Kapanış- Bölüm: 1 Parça: 3

avatar
1052 0

My Sunshine (Silent Seperation) - Kapanış- Bölüm: 1 Parça: 3


 

 

                                                                                     Çevirmen: Wkeey

 

 

 

---  Yi Mei'nin gözünden, Bölüm: 1  Parça: 3 

 

 

 O gün içim kıpır kıpırdı. C üniversitesine gittim. Üniversitenin resmiyet dışı kendine özgü kuralları vardı.''Erkekler kızların yurduna giremez, kızlar erkeklerin yurduna ayak basabilir.'' Doğal olarak Yi Chen'in yurduna girebilmeme bir mani yoktu.

 


Yi Chen orada değildi.

 


Yi Chen'in oda arkadaşı uzun süredir beni tanıyan biriydi, ilk sorduğu şey, Yi Chenden haberim olup olmadığıydı.

 


Şaşırmıştım.

 


Yi Chen dönmeden, oda arkadaşı olup biten her şeyi enikonu anlattı. Yi Chen'e göz kulak olmamı istedi, o kızın bu acılara değecek biri olmadığını kafasına sokmamı rica etti.

 

 

Söylediklerine pek kulak asmadım. Kafamda bir çok senaryo vardı ancak Zhao Mo Sheng'în çekip gideceğine hiç ihtimal vermemiştim. Nasıl bu şekilde kimseye tek kelime eden çekip gitmişti? Yoksa ona söylediklerim mi buna sebep olmuştu?

 

Peki ona söylediklerimden Yi Chen'e bahsetmiş miydi? Okuldan döndü oldukça iyi görünüyor du ancak biraz bezgindi, göz altları kararmıştı.

 


Yerimden kalktım

 


Sakince beni selamladı:'' Yi Mei.''

 


''Ah ben, ben geldim.'' Ne söyleyeceğimi bilmiyordum kısa süreli panik yaşadım. Eğer Zhao Mo Sheng'in benim yüzümden gittiyse, bana karşı tepkisi nolurdu?''

 


Tuhaf halimden şüphelenmemiş gibiydi. Her zaman olduğu gibi neden orada olduğumu sordu.

 

Çok fazla konuşmadı, birlikte yemek yiyelim dedi.

 

 

Yemek için bir kafeteryaya gittik.

 

 

Genelde bir restorana gitmezsek, çoğunlukla bu kafeteryayı tercih ederdik. Çünkü Mo Sheng bu mekanın hizmetini ve mönüsünü çok severdi.

 


Yemek yerken, Yi Chen'in ağzını bıçak açmadı. O konuşmadığı için benim de bir şey söylemeye cesaretim olmadı. Yemekten sonra kafeteryanın üzerinde bulunduğu yolda yürürken,:'' Seninle N üniversitesine geleceğim.''

 

 

Bu lafı duyuncu sürpriz şekilde heyecanlandım. Ama bir sonra söylediği heyecanımı silip süpürdü.

 


''Mo Sheng'in kütüphane kartı sende mi?

 

 

Şaşkınlıka:'' Ne.....'' dedim.

 

 

''En son, ödünç kitap alabil diye kendi kartını kullanmıştı. Kütüphane kartı kitabın sayfaları arasındaydı.'' Tekrar tekrar bundan bahsetti, yüz ifadesi stabildi.

 

 

N kampüsü boyunca yürüdük. Yol olağandışı şekilde sessizdi. Yi Chen çoğunlukla bir iki kelimelik dağarcığı varmış gibi davranan bir adamdı. Ortamımızın canlı ve şamatalı oluşu tamamen Mo Sheng'in çenesinden kaynaklıymış, bunu fark ettim.

 

Vardığımızda beni merdivenlerde bekledi ben yukarı çıktım.

 

Para ve Bankacılık konusu üzerine tez yazmaya karar verdiğimde, N üniversitesindeki kaynak kitaplar eski olduğundan, Yi Chen'den kendi üniversitesinden kitap alabilmek için yardım istemiştim. Onun kütüphane kartının limiti dolduğu için, Mo Sheng'in kartını kullanarak bana yardım etmişti.

 

 


Kitabı almak için yatağıma çıktım, kartı aldım.

 

 

Fotoğrafta, saçları topluydu, bir çift büyük göz, hilal şeklindeki gülüşü ve güneş ışığı gibi ışıldayan yüzü vardı.

 

 

Uzun zamandır görmediğim, pek tanıdık bir gülüş.

 


Dolu dolu mutlu olduğunda gülüşü bulaşıcı olabiliyordu. Her gülümsediğinde, gamzeleri bir ortaya çıkıyor bir kayboluyordu, haşarı mizacı, insanları farkında olmadan şen şakrar tarzına bağımlı kılıyordu.

 


Aslında ben de gülümsediğimde sıradışı görünürüm ama onun kadar değil.

 


Bir an kartı fırlatıp atmayı, Yi Chen'e de arayıp bulamadığımı söylemeyi düşündüm, sonuç; Yi Chen'in kartı cebine koyuşunu izlemek oldu.

 


Çoktan gitmişti. Yi Chen yavaş yavaş ıssız adasında yaşamına adaptasyon sağlamaya çalışıyordu.

 


Işıl ışıl gülüşünün ne anlamı vardı ki, çoktan gitmişti, terk etmişti. Bir süre özlem duyacaktı, ama eninde sonunda unutucaktı.

 


Olsun. En azından, sakindi.

 


O vakit, bu sukunetin tanımının ''Fırtına öncesi sessizlik'' olduğunu anlamamıştım.

_________________________________________________


Zhao Mo Sheng'in yokluğunda; Yi Chen'i kazanma olasılığım onun varlığı mevcutken olduğundan daha azdı.

 


Kimse düzenli şekilde C üniversitesine gelmem için beni aramadı. Ben de oraya sık sık gidebilmek için yeteri kadar bahane bulamıyordum.

 

 

Bir süre sonra, Yi Chen'in sigara tiryakisi olduğunu duydum.

 

 


Üniversitedeki genç erkeklerin sigara kullanması pek tabiidir, ama bu gerçeğin bu şekilde karşıma çıkmasını istemezdim. Kendimi ve çevremdekileri, bunun sebebinin çevre olduğuna inandırmaya çalıştım ama kendimi kandırmıştım.

 


Bir şeyi bilmek ile, o şeyi başkasının gözünden görmek çok şey fark ettirir. Bir keresinde; Onun yurduna gittim, oda arkadaşlarının hepsi sarhoştu. O gün yurtlarında birinin doğum günü varmış, herkes ama herkes zil zurna sarhoştu, sadece o değil. Neden olduğunu kestiremedim, daha fazla buna katlanamadım.

 


Yi Chen bundan asla hoşlanmazdı, her zaman özdenetimi olan biriydi, her şeye karşı güçlü iradesi vardı. Kendimi sadece sıradan bir doğum günü partisinde eğleniyor olduklarına inandırmaya çalıştım, acılarını likör şişesinin içinde boğmaya çalıştığına değil! Lakin oldukça buhranlıydı, beni kendimi kandırdığıma inandırdı.

 


Yi Chen'in Mo Sheng'in adını ağzına aldığı anda yüzünde oluşan gülümsemeyi anımsadım.

 


Bazen,birazcık geç kalsa bile, endişelenir, sabırsızlanırdı.

 

 


Ne kadar ilgisiz görünse de, onun için her şeyi göze alabilirdi.

 

.............

 


Daha bir sürüsü vardı, bunları neden daha önce fark edemedim?

 

 

Şuursuzca, yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başladı. Kimin için?

__________________________________________________


O Sarhoşken kendimi rahat hissediyordum:'' Kendine bir bak, sadece benim ailem değil, rahmetli baban ve annen seni bu şekilde görseydi, perişan olurdu.''

 


O an çok üzülüyordum. Yi Chen, bunları hiç düşündün mü?

 


Bir süre tek kelime etmedi, başını eğdi, karanlıktan yüz ifadesi görünmüyordu. Sonra üzüntülü halde:'' Haklısın, kendime boyun eğmemeliyim.''

 


Sonunda; gözde, kuul Yi Chen geri dönmüştü ancak bir şeyin anormal olduğunu düşündüm.

 

 

Ama tam manasıyla anlayamadım.

 


Yi Chen ve ben ikimiz kaldık.

 


Zhao Mo SHeng'in muhtemelen benim ona söylediklerimden, Yi Chen'e bahsedecek zamanı olmamıştı, öyle oysaydı Yi Chen'den duyardım.

 

 

Benim için de durum farklı değil, hala cesaretim yoktu.

 

 

Aramızdaki mevcut statüden hala memnunum. Sanki eskiye dönmüş gibiydik. Aramızdaki bağ bir adım öteye gitmese bile, artık ortalıkta bir kara kedi yoktu.

 


Ama hala yalnız, çok yalnız hissediyorduö.

 

 


Herkese iyi davranırdım ama samimi arkadaşlarım olmadı. Zhao Mo Sheng gidince, kimse beni alışverişe davet etmedi, kimse elbise denerken çok yakıştığını söylemedi ve hiçkimse doğum günüme daha bir ay varken ortalıkta yaygarasını yapmadı.

 


Tarafsız düşündüğümde, ben de bu arkadaşı sevmiştim.

 

Ama aramızda Yi Chen vardı.

_____________________________________________________________________________

 

Dört yıllık üniversite yılları göz açıp kapayıncaya kadar bitti.

 


İş hayatına girmiştim.İlk maaşımla Yi Chen'e yemek ısmarlama sözü vermiştim.

 

Yemek için bir restorana gittik. Yemeğimizi bitirdikten sonra garsondan hesabı istedik. Hesabı beklediğimiz arada, Yi Chen tuvalete gitti.

 

Yemek sırasında, iş hayatına başladıktan sonra hayırlısıyla evleneceğini söylemişti. Başımdan kaynar sular aktı. Hemen ceketinin ceplerini karıştırdım, cüzdanını buldum. İçinde Zhao Mo Sheng'in fotoğrafı vardı, onca sene ne kalbinden atabilmiş, ne de onu andıracak objelerden kurtulabilmişti. Cüzdanın içinde başka bir ip ucu ararken tuvaletten çıkmış, masaya doğru geliyordu. Cüzdanı tekrar cebine koyacak fırsatım kalmamıştı, ben de masanın altına attım.


_______________________________________________________________________________________

7 yıl sonra.

 

O gün annemin ev yapımı Çin turşularından getirmiştim. Buz dolabına yerleştirirken, dolapta yiyecek bir şeyler kalmadığını fark ettim. Yi Chen'e markete gitmemiz gerektiğini söyledim.

 

Hafta sonu market çok kalabalıktı.

 


Markette yürürkeni Yi Chen'le havadan sudan sohbet ediyorduk. En son görüşmemiz üzerinden iki ay kadar zaman geçmişti.

 


O esnada, paldır küldür bir şeylerin devrildiği sesini duydum.

 

Tesadüfen kafamı çevirdim.

 

 

En son onu KFC'de gördüğümden bu yana aradan tam tamına 7 yıl geçmişti. Sanki bu süre, 7 yıl değil, üzerinden yedi gün geçmiş gibiydi.

 

 

Mavi deniz, dut tarlalarına dönüşmüştü.(Dünya sürekli değişim içinde.)

 

 

Aslında değişim gösteren benim kalbimdi, ihtiyarlıyordu. Değişen Yi Chen'in kalbiydi, farklı aşklara karşı sürekli kabuğunu güçlendiriyordu.

 


Hala gülümsüyordu, ilgisiz kalmış olmasına rağmen, endişe duymadan, tasalanmadan.

 

 

Eve vardığımda, kanepeye oturdum gökyüzü aydınlanıyordu.

 


Yoğun iş temposu yüzünden evimi toparlayacak vaktim olmuyordu.
Balkona koyduğum çiçekler olduğu yerde duruyordu, çiçek açtılar mı açmadılar mı bilmiyordum. Daha doğrusu, alıp oraya getirdiğim çiçeğin ismini dahi bilmiyordum.

 


Bir an, benim de o çiçeklerle kaderimin aynı olduğunu düşündüm. Aslında, ben de ismi bilinmeyen zavallı bir çiçektim.

 


Kimse, bu çiçeğin açıp açmadığını, solup solmadığını, suya ihtiyacı olup olmadığını yıllardan beri sormamıştı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr