Çevirmen : Clumsy 

Shen Ji’nin baskısıyla yüzleşen Zhou Weiqing’in aklı bir anlığına başka bir yere gitti; karşısında babasını görür gibi olmuştu. Sonuçta babası da Weiqing’in her hatasında böyle bir baskı uygulamaz mıydı?

Tehlike içerisinde ve Mühürlenmiş olan babasını düşünmek, Zhou Weiqing’in içindeki öfkeyi kabartmıştı. Artık üzerindeki baskıdan eser yoktu.

“Tugay Komutanıyla bir iddiaya girmek isterim.” dedi ciddi bir şekilde.

“İddia mı? Bunu yapacak yeterliliğin olduğunu mu sanıyorsun?” Shen Ji’nin bakışları bir kılıç keskinliğindeydi ve doğruca Zhou Weiqing’in kalbini delip geçiyordu.

Ama Zhou Weiqing kendisini hiç geri çekmedi. “Tugay Komutanı Shen Ji, yanlış hatırlamıyorsam Külhanbeyi Taburumuz kuzey ordularının bir parçası olsa da doğruca 7. Tugaya bağlı değil. Yeterliliğe gelince, bugün hepiniz sivil kıyafetle gelmişsiniz, ordu üniformalarınızla değil… Yani buradaki mesele şahsi bir seviyede. Bu durumda ne çeşit bir yeterliliğe ihtiyacım olabilir ki?”

Shen Ji’nin gözlerinde şaşkınlığın izleri belirdi. “Shen Bu’nun köşeye sıkışmasına şaşmamalı, bu küçük velet cidden ilginçmiş. Peki, söyle bakalım ne çeşit bir iddiaya girmek istiyorsun?”

Zhou Weiqing cevap verdi: “Çok basit. Eminim hepiniz Cennetsel Cevher Ustasısınızdır, değil mi? O zaman en güçlünüzü benimle dövüşmesi için gönderin. Eğer siz kazanırsanız tüm taleplerinizi yerine getireceğim ve her şeyi size iade edeceğim, bana ne yapacağınız da size kalmış. Ama ben kazanırsam, bu meseleyi burada bırakacağız. Ağır süvari askerlerinin ve atlarının ekipmanlarını vereceğim ama parasını ödeyeceksiniz. Ayrıca atlar ve yaylar bende kalacak.”

“Peki.” Shen Ji içten bir kahkaha attı. “Uzun zamandır güzelce bir idman yapmamıştım. Seninle ben oynayacağım o zaman.”

“Küçük Şişman, bana müsaade et.” Zhou Weiqing’in yanında beliren kişi Shangguan Fei’er’di. Ama orijinal halinde değil, erkek kılığında gelmişti. Shangguan Fei’er, Shen Ji’yi daha önce görmemiş olabilirdi ama böyle yüksek rütbeli bir adamın karşısına gerçek görüntüsüyle çıkıp ifşa olmak istemiyordu.

“En?” Zhou Weiqing, Shangguan Fei’er’e meraklı bir şekilde baktı. Kızın böyle bir anda müdahale etmesi tek anlama gelebilirdi  - o bile Weiqing’in Tugay Komutanı Shen Ji’yi yenebileceğini düşünmüyordu.

“İkinizle birden dövüşmeme ne dersiniz?” dedi Shen Ji neşeli bir tavırla.

Zhou Weiqing’in gözleri aydınlanmıştı. “Kendin istedin… Fei’er, hadi birlikte dövüşelim.”

Shangguan Fei’er afallayarak Weiqing’i belinden çimdikledi. “Daha yüzsüz olabilir misin acaba? Hiç mi utanman yok senin?”

Zhou Weiqing, en ufak bir utanma duygusu barındırmadan cevap verdi: “Utanmam olsa neye yarar ki? Bin küsür kardeşimi düşünmek zorundayım. Şu an utancı düşünecek zaman değil. Böyle şeyleri kazandıktan sonra düşünürüz.”

Shen Bu soğuk bir şekilde gülümsedi: “İki cılız pire, iki palyaço benim abime meydan okumaya cüret edecek ha, humph, canınıza susamışsınız. Benim abim 8-Cevherli Orta Seviye Zong Aşaması bir Cennetsel Cevher Ustası, öyle kolaylıkla saldırabileceğiniz biri değil.”

Shangguan Fei’er’in nasıl bir mizacı vardı? Verdiği cevap tabii ki küçümseyici olmuştu: “Ne olmuş, Orta Seviye Zong Aşaması Cennetsel Cevher Ustası diye kendisini yenilmez mi sanıyor? Öyleyse Cennetsel Kral Aşaması ve üzerindekilere ne demeli?”

Shen Ji araya girdi: “Yeter. Boş konuşmanın faydası yok. Madem iddiaya girdik, başlayalım bakalım.” Bu sözleri sarf etmiş olsa da saldıracağını gösteren bir eylemde bulunmamıştı. Onun gözünde Zhou Weiqing ve Shangguan Fei’er çocuktu, aynı jenerasyondan bile olmadığı kişilerin karşısında bu statüyle ilk saldıran taraf olabilir miydi hiç?

Zhou Weiqing, Shangguan Fei’er’e anlamlı bir bakış attı. Belli bir süredir birlikte seyahat ediyorlardı ve bu bakışı gören Shangguan Fei’er, onun ne yapacağını anlamıştı. Kendisi de Weiqing’e bir bakış attı ve hemen sonrasında Shen Ji’ye doğru atıldı.

Shangguan Fei’er’in harekete geçtiğini gören Zhou Weiqing, acele etmedi. Gayet rahat bir şekilde, uzun süredir işbirliği içerisindeymişler gibi Derebeyi Yayını çıkarttı.

Bu noktada Emsalsiz Taburun tüm askerleri, Takım Liderleri ve Bölük Liderleri alana koşturmuştu.   

Hepsi Shangguan Fei’er’in gücüne şahit olmuştu ama hiçbiri bu emsalsiz güzelliğin gücünün doruk noktasını bilmiyordu. Böylesi bir dövüş tabii ki bu gaddar adamların dikkatini çekecekti. Üstelik son günlerde aldıkları ekipmanları geri verip vermeyecekleri de bu dövüşün sonucuna bağlıydı.

Shen Ji, Shangguan Fei’er’i küçük görmedi. Çünkü bir asker olarak rakibini küçümsemenin çok kötü bir hata olacağını biliyordu. Bu yüzden mücadelenin başladığını söylediği anda harekete geçmemiş olsa da Cennetsel Cevherlerini salmıştı.

Sekiz benzer Fiziksel Cevher olan Buzlu Yeşim sağ bileğinde parıldıyordu. Shen Ji kollarını gizlemeye tenezzül etmemişti ve sol bileğindeki altın renkli, Toprak Nitelikli Elementsel Cevherler de açıktaydı. Kuvvet/ Toprak Tipli Orta Seviye Zong Aşaması bir Cennetsel Cevher Ustasıydı.

Shangguan Fei’er ise Fiziksel Cevherlerini saklamış, Rüzgar Nitelikli Elementsel Cevherlerini gözler önüne sermişti. Elementsel Cevherleri gören Shen Ji’nin gözlerine bir şaşkınlık yerleşti. Shangguan Fei’er, kılık değiştirmiş olsa bile yirmi yaşlarında görünüyordu, Shen Bu’dan da genç olmalıydı.

Buna rağmen 6-Cevherli miydi?!

Shen Ji’nin daha fazla düşünecek zamanı yoktu, çünkü Shangguan Fei’e’r, kendisine ulaşmıştı.

Ancak tepkisi çevik ve doğrudan oldu. Uzatmış olduğu sağ yumruğu, sarı Toprak Nitelikli Cennetsel Enerjiyle parıldıyordu. Hiçbir Yetenek kullanmadan dahi, hem saldırı hem defans sağlayan, bir metre uzunlukta sarı bir ışık bariyeri yaratabilmişti.

Shangguan Fei’er, bu güçlü yumruk karşısında bir kez daha şok edici yakın dövüş yeteneklerini gözler önüne serdi. Tam yumruk tarafından vurulacak gibi görünürken, nasıl olduğunu kimse anlayamasa da bedenini havada durdurdu ve yan tarafa döndü.

Bu esnada ince, parlak bir beyaz ışık saçmıştı ve Shangguan Fei’er’in durduğu konum, Shen Ji’nin saldırısına en uzak noktaydı. Az önceki dönüşüyle sarı ışık bariyerinin etrafından süzülmüş gibi görünüyordu.

Shangguan Fei’er’in hareketleri fazlasıyla hızlıydı ve pek çok seyirciyi afallatarak Shen Ji’nin yanında belirmiş, pençeli ellerini rakibinin kafasına uzatmıştı.

Shen Ji de Shangguan Fei’er’in gücü karşısında afallamış haldeydi, daha önce yumruğundan bu şekilde kaçınabilen hiç kimseye rastlamamıştı.  Daha da önemlisi, Shangguan Fei’er’in hareketleri fazlasıyla hızlı ve uyumluydu, şu ana dek yaptığı her şey öyle akıcıydı ki net olarak görmek mümkün olmamıştı.

Shangguan Fei’er’in yetişim seviyesi kendisine kıyasla düşüktü ve ondan zarar gelmeyeceğine emindi ama 6-Cevherli bir Cennetsel Cevher Ustası tarafından vurulmak kesinlikle hoş bir şey değildi. Üstelik bu kadar astının önünde böyle bir şey yaşayarak utanmayı göze alamazdı.

Shen Ji’nin sağ ayağı sert bir şekilde yere vurdu ve kuvvetli bir patlama eşliğinde, ayağından sarı ışıklar çıkartarak tüm bedenini bir ışık bariyeriyle sarmaladı.  Bu, Jingang Kalkanı isimli güçlü bir Toprak Niteliği defans Yeteneğiydi. Aslında bunu Shangguan Fei’er’i bayıltmak, güçlü yetişimini kullanarak baskılamak için kullanmayı planlıyordu. Ama Shangguan Fei’er’in gücü beklentilerinin çok ötesinde çıkmıştı. Shen Ji’nin ayağı yere vurduğu anda Shangguan Fei’er’in de ayağı yere vurdu ve kızın tüm bedeni zemini terk etti. O anda bedeninden de kalın, koyu-altın bir ışık çıkmıştı; bu, Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurasıydı.

Koyu-altın ve yeşil ışıklar birbiriyle çarpıştı. Jingang Kalkanı da Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurası da defansifti ve teoride birbirlerine müdahale etmemeleri gerekirdi. Ama bu noktada Shangguan Fei’er’in sağ eli Shen Ji’nin başına o kadar yakındı ki iki enerji kütlesi birbirine çarpabilmişti.

Sonuç netti. Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurası koruyucuydu, saldırgan değil. Ve Shangguan Fei’er, bununla Jingang Kalkanını yok edememişti. Ama Shen Ji’nin yetişimi Fei’er’inkinden 12 aşama fazla olmadığı için Jinggang Kalkanı da Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurasını etkileyememişti.

Böylece Jingang Kalkanı şekillenmiş olsa da Shangguan Fei’er geriye itilememişti. Tam da bu noktada, sağ eliyle omzu arasındaki Birleştirilmiş kolluk-pençeler görünür hale geldi.

Shangguan Fei’er’in pençeleri Zhou Weiqing’inki gibi değildi; yalnızca koyu-altın eldivendeki pençe bile yedi inçten uzundu.

Shen Ji oldukça tecrübeli bir savaşçıydı ve Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurasını gördüğünde işlerin kendisi için iyi gitmediğini anlamıştı.  

Bir Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman! Bu kesinlikle sıradan askerlerin sahip olabileceği bir şey değildi! Kendisi yüz bin kişiye emir veren bir Tugay Komutanı olmasına rağmen tek bir parça Muhteşem Birleştirilmiş Ekipmanı dahi yoktu.

Ve bu koyu altın ışığı gördüğünde utanç meselesini bir kenara bırakarak hızlıca tepki vermişti. Geriye sıçramış, Cennetsel Enerjisini maksimum şekilde harekete geçirmiş ve kendi Birleştirilmiş Ekipmanını salmıştı. Aynı zamanda Taş Zırh Yeteneğini de aktive etmişti.

Kalın, toprak-sarı arası bir zırh Shen Ji’nin bedenini sardı. Ellerindeki uzun savaş çekici dışındaki yedi parça, bir seti oluşturuyordu.

Başlık, iki omuzluk, göğüs zırhı, bel zırhı ve iki baldır zırhı. Yedi parçalık bir set. Bu haliyle Zong Aşaması bir Birleştirilmiş Ekipman Seti oluyordu.

Yeni bir sarı ışıkla birlikte Birleştirilmiş Ekipman Setini salmış ve Shangguan Fei’er’in sağ elindeki pençeyi anlık olarak durdurmuştu. Aynı zamanda Birleştirilmiş Zırhlarının etrafında bir Taş Zırh da mevcuttu.

Buna rağmen tüm kalabalığın kulaklarını tırmalayan bir ses duyuldu. Shangguan Fei’er’in bedeni Shen Ji’nin Birleştirilmiş Ekipman Setinin etkisiyle geriye itilmişti. Aynı zamanda Shen Ji de darbenin etkisiyle gerilemişti. Buna rağmen Shangguan Fei’er’in sağ pençesinin izleri görülüyordu.

Yırtılan Taş Zırhın üzerinde beş derin ve korkunç pençe izi oluşmuş, bu izler Birleştirilmiş göğüs ve bel zırhlarına da erişmişti. Kim bilir araya Taş Zırh ve Birleştirilmiş Ekipmanlar girmemiş olsa neler yaşanacaktı.

Bu tehditle yüzleşen Shen Ji, dört beş adım geriledikten sonra dengesini yeniden kazanabildi.

#Enişte-baldız güçleri birleştiriyor! Bundan sonra sizin adınız en-ba olsun 
Bakalım Tugay Komutanı da garibanlar listesine eklenecek mi diyeceğim ama eklenmemesi çok zor. 
Bir de yazar kardeşimiz Fei'er'i yerlere göklere sığdıramıyor siz de farkındasınız, değil mi?
Şu ana kadar onun dövüştüğü istisnasız her sahnede 'mükemmel yakın dövüş yeteneklerini' övmelere doyamadık. Neyse o da baldız seviyormuş zaar.
Hadi ben bir sonraki bölüme geçtim, orada görüşmek üzere!