Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Aynı zamanda, Las Vegas'taki en büyük kumarhanede.

Hesap kitaplarının kalın yığınları, lüks bir kutu içinde masaya yerleştirildi. Altın çerçeveli gözlüklü bir beyefendi deri koltukta oturuyordu.

Sağ kolunun sağ tarafında kanlı bir güdük olan kel bir adam seğirirken, bir adamın kanı adamın ayağının hemen altında büyüyordu. Herkesin gergindi ve odadaki tüm kaşlardan bolca ter akıyordu ...

Masadaki dizüstü bilgisayar aniden kendi kendine açıldı ve ekranda yüksek sesli bir alarm ile birlikte tek bir kıpkırmızı "S" belirdi.

Alfabeyi gören herkes dehşete kapılmıştı.

S sınıfı bir görev!

Ciddi bir şey mi oldu?

Tang Ye bile endişeliydi, bu yüzden elini kaldırdı ve herkesin gitmesi için işaret etti.

Herkes çabucak dışarı çıktı ve Tang Ye'yi yalnız bıraktı.

Tang Ye klavyede bir düğmeye bastı ve ekranda bir görsel belirdi.

Dalgaların sesi hoparlörden kükrüyordu ve karanlık bir siluet yıldızlarla dolu parlak bir gece gökyüzünün önünde ay ışığının altında bir ahşap güverte üzerinde görülüyordu.

Tang Ye endişeli görünüyordu ve "Şeytan, ne oldu?" diye sordu.

Organizasyondaki görevler dört sınıfa ayrılıyordu: A, B, C ve D. Çok önemli olan görevler A sınıfını geçip ve S sınıf misyonları olarak etiketlenmişti.

S class misyonunu son kez üç yıl önce almıştı ve neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı, dolayısıyla Tang Ye'in kaygısı tamamen normaldi.

Ekranda, siluet yıldız sıçrayan gökyüzüne bakıyordu ve bir bacağının üzerine eğildi ve bir kol başının üzerinden rastgele sallanıyordu. Sonra siniri bozulmuş Tang Ye, "Evet, bayanları almakta gerçekten iyi değil miyim?"

Tang Ye, suskundu.

Bazı korkunç haberler için tüm zulüm ve zihinsel hazırlıktan sonra, sahip olduğu şey saçma sapan bir soruydu. Tang Ye'nin yüzü buruşmuştu. "Sadece bunu sormak için benimle mi konuşuyorsun?"

"Tabii ki değil." Adam ona kibirli bir bakış attı, sonra ona "Benim sorumu cevaplamadın" diye hatırlattı.

Adamın mantıksız doğasına alışmış olmasına rağmen, Tang Ye hala sinirliydi. Derin bir nefes aldı ve iç çekmeden önce kendini sakinleştirdi, "Evet."

“Ah, sizden beklendiği gibi. Sadece bana doğruyu söyleyecektiniz,” diye çekti ve tekrar sordu, “Sence ona teklif etmeli miyim?”

"Ne?" Tang Ye'nin dizleri neredeyse boşalmıştı. Teklif etmek mi? Bu adam ... işleri düzgün bir şekilde düşündü mü?

"Mmm, ben bir dahiyim!" Adam Tang Ye'nin cevabını beklemeden retorik olarak kendini yanıtladı.

Tang Ye, hayal kırıklığı içinde kaşları arasındaki boşluğu sıkıştırdı. "Şeytan, size tekrar hatırlatacağım, işler şu anda iyi görünmüyor. Bulunduğunuz bölgeyi en az bir ay boyunca bırakamazsınız."

"Tabii ki biliyorum, onun yerine benim yerine geçeceksin!" adam aslında bir mesele olarak söylemişti.

Tang Ye yüzeyde sakin görünüyordu ama çok sinirliydi. Yavaş ve net bir şekilde şöyle dedi: "Yani, S sınıfı göreviniz, Küçük Genç Kız Kardeşime teklif etmenize yardımcı olmak mı?"