad, regl misin? Sana esmer şekerli su getireyim mi?" diye sordu.

Endişelenmiş kızı görünce Ning Xi güldü, "Hayır, merak etme, teşekkür ederim!"

"Rica ederim, Üstat sana inanıyorum!" dedi Ji Yumeng. 

Ning Xi Ji Yumeng’e baktı ve aklından bir düşünce geçti hızla. İlk gün, çektikleri ilk sahnede Ji Yumeng’in kucağına oturduğunu hatırladı. O zamanda, Ke Mingyu’nun herhangi bir özel tepkisi olmamıştı.

Ondan sonra, Ke Mingyu yine yok gibiydi, bu yüzden fazla dikkat kesilmemişti ancak şimdi oldukça emindi...

10 dakika çabucak geçti.

Dördüncü çekim başladı.

"Ning Xi, iyi misin?" diye endişeyle sordu Chen Mian.

Ning Xi tamam işareti yapıp, "Sıkıntı yok." dedi.

Üçten fazlası olmaz. Bu adam Lu Tingxiao bile olsa, dördüncü kez hata yapmasının imkanı yoktu!