Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

“Sen... ne dedin? Seni yenmek mi?” Lu Xinyan bu teklif karşısında afallamıştı. Ning Xi’nin ne demek istediğini anlamamıştı. Mo Lingtian da şaşırmıştı.

Onu neden anlamadıklarını bilmezden gelerek gözlerini kırpıştırdı. “Nişancılık! Beni burada pek sevmediğinizi fark ettim, o yüzden böyle yapalım. Eğer herhangi biriniz nişancılıkta beni yenerse Lu Tingxiao’dan ayrılırım ama kazanırsam, lütfen gelecek sefer daha arkadaşça davranın!”

Hepsi Lu Tingxiao’yu bu kızdan kurtarmak istiyordu. Elbette! Ning Xi onlara bir şans vermişti!

Herkes onun bu teklifi karşısında şaşkına dönmüştü.

Ne... Bu kadın ne demişti? Aklını mı kaçırdı?

Lu Tingxiao ile bir araya gelmek çok zor bir şeydi ve Ning Xi imparatorluktaki hiçbir kadının yapamadığını yapmıştı. Ama düşüncesizliği onun ilişkisi üzerine bahse girmesine sebep olmuştu.

Onun gibi ünlü birisinin düşünceli ve diğer insanları anlama konusunda iyi olduğunu düşünmüşlerdi, bu yüzden eğer gerçekten düşünebilseydi bela aramaya çıkmazdı.

Ama... bu kadın deliydi!

Ne kadar aptalca! Lu Tingxiao için ne kadar üzücü!

Kimse olayların bu şekilde gelişeceğini beklemiyordu. Neredeyse Mo Lingtian’ı delirtecekti. “Küçük tavşan ne yapıyorsun? Lu Tingxiao gelene kadar bekle, her şey iyi olacak! Bunu neden yapıyorsun? Gerçekten ondan ayrılmak mı istiyorsun? Aklını mı kaçırdın?!”

Diğerleri bilmeyebilirdi ancak Mo Lintian onun bu kız hakkında ne kadar ciddi olduğunu biliyordu. Gerçekten ondan hoşlanıyordu. Onunla ilgili neyin bu kadar özel olduğunu anlamamasına rağmen kardeşinin tercihi hakkında bir yorumu yoktu.

Lu Xinyan alt dudağını ısırırken, Ning Xi’nin sözlerini sindirdi. Biraz inanılmaz olmasına rağmen bu kadın tam anlamıyla salaktı! İlk başta ondan kurtulmanın zor olacağını düşünmüştü ama bu kadar kolay mı olacaktı?

“Sen ciddi misin?” Lu Xinyan şüphelerini doğruladı.

“Evet!” Ning Xi kafasını salladı.

“Tamam, anlaştık. Söylediklerini kaydettim, bu yüzden artık geriye dönüş yok!” Lu Xinyan tatmin olmuştu. “Hadi başlayalım!”

Ning Xi onu durdurdu. “Bekle.”

“Neden? Hemen pişman mı oldun?” Ters ters baktı.

“Sadece ne söylediğimi pekiştirmeye çalışıyorum. Dedim ki buradan herhangi biri beni yenerse, yani benimle karşılaşması için birisini seçmelisiniz.” dedi.

“Tamam tamam, ben yaparım!” Lu Xinyan onu ciddiye bile almadı.

Yeni başlayan ve 6.3 puan alan birisi olduğundan yenmesi fazlasıyla kolay olacaktı!

“İyi düşünün. Benimle karşılaşması için grubunuzdaki en iyi kişiyi seçmenizi tavsiye ederim. Eğer yapmazsanız adil olmadığımı söylemeyin!”

Bu sözler karşısında herkesin nutku tutulmuştu. Onun bu göklere çıkan özgüveni nereden geliyordu?

Lu Xinyan sabırsızca burnundan soluyordu. Ama katılmaya ısrar edeceği sırada Guan Ziyao geldi ve omzuna dokundu. “Xinyan, yapmama izin ver.”

Ona baktı ve biraz somurttu. “Kardeş Ziyao, o senin rakibin olmaya değer biri değil!”

Guan Ziyao cevap verdi, “Sadece tedbirli oluyorum.”

Lu Xinyan bunu düşündü. Onu yenmesi yüksek bir ihtimaldi ancak herhangi bir kaza ihtimalini de en aza indirmek en iyisi olurdu, bu yüzden Guan Ziyao en iyi adaydı.

Kardeş Ziyao bu aptal kadını cezalandırmaya layık olan kişiydi!