Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi kaşlarını ovuşturdu ve, "Özür dilerim Yönetmen, dikkati dağıldı..."

"Merak etme, ilk yarı harikaydı! Onu kullanabiliriz, uyandığın kısmı çekelim sadece!" dedi keyifle Chen Mian.

Bundan önce, Ke Mingyu’nun çok çekingen olacağından ve duygusal sahnelerde iyi olmayacağından endişelenmişti ancak bu kadar iyi olacağını kim bilebilirdi? Bakışları tam yerindeydi!

Film çıktığı zamanda, ikinci başrol olmasına ve Chen Hanchen’in büyüleyici bakışlarına sahip olmasa da duygusal yanıyla ciddi manada bir fan kitlesini çekeceğini tahmin edebiliyordu.

"Tamam..." Ning Xi yarım akılla cevap veremedi ve kalabalığın içindeki Ke Mingyu’ya bakmaktan kendini alamadı.

Oynamıyorlarken, Ke Mingyu yine eski haline dönmüştü.

Ning Xi dalgın dalgın senaryoyu okuyan adama bakıyordu, Jiang Muye birden yanına gelip onu kenara çekti. "Ning Xi buraya gel!"

"Ne?"

Jiang Muye kafasını salladı ve şüpheyle, "Ning Xiao Xi, bu adamın tıpkı amcam gibi davrandığını farkettin mi?"

"Dur! Eğer sen farkettiysen ben neden etmeyeyim? Ne kadar hata yaptığımı görmedin mi?" dedi Ning Xi.

...

Köşede Qi Fang heyecanla Ke Mingyu’nun yanına gidip konuşmaya çalıştı. "Hey, Ke Mingyu, çok havalıydın! Etrafındaki insanları kör edenler bile performansına şaşırdılar! Kendin mi öğrendin bunları! Sırrın ne?"

"Hayır."

Qi Fang bir sürü şey söylemişti ve sadece tek kelime bir cevap almıştı, bu yüzden morali bozuldu ve hızla yerine döndü.

"Pfff! Oynamak çok havalı.... sıradan bir ismi olan, normal görünümlü ve auralı bir yeni yetme sadece. Nerden geldiğini bile bilmiyoruz, belki de etkileyici bir geçmişi vardır..."

Gerçekten öyle bir geçmişe sahip olsaydı, onların içinde işi olmazdı çünkü onlarla kaybedecek zamanı yoktu.

Chen Hanchen birden "İşini yapan fakir birisi o sadece." dedi.

Qi Fang bunu duyunca "Hanchen, hiç soruşturdun mu? Bak, biliyordum işte! Görünüşe göre, arkasında büyük destek olmayacağını biliyordum!" dedi.

...

Biraz dinlendikten sonra, çekimler devam etti. 

Güneşin battığı balkonda adam elinde kitapla sandalyeye oturdu, uzun parmakları kitabın üzerinde dolaşıyordu. Vücudu tıpkı bir aristokratınki gibiydi. Karşısındaki sandalyede oturan kız yavaşça gözlerini açtı...

"Uyanmışsın." Adam baktı, gözleri güneşten daha çekiciydi ve hassasiyetle kıza baktı, kişisel alanını ihlal etmek istemiyordu.

"Ning Xi...Ning xi, diyalog...." Yakınlardaki Chen Miang hatırlatmada bulundu sinirle.

Ancak Ning Xi tekrar hata yaparak sersemlemiş vaziyette Ke Mingyu’ya bakmaya devam etti.

Chen Mian’ın nutku tutulmuştu. Neler oluyordu böyle?

Neden Ning Xinin Ke Mingyu’ya olan bakışlarının doğru olmadığını hissediyordu?! Aşk nehrine...mi düşmüştü....?

Ardından "Kestik!" diye bağırdı, Che Mian Ning Xiyi yanına çağırdı, "Ning Xi bakışlarına dikkat et, kendini doğru ifade edemiyorsun! Bu filmde, Ji Feixue Ling Yu’ya arkadaş gibi davranıyor. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyor, ona böyle duyguyla bakamazsın...."