Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

"Ne zaman çocuk doğurdun? Üstelik şuan beş yaşında mı?! Duyduğum en mantıksız şey.... sen doğum bile yapamazsın ki." Tang Lang afallamıştı.

Ning Xi en son onu kadın kıyafetleriyle gördüğünde aşırı tepki verdiğinden bunu engellemek adına erkek kıyafetleri giymişti. Her ne kadar erkek kıyafetleri giyse de, biyolojik olarak hala bir kadındı.

"Ben kadınım, değil mi? Neden doğum yapamayayım?!" Ning Xi sinirlenmişti.

"Gerçekten senin...senin çocuğun mu?"

Ning Xi gözlerini devirdi ve burnundan soluyarak "Lu Tingxiao'nun oğlu benim oğlumdur, anladın mı?" dedi.

Tang Lang gevezelik etmeye başlamıştı, "Senin çocuğun sandım gerçekten! Lafı gelmişken, oğluna biraz fazla iyi davranmıyor musun?"

"Kendi işine bak! Kabul ediyor musun etmiyor musun?"

"Ödeme yapıldığı sürece, her şeyi yaparım!"

Ning Xi ciddi bir şekilde "Anlaştık o zaman. Hafta içi okulu olduğu için haftasonu ders vereceksin. Üç aylık bir deneme süreci olacak. Eğer işini düzgün yapmazsan kovulursun." dedi.

"Vah vaaah" Tang Lang başını salladı.

"Ne oldu?"

"Birinin kadını olduktan sonra değişmişsin! Benim sevgili Küçük Kardeş'im asla geri dönmeyecek!"

"Sen bile bir güvenlik görevlisi olduysan, her şey mümkündür!"

Bir müddet sohbet ettikten sonra Ning Xi aniden sorması gereken önemli bir soruyu hatırladı.

"İkinci Elit Kardeş, Lu Tingxiao'nun geçmişimden haberi var mı? Ve seninle olan ilişkimden?"

Tang Lang çayından bir yudum aldı ve "Büyük ihtimalle!" diye cevapladı.

Ning Xi bu cevabı duyduktan sonra derin bir nefes almıştı. Aslında Lu Tingxiao Philadelphia'daki silah deposunda neler olduğunu görmüştü, bu yüzden bilip bilmemesi çokta önemli değildi.

Ning Xi düşüncelere dalmışken Tang Lang konuşmaya başladı, "O kişi dışında, Lu Tingxiao'nun kadın konusunda bu kadar garip bir zevki olacağını beklemezdim!"

Ning Xi kaşlarını çattı. "Hey! Ne diyorsun sen? Neyim garip benim?"

"Seni beğenmek yeterince garip değil mi?"

Tamam, garipti.

Regal Riveria Hotel'de.

Eve vardığında, Ning Xi kapının önünde güneş gözlüklü ve kar maskeli iri adamı gördü.

"Sarı? Neden buraya geldin?"

Jiang Muye aceleyle "Nerde kaldın? Donarak ölecektim az kalsın. Çabuk kapıyı aç!" dedi.

Gerçekten de oydu.

Ning Xi anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı ardından adama bir bardak sıcak su verdi. "İmza töreninden mi geldin?"

Jiang Muye sadece mırıldandı. "Mmm"

"Neden buraya geldin birden? Benimle bir daha asla konuşmazsın diye düşündüm!" Ning Xi kaşlarını kaldırmıştı.

Jiang Muye kıpkırmızı olmuştu, "Sen, kendin dedin ki asla bir erkek için yola gelmem!"

"Ah, aşk fırtına gibi geldi işte!"

Jiang Muye derin bir nefes alıp içindeki yumruk atma hissini bastırdı. "Sana şunu söylemeye geldim buraya... eğer Ling Zhizhi sana benim hakkımda herhangi bir şey söylerse... ona inanma sakın!"

"Ne söylecek ki bana?"

"Ne söylerse söylesin, sakın inanma!" Jiang Muye sabırsızca ayağa kalktı ve kar maskesini takıp "Gidiyorum ben!" dedi.

"Ugh" Ning Xi'nin nutku tutulmuştu. Onca yolu sadece bir kaç gizemli şey söylemek için mi gelmişti....