Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Konuşurken masanın üzerine iki resim koydu. “Ning Xi, Tang Xi. İkisi de aynı kişi! Ama neden Şeytan'la birlikte değil? Başka bir kimlik kullanıyor ve Lu Tingxiao'nun yanında kaldı.”

"Hmm, ilginç" Augustine çenesine dokundu.

"Kontrol etmemi ister misin?" diye sordu hizmetli. 

Augustine sabırsızca elini salladı. "Hayır, fark etmez, burada ölecek...bugün!"

Hizmetli çok olmuştu. "Patron...siz...siz.... Şeytanla bağları var. Onun yüzünden Tang Ye de Şeytanla"

"Kapa çeneni!" Augustine kulaklarında yanma acısı hissetti ve aşağılanmış hissederek öfkeyle konuştu. "Emirlerime karşı mı geliyorsun?"

"Hayır...hayır efendim!"

"Onu buraya canlı getir! Bu kadına nasıl işkence edeceğimi göstereceğim onlara!" Adamın gözlerinde kana susamışlık vardı.

O kadın olmasaydı planı suya düşmez ve ittifaksız silahsız biçimde kendini bu duruma sokmazdı.

Bu kadına çok değer veriyorlardı ve şimdi onu aşağılamanın bedelini ödeyeceklerdi!

Hizmetli çok rahatsız olmuştu, Augustine ye tekrar hatırlattı. "Ya Şeytan bunu öğrenirse?"

Augustine dudak büktü. "O pislik şimdi Malakka Boğazında saklanıyor!  O öğrendiğinde kadının cesedi çoktan çürümüş olur! Dahası, yarın bizi buradan götürecek insanlar var, neyden korkuyorsun? Firo ve Alice’in intikamını almak istemiyor musun?"

Hizmetli dişlerini sıktı. "Tamam! Adamları buraya getireyim. O kadın uğraşması zor biri gibi görünüyor!"

Augustine kollarındaki kızı itti. "Bekle, ben giderim!"

Ning Xi yolundan uzakta olunca, hemen casinoya gitmedi, bunun yerine ufak bir dükkana gitti. 

"Beyefendi bana bir adet Glock 17."

Kostümü yüzünden Lu Tingxiao’nun ona verdiği P226’yı alamamıştı bu sebepten kendisini korumak için bir tane alabilirdi. Burada silahsız yürüyünce kendini güvende hissetmiyordu.

Dükkanda, şişman adam kafasını kaldırmaya bile tenezzül etmeden yerdeki boş mermi kovanlarını temizliyordu. "Yeni müşterilerle iş yapmayız."

"Beyefendi, yeni olduğuma emin misiniz?" Ning Xi sırıtarak adama baktı.

Dükkan sahibi merakla kafasını kaldırdı. Kim olduğunu fak ettikten sonra çenesi titredi ve elindeki mermiler yere düştü. Ardından masanın altına girip "Siz...gitmediniz mi? Neden geri geldiniz?" dedi.

Hızlıca arkasında birisi olup olmadığına baktı.

Ning Xi neye baktığını biliyordu. Bu ufak dükkan en büyük yeraltı ticaret mekanlarından birisiydi. Sadece silahlar değil kadim ilaçlar gibi bir sürü ilginç malzeme vardı. Eşyalarını vermek için İkinci Elit Kardeşle buraya gelirdi hep. Dükkan sahibinin başı ağrıyordu onları gördüğünde.

"Ne istersen al!" dedi hızla dükkan sahbii, daha fazla orada kalmasını istemiyordu.

Ning Xi etrafta tur attı ve kendine bir silah seçti. "Bu ne kadar?"

"H..Hayır! Paranı istemiyorum senin! Sadece git!"

Ning Xi mutsuz şekilde, "Yapamam, ben edepli bir insanım artık!" dedi.