Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Işık çok parlak olduğu için Ning Xi kutuların içini göremiyordu. İçlerinde silah olduğunu tahmin edebiliyordu sadece.

Yakından inceledikten sonra, Tang Ye küçük kutuyu aldı ve büyük kutudan da bir şey alıp kıza doğru yürüdü.

Ning Xi iyi bir dövüşçü olmamasına rağmen kaçma konusunda uzmandı ve Tang Ye ona doğru yürürken kaçmaya hazırlanıyordu.

Tam kaçacakken aniden dondu kaldı.

Onları gördüğü an olmuştu bu. Ne silah ne de bıçak. Hatta herhangi çeşit bir silah bile değildi.

Şimdiye kadar gördüğü en büyük kırmızı gül buketiydi.

Güllerin üstünde hala su damlaları vardı, sanki daha yeni toplanmışlardı ve kadifemsi kırmızı bir güzellikleri vardı.

Ning Xi tekrar tekrar gözlerini kırpıştırdı. Gözlerinin ona bir ilüzyon yaptığını düşünüyordu.

Bu adamın son silahı mıydı?

Daha önceden Usta zirvedeyken, insanların silaha ihtiyacı olmadığını söylemişti. Bir dal, yaprak ya da en ufak bir şey bile olsa onu kullanıp birini öldürebilirdin.

Bir yıl içerisinde, Birinci Elit Kardeş o seviyeye mi gelmişti? Harika!

"Birinci...Birinci Elit Kardeş...suikast yeteneklerin ne zaman bu kadar iyi oldu?" diye sordu Ning Xi umutsuzluk içerisinde ve direnme planlarından vazgeçerek.

Önündeki gücün gerçek hükümdarı karşısında her şey nafileydi. Kalan tek şey ölümünü beklemekti.

Tang Ye daha da yakınlaşmaya başladı. Ardından eğildi ve tek dizinin üstüne çöktü.

Ning Xi Tang Ye’nin elinde gül buketiyle diz çöktüğünü görünce garipsemişti bu durumu. Nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.

Suratında soru işaretlleri vardı. "Birinci Elit Kardeş, bu senin... yeni duruşun mu? Bu çok... ferahlatıcı! Birinci Elit Kardeş, hadi sakin olup konuşalım. Hayatımı bağışlaman için ne yapmam gerekiyor? Usta, İkinci Elit Kardeş ve Üçüncü Kız Kardeş bana çok değer veriyorlar, seni asla affetmezler"

Ning Xi cik cik öterken ne konuştuğundan habersizdi, aklından hayatının son dakikaları olduğu fikrini çıkarmaya çalışıyordu.

Tang Ye kıza baktı ve konuşmasının ortasında küçük kutuyu açtı.

Kutunun içinde kocaman elmas bir yüzük vardı, arkadaki ışığın yansıması ile birlikte gururla parlıyordu.

Ning Xi bu ani ışıltı karşısında gözlerini kapattı korumak için. Kalp atışları hızlandı ve "Wow! Yeni bir tür silah mı bu?" diye sordu.

"Benimle evlen."

Ning Xinin nutku tutulmuştu.

Hava dahil her şey hareket etmeyi unutmuştu.

O an kalbinin durduğuna yemin edebilirdi ve birden aklı boşaldı.

Ancak yalnız değildi.

Lu Tingxiao çoktan düğmeye basmış ve kızın önünde diz çöken adamın dudaklarını okuyarak şunu dediğini görmüştü: "Benimle evlen."

Lu Tingxiao ve Lu Jingli hem şok olmuşlar hem de susmuşlardı.

Lu Jingli acılı bir suratla, "Yengemle tanıştığımdan beri bildiğim deneyimlediğim her şey yeniden şekilleniyor sanki.... ne kadar heyecanlı" dedi.

"Patron, emirleriniz! Patron! Patron?" telsizden sinirli sesler geliyordu.

Patron az önce ne olduğundan emin değildi. Cevap vermedi.