Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Katliam modu kavga çıkarmaktan farklıydı çünkü ikincisinde karşı tarafın kabulü ve anlaşması gerekiyordu ilerlemeden önce. Katliam modunu başlatmak karşı taraf seninle kavga etmek istemese bile hala sonuna kadar gidip onu öldürebileceğin anlamına geliyordu.

Tabii ki de, birini zor kullanarak öldürmenin cezaları vardı. Oyuncu katliam modunu başlattıktan sonra, kırmızı listeye geçip canavar olurlardı ve önüne gelen herkesi öldürebilirlerdi. 

Oyuncular forumları doldurmuş ve Delici Rüzgar'ın Işığın Görkemi'nin düğününe katılacağından şok olmuşlardı. Hatta birisi Delici Rüzgarın bölüğe katılmak için hazırlandığı ancak biraz sonra herkes onun atından inip katliam moduna geçerek herkese daldığına şahit oldular.

Savaş tanrısı zırhlı adam elindeki tırpan gökleri delerken kanlar içinde kalmıştı. Kırmızı hilal şekilli ışık Işığın Görkemi’nin üzerine düştü ve anında canının yarısını kaybetti. 

Millet tepki veremeden önce, Delici Rüzgar bir kaç hamle yapmış ve Işığın Görkeminin yere düşüp ölmesine sebep olacak acımasız ataklarda bulunmuştu.

Tüm serverin kanalları önceden yorumlar ve spekülasyonlarla dolup taşıyorken şimdi kocaman bir sessizlik çökmüştü üstlerine.

İnternet kafade Zhuang Rongguang yumruğunu sinirle masaya vurdu. "Hey! Bu piç beni öldürmeye nasıl cürret eder!"

Yanındaki arkadaşlarının dilleri tutulmuştu. "Az önce... ne oldu?"

"Neden şaşırıyorsun? Çabuk kaldır beni!" diye mutsuz şekilde yalvardı Zhuang Rongguang.

"Oh, oh!"

Oyundaki sağlık oyuncusu ona "hayat" enjekte etti ve Zhuang Rongguang hızla yeniden dirildi.

Ancak, sonraki anda, başka bir kırmızı parlaklık belirdi ekranda ve Zhuang Rongguangın karakteri tekrar yere düştü...

Canlandığında henüz tam canı dolmadığı için, onu alt etmeye tek bir hamle bile yetmişti.

Zhuang Rongguang, arkadaşı, oyun dünyasındaki herkes ve düğüne katılan misafirler bir kez daha şaşkına dönmüşlerdi.

Eğer ilk sefer bir yanlış anlamaysa, ikincisi tamamen kastendi. Delici Rüzgar açıkça Işığın Görkemini öldürmek için buradaydı!

Diğer bilgisayarda, Jiang Muye baş ağrısıyla sesli bir mesaj gönderdi. "Kahretsin, ne yapmaya çalışıyorsun sen amk? Bu adam ne yaptı sana?"

Ning Xi cevap verdi, "Arkadaşıma karıştı!"

Jiang Muye’nin diyecek tek bir sözü yoktu.

Mantıken, Ning Xinin oyunda başka hiç iyi arkadaşı yoktu, o zaman Işığın Görkemi kime karışmıştı ki?

Bunu söyler söylemez, Ning Xi üçüncü kez canlanan Işığın Görkemini bir kez daha öldürmüştü.

O anda, forumdan birisi sonunda konuştu.

Işığın Görkemi: [Delici Rüzgar! Bu ne demek oluyor!!!???]

Ning Xinin cevabı karşısında bacak bacak üstüne atıp onu bıçaklamak olmuştu.

Hiçbir söz edilmemişti ancak niyeti gayet açıktı. Bela için buradaydı!

Server: [Aman Allahım! Birisi bana ne oluyor söyleyebilir mi?]

Server: [Çok açık zaten, sormana gerek var mı? Delici Rüzgar karısını çalmaya gelmiş buraya!]

Server: [Hey,hey,hey! Yeterince yaşadım zaten! Bir evlilik töreni izlemenin böylesine büyük bir skandala yol açacağını kim bilebilirdi?!]

...

Işığın Görkemi: [Delici Rüzgar, seninle bir problemim yok. Bela çıkarmaya gelmişsin buraya, acımasız olduğum için beni sakın suçlama!]

Delici Rüzgar katliam modunu açtığı için herkes üzerine atılıp onu öldürebilirlerdi. Savaşmakta çok iyi olsa da, Işığın Görkeminin bir numaralı bölüğünün gücüyle karşılaştırılamazdı.

O anda, herkesin ekranını altın denizi kapladı ve kuş çığlıkları gelmeye başladı hoparlörlerden. Büyük bir gölge göğü sardı ardından da altın sarısı bir Zümrüdüanka yere indi, Zümrüdüanka’dan büyülü çekicilikte bir kadın aşağı atladı.

Herkesi şok eden şey, kadının kafasının üstündeki ID’nin Dökülen Yaprak olmasıydı.