Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Chen Mian’ın sözlerini dinleyince Jiang Muye’nin ağzı titredi ve Ning Xi’nin suskun ifadesine baktı.

Köşede, Qi Fang bir poşet çekirdek çıkarmış ve filmi izlerken onları yiyordu.

Ji Yumeng endişeliydi. Ning Xi için endişelenmişti ve aynı zamanda kafası karışmıştı. Çok kolay bir sahneydi ancak Ning Xi neden tökezlemişti tekrar? Yanlış bir şeyler vardı...

Chen Mian’ı dinleyince Ning Xi yüzünü sildi ve kendisini sakinleştirdi. "Yönetmen, anladım, bir daha yapalım hadi. Bu sefer yapacağım!"

"Tamam, tamam, bir kez daha..." 

Güneş ışığı altında, Ning Xi yavaşça gözlerini açtı.

"Uyandın mı?"

Bir saniye...

İki saniye...

Üç saniye...

Ning Xi tekrar serseme dönmüştü ancak bu sefer zamanında davranmış ve diyaloğu devam ettirmek üzereydi. Adam onun şaşkınlıkla ona baktığını görünce birden gülümsedi ve o kışkırtıcı gözler de gülümsedi...

O zaman buydu.

Bu gülümseme yüzünden Ning Xi eskiye dönmüştü!

Üçüncü kez hata!

Ning Xi mental olarak yorulduğunu ifade etmişti.

Chen Mian boğazını temizledi. "Ning Xi, iyi hissetmiyor musun bugün? 10 dakika ara veriyoruz!"

Ardından, ekip üyelerine dinlenmelerini ve Ning Xi ile onu baş başa bırakmalarını söyledi. 

Qi Fang iç çekti ve kafasını salladı ardından Ji Yumeng’e, "Bu idolün Üstad. Bak, onun gerçek yeteneği bu işte. Sadece bir gün ve orjinal haline geri döndü! Çok basit bir sahne ancak üçüncü kez hata yaptı. En basit diyalogları bile hatırlayamıyor! Çok iyi olduğunu düşünmüştüm ancak şimdi farkettim ki sadece havalı olmayı biliyor!"

"Üstad bugün hasta biraz. Neden bu kadar sinsisin? Kendine baksan iyi edersin! Sonra sen ve Chen Hanchen’in öpüşme sahnesi var." dedi Ji Yumeng.

Bunu söyleyince Qi Fang’ın yüzü aniden karardı ve Chen Hanchen de mutlu görünmüyordu...

Bu doğruydu, bugün onların öpüşme sahneleri vardı...

O anda, Ning Xi hüzünlü bir şekilde sandalyede oturuyordu.

Jiang Muye umursamazca başına dikildi ve "Biraz benzer davranıyorlar. Kendine bak bir! Biraz güçlü olamaz mısın?" dedi.

Ning Xi sinir olmuştu. "Hiçbir şey bilmiyorsun. Anca kafa ütülüyorsun. Birazcık benzerlik mi? Lu Tingxiao’nun beden değiştirdiğini düşünüyorum gerçekten! Özellikle de bana gülümsediği zaman... farketmedin mi? Hata yapmam için beni kışkırtıyordu!"

"Ne zaman gülümsedi? Hayal mi görüyorsun?" Jiang Muye susmuştu.

Ning Xi mental olarak yorulduğunu belirtti, daha fazla konuşmak istemiyordu. Bu açıdan onu görebilecek tek kişinin o olduğunu düşünüyordu...

"O kadar benzer mi gerçekten?" Jiang Muye dışardan bakıyordu sadece, Ning Xinin ne hissettiğini nerde bilebilirdi. Ancak, tepkilerine bakılırsa, oldukça benzerlerdi.

"Sadece tipi değil, hislerle alakalı. Tarif edemiyorum.... Ke Mingyu’nun gerçekten Lu Tingxiao olabileceğini düşünüyor musun?"

Jiang Muye suskundu. "Çok mu sanat romanı okudun sen? Böyle bir kılık değiştirmeyi kim yapabilir? Öyle bir deri maskesi mi var sence?"

Ning Xi mırıldandı, "Olmadığını kim söyledi...?"

Jiang Muye bunu düşündü. "Öyle bir şey var ancak Hollywood ekiplerinden bile olsa böylesine bir şey yapamazlar. Yakından baktım, kıyafet olsaydı herhangi bir kusur olmazdı..."

Ning Xi çenesine dokundu, "Hollywood bir hiç..."

İkisi konuşurlarken Ning Xi dayanamayıp ayağa kalktı, "Hayır."

"Ne oluyor sana?"

"Durumu açıklığa kavuşturmam gerek!" Ning Xi bunu diyip Ke Mingyu’ya doğru yürümeye başladı.