Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

“Zhuang Keer bir yabancı ama sen benim içimi biliyorsun! Biz çok daha yakınız, tamam mı?"

Lu Tingxiao buna nasıl hayır diyebilirdi ki?

Lu Tingxiao ifadesini sertleştirdi ve ince dudaklarını gerdi sonra soğuk bir ifadeyle “Evet” dedi.

Ning Xi anında çenesine küçük bir mutlu kedi gibi sürtündü ve “Büyük Patron'un en çok beni sevdiğini biliyordum!” dedi.

Lu Tingxiao, kızın yaramaz küçük yüzünü gördüğünden çaresizdi.

Onu çoktan bu şekilde şımartmıştı. Kimi suçlayabilirdi ki?

Ama şımarık bir çocuk gibi yaramazlığının sadece kendisine özel olduğunu düşündüğünde çok mutlu olmuştu.

"Onunla tanışabilirsin ama sınırları aşamazsın." Sonra Lu Tingxiao ciddi bir ifade ile kriterlerinden bahsetti. Belli ki Zhuang Keer'i geçen gün yatağa bastırdığı olayından bahsediyordu...

“Hmm, endişelenme kesinlikle böyle bir şey yapmam! Aslında kızların birbirine yakın olması normaldir bu yüzden endişelenmene gerek yok. Kızlardan hoşlanmam mümkün değil!” dedi Ning Xi.

Lu Tingxiao bir şey söylemedi. Sadece ona baktı ve hareketlerinden inanmadığı belli oluyordu.

Lu Tingxiao'nun inanmayan ifadesini fark ettiğinde Ning Xi şaşırmıştı, sonra onu kanepeye itti. "Erkeklerden mi kadınlardan hoşlandığım konusunda hala kafan mı karışık?"

Lu Tingxiao kafasının arkasını tuttu ve onu sert bir şekilde öptü...

"Biraz daha açık olmana ihtiyacım var..."

...

...

Ertesi sabah Ning Xi kızlarla buluşucağı zamanki dakiklik ilkesine uyarak kararlaştırılan buluşma saatinden 20 dakika önce yola çıktı.

Buluşma noktasına ulaşmak üzereyken Zhuang Keer'den bir telefon geldi. Diğer hattaki Zhuang Keer'in sesi gergindi. “Xiao Xi, orada mısın?”

Ning Xi "Hmm daha yeni geldim." dedi.

“Üzgünüm Xiao Xi bir kaza var gibi görünüyor ve gerçekten yol çok sıkışık. Muhtemelen geç kalacağım, çok üzgünüm...”

"Sorun değil  mağazaları gezip seni bekleyeceğim. Acele etme dikkatli ol. Önce güvenlik, tamam mı?"

"Mmm, tamam!"

...

Telefonu kapattıktan sonra Ning Xi alışveriş yapmaya başladı. Burası sıra sıra lüks mağazaylarıyla Imperial'daki en büyük ve en lüks alışveriş merkeziydi. Neredeyse akla gelebilecek tüm büyük markalar vardı. Aksine buradaki kirayı ödeyebilecek markalar kesinlikle saygın olanlardı.

Vitrinlere bakarken klasik tarzda bir dükkan gözüne çarptı.

Ning Xi mağazanın önünde durdu ve adım atamadı. Bu... History'nin yeni şubesiydi...

History'nin dükkan tabelasına bakarken Ning Xi biraz huzursuz hissetti. Stüdyosu kâr elde etmeye başlamış olsa da hala özel siparişlere bağlıydı; henüz tek bir butikleri bile yoktu.

Gezmek için Ning Xi içeri girmeye karar verdi.

"History'e hoşgeldiniz!" Mağazanın içinden hoş bir selamlama sesi geldi.

“Hanımefendi ne tarz şeyler bakıyorsunuz?” İçlerinden biri yardımcı olmak için coşkuyla yürüdü.

Ning Xi güneş gözlüklerini deniyordu ve “Sadece etrafa bakıyorum, benim için rahatsız olmayın.'' dedi.

“Tamam, bir şeye ihtiyacınız olursa, lütfen bana seslenmekten çekinmeyin.”

"Mmm."

Sonuçta burası merkez şubeydi. History'nin mağaza girişinin tasarımı belli ki biraz pahalıya mal olmuştu. Dışardan içeriye doğru lüks eşyalar vardı. Kıyafet tarzına uyması için iç tasarım, çiçek ve kuş resimlerinin bulunduğu klasik bir bölmeyle oryantal bir tarza doğru yönelmişti. Maun koltuklar, bambu koltuk takımları ve antik vazolar, zamanda geriye gidiyormuş hissi veriyordu.