Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

"Tabii ki de!" Ning Xi elini uzattı.

Ji Yumeng hızla telefonunu verdi.

Ning Xi numarasını yazdı ardından numarayı kaydetmek için kendisini aradı.

Ning Xi'nin çok arkadaşça olduğunu görünce Ji Yumeng başka şeyler isteyecek cesaret buldu kendinde, "Wechat'ten de ekleyebilir miyim?"

"Wechat adım telefon numaran, ekleyebilirsin."

"Oh,tamam, teşekkür ederim, Üstad! Üstad... makyajını çıkarmana gerek yok mu?" Ji Yumeng tükürüğünü yuttu ve erkek kıyafetli Ning Xi'ye baktı.

Ning Xi kendi kıyafetlerini giyiyordu ancak yine de erkek kıyafetiydi. Günlük bir kıyafetti, dinamik ve rahat görünen bir kot ve bir kapüşonlu sweat. Normalde çok günlük bir kıyafetti fakat o giydiğinde çekici oluyordu...

"Böyle bir saatte, eve gitmek benim için çok zor. Metroya binmeyi düşünüyorum benim için daha rahat." diye cevapladı Ning Xi.

"Oh, ee...ben..." Ji Yumeng kendisinin de metroya gideceğini söyleyecekken telefonu çaldı. Arayan kişi onu almak için geldiğini söyleyen menajeriydi.

Bu yüzden, Ning Xi'ye veda edebilirdi sadece.

"Yumeng, buradayım!"

"Erkek Kardeş Feng, neden geldin?" Ji Yumeng orta yaşlı menajerinin aracını park ettiğini görünce üzülmüştü.

Qian Zhaofeng genç bayanı neden kızdırdığını anlamamıştı. "Tabii ki de seni almaya geldim! Nasıl geçti günün? Başına bela açmadın, değil mi? Sana daha fazla kadın başrol olma konusunda düşünme dedim. Eğer Ning Xi'den rahatsızsan sabırlı olmalısın. Ancak gerçekten daha fazla oynamak istemiyorsan, sana yardım edebilirim..."

Ji Yumeng bunu duyunca korkuyla zıpladı. "Kimin Ning Xi ile sıkıntısı var!? Saçma sapan konuşma!"

"Bu sabah dedin ki..."

"Bu sabah geçmişte kaldı! Neyse ne, Ning Xi ile bir sıkıntım yok! Üçüncü kadın başrol olarak oynamak istiyorum! Bunun için savaşırım!"

Qian Zhaofeng'in kafası karışmıştı.

Bu kadına gerçekten akıl sır ermiyordu!

...

Ning Xi önceden Lu Tingxiao'ya işten sonra yemek için eve gideceğini söylemişti.

Platinum Sarayı'nın önünde.

Mo Lingtian kendisine bağıran Lu Tingxiao'ya sinirle baktı. "Hey,hey,hey, yemek vakti neredeyse, beni davet etmeyecek misin?"

"Bu gece Ning Xi geliyor." diye cevap verdi Lu Tingxiao rahatsız edilmek istemediğini belirterek.

Mo Lingtian sinirlenmişti. "Seni en başından beri tanıyorum ancak artık hatunlar kardeşlerinden önce geliyor anlaşılan!"

Onunla konuşmak için bu kadar yol gelmesi bile garipti...

"Lafı gelmişken, neden Tang Lang'a sormayı denemiyorsun? O insanları uzun süredir tanıyor zaten, arkaplanını biliyor olamaz mı?"

"Benim tipim değil." Bu demek oluyordu ki Tang Lang bir şey söylemiş olsa bile, ona inanmayacaktı. Bunun yanında, o kişinin düşünceli tavrıyla, Tang Lang olsa bile, arkaplanını açık etmezdi.

"Ofisinde güvenlik görevlisi olarak çalışıyor zaten. Nasıl senin tipin olamaz?" diye mırıldandı Mo Lingtian.

İkisi konuşurlarken, bir gölge uzaklardan yanaştı.

Yaklaşan adam yaşlı değildi ve trend bir günlük kıyafet giymişti. Oldukça yakışıklıydı ve biraz çift cinsiyetliymiş gibiydi.

Bir bakışta bir çok kişinin gönlünü çalabilirdi...

Mo Lingtian istemsizce baktı ve ardından Lu Tingxiao'ya "Bu kim? Kardeşinin arkadaşı mı?" diye sordu.

O tarafta sadece Lu Jingli'nin ve Lu Tingxiao'nun evleri vardı bu yüzden eğer Lu Tingxiao'yu aramıyorsa Lu Jingli için burada olmalıydı.

Mo Lingtian Lu Tingxiao'nun cevabını duymadan genç adamın onlara doğru yürüdüğünü gördü, özellikle de Lu Tingxiao'ya doğru.

Genç adam arabayla gelmemişti, büyük ihtimalle yürüyerek gelmişti buraya. Onlara doğru yürüyüp, Lu Tingxiao'yu kendisine çekip boynundan öpmekten çekinmemişti. Ardından gözlerini kıstı ve kısık bir sesle, "Beni özledin mi?" diye sordu.

Işıktan kör olmuş bir heykel gibi olduğu yerde kalmıştı. Dut yemiş bülbüle dönmüştü.