Çeviri: Punchie Düzenleme: LordVioleGrace

Dünyayı biliyor, ama dünya zevklerine düşkün biri değil…

Asi ruhlu ama nazik ve kibar da...

Çok fazla görmüş geçirmiş birisi, lakin bunca zamandır masumiyetinden ve saflığından ödün vermemiş...

En muhteşem kız...

Amanın! Genç kızın bedenine girmiş yaşlı bir kadındı kesin!

Ning Xi elini göğsüne götürdü, kalbi çılgınca çarpıyordu, öyle ki göğsünü yarıp çıkacak gibiydi.

Kendisi hakkında iltifat duymak istemeyen biri var mıydı?

Lu Tingxiao'nun onu, içten ve marifetli kelimeleriyle, kalbinin en yumuşak noktalarından vurması da cabasıydı.

Lu Tingxiao'nun, buz kralı, ihtiyatlı ve sıradan bir ölümlü olması gerekmez miydi? Birde kelimelerle arasının iyi olması mantıklı değildi!

Büyük Şeytan Kral onun sıradaki hamlesini ciddi biçimde bekliyordu...

Ning Xi ona üç kere secde edip, sonrasında gitmesi için yalvarmak istiyordu!

Sen üst düzey ve muazzam ünlü birisisin, yine de rehberlik etmem için bana ihtiyacın mı var?

Ning Xi hafifçe öksürdü ve ağır ağır konuştu, "Patron, gördüğüm kadarıyla, iç ve dış özelliklerinle, ayrıca idrak etme yeteneğinle, sana rehberlik etmem için bana hiç ihtiyacın yok. Diğer şahıs hala sana aşık olmadıysa, sadece bir olasılık var."

Lu Tingxiao başının altına koyduğu elini indirdi ve kaşlarını hafifçe çattı. "Ne olasılığı?"

Ning Xi ciğerlerine derin bir soluk doldurdu ve kararlı biçimde konuştu. "Onun tipi değilsin!"

"Onun tipi değil mi...?"

Kelimeler dudaklarından kuzey fırtınası misali etrafa saçıldı…

Ning Xi yutkundu ve Büyük Şeytan Kral'ın soğuk hançer emsali bakışlarıyla savaştı. Kesin olarak başını salladı. "Evet. Başka bir deyişle, bazıları havuç sever, bazıları lahana sever ve havuç sevenler, ne kadar iyi olursa olsun lahana sevmezler!"

Lu Tinxiao, koltuğun kol dayama kısmına parmaklarıyla ritmik olarak vurmaya başladı. Üç saniye sessizlikten sonra, yavaşça konuştu, "Peki ya eminsem, ben bir havuç muyum?"

Ning Xi: "......."

Hadi oradan!

Ne demek havuç olduğundan eminsin?

O kadının seni sevdiğinden emin misin? Nasıl bu kadar... zeki olabiliyorsun...

"Öyleyse... belki de aklında başka bir havuç vardır? Bir havuç, bir delik, ve o delik çoktan bir havuçla dolu, başka bir havucun oraya girmesi hiçte kolay değil elbette!" Ning Xi kendini yaptığı benzetmelerine kaptırdı, neden lanet olası "havuç" kelimesini kullanmayı seçmişti ki, onca şey varken…

"Başka bir havucu seviyor..." Lu Tingxiao gözlerinde ki parıltılarla, mırıldandı. "Kim o?"

Şimdi dondurucu fırtına, bir kasırga haline gelmişti!!

Ning Xi, bu meselenin merkezindeki her kimse, onun için artık umut olmadığını hissetti. Pencerenin dışındaki manzaraya bakar gibi numara yaptı ve beceriksiz bir gülümsemeyle konuştu, "Ben falcı değilim, onu nereden bileyim! Sanırım şimdilik güvende olmak için en doğrusu gizli tutman, aksi takdirde ya diğer şahıs başkasını seviyorsa? O zaman geldiğinde ve daha fazla arkadaş kalamazsanız ne olacak?"

Lu Tingxiao dudaklarını sertçe birbirine kapattı. Yüzü tamamen buz gibi görünüyordu. Bir süre tek kelime etmedi ve arabanın içindeki hava basıncı gitgide düşmeye başladı.

Ning Xi düşük basınç sebebiyle nefes alamayacağını hissettiği saniyelerde, nihayet Lu Tingxiao ağzını açtı ve konuştu—

"O zaman... o havucu çekip çıkaracağım."

Ning Xi: "......."

Havucu... çekip çıkaracak mısın?

Büyük patron, niye böyle ürkütücü cümleler kuruyorsun!

Başta kendine bir kalkan bulmayı düşündü, lakin Büyük Şeytan Kral'ın vuruşunu durdurabilecek kalkan var mıydı? Saçının bir telini bile durduramazdı!

Ne yazık ki, muhabere yine başarısız olmuştu...

Son hamlesi işe yarar mıydı? O noktaya varmamasını umut ediyordu...