Bölüm: 12 Parça: 3

avatar
1095 0

My Sunshine (Silent Seperation) - Bölüm: 12 Parça: 3


                                                                         Çevirmen:   Wkeey

 

 


Atasözleri ve deyimler oldukça derin anlamlara sahip, bu söz de Yi Chen'in önsezilerini haklı çıkarıyordu.

 


Elbette ki şuan 27 yaşına ayak basmış olan Mo Sheng, ergenlik döneminde olduğundan daha hassas bir kişi. Buna karşın, Yi Chen'in sahip olduğu bazı hal ve hareketleri zamana veya yaşına bağlı olarak değişim göstermedi. Mesela Mo Sheng, Yi Chen'e karşı bir konuda laf dalaşında üstün gelemezse, kontrolden çıkar, çirkinleşir serseri karakterine bürünürdü. Katiyyen durulmaz, tabiri caizse yenilen pehlivan güreşe doymaz tavırları sergilerdi. Mesela ona kendisinin sevmediği yiyecekleri verirdi. Mesela.......

 


Avukat He, ne olursa olsun o zamanlar bu hadiseler sonucunda eğlendiğini de reddetmiyordu. Yine de bu davranış biçimleriyle tekrar karşı karşıya gelmek de istemiyordu.

 

Evlilik merasimi iki hafta sonra yapılacak. Yi Chen evlilik sonrası için çalıştığı bürodan izin almıştı elindeki bazı davaları bir başkasına devretmek üzere, kapsamlı şekilde özet geçti, tüm detaylarını yerine bakacak olan kişiye anlattı. Evlilik hazırlıklarına gelince, Davetli listesi, restoran rezarvasyonu vs..... Kısaca hepsiyle bir başına ilgileniyordu. Tam aksine Mo Sheng için çok rahat bir süreçti.

 


Aslında, tüm bunlar bir organizatör tarafından planlanabilirdi ama Yi Chen hepsini kendi ayarlamak istedi.

 


Baş ağrısı tedarikçisi Mo Sheng kendisine bir nedime henüz bulamamıştı.

 


Yi Mei bu adaylardan biriydi, ancak yıl başından hemen sonra, evlilik işlemleri için başvuruda bulunmuştu.

 

Xiao Hong'da uygun değildi. Mo Sheng'in nikahlandığını ilk duyduğunda, keyfi kaçmıştı Mo Sheng'in kendisi gibi temiz, masum ve iyi bir arkadaşından bu evliliği gizlediği için ona öfkeliydi.Kendisini affetirmek için ona defalarca en nezih restoranlarda yemek ısmarlaması gerekiyordu. Mo Sheng ona bu teklifi yaptığında:'' Hayır, tekrar gelin nedimesi olursam, bir daha asla evlenemeyeceğim.''

 


Xiao Hong'un korkutucu tepkisi, Mo Sheng'in suçlu hissetmesine neden olmuştu.

 

 

Bir de Xiao Xiao vardı. Yi Chen'den evlilik haberini aldığında, Mo Sheng'i aramıştı üslubu oldukça nazik ve samimiydi.

 


Lafı uzatmaya gerek yok, o da teklifi kabul etmedi.

 

Nihai olarak, bunu kabul eden kişi, pek tanıdık biri değildi.


__________________________________________________


O Gece, Yi Chen yatak odasında bazı önemli belgeleri inceliyordu, Mo Sheng'i de konuşmaması için tembih etmişti.

 


Mo Sheng yatakta uzanıyor, düğün davetiyelerini yazıyordu. Liste daha önce Yi Chen tarafından belirlenmişti, Mo Sheng için yapılacak tek şey temize çekmekti. İyi de burada ne yazıyordu? güç bela okunuyordu, ne yazdığı da anlaşılmıyordu.

 


Ne kadar gayret gösterse de yazanı anlayamadı.

 


Kalemin başını ısırmaya başladı, Yi Chen'e sorsa mıydı? Ona doğru baktı......

 

Daha az önce konuşmamasını söylemişti.

 


Unut gitsin, o kısmı geç sonra sorarsın.!

 

 

Mo Sheng katiyyetle uysal, itaatkar biri olmamıştı. Önceleri, üniversitedeyken bir şeyi bariz şekilde kabul eder, uyumlu görünür ama özünde zıt durması gerekiyorsa bunu muhafaza ederdi. Yi Chen de sinirli yüzünü gösterirdi, sonra bir kaç cümleyle onu terbiye eder ya da azarlardı. Fakat şimdi evlenmişlerdi, vaziyet artık farklıydı. Yi Chen'in cezalandırma yöntemi sadece kısıtlamalardan, mahrum bırakmalardan ibaretti. Doğruyu söylemek gerekirse, Mo Sheng ondan korkuyordu.

 


Mo Sheng bunları düşünürken yüzü kızardı. Şuan ki Yi Chen ile önceki Yi Chen kıyaslanamazdı bile.

 


Ne kadar sıkıcı...... biraz daha yaz, biraz daha yaz.... Mo Sheng bunalmıştı. Boş bir sayfa çıkardı ve bir kaç kelime yazdı.

 


-----''Yi Chen, senin yüzünden iş arkadaşımla kavga ettim.''

 


Kağıdı Yi Chen'e uzattı.

 


Bu konuşmak sayılmazdı...

 

 

Yi Chen başta kağıdı kabul etmeyecek gibi göründü, eline almadan başını hafifçe çevirerek üzerinde yazanları okudu. Ciddi bir mesele gibi görünüyordu, kalemi aldı ve o da yazıyla cevap verdi:

 

-----''Nasıl?''

 


-------'' Tao Yi Jing, hatırlıyor musun? İkimizin de birbirini daha önceden bildiğini öğrenmiş. Gerçeği sakladığım için de bana çok sinirlendi. Ama aramızdaki bağı o zamanlar ona nasıl söyleyebilirdim ki?''

 

Yi Chen gözlerimi ovdu, kağıda cevabını yazdı:'' Çok önemli mi?''

 


----''Evet, önemli. Ona her şeyi detayıyla anlatabilme fırsatı yakaladım. Ardından nedimem olması için teklifte bulundum. Kabul etti ama kırmızı zarf vermeyeceğini söyledi :( ''

 


Gerçekten çok önemliymiş!

 


Yi Chen kağıdı aldı topak hale getirdi ve çöp kovasına fırlattı, sonra ona doğru eğildi:'' Bence sen çok sıkıldın.''

 


Belinden yakaladı kendisine doğru çekti. Mo Sheng mutlu mutlu gülümsüyordu, kalkmaya çalıştı, Yi Chen'in elleri hareket etmesine olanak tanımıyordu. En son girmiş olduğu duştan arda kalan güzel kokusu, burnunu hoşnut ediyordu.

 

Yi Chen yarım dakika bunun tadını çıkardı.

 


Uzunca yıllar bu anları hayal etmişti. Bu dakikadan sonra gitmesine asla ve asla müsade etmeyecekti.

__________________________________________________

Düğün merasiminden bir kaç gün önce, hukuk bürosunun umulmadık bir misafiri vardı.

 

O gün Yi Chen savcılık makamından dönmüştü, Mei Ting geldiğini görünce:'' Avukat He, bir kadın epeydir sizi bekliyor.''

 


Yi Chen, Mei Ting'in parmakla işaret ettiği yöne baktı. Yi Chen'in geldiğini görünce, misafir saygıyla ayağa kalktı ve nazikçe kendisini selamladı. Bu Pei Fang'tı, Mo Sheng'in annesi.

 


Mei Tİng, hemen Pei Fang'ın önündeki sehpaya bir bardak çay bıraktı: ''Çayınız.''

 


Pei Fang kibarca teşekkür etti ve çayı aldı. Eski bir belediye başkanının karısı olduğundan, şüphesiz, edepli ve şık görünüyordu.

 


Mei Ting yavaşça kapıyı kapattıktan sonra, ofisi tarifi zor bir sessizlik doldurdu.

 


Pei Fang karşısında sessizce oturan bu genç adama baktı ve ilk konuşan kişi oldu:'' Geçen defa alelacele karşılaştık, ama kim olduğumu biliyorsundur.''

 


''Elbette, Bayan Zhao.''

 

 

Sakin ve soğukkanlı tavırları onu bir parça gizemli kılıyordu.

 

Pei Fang:'' Bu kadar nazik ve resmi olmana gerek yok, sonuçta Xiao Sheng ile zaten evlisin. Bu durumda, beni kayınvalide olarak görmelisin.''

 


Yi Chen hafifçe gülümsedi, bir şey söylemedi.

 


Pei Fang da gülümsedi:'' Eğer buna alışık değilim diyorsan, bana Bayan Pei diye de hitap edebilirsin.''

 


''Bayan Pei.'' Yi Chen bu üslubu tercih etti:'' Ziyaret amacın nedir?''

 

 

Pei Fang çayından bir yudum oldu, gayet sakin görünüyordu.:'' En son sadece bir kaç kelimelik konuşabilidik, Mo Sheng seni yere göğre sığdıramıyor. Buraya seni görmeye, biraz daha tanımaya geldim. Avukat He, endişe edilicek bir şey yok.''

 


''Mo Sheng, onun bu kadar üstüne düştüğünü bilse çok mutlu olurdu.''

 


Pei Fang:'' Mo Sheng ile ilgili bir şikayetin ya da kinin var mı?''

 


''Neden olsun ki?''

 


''Aslında.'' Pei Fing kaşlarını kaldırdı, derin bir nefes aldı:'' Xiao Sheng'e küçüklüğünden beri annelik vazifelerimi tam anlamıyla yerine getiremedim. Bir sebebi, kariyerimle meşgul olmamdı, diğer sebebi babasıyla iyi geçinemediğimiz içindi. Bu sebeblerle, onu çok fazla ihmal ettim. Şükür ki, O çok duyarlı bir çocuktu bu handikaplara rağmen sağlıklı yetişti.''

 


Bir süre duraksadı ve devam etti:'' Aslında, onun gözüne girme gayreti içerisindeyim ama şansım var mı bilmiyorum.''

 


Bu samimi itirafı işittikten sonra Yi Chen:'' Bayan Pei, Eğer annelik vecibelerinizi yerine getirmek niyetindeysen, neden bunu olması gerektiği şekilde ve olması gerektiği yerde yapmıyorsun? Bence doğrudan Mo Sheng ile konuşmalısın''

 


''Bana karşı düşmanca bir tavrın var sanki?''

 

''Muhtemelen, yanlış bir izlenim.''

 


Garip bir sessizlik.....

 


Pei Fang bardağını kaldırdı,bir yudum daha aldı. Uzun süreli sessizliğin ardından:'' Avukat He, ailen ne iş yapar? Eğer mümkünse onları davet et ve ailelerin birbirini tanıması için bir etkinlik yap.''

 


'' Bu büyük olasılıkla mümkün olmayacak, çünkü ailem sağ değil.''

 

''Oh, üzgünüm.'' Pei Fang'ın ses tonu mahcubiyet taşıyordu fakat buna çok da şaşırmış değildi, sanki bu gerçeği önceden biliyordu. Bir süre düşündü:'' Bir hastalıktan ötürü mü kaybettin?''

 

 

Yi Chen'in geriliyordu.

 


İşin özünde, Yi Chen de bu ziyaretin gayesini biliyordu. Pei Fang kendisini ilk başta tanımıştı ama o zaman olup bitenlerin perde arkasını net şekilde bilmediği için, Yi Cheng'e dolaylı yoldan sorular soruyor, ağzından laf almaya çalışıyordu. Yi Chen bu tiyatro oyunundan iyice sıkılmıştı.

 


''Bayan Pei. Neden bu işi bu şekilde yapıyorsun? Neden babamın ölümünün Başkan Zhao'yla ilişkili olup olmadığını açıkça sormuyorsun?''

 


Yi Chen'in tek nefesli bu çıkışı, Pei Fang'ın kibar ve edepli maskesini düşürmüştü. Aniden ayağa kalktı, İçinde zayıf ama dışarıdan güçlü görünüyordu:'' Zaten biliyorsun çünkü! Mo Sheng ile neden evlendin? Bizden imtikam almak için mi?''

 

 

''Neden evlendiğimi açıklamak zorunda olduğumu düşünmüyorum. Ayrıca böylesi uzun vadeli bir intikam için sabrım selametim de yok.''

 


Pei Fang kuşkulu gözlerde dikkatli dikkatli Yi Chen'i süzdü:'' Sana inanmıyorum.''

 

 


Yi Chen oldukça rahat ve özgüven doluydu:'' İnan veya inanma, beni ilgilendirmiyor.''

 


Pei Fang bu sözler karşısında şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşıyordu:'' Xiao Sheng bunları biliyor mu?''

 


''Bilmesine gerek yok asla da bilmeyecek.'' Yi Chen çok önceleri bu kararı vermişti, bir gün yolları kesişmese bile bunları ona anlatmayacaktı. Bu ağır yükü kendi omuzlarında taşımayı tercih etmişti. En son, Mo Sheng, babasının ona ne söylediğini sorduğunda, onu geçiştirmişti.

 


''Aslında, bu kazanın bu şekilde olacağını sonuçlarını, sebeplerini kimse tahmin dahi edemezdi.'' Pei Fang'ın sesi yumuşadı. Her şey bir yana, bir yaşamın sona ermesine sebep olmuş, He ailesinde ağır üzüntüye neden olmuştu. Yıllar sonra, Mo Sheng Yi Chen adından bahsettiğinde, Pei Fang bu ismi çok tanıdık bulmuştu. Onu gördüğünde, tedirgin olmuş, ondan şüphe duymuştu. Bu yüzden de onu araştırmak, yakından tanımak istemişti. O zamanlar He Yi Chen, ailenin 10 yaşlarındaki en büyük çocuğuydu ancak, bu genç çocuğun babasının nasıl öldüğüne dair bilgisi var mıydı, yok muydu bunu öğrenmek için hukuk bürosuna gelmişti.

 


Bu konuşmaların ardından, Yi Chen daha fazla tartışmak istemedi. Ayağa kalktı, pencereyi açtı, temiz ve serin hava içeriye doldu. Onuncu kattan pencerede dışarıyı izliyordu, gökyüzü tertemiz, ufuk eşsiz bucaksızdı, bir nebze olsun Yi Chen'e moral olmuştu.

 


Babası öldüğünde, Yi Chen 10 yaşlarındaydı. Hısımlarına nazaran üstün zekalı olduğundan yetişkinlerin kafa bulandırıcı konuşmalarını anlayabiliyordu. En iyi hatırladığı; O gün okuldan döndüğünde sabah yanından sapasağlam ayrıldığı babası, hastanede kan revan içinde nefes almıyordu. İnce ve çelimsiz tabiatı olan annesi zaten hastalıktan vefat etmişti. Bir anda öksüz kalmıştı. Şükür ki, silah arkadaşı olan komşusu onu evlat edinmişti. Büyüdüğünde ise, her şeyi çok iyi idrak etmişti.

 

 

1980'lerde, Yi Chen'in babası gayrimenkul yatırımı yapmak için bankadan kredi çekmişti. İnşaat yarı yarıya tamamlandığında, banka kredi politikasını değiştirdi ve borcun peşin olarak ödenmesini talep etti. Zhao Qing Yuan, aynı zamanda şehir bankasının yöneticisiydi, doğal olarak bankaya yapılması gereken ödemelerin zamanlamasıyla ilgili karar verme nüfuzuna sahipti. Yi Chen'in babasının, fedakarlık yapıp ona kolaylık sağlaması için yaptığı ısrarların sonrasında Zhao Qing Yuan sonunda ertelemeyi kabul etmişti fakat Zhao Ying bu teklifi sadece lafta kabul etmiş, resmi bağlayıcılığı olmamıştı. Bu ödemeyi yapabilecek ne parası kalmıştı ne de ansız gelen bu hadiseyi kaldırabilecek moral gücü. Borcunu yeni kredi politikasına bağlı olarak ödemek zorundaydı, derhal inşaatı durdurması gerekiyordu. Aynı zaman zarfı içerisinde işçiler ve malzeme tedarikçileri de ödeme bekliyorlardı. Alacaklılardan kaçmaya çalıştığı esnada, kazara henüz tamamlanmamış olan inşaatın zeminine düşmüş ve orada ölmüştü.

 

 

Bu zaman zarfı içerisinde, Hükümet yetkilisinin göz kamaştırıcı yükselişi devam ediyordu, son olarak başkan olmuştu. Yi Chen'in babasının ölümüne direkt olarak sebep olmuş olmasa da, kuşkusuz bu trajedinin ortaya çıkmasında kayda değer payı vardı. Teyze ne zaman Zhao Qing Yuan'o televizyonda konuşma yaparken görse:'' Yi Chen, sadece bekle, bu kötü adam bir gün belasını bulacak.'' derdi.

 


Yi Chen, Mo Sheng'in Zhao Qing'in kızı olduğunu ilk öğrendiğinde zihininde şimşekler çakmasına neden olan karmaşık his ve düşüncelerini asla unutamıyordu. Nefret, kin, acı ve ilave olarak koca bir anlamsızlık... Mo Sheng'i gördüğünde kendini zapt edemedi ve tüm olumsuz hislerini Mo Sheng'in yüzüne vurdu. Bir yarısı ona bağlı, ona karşı hisler beslediği için de ondan tamamen kopmak istemedi.

 

 

O an söyledikleri kendisinin bile canını acıtmıştı, Ne yaparsa Mo Sheng'i daha az incitebilirdi?

 


Yine de.......söylediği her şeyden pişmanlık duymuştu.

 

 

Daha fazla bu sunturlu geçmişi düşünmek istemedi. Bunlar yaşandığında, gençti, ne kadar olgun olduğu önemsizdi, sadece 20 yaşındaydı. Hala kendisini nasıl kontrol edebileceğini, hislerini nasıl saklı tutabileceğini bilemiyordu. Ama aynı hatayı kesinlikle tekrarlamayacaktı.

 


Hukuk firmasının sahibi, açıkça bu sohbeti sona erdirmek gayesindeydi. Pei Fang buraya gelerek hata yaptığını fark etti. Eğer intikam planları içinde değilse, buraya gelmesine gerek yoktu ya da asıl amacı intikam almak ise, onu nasıl durdurabilirdi?

 


Yine de bu ziyareti beyhude bir ziyaret olmamalıydı, başını eğdi sakin ve yumuşak tonda:'' Umarım bana söz verirsin. Xiao Sheng'e yakın olmasam da, hala onun annesiyim.''

 


Cevap olmadı.

 


Pei Fang her zaman onurlu ve gururlu biriydi, buna rağmen bugün Mo Sheng için gururnu ezmiş, başını öne düşürmüştü. Yerinden kalktı ve:'' Ben gidiyorum.''

 


Kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Kapı kolunu tutup, kapıyı açmak üzereyken, arkadan hükümdar karakterli genç adamın açıklamasını işitti:

 


''Bana sadece 10 yıl bahşettiler ama ben Mo Sheng'i bir ömür istiyorum.'' Sesi bitkindi, duraksadı tekrar devam etti:'' Gerçek sıcaklığa teslim oluyorum.''

 

Pei Fang döndü ve ona baktı, Yi Chen'in söylediği tam da ondan duymak istediği taahhütün ta kendisiydi.

 


''Mo Sheng sınır tanımaz hayal gücünün esiri olabiliyor, lüfen tüm bunları öğrenmesine müsade etme.''


__________________________________________________

Ofiste yine sessizlik hakimdi, Yi Chen işine odaklanamıyordu. Saate baktığında mesai bitimi gelmişti, işini bir kenara bırakabilir yarın devam edebilirdi.

 

 

Cebinde bulunan telefonu çaldı, çalan ton mesaj bildirim tonuydu.

 


Mo Sheng olmalı!

 


Telefona baktı, Mo Sheng'ti.

 

----'' Yi Chen, bugün primlerimi aldım, sana yemek ısmarlıyorum. Birazdan iş yerinde olacağım.''

 


---Yi Chen tatlı tatlı gülümsedi, birinin kendisiyle gurur duyacağını hayal ediyordu. Ona cevap yazmak üzereyken telefon çaldı, kısa süreli görüşmesini bitirdikten sonra, iki mesaj daha gelmişti.

 

 

---'' Cevap yok, kesin telefonun yanında değil.....''

 

--- '' Zavallı telefon, Yi Chen seni nereye bıraktı?''

 


Sabırsız!

 

Yi Chen çaresizce başını salladı, telefon konuşması on dakika bile sürmemişti, hızlıca cevap yazdı:

 

---'' Yukarı çıkmana gerek yok, merdivenlerde bekle.''

 


Yi Mei'nin daha önce ona sorduğu soru aklına geldi, nasıl bu kadar sabırla metanetle birini bekleyebiliyordu?

 


İşin aslı, beklemek aslında zahmetli bir şey değil, beklemek hiçbir şey yapmamaktır, basit bir alışkanlık, bu Onun doğası.

 

 

Mo Sheng kamerasıyla beraberdi, Yi Chen'in görüş açısına girdi. Caddede, yol kenarındaki ağacın altında dikiliyordu, Mesajlaştıkları için başı hala telefona gömülüydü.

 


Kısa süre sonra Yi Chen'in telefonuna bir mesaj daha geldi.

 

 

---'' Yi Chen, ben geldim, acele et. Eski kural hala geçerli, 1.000'e kadar sayacağım...............................''

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44334 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr