Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Ah Ka, Ning Xi’nin yavaş yavaş gelişini izlerken sigarasını çıkardı ve heyecanlandırmak için kollarını sıvadı, "Tanrım! Bizi yiyorsun! Hangi hızda sürüyorsun onu? Benim motorumu diğer motorlara mı benzettin? Tepeden mi bakıyorsun bana?”

Sonunda Xi’yi bir kere yenmişti fakat hiçbir başarı gururu göstermiyordu. Onun yerine herkes ona gülüyordu, bu kaybetmekten de kötüydü.

"Kesinlikle, Xi. Çok kabasın! Yarım saattir seni bekliyoruz burada!“

"Xi, çok can sıkıcısın! Senin yüzünden bir öpücük kaybettim ama laf etmeyeceğim. Ah Ka adil bir biçimde kazanmadı bile! İkna olmam için tekrar yarışmalısınız!”

"Tabii, tekrar yarışabiliriz. Korkmuyorum. Onu adil bir şekilde yenmek istiyorum!"

…

Ning Xi tek bir kelime etmeden motosikleti park edip arkasından Küçük Hazine’yi alırken herkes birbiriyle konuşmaya başlamıştı.

"Eh? Xi, arkanda ne var?"

"Neden bir çocuğa benziyor? Xi onu kaçırmadın, değil mi? Böyle yasa dışı şeyler yapamazsın!"

"Kesinlikle! Xi, çok gizemlisin. Çocuk kaçakçılığı örgütünden falan değilsin, değil mi?”

Ning Xi, Küçük Hazine’nin kaskını çıkardı ve gözlerini devirip sinirli bir şekilde cevap verdi, “Lütfen! Benim oğlum o!”

"Ne??? Xi, oğlun mu var!?” Xiang Xiang, dünyası parçalanmış gibi görünüyordu. "Bu yaşta oğlunun olması mümkün değil!"

"Tanrım! Xi evli miymiş? Hatta oğlu bile mi varmış?"

Birdenbire herkes Ning Xi’nin yanındaki ufak çocuğun etrafını kuşattı.

En mutlu kişi kesinlikle Ah Ka’ydı. Demin kızgındı fakat şu an gayet keyfi yerindeydi, “Xi, iyi kardeşim benim! Harikasın! Oğlun bile var! Aferin! Şu değerli oğlunun kocaman gözlerine bak. Dürüst ol, karın manyak güzel, değil mi?”

"Hımm, benim karım...” Ning Xi çenesine dokundu ve Lu Tingxiao'nun soğuk yüzüne bakıp söyledi, "...gerçekten güzel!"

Ah Ka bir kahkaha patlattı, "Hahaha... Biliyordum! Xiang Xiang artık vazgeçebilirsin!”

Xiang Xiang ayaklarını yere vurdu ve sızlanırken Ning Xi’ye sarıldı, “Sana inanamıyorum! Xi, karın benim kadar güzel mi? Benden hiç hoşlanmıyor musun? Oysa seni öpmeme izin verdin!"

Xiang Xiang’ın Ning Xi’ye yaklaştığı an, aniden sırtında bir soğukluk hissetti. Aşağı doğru baktığında şirin çocuğun avına saldırmak üzere olan bir küçük bir kurt adam gibi buz gibi soğuk gözlerle baktığını gördü.

Ning Xi, Küçük Hazine’yi kucağına alıp rahatlatmadan önce boğazını temizledi.

Ning Xi küçük çocuğu kucağına alır almaz küçük bir kurt adamdan tekrar küçük çöreğe döndü. Kafasını omzuna yaslarken küçük elleri Ning Xi’nin boynuna sarılmıştı bile.

Ning Xi bir eliyle küçük çöreği rahatlatırken diğer eliyle Xiang Xiang’a üzgün olduğunu belirtti ve konuştu, “Özür dilerim, Xiang Xiang. Bunlar oyunun kuralıydı. Yanlış anlamana sebep olduysam gerçekten özür dilerim. Gözlerim sadece oğlumun annesinde ve sonsuza dek onu seveceğim!”

Ning Xi bunu Xiang Xiang’ın ondan vazgeçmesi için iyi bir fırsat olarak düşündü.