Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Unut gitsin, Ning Xi göründüğünden beri oynama havasında değildi.

Lu Jingli içinden hakaret ederken Lu Tingxiao da ona baskı yapmaya devam etti.

Küçük Hazine, çiziminde yoğunlaşmıştı etrafında olanlardan habersizdi.

Kardeşinin havalı bakışlarıyla karşı karşıya kalan Lu Jingli, tüm vücudu titrerken tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Lanet olsun! Yapamadı! Artık dayanamıyordu!!

“Ning Xi gerçekten bir şey yapmadı, sadece biraz Xi Shiqi kızdırdı. Xi Shiqing kendini kontrol edemedi,hemen kızardı. Ning Xi bunu fırsat bilip düşüncelerinin yeterince saf olmadığını, Budizm'in kutsallığını kirleteceğini ve rahip olmak için uygun olmadığını söyleyerek onu tetikledi... "Lu Jingli her şeyi dürüstçe anlattı.

Eğer Şeytan Lu gerçekten büyüyü bilseydi arabadaki camlar çoktan parçalanmış olurdu ve yüz metreye kadar toprak tamamen mahvolurdu.

Lu Jingli o kadar korkmuştu ki kalbi durmak üzereydi. Korunmak için fırtına dışında kalan Küçük Hazine'ye sessizce sarıldı.

Küçük Hazine sadece çizimine odaklanmıştı ve Lu Jingli'nin ne dediğini duymamıştı. Amcasının aniden ona sarıldığını hissettiğinde, küçük yüzündeki kaşlarını çattı, sonra da yazı tahtasındaki bir cümle yazmak için aşağıya baktı: [Sadece Teyze Xiao Xi için].

Lu Jingli şok içinde cümleye baktı...

Ah! Neden tüm dünya beni incitiyor?

Lu Tingxiao ve diğerleri hala onu beklediği için Ning Xi, Xi ailesinin akşam yemeği davetini kibarca reddetti. Kendisini zor duruma sokacağını bilmesine rağmen, bir dahaki sefere geleceğine söz verdi.

“Geri döndüm! Her şey çözüldü! Hadi gidelim!”

Ning Xi, arabanın kapısını açtığı an, kardeşi tarafından tehdit edilen ve Küçük Hazine tarafından küçümsenen Lu Jingli hemen "Yenge ikisi de beni tehdit ediyor!" diye bağırdı.

“Haha, yenge mi…? Görünüşe göre seni dövmezsem, hafızanı asla geri kazanamazsın!” Ning Xi şeytani bir şekilde parmaklarını çıtlatmaya başladı.

Lu Jingli anında azarlandığını hissetti ve pencereden dışarı baktı, “Acımasız dünya, ben de rahip olmak ve her şeyi bırakmak istiyorum” diye mırıldandı.

Ning Xi onu görmezden geldi ve usta Xuan Jing'in onun için çizdiği çiçeği çıkartıp incelemeye başladı.

Anında Lu Jingli'nin dikkatini Ning Xi'nin elindeki şey çekti. "Yeng... Kardeş Xi, bu da ne? Bir çiçek! Xi Shiqing mi sana verd?" diye haykırdı.

''Saçmalama! Bu, Usta Xuan Jing'in bana verdiği mesaj!"

“Huh? Bu açıkça bir çiçek!” Lu Jingli gözlerinin kör olmadığını belirtti.

Ning Xi, çiçeği çevirdi ama yine de hiçbir şey göremedi. “Of, Üstat gerçekten de tam bir Üstat, bunun anlamının ne olduğunu bilmiyorum!”

Birdenbire gözleri parladı. Hızlıca başını ön koltuğa uzattı ve "Büyük Patron, sen çok bilgilisin, bu konuda bir şeyler biliyor olmalısın. Anlamama yardımcı olur musun?" dedi.

Kızın kafası birden kulağının yanında belirdi, ılık nefesi Lu Tingxiao'nun sert kalkanını deliyordu. Kağıda yakından bakmak için aldı ve bir süre sonra hafifçe kaşlarını çattı. “Abbot neden sana böyle bir şey verdi?”

Ning Xi başını kaşıdı. “Sadece birkaç soru sordum. Son zamanlarda huzursuz hissettiğimi söyleyip bana bir şey önerip öneremeyeceğini sordum. O da bu çiçeği çizdi ve ne anlama geldiğini söylemeden bana verdi. Ah güzelliğimi övüyor olamaz değil mi?"

Çiçeğin anlamını tahmin etmek gerçekten zordu. Lu Tingxiao bile ne anlama geldiğini hemen anlamamıştı.