Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi adama baktı ve nazikçe yüzünü okşadı. İnce parmaklarını burnunda, soğuk gözlerinde, ince dudaklarında gezdirdi.

Yüzünün her santimini, her köşesini, sakalını hatırlamak istiyordu.

"Tamam mı?"

Onunla bir süre daha uzanmak istiyordu.

Ayık olmadığını bilmesine rağmen isteğini reddedemedi. "Tamam."

Ning Xi ona memnun bir şekilde gülümsedi ve gözlerini huzur içinde kapattı.

Ama bir süre sonra ona gözlerini dikti ve fısıldadı, "Hala uyuyamıyorum. Beni öpebilir misin?"

"Uyu!" Delici bakışlarıyla Lu Tingxiao, çarşafları çekerek üstünü örttü.

"Ah." Ning Xi, hayal kırıklığına uğramıştı.

Ning Xi'nin kederli gözlerini gördüğünde Lu Tingxiao yumuşadı ve onu alnından öptü. Tam gidecekken kız kollarını boynuna doladı ve dudaklarından öptü, ince vücudunu olabildiğince ona yakın tutmaya çalışıyordu.

Onu ilk kez öpmüyordu; daha önce ona yaklaşmak için pek çok şey denemişti ama bu onu ilk kez kendi isteğiyle öpüşüydü.

Lu Tingxiao tatlı, yumuşak dudaklarının içinde ona karşı tarif edilemez bir his uyandırdığını hissetti.

Duyguları bu tatlılığa karşı hazza çevrilirken mantığı ona bağırıyordu. 

Mantıklı şekilde düşünmeyi bırakmış şehvet tarafından boğuluyordu. Sonunda ona sarıldı ve onu yönlendirecekti ama bir anda kız göğsüne düştü.

Lu Tingxiao paniğe kapıldı ve hızla ona yardım etti ve onun uykuya daldığını gördü.

Lu Tingxiao şok olmuştu.

Sarhoş ve deli gibi davranmıştı ve onu etkileyip şimdi de uyuyor muydu?!

Ning Xi uzun bir uçuştan sonra tükenmişti. Uçakta bile stüdyosuyla ilgili konularla uğramıştı o kadar yorulmuştu ki şeytanı bile baştan çıkarırken uyuyakalmıştı. O bile bunu kendinden beklemiyordu.

Uykusundayken, alnından, dudaklarına doğru kayan tüy gibi bir his hissetti. İlk başta hafifçe acıtıyordu daha sonra hafifliyordu.

Ning Xi rahatça uyudu ve uyandığı zaman hava kararmıştı.

Ning Xi hızla oturdu ve masa lambasını açtı. Masadaki saati kontrol etti. İki saattir uyuyordu! Lu Jingli ona ne vermişti böyle? Sadece bir yudum içip bu hale gelmişti!

“Nasıl bu kadar uzun süre uyudum?” Sadece 10 dakika kestireceğini düşünmüştü. Çalışması gereken çok şey vardı ve stüdyo onu aradı mı  diye merak ediyordu.

Ning Xi hızla telefonuna  baktı, sonra kapatıldığını anladı. "Kahretsin! Telefonumu kim kapattı?!" Telefonunu şarj edeli çok olmamıştı. Pilinin bu kadar kısa sürede bitmesi imkansızdı.

“Ben kapattım. Herhangi bir şikayetin mi var?” Aniden karşısındaki kanepeden soğuk bir ses geldi.

Ning Xi sesin karşısında titredi. Başını yavaşça adama doğru çevirdi. "Hayır... Yok... Nasıl istersen"

“Ayıldın mı?” Lu Tingxiao dosyasını kapatırken ona baktı.

“Evet, çok ayığım.” Ona geri döneceğini biliyordu.

"Öyleyse, işteki sorunların hakkında konuşalım."

Beklenildiği gibi.

Ning Xi, şu an uykuya dalmadan önceki son anları hatırladı. Artık şeytanı baştan çıkarmaya devam etmek için çok mu geç olmuştu?