Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Mmm. şeytan zincirlerinden kurtulmuştu... gerçekten tutkuluydu...

Ning Xi çoktan yumuşak kabarık pijamalarını giymişti. Lu Tingxiao'nun eli yavaşça kıyafetinin içine kayarak ince belini kavradı ve hassas hatlarını hissetmeye başladı...

Lu Tingxiao'nun elleri hala soğuk havadan dolayı buz gibi olduğu için, Ning Xi'nin vücudu istemsizce titredi. Soğuk havadan mı yoksa ani kasılmaların mı buna sebep olduğundan emin değildi.

"Soğuk mu?" Lu Tingxiao hızla ellerini geri çekti. 

Saçları dağınık vaziyette kabarık pijamalarıyla yatakta uzanırken, adamın kontrolünü kaybetmesine sebep olan yumuşak, sıcak ve tatlı tembel bir itaatkarlığı vardı...

Aynı zamanda....

Bugün ilişkilerinin dördüncü günüydü! Bir çok insanın "ölümcül bir hafta" dediği bir dönemi atlatmışlardı. 

Bir kaç gün boyunca eve nasıl döndüğünü hatırlamıyordu. Müthiş bir mutluluk ve umutsuzluk arasında dolaşıp duruyordu. Kalması için her yolu deniyordu. Bir saniye bile ayrı kalmaya dayanamıyordu ancak yine de ona uyma yolunu seçiyordu.

Ning Xi adamın kucağında yatarken, karnının altında sıcak ve sert bir şey hissetti. Adamın elleri kızın göğüslerinde gezerken kendine hakim olamayıp kızarmaya başladı.

Sadece bir öpücüktü ve çoktan bir tepki mi oluyordu? Aslında, bu ilk sefer de değildi...

Kahretsin, bir daha Lu Tingxiao'nun tahrik olmadığını söyleyen olursa tokat atacaktı!

 Lu Tingxiao sesinde bir boğuklukla "Günün iyi geçti mi?" diye sordu.

Ning Xi'nin ufak yüzü sevinçten parladı ve kafasını salladı. "Ufak bir kaç sorun oldu ancak hallettik her şeyi."

Lu Tingxiao'nun sarılırken nefesini kontrol ettiğini fark etti, açıkça duygularını bastırmaya çalışıyordu. Ning Xi sessizce konuşmadan önce yukarı bakıp göz kırptı. "Umm... doktor içinde tutmanın iyi olduğunu söyledi.... doktor aynı zamanda bunu yapmayarak basitçe çözebileceğini de söyledi.. başka türlü... nasıl.. yardımcı olabilirim?"

Bunu söyler söylemez küçük canavar Lu Tingxiao tüm kudretini bastırdı, aniden Ning Xi'nin lafları onu keyfe getirmişti.

Lu Tingxiao eğildi ve kızın alnını öptü, ses tonu belirgin biçimde daha sakindi. "Gerek yok."

"Neden?" Zaten oldukça gergindi...

"Çünkü katlanamıyorum." İstemediği bir şeyi zorla yaptırmaya katlanamıyordu.

Ning Xi hafifçe nefes alıp, "Peki aslında, öncelerii....erkeklere karşı....uzak olsam da......ama...Büyük Patron....."

İkisi konuşurlarken kapı zili aniden çaldı.

Ning Xi kapı deliğinden dışarı baktı ve aniden kuyruğuna basılmış bir kedi gibi hissetti, sıçrayarak, "Aman Tanrım! Kardeş Zhizhi! Neden bu saatte buraya geldi ki? Aaaaaaah! Ne yapıcaz?! Ne yapıcaz?!"

Ning Xi Lu Tingxiao'ya saklanacak bir yer ararken kapı zili çalmaya devam etti. Panik atak geçiriyordu. Sonunda, Lu'yu banyoya kapattı. Yine de, emin olamadığından küvette saklanması için perdeleri de çekti.

Şeytanın yüzünün karardığını ve uzun bacak ve kollarından dolayı zor anlar yaşadığını görünce, Ning Xi onu dudaklarından öptü ve yakışıklı suratını okşadı. "Özür dilerim, özür dilerim! Bir süre katlanmak zorundasın, hemen bitireceğim işimi!"