Bölüm 120.3 : Düello Köşesi (3)

avatar
5260 12

Heavenly Jewel Change - Bölüm 120.3 : Düello Köşesi (3)


Çevirmen : Clumsy 

 

“İyi güç! Bir de ben deneyeyim.” Bu esnada yüksek bir ses işitildi.

 

Bir asker aniden ortaya çıkarak başlangıç müsabakası alanının iri merdivenlerini tırmanmaya başlamıştı.

 

“Sana oraya çıkmanı kim söyledi!” İki Bölük Lideri aynı anda öfkeyle bağırdı. Ancak öfkeli seslerine rağmen gözleri şaşkınlık doluydu.  

 

Zhou Weiqing, piyade kıyafetleri içerisindeki rakibine baktı. Bu askerin diğerleri gibi deri zırhı yoktu, üniforması bile eski ve yırtık pırtıktı. Kısa ve yeşil saçları vardı. Yaklaşık iki metre uzunlukta, vahşi, hırçın ve çirkin bir adamdı. Üniformasının açıklıklarından göğsündeki kurt başı dövmesi görülüyordu. Öfkeli aurasına eşlik eden haydutvari bir havası da vardı.

 

Ellerini kısa yeşil saçlarına koyarak tehlikeli bir şekilde Bölük Liderlerine baktı. Bu bakış, onları susturmaya yetmişti.

 

Zhou Weiqing’in duyuları oldukça kuvvetliydi ve seyircilerin kendi aralarında fısıldadığı şeyleri işitebiliyordu: “Bu Külhanbeyi Taburu.”

 

Külhanbeyi Taburu mu? ZhongTian İmparatorluğu Ordusunda böyle bir topluluk mu vardı?

 

Zhou Weiqing’in düşüncelere dalacak zamanı yoktu ve önündeki adam parmağını sallamaya başlamıştı. “Küçük velet, anlaşılan gücüne oldukça güveniyorsun, öyle mi? Hadi o zaman, abin seninle kapışacak.” Bu sözler eşliğinde Zhou Weiqing’e atıldı.

 

“Dur!” İki Bölük Lideri doğruca alana girmiş ve Zhou Weiqing’in önüne geçmişti.

 

Soldaki adam ciddi bir şekilde lafa girdi: “Yeşil Kurt, On Altıncı Alayımızda sorun çıkarmaya mı çalışıyorsun?”

 

Yeşil Kurt dudaklarını küçümsemeyle büzerek cevap verdi: “Ne? On Altıncı Alayınız bir gümüş kaybetmekten mi korkuyor? Siz küçük bir çaylakla baş edemiyorsunuz; Ben, Sizin Babanız da dövüşmeye can atıyorum, bu yüzden yardım etmek istedim. Şimdi gelip önümde rol yapmayın. Sizin Babanız, Ben de sizinle aynı rütbedeyim. Eğer dövüşmeye cesaretiniz yoksa tüm On Altıncı Alay önümde şu şekilde bağırabilir: Yeşil Kurt Abi, çok korkuyorum. Eğer bunu yaparsanız hemen giderim.”

 

Bölük Liderleri öfkeden kudurmak üzereydi ve bu esnada Zhou Weiqing’in sesi yükseldi. “Bölük Liderleri, lütfen denememe izin verin.”

 

İki Bölük Lideri ona kaşları kalkık bir şekilde bakarken sağdaki lafa girdi: “Külhanbeyi Taburunun üyeleri kendilerini tutmaz. Dikkatli ol.” On Altıncı Alayın onuru gereği bu mücadeleyi durdurmaları mümkün değildi. Bir savaşı kaybetmek mesele değildi. Ama savaşmamak, sonu gelmeyecek alaylara ve utanca yol açardı.

 

İki Bölük Liderinin gerileyişini izleyen Yeşil Kurt, alaylı bir şekilde dudaklarını büzdü. “Hmph, ne biçim insanlarsınız siz, sürekli rol kesiyorsunuz. Ama Bana, Babanıza kaybediyorsunuz. Hadi bakalım küçük velet.”

 

Bu laflar eşliğinde bir kez daha parmağını Zhou Weiqing’e doğru salladı.

 

Zhou Weiqing hiç sinirlenmemişti. Her zamanki dürüst gülümseyişiyle normal bir insan gibi görünerek yavaşça yürümeye başladı. “Dikkatli ol, geliyorum.”

 

İkili pek uzak değildi ve birkaç adım sonrasında Yeşil Kurt’un önüne varmıştı. Gereksiz süslü püslü hareketler yapmak yerine yumruğunu doğruca Yeşil Kurt’un yüzüne geçirdi.

 

Yeşil Kurt soğuk bir şekilde gülümsedi. Zhou Weiqing’le kuvvet konusunda kapışmak istediğini söylemesine rağmen buna dair bir işaret göstermiyordu. Bedenini hafifçe yana kaydırdı, Zhou Weiqing’in yumruğundan kaçındı ve sol elini bir kırbaç edasıyla Zhou Weiqing’in sağ eline savurdu. Aynı zamanda sağ bacağını da Zhou Weiqing’in bacaklarının arasına koymuş ve sağ dirseğini sert bir şekilde Zhou Weiqing’in yüzüne geçirmişti.

 

Yeşil Kurt’un hareketlerinde vahşi bir hava vardı. Yakın dövüşte son derece yetenekli ve tecrübeli olduğu barizdi.  

 

Zhou Weiqing’in tepkisi, Yeşil Kurt’un hareket zincirine kıyasla çok daha basitti. Yakın dövüş öğretmeni olan Shangguan Fei’er, ona her anın kritik olduğunu öğretmişti. Bu yüzden en basit hamleler, genellikle en iyi hamleler olurdu ve düşmanın zayıf noktasına yapılacak doğrudan bir saldırı, tek hamlede galibiyet getirebilirdi.

 

Tabii ki Shangguan Fei’er ve Zhou Weiqing arasındaki uçurum büyüktü. Ama Weiqing, son günlerde yediği sayısız dayak sayesinde iyi bir tecrübe edinmişti.

 

Az önce attığı yumruğu yıldırım hızıyla geri çekerek bir kez daha savurdu; Zhou Weiqing’in tepkisi çevik ama basit olmuştu.

 

Sağ elini, Yeşil Kurt’un yaklaşmakta olan sol eline uzattı ve seyircinin kulaklarına erişen bir *PENG* sesiyle kollar buluştu. Yeşil Kurt’un diğer hareketleriyse hiçbir işe yaramamıştı çünkü kollar buluştuğu anda üç dört yard kadar sendelemiş, dengesini ancak o noktada geri kazanabilmişti. Tüm saldırı planları tek bir darbeyle yok edilmişti.

 

Yeşil Kurt’un vahşiliği ve acımasızlığı tüm kamp tarafından bilinirdi ve hiç kimse işlerin Zhou Weiqing için iyi sonlanabileceğine ihtimal vermiyordu. Dövüşün başında avantajlı hale gelecek kişinin bu dürüst görünümlü çaylak olacağını ise kimse tahmin edemezdi. 

 

Tek bir darbeyle geriletilmiş olan Yeşil Kurt da afallamıştı. Resmen bu genç herif tarafından itilmişti.

 

Gözlerindeki vahşi öfke harlanırken, sağ bileğinde Buzlu Yeşim ve Sarı Yeşim karışımı dört Fiziksel Cevher belirdi. Kuvvet ve Defansta uzmanlaşmış 4-Cevherli bir Fiziksel Cevher Ustasıydı.

 

4-Cevherli bir Fiziksel Cevher Ustası, ordu için oldukça güçlü sayılırdı ve iki Bölük Liderinin Yeşil Kurttan korkma sebebi de bu olmalıydı.

 

Yeşil Kurt’un Fiziksel Cevherlerini saldığını görmek iki Bölük Liderini iyice sinirlendirmişti. Düello Köşesi kurallarına göre rakibi Cevher Ustası olmayan kişi Fiziksel veya Elementsel Cevherlerini kullanamazdı.

 

Yeşil Kurt’un hareketleri oldukça hızlıydı ve 4 Fiziksel Cevherini saldıktan hemen sonra Zhou Weiqing’e atılmıştı. Fiziksel Cevherlerinin güçlendirmesi sayesinde, Birleştirilmiş Ekipman kullanmadığı halde kuvveti ve defansı eskisine nazaran bir hayli yükselmişti.

 

Bir çaylak tarafından geriletilmek berbat bir aşağılanma olmuştu ve gururunu geri kazanması gerekiyordu.

 

Shangguan Fei’er dışındaki herkes Zhou Weiqing’e dikkatli olmasını söylemeye başlamıştı. Yeşil Kurt’un Fiziksel Cevherleri onlar için fazla korkunçtu. Ancak sonuç hiç de bekledikleri gibi olmadı.

 

*PENG* Yeşil Kurt’un saldırısı kuvvetli bir ses eşliğinde durduruldu ve bedeni on yarddan fazla gerileyerek savaş alanının dışına çıktı, sert bir şekilde yere çakıldı.

 

Savaş alanının ortasındaki Zhou Weiqing ise bacağını yavaşça geri indirdi. Yeşil Kurt’u tek bir tekmeyle uçurduğu açık ve netti.  

 

Alana atılmakta olan Bölük Liderleri bir anda durmuş ve birbirlerine çaresizce bakışlar atmaya başlamıştı. Alınlarından akmaya başlayan terler dikkat çekiyordu. 

 

Onları şaşırtan şey Zhou Weiqing’in Yeşil Kurt’u bir tekmede yenişi değildi. Sonuçta ordu sınırlarında Yeşil Kurt’tan yüksek yetişimli pek çok kişi vardı. Esas şaşırtıcı olan şey, Zhou Weiqing’in bu tekmeyi atarken en ufak bir Cennetsel Enerji kullanmayışıydı. Yani yalnızca saf kuvvetini kullanmıştı. Bu korkunçtu. Ne çeşit bir güç, 4-Cevherli, Kuvvet Nitelikli birini öylece havaya uçurabilirdi ki?  

 

Yeşil Kurt, bir müddet yerde homurdanıp mücadele ettikten sonra ayağa kalkmayı başardı. Zhou Weiqing’e dönük gözlerindeki ifade tamamen değişmişti. Yine de yeri geldiğinde çekilmeyi bilen biriydi ve tek bir laf daha etmeden alanı terk etti.

 

O anda başlangıç müsabakası alanı tamamen tezahüratlarla doldu ve diğer dokuz alanın da dikkati çekildi.

 

Çoktan On Altıncı Alayın bir parçası olan Zhou Weiqing, Yeşil Kurt’u yenerek On Altıncı Alaya büyük bir onur getirmişti.

 

İki Bölük Lideri de Zhou Weiqing’e yürüyerek başparmaklarını kaldırdı. “Küçük kardeş, gücün kesinlikle etkileyici! Aferin, On Altıncı Alayın başını dik tutmasına yardımcı oldun.”

 

Zhou Weiqing kendi kendine şöyle düşünüyordu: Düello Köşesine sizin başınızı dik tutmanız için gelmedim ben! Ama dürüst gülümsemesini sürdürerek şu cevabı verdi: “Bölük Liderlerim, hadi devam edelim. Art arda on tur kazandığımda Takım Lideri olacağımı söylemiştiniz, değil mi?”

 

İki Bölük Lideri bir kez daha birbirlerine bakarak başlarını salladı. Soldaki lider lafa girdi: “Senin gücün Takım Lideri olmaya fazlasıyla yeter. Benim Bölüğüme gelirsen seni hemen Takım Lideri yaparım, daha fazla dövüşmene de gerek kalmaz. Buna ne dersin?”

 

“Oei, bu kardeş benim Bölüğüme katılmalı. Şu anda Takım Lideri eksikliği çekiyorum.”

 

Zhou Weiqing ağzını bile açamamış, iki Bölük Lideri ise aralarında tartışmaya başlamıştı.

 

Zhou Weiqing, içten bir kahkaha atarak araya girdi: “Bölük Liderleri, lütfen hemen tartışmayın. İkiniz de ilk on dövüşü geçtiğimi kabul ettiğinize göre, orta seviye eğitmenlerle dövüşmek isterim. Olur mu?”

 

“Eh? Orta seviye eğitmenlere meydan okumak mı istiyorsun?” İki Bölük Lideri tartışmayı keserek garip ifadelerle Zhou Weiqing’e dönmüştü.

 

Soldaki Bölük Lideri lafa girdi: “Kardeşim, önce seçeneklerini değerlendirmelisin. Tüm orta seviye eğitmenler Cevher Ustası, hatta bazıları Cennetsel Cevher Ustası. Gücün kesinlikle etkileyici ama onlar kolay kolay bulaşılacak insanlar değildir. Yeşil Kurt’un gücünü gördün. Buna rağmen başlangıç müsabakasında kalıyor. Orta seviyede yalnızca kuvvet kullanarak galibiyete erişemezsin.”

 

Zhou Weiqing kafasını kaşıyarak cevap verdi: “Denemek istiyorum.”

 

“Peki, madem öyle burada bekle. Üstlerime rapor vereyim, sonra da eğitmenler kura çeksin. Uzun zamandır orta seviye bir yarış olmamıştı. O yüzden kaç eğitmen burada ve seni hangisi çekecek görmemiz lazım. Kardeşim, cesaretin kesinlikle takdire şayan. Umarım bu işin altından kalkabilirsin.”

 

İki Bölük Lideri, bu konuşmaların ardından sıradaki başlangıç müsabakalarını ayarladı ve hızlıca kalabalığı terk etti.

 

# İlk aşama bitti, yani Takım Liderliği cepte. Sırada beş eğitmeni yenmek var. Nasıl insanlar gelecek ve peş peşe beş dövüş okuyacak mıyız merak ediyorum doğrusu. Malum ilk kısmı atlatmamız kısa sürdü.
O zaman ben bir sonraki bölüme geçtim, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44238 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr