Bölüm 128.1 : Cennetsel Ejder Tanrı Mührü! (1)

avatar
5331 11

Heavenly Jewel Change - Bölüm 128.1 : Cennetsel Ejder Tanrı Mührü! (1)


Çevirmen : Clumsy

 

Şeytani Ejder Kadının Cennetsel Yetenek İmgesi bu kez havada değil, Zhou Weiqing’in sırtında belirmişti.

 

Susturucu Ejder Mührü, Weiqing için beklentilerinin çok ötesinde bir fayda sağlamıştı. E böyle bir şeyden sonra Şeytani Ejder Kadından Yetenek Depolamayı bırakabilir miydi? Haliyle 4-Cevhere ulaştığında ilk işi Şeytani Ejder Kadını düşünmek olmuştu.

 

Şeytani Ejder Kadın yalnızca Cennetsel İmparator Aşaması olabilirdi ama Şeytani ve Karanlık Niteliklerin karışımı sayesinde Yetenekleri Cennetsel Tanrı Aşamasına yakındı. Cennetsel Yetenek İmgesi çıkartabilmesinin sebebi de buydu.

 

Cennetsel Tanrı Aşamasına az kalmış olması, Cennetsel Tanrı Aşaması kapılarını aralaması anlamına geliyordu! Mesela Susturucu Ejder Mührü Mutlak Yeteneği… Zhou Weiqing bunu Cennetsel Tanrı Aşaması bir Ejderhayı mühürlemek için kullanmamış mıydı? Zaten Cennetsel Kar Dağı ferdi olan Tian’er bile bu Yeteneği kıskandıysa, Şeytani Ejder Kadının Yeteneklerinin ne derece güçlü olduğunu rahatlıkla hayal edebilirdiniz.

 

Zhou Weiqing de şu anda Şeytani Ejder Kadından aldığı 2. Yeteneği salmaktaydı. Aynı şekilde Karanlık ve Şeytani Nitelikli bir Füzyon Yeteneği olan bu Yeteneğin adı Şeytani Ejder Tanrı Mührüydü ve Şeytani Ejder Kadının en iyi Yeteneklerinden biri olarak biliniyordu.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührünün etkisi oldukça basitti ama buna rağmen 11.5 Yıldız Derecelendirmeliydi ve Mutlak bir Yetenekti.  

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü, iki göz aracılığıyla salınıyordu ve aynı Susturucu Ejder Mührü gibiydi, hiç Cennetsel Enerji harcamıyordu. Kullanıcı, hedefinin gözleriyle buluştuğu ve Cennetsel Enerji yetişim seviyesi karşı taraftan en az 4 aşama fazla olduğu müddetçe Yetenek etkisini gösterirdi.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü. Mühürlediği şey rakibin Ruhuydu. Yani Şeytani Ejder Tanrı Mührüyle mühürlenen kişinin ruhu tamamen Mühürleniyordu ve akılsız bir zombiye dönüşüyor, kullanıcının kontrolü altına giriyordu…kullanıcının bedeninin bir kopyasına dönüşüyor demek de mümkün olabilirdi.

 

Tabii ki Şeytani Ejder Tanrı Mührünün basit ama sert bir kısıtlaması mevcuttu. Aynı anda yalnızca tek bir kişi etkilenebilirdi. Kullanıcı başka birini kontrol etmek isterse, ilk kişinin üzerindeki kontrolünü bırakmak zorundaydı.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü, yüzeysel olarak Susturucu Ejder Mührü kadar korkutucu görünmüyor olabilirdi. Ama Zhou Weiqing, bu Yeteneği gördüğü anda ne kadar sıra dışı olduğunu anlamıştı.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü de kullanıcının yetişimiyle birlikte gelişecekti. Eğer Zhou Weiqing bir gün Cennetsel Tanrı Aşamasına ulaşırsa, Cennetsel İmparator Aşaması Cevher Ustalarını kontrol altına alabilecekti. Tabii ki onlardan 4 aşama yukarıda olmak zorundaydı.  

 

İşlerin fiziksel güç ve münakaşayla çözülemeyeceği pek çok zaman olurdu. Ve bu Yetenek de böyle anlarda şaşırtıcı derecede faydalıydı. Yani Zhou Weiqing, bu Yetenek aracılığıyla kontrol edebileceği bir kuklaya sahip olacaktı.

 

Şu anda da mükemmel bir durum söz konusu değil miydi?

 

Zhou Weiqing, levazım subayının elini sıkarak ona Cennetsel Enerji aktarmış ve bu basit kontrolle, adamın Cennetsel Enerjisinin kendisininkinden 6 aşama aşağıda olduğunu fark etmişti. Sonra da hiç tereddüt etmeden Şeytani Ejder Tanrı Mührü aktive olmuştu.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü kesinlikle iyi gizlenen bir Yetenekti. Kullanıcı ve kukla dışında kimse bu mor-kırmızı gözleri göremezdi, Cennetsel Yetenek İmgesi de Zhou Weiqing’in sırtında, kıyafetlerinin altında gizliydi.

 

Çevredeki insanlar arasında yetişimi Zhou Weiqing’ten yüksek olan tek kişi Shangguan Fei’er’di ve Fei’er, havada titreşen Cennetsel Enerjinin varlığını hissedebilmişti. Ama diğerlerinin hiçbir şeyden haberi yoktu.  

 

Levazım subayı anlık olarak bocaladı ve gözlerinde parlayan mor-kırmızı ışık, bir an sonra ortadan kayboldu. Bir müddet Zhou Weiqing’e aptal aptal baktıktan sonra da anlık bir farkındalığa erişmiş gibi oldu. “Ahh, tabii ya, senmişsin! Şimdi hatırladım. Varlığın On Altıncı Alaya büyük bir katkı olmuş! On Altıncı Alayın ağır süvarileriyle ilgilenmek için gelmiş olmalısın.”

 

Zhou Weiqing gururlu bir şekilde başını sallayarak onayladı ve levazım subayının kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra plaketini uzattı.

 

Levazım subayı başını eğdi, plakete baktı ve saygılı bir şekilde Zhou Weiqing’e geri uzatarak ciddi bir tonla cevap verdi: “Anlıyorum. Lütfen burada dinlenin, ben gerekli malzemeleri hemen toparlayıp getireceğim.”

 

Bu sözlerden sonra da arkasını dönerek kampa doğru yol aldı. Zhou Weiqing de Hayalet Şeytan Atına dönmüş ve askerlerine atlarından inip dinlenme emri vermişti.

 

Zhou Weiqing’in neyin peşinde olduğunu bilmeyen Emsalsiz Tabur askerleri oldukça meraklanmıştı. Tabur Komutanları orduya yeni girmemiş miydi? Levazım subayı neden onu tanıyor gibi görünüyordu ki? Tabii akıllarındaki tüm bu sorulara rağmen ağızlarını açmaya cesaret edemediler! Sonuçta işin ucunda para kaybetmek vardı!

 

Bu yüzden tek yapabilecekleri şey soruları kalplerine gömerek sessizce beklemekti.

 

Aslında Zhou Weiqing’in sırtı soğuk terlerle ıslanmıştı. İlk defa Şeytani Ejder Tanrı Mührünü kullanıyordu ve az önce iki kişi sohbet ediyor gibi görünse de tüm kontrol ondaydı.

 

Ruhsal enerjisi hatırı sayılır ölçüdeydi ama ruhunu ikiye bölmek yoğun bir tüketime sebep olmuştu.

 

Şeytani Ejder Tanrı Mührü kesinlikle etkiliydi ve 500 li üzerinde bir menzile sahipti. Susturucu Ejder Mührü gibi bu Yetenek de evrim geçirecek ve bir sefer daha artacaktı; ama bu da Zhou Weiqing’in Cennetsel Kral Aşamasını aşışıyla yaşanacaktı.

 

Hiç kimse şu an yaşananların Zhou Weiqing’in kontrolünde olduğunu bilmiyordu! Levazım subayı kampa döndüğünde insanlar harekete geçmiş, tekerler dönmüş, emirler yağmıştı.

 

Bu arada yüz ağır süvariyi getirmek Zhou Weiqing’in b planıydı. Eğer levazım subayının yetişimi kendisinden 4 seviye düşük değilse ve Şeytani Ejder Tanrı Mührünü kullanamazsa bu yola başvuracaktı. Neyse ki b planına gerek kalmamıştı.

 

Zhou Weiqing, kapıdaki Bölük Liderini bir el işaretiyle çağırdı ve adam, aceleyle Weiqing’in yanına geldi.

 

“Tabur Komutanı Efendim, buyurun, emriniz neydi?” Zhou Weiqing’in Hayalet Şeytan Atı Tugayından geldiğini öğrenince ona olan tavrı fazlasıyla saygılı bir hal almıştı.

 

Zhou Weiqing pasif bir şekilde cevap verdi: “Levazım subayınız hazırlıklara başladığına göre ben burada beklemeyeyim. Şimdi dönüyoruz, levazım subayınıza taleplerimi az önce belirtmiş olduğum konuma göndermesini söylersin.”

 

Bu sözlerden sonra da bölüğüne işaret ederek hızlıca harekete geçti.

 

Zhou Weiqing’in iki kuralı gereği, Emsalsiz Tabur askerlerinin sessiz olması ve emirleri takip etmesi gerekiyordu. Haliyle onu takip ederek bir müddet doğuya ilerlediler.

 

Shangguan Fei’er kendini daha fazla tutamayacaktı. Sonuçta altın falan umurunda değildi. “Zhou Küçük Şişman, neyin peşindesin? Levazım subayıyla daha yeni tanışmadın mı?”

 

Zhou Weiqing sırıtarak cevap verdi: “Heh heh, her şey tıkırında. Bekle de gör.”

 

Shangguan Fei’er memnuniyetsiz bir bakış attı. “İşlerin nasıl olduğu umurumda değil. Bana bu operasyonun zevkli olacağını söylemiştin. Nesi zevkli ki bunun!? Kuzeyin rüzgarlarında titreyerek sana eşlik etmekten başka ne yapıyorum?!”

 

Küçük Şeytan Kıza bakan Zhou Weiqing, kendisini çaresiz hissetti. Ona blöf yapmak pek kolay olmayacaktı.

 

Başka bir çaresi kalmayarak gizemli bir şekilde şöyle dedi: “Fei’er, sana bir sır vereyim. Aslında o levazım subayını tanımıyordum ve ona yalnızca Tabur Komutanı plaketimi uzatmıştım, gizli bir emir falan değil…ve hiç işe yaramamalıydı…Bu geceki operasyonun keyifli kısmı da bu… Sence beni neden dinledi? Tahmin edebilir misin?”

 

Shangguan Fei’er anlık olarak afalladı ve sessizce düşüncelere daldı. Zhou Weiqing’in ne dediğini tam olarak anlamamış olsa da zeki bir kızdı. Az önce Weiqing’in levazım subayını bir şekilde tanıdığını düşünmüştü ama öyle değilmiş… Peki o zaman neler oluyordu?

 

Kızın derin düşüncelere daldığını fark eden Zhou Weiqing, rahat bir nefes aldı. Ve bölüğüyle yaklaşık elli li uzaklaştıktan sonra da bir tepenin altında durdu.

 

“Herkes burada dinlensin ve kendini gizlesin. Operasyon bitmek üzere, o yüzden ağızlarınız kapalı kalsın.” dedi Zhou Weiqing.

 

Sonra da yere oturarak planı sonlanmış gibi rahatlıkla yetişime başladı. Tabii ki kimse onun tüm gücüyle levazım subayını kontrol etmeye çalıştığının farkında değildi. Shangguan Fei’er ve diğerleri onu koruyabilecek yakınlıktaydı ve istediği zaman bu halden çıkabilirdi, o yüzden tedirgin olmasına gerek yoktu.

 

Yaklaşık bir saat sonrasında, beş yüz kişilik bir birlik gizlice yaklaştı. Liderleri Wei Feng’ti.

 

Zhou Weiqing’in ve diğer askerlerin önceden ayarlanan konumda beklemekte olduğunu görerek şaşıran Wei Feng, birkaç saniyelik afallamadan sonra Zhou Weiqing’in yanına geçti.

 

“Tabur Komutanı, durum nedir?”

 

Zhou Weiqing gözlerini açarak Shangguan Fei’er’e döndü. “Fei’er, sen ağır süvarileri geri götür. Çok dikkat çekiyorlar. Gerisini bize bırak.”

 

Shangguan Fei’er hala Zhou Weiqing’in başarısının altındaki sırrı çözmeye çalışıyordu. Aklına gelen sayısız olasılığı tek tek elemekle meşguldü. Zhou Weiqing’i duyduğundaysa sessizce başını salladı ve Hayalet Şeytan Atına binerek ağır süvarilerle birlikte yola koyuldu.

 

Shangguan Fei’er’i gönderen Zhou Weiqing, Wei Feng’e dönerek özgüven dolu bir şekilde gülümsedi. “Herkese kendilerini olabildiğince gizlemeleri emrini ver. Şovun gerçekleşmesi için biraz daha beklememiz gerekiyor.”

 

İki saat daha geçmiş, gece iyice ilerlemişti. Acı soğuk, Emsalsiz Tabur askerlerini titretiyordu. Her biri iyi fizikli Cevher Ustaları olsalar da açık havada, rüzgarın altında oturmak pek konforlu bir iş sayılmazdı. Zhou Weiqing onlara para vaat etmiş ve önceki sözlerini tutmuş olmasaydı şu ana dek çoktan başkaldırmış olabilirlerdi.

 

Tam da o anda, uzaklardan el arabası sesleri gelmeye başladı. Sıra sıra arabalar, askerler tarafından yavaşça çekiliyordu ve başlarında da atının üzerinde ilerleyen levazım subayı vardı. Karizmatik görünümlü bu adamın gözlerine yakından bakılsaydı, içlerinin ruhsuz ve boş olduğu fark edilebilirdi.

 

Levazım subayu, Zhou Weiqing ve Emsalsiz Taburla aralarında beş yüz metre kaldığında ellerini kaldırdı ve askerlerini duraklattı.

 

Wei Feng’in gözleri tamamen açılmıştı. Yaklaşık iki yüz el arabası vardı ve her biri erzakla, ıvır zıvırla doluydu. Bazılarında canlı hayvanlar da vardı; domuzlar, inekler ve koyunlar gibi. Wei Feng, Zhou Weiqing’in eli omzunda olmasaydı adamlarıyla birlikte koşarak hırsızlığa kalkışabilirdi. Sonuçta arabaları çeken beş yüz asker vardı ve Emsalsiz Taburun beş yüz askeri onlarla her türlü baş ederdi.

 

#Arkadaşlar bu yeni mühür Weiqing için mü-kem-mel bir yetenek değil mi?!
Zaten fazlasıyla güçlü yeteneği vardı, ona kullanım alanı geniş bir şeyler lazımdı ve bence bu yetenek şahane oldu. Henüz yetişimi yüksek olmadığı için kontrol edebileceği çok adam yok. Ama ordu sınırlarında çok fazla cevher ustası olmadığı için bol bol ekmeğini yiyebilir bu işin. 
Ben çok sevdim ve hemen diğer bölüme geçtim, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr