Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Lu Tingxiao kalemi bıraktı ve parmaklarıyla masayı tuttu. Bakışları hala kilimin üstünde oturan oğluna düştü...

Lu Jingli Lu Tingxiaonun bakışlarını izledi ve kafasını kaldırdı. "Uhh, Kardeşim aklında ne var?"

Lu Tingxiao ayağa kalktı ve oğluna doğru yürüdü, ardından "Küçük Hazine, gel yemek yiyelim." dedi.

Ardından Lu Jingli "Uhh, Kardeşim....düşünmüyorsun..."

Pffft! Bir sürü fikirle geldim ancak hiçbirisi onu tatmin etmedi. Şimdi son fikri nükleer silahını, Küçük Hazineyi, ön cepheye götürmek mi?

Çok iyi, bu fikir tam bir şeytan fikriydi!

Tek problem nükleer silahın iş birliği yapmıyor oluşuydu...

Küçük Hazine babasını duyunca kilimden kalkmayı reddetti ve tahtasına yazı yazmaya başladı. [Tokum.]

Gitmeden önce Teyze Xiao Xi karnını doyurmuştu. Hatta kendi elleriyle yemek pişirmişti.

Lu Tingxiao kaşlarının arasını sıktı ve ardından cümlesini yemlemeyle değiştirdi. "Teyze Xiao Xi’yi görmeye götüreceğim seni."

Üç saniye içerisinde Küçük Hazine pencerenin kenarını bıraktı. Kilimde yuvarlandı ve ayakkabılarını giyip babasının yanına geldi ve tutması için küçük elini uzattı.

Lu Tingxiao ve Lu Jingli hayretler içerisinde kalmışlardı.

Bu nükleer silahın kontrolü kaybettiren aşikar bir zayıflığı vardı!

Baba ve oğlun gitmeye hazırlandıklarını görünce Lu Jingli de onları takip etti. "Ben de yemek istiyorum!"

Aslında, yemek oydu!

...

Yarım saat sonra, havalı bir Japon restoranında.

Japon restoranında kısa bacaklı geleneksel masalar vardı, girmeden önce müşterilerin ayakkabılarını çıkarmaları gerekiyordu ve bağdaş kurmaları gerekiyordu. Loş ışık müşterilere rahat bir hava veriyordu.

Ning Xinin flörtü gelmeden önce, beklerken içmek için düşük alkollü bir sake sipariş etmişti.

Arkasındakileri farketmemiş gibiydi, büyük ve küçük şeytanla Lu Jingli  çoktan gelmişti.

İçeri girdiklerinde an, Küçük Hazine Teyze Xiao Xiyi arkasından tanımış ve ona koşmak istemişti.

Lu Tingxiao oğlunu tuttu sıkıca ve durdurdu. "Hayır."

Küçük Hazinenin suratı ekşidi. Suratında dile gelmemiş sorular vardı ve "Neden? Teyze Xiao Xi’yi görmeye götüreceğini söylemiştin!" diyordu..

Lu Tingxiao oğluna baktı ve "Teyze Xiao Xi görmeye getirmedim izlemeye getirdim sadece." dedi.

Küçük Hazine aldatılmış gibi hissediyordu!

Teyze Xiao Xinin arkasındaki koltuğa oturunca Küçük Hazine suratsızdı. Ancak, Teyze Xiao Xi tam arkasında olduğu için, baktığında onu görebiliyordu ve modu aniden daha iyi olmuştu.

Oturduktan sonra, Lu Jingli tek başına oturan Ning Xiye baktı ve " Hmm, Xiao Xi Xi yedide buluşacaklarını söylememiş miydi? Yediyi on geçiyor! İlk buluşmaya geç kalmak onu mahveder! Xi Shiqing’i görmemiş olsam da, ciddi bir rakip olacağını sanmıyorum! Küçük Hazine hareketine bile gerek kalmayabilir!" dedi.

Ning Xi içkisini bitirmek üzereydi, on dakika daha bekledikten sonra flörtü hala gelmemişti.

Lu Jingli aniden mahzunlaştı. "Hiç gelmeyecek mi acaba? Bu kadar süre boşa mı gerildik!"

Bunu söylediği an, açmak için öndeki perdeyi uzun ve ince parmaklar kavradı. Ardından, ten rengi smokinli bir erkek içeri girdi.

Uzun gövdeli adamın kısa siyah saçları vardı. Bakışları çekici değildi ancak karizması sıcak ve saftı, insanları rahatlatıyor ve güven veriyordu. En çekici yanı, insanları sakinleştirebilir ve zahid diyarlarda huzura eriştirirebilir olmasıydı....

"Woah, adam kaliteli..." Lu Jingli adamı gördüğü an, kalbinde bir şeyler hissetti.