Çeviri: Punchie  Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi refleksle Küçük Hazine'nin yüzünü omzundan kaldırdı, nazikçe sırtını sıvazladı ve gelişigüzel konuştu, "Arkadaşımın çocuğu. Gitmem gerek, hemen iyileş! Daha sonra Ning Xuelo'ya buraya gelmesini söylerim."

Ning Xi gittikten sonra, Su Yan kapıya bakakaldı, hala şok içerisindeydi.

O çocuk da neyin nesiydi?

Neden, bir anlığına, çocuğun Ning Xi'ye benzediğini düşündü, özellikle göz bölgesinin?

Beş yıl önce ölü fetüsün korkunç anısı zihninde canlandı. Eğer o fetüs ölmeseydi, o çocukla aynı yaşta olacaktı...

Lanet olsun, bu ne illet bir düşünceydi! Basitçe bu delilikti! O fetüs 5 yıl önce ölmüştü!

Evet... ölmüştü... çoktan ölmüştü... hayatta olmasının imkanı yoktu...

Küçük Hazine koşarak içeriye girdikten 5 saniye sonra Ning Xi çıkmıştı. Lu Jingli yardım edememişti, ancak Küçük Hazine'yi hiçe saymıştı, aferin!

Ning Xi, Lu Tİngxiao'nun yüzüne baktığında, hemencecik Küçük Hazine'yi azarlayacağını anlamıştı. O konuşmadan, Küçük Hazine'yi savunmak için öne atıldı. "Küçük Hazine'yi suçlama, o sadece çocuk! Beni hiç rahatsız etmedi!"

Lu Tingxiao çaresizce baktı. "Onu şımartıyorsun." Komikti, Ning Xi'yi azarlarken, hiçte sesi öfkeli gibi değildi.

Hemen yanlarında dikelen Jiang Muye, Ning Xi çıkınca Lu Tingxiao'nun öfkesini nasıl frenlediğini görmüştü. Onun yerine aşk dolu görünüyordu. Yüz ifadesinin değişme hızı, bir kitabın sayfasını çevirmekten daha hızlıydı. Hissettiği şaşkınlık, tarifsizdi...

Sahte, çok sahte!

"Ona çok katı davranıyorsun, ben de telafi ediyorum!" Ning Xi, Küçük Hazine'nin başını okşadı ve gözlerinden birden bulanık bir şekilde hüzün geçti.

Şimdi Küçük Hazine'yi şımartamazsa, asla yapamazdı. Gelecekte buna fırsatı olmayacaktı.

Hastaneden çıktıktan sonra, arabaya geri döndüler ve Ning Xi uyuması için uğraşarak Küçük Hazine'yi arabaya taşıdı. Çok çabuk dalmıştı.

Lu Jingli uzun bir süre kendini tuttuğu için, daha fazla dayanamamıştı. Dikiz aynasından Ning Xi'ye bakarak alelacele sordu, "Xiao Xi Xi, ona "Yan Kardeş" diye seslendin ve hatıralardan söz ettin, bunların hepsi de neydi? Ona karşı yiten aşkın mı alevlendi?"

Yolcu koltuğunda oturan, Jiang Muye ofladı. "Alevlenmekmiş, hadi oradan! Neredeyse onun tarafından kandırılıyordum, o yine küçük beyaz çiçek numarası kesiyordu! Sadece bu da değil, üstelik bir de güzellik tuzağını ekledi!"

Ning Xi onun çenesini tuttu ve hayretle kaşlarını kaldırdı. "Benim golden retrieverim pek de akıllıymış, zor zamanımda bile yardım ediyor!"

Ning Xi'nin yanında oturan, Lu Tingxiao hala soğuk görünüyordu.

Tek bakışta Ning Xi'nin, Su Yan'a karşı samimi olmadığını tespit etmişti; onu gerçekten kıran şey ise--

Güzellik tuzağıydı... Ondan başka birisinin üzerinde kullanmıştı...

"Ah, hala Ning Xuelo'yu aramalıyım." Ning Xi'nin kucağında hala Küçük Hazine vardı; telefonu kapmak için hafif hareketler ediyordu.

"Onu bana ver." Lu Tingxiao, Küçük Hazine'yi ondan aldı.

Numarayı çevirdi ve telefonun diğer ucundan Ning Xuelo'nun keskin sesi geliyordu. "Ning Xi? Hah, beni neden aradın? Gösteriş yapmak için mi? Sürtük! Her şeyimi kaybettiğimi görünce memnun oldun mu, ha? Sana söylüyorum yelloz, daha mutlu olma! Sence Yan Kardeş, annem ve babam senin bu saçmalığına inanır mı? Sen sadece yüzsüz bir ahmaksın..."

Ning Xi yavaş ve emin adımlarla konuşmadan önce, saydırmasını bitirmesine izin verdi. "Bayan Ning... şu an hoparlörde olduğunuzu hatırlatmama izin verin, ayrıca Su Yan hemen yanımda..."