Bölüm 118.2 : Tian Bei Şehri (2)

avatar
5645 11

Heavenly Jewel Change - Bölüm 118.2 : Tian Bei Şehri (2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Zhou Weiqing aniden kahkaha attı. Bu keratanın gülüşü Shangguan Fei’er’e çok kurnaz ve kötü niyetli gelmişti.

 

“Var olduklarını onaylayabildiğin müddetçe sıkıntı yok. Buradan elimiz boş ayrılmayacağız.”

 

Shangguan Fei’er ona şaşkın bir bakış attı. “Ben bile onları bulma konusunda garanti veremiyorum ama sen yapabileceğini mi düşünüyorsun?”

 

Zhou Weiqing sırıtarak yanıtladı: “Var oldukları sürece bulabilirim, evet.”

 

Shangguan Fei’er ona inanamaz bir bakış attı. “Sana inanmıyorum, hadi yeni bir bahse girelim.”

 

Zhou Weiqing bir humph eşliğinde cevapladı: “Sen bahislerini onurlandırmıyorsun ki. Seninle bir daha bahse girmem.”

 

Shangguan Fei’er: “Eğer bahse girmeye cesaret edemiyorsan demek ki başarılı olamayacaksın!”

 

Zhou Weiqing kızın sıkı kalçalarına bakarak cevap verdi: “Borçlarını ödersen yeni bahis işini düşünürüm.”

 

Shangguan Fei’er dudaklarını büzdü, yüzü hafifçe kızardı ve yalnızca Zhou Weiqing’in duyabileceği bir sesle yanıtladı: “Hayal kurma, burada çok kişi var. Biz bahse girelim, borcumu gece öderim… olur mu?”

 

Zhou Weiqing bu sözlerde hiçbir samimiyet sezemiyordu. Ama o bir erkekti ve böyle şeylere hayır diyemezdi. İçten bir kahkaha atarak sordu: “Peki, bu kez nasıl bir bahse girmek istiyorsun?”

 

Shangguan Fei’er bir müddet düşünerek cevap verdi: “Geçen günkü gibi olmasına ne dersin? Eğer kaybedersem on hakkın daha olacak. Sen kaybedersen, borcum kapanacak.”

 

Bu sözleri duymak Zhou Weiqing’in ilgisini çekmişti. Kız böyle konuşuyorsa bahsi ciddiye alıyor demekti. Yani… Weiqing’in iki kat şaplak hakkı olabilirdi! Heh heh.

 

Shangguan Fei’er’e daha fazla düşünme fırsatı veremeden hızlıca başını salladı ve “Tamamdır, bahse varım.” dedi.

 

Shangguan Fei’er de mutlu bir şekilde gülümsedi. “Kaybetmeye mahkûmsun! Bu devasa ormanda Hayalet Şeytan Atlarını nasıl bulacağını merak ediyorum doğrusu. Samanlıkta iğne aramak gibi bir şey!”

 

Zhou Weiqing gizemli bir gülümsemeyle karşılık verdi: “Bekle de gör.” Bu cümleden sonra da göğsüne hafifçe vurdu. Bu hamle, Gümüş İmparatorun göğsünden çıkarak omzuna yerleşmesine yol açmıştı.

 

Gümüş İmparator oldukça dayanıklı, güçlü ve yüksek yetişimliydi. Dün ciddi şekilde yaralı ve Enerjisiz olsa da tüm gece dinlendikten sonra uçabilecek kadar iyileşmişti. Tabii ki tamamen iyileşmesi için daha fazla zamana ihtiyaç vardı.

 

Zhou Weiqing, Gümüş İmparatorun kafasını okşayarak şöyle dedi: “Bizim için Hayalet Şeytan Atlarını ara. Ama en az yirmi tane olmaları lazım.”

 

Gümüş İmparator, derin bir düşünceye dalmış gibi güzel kırmızı gözlerini kırpıştırdı. Ve bir dakika sonra Zhou Weiqing’e doğru göz kırparak uçmaya başladı.

 

Shangguan Fei’er afallamış bir halde bakıyordu, ağzı hafifçe açılmıştı ve bu şaşkınlıkla inanılmayacak kadar tatlı görünüyordu.  

 

“Sen… sen… hile yapıyorsun…” dedi gönülsüzce.

 

Zhou Weiqing hemen cevap verdi: “Lütfen nasıl hile yaptığımı öğrenebilir miyim Bayan Shangguan?”

 

“Sen…” Shangguan Fei’er içerlemiş bir ifadeye büründü, yüzü de hafifçe kızarmıştı. Ancak herhangi bir hile sebebi bulamıyordu.

 

Zhou Weiqing başaracağından emin olmasa Shangguan Fei’er’le bahse girer miydi? Gümüş İmparatorun en büyük yeteneği uçma hızıydı ve normalde de yemek arayışı için sürekli ormanda uçardı. Bu yüzden ormanın çoğuna aşina olmalıydı. Hayalet Şeytan Ormanında hala Hayalet Şeytan Atları varsa, onları görmemesi imkânsızdı. Onun önderliğinde atları yakalamak da ne kadar zor olabilirdi ki?  

 

Çok geçmeden Gümüş İmparatorun güvenilir olduğu kanıtlandı. Sürekli dönüp durmasına rağmen yalnızca iki saat içerisinde bir sürüye rastlamıştı.

 

Ormanı geçtikten sonra üç metre genişlikte küçük bir akarsu mevcuttu. Bu su hattı üzerinde de su içmeye ya da otlamaya gelen pek çok güçlü at vardı.

 

Uzaktan bu atları izleyen grubun gözleri kocaman açılmıştı. Shangguan Fei’er’in yönlendirmesi olmadan da bunların Hayalet Şeytan Atları olduğunu anlayabilmişlerdi.

 

Oldukça büyük bir sürüydü. Atların bir kısmı kısa ve küçük olsa da geri kalanlar yetişkindi. Hepsi siyah renkliydi ve sıradan atlara nazaran en az yarım metre uzunlardı, tüm bedenleri iki metre uzunluğa, beş metre kalınlığa erişiyordu. Sağlam ve dirayetli oldukları belliydi, dört uzuvlarındaki güçlü kaslar uzaktan bile seçilebiliyordu.

 

Uçmayan hayvanlar arasında kaslarıyla göze en hoş gelenler atlar olurdu ve bu atlar da tüm atların en göze çarpanları olabilirdi. Kaslı bedenlerinin etrafında koruyucu kalın katmanlar mevcuttu. Ağaçların arasından inerek tenlerine değen güneş ışıkları hiçbir şekilde yansımıyordu, bu da derilerinin gücünün kanıtıydı.

 

Arada bir yüzlerini dönen Hayalet Şeytan Atlarının gözleri kanlıydı. Başlarına kadar kaplı olan katmanlar onlara korkunç bir hava katıyordu. İsimlerinin haklarını verdikleri kesindi. Bakışları ve auraları sıradan atları korkutmaya yeterdi.

 

Sürüde yaklaşık kırk Hayalet Şeytan Atı vardı ve liderleri gururlu bir tavra sahipti. Otlamıyor, su içmiyor, oraların kralı edasıyla halkını izliyordu.

 

Bu Hayalet Şeytan At Lideri daha da iri ve kaslıydı. Ayrıca başında on beş santim uzunlukta küçük bir boynuz vardı ve gözlerinin kırmızısı, altın sarısı bir parlaklık içeriyordu. Tabii derisi de diğer atlardan kalındı. Sürünün lideri olduğuna hiç şüphe yoktu.

 

Hayalet Şeytan Atlarına hafifçe yaklaşan Zhou Weiqing ve takımı sinsi bir saldırıya hazırlanıyordu. Lin TianAo, Zhou Weiqing’e dönerek sessizce sordu: “Plan ne? Bu Hayalet Şeytan Atları en az Düşük Seviye Zun Aşamasıdır. Ayrıca koşmakta ne kadar iyi oldukları ortada. Onları yenmek pek kolay değil, yakalamaksa çok daha zor olacak.”

 

Zhou Weiqing de kaşlarını kaldırmış bir şekilde aynı problemi düşünüyordu. Boynuzlu Hayalet Şeytan At liderine çoktan göz koymuştu. Ama bu atları yakalamanın kolay olmayacağı kesindi. Sonuçta devasa ormanın her yönü açıktı ve bu atlar tüm yollara hakimdi. Hepsi farklı bir yöne kaçarsa çok sayıda at yakalamak mümkün olmayacaktı.

 

Zhou Weiqing mümkün olduğunca çok Hayalet Şeytan Atı yakalamanın yollarını ararken, Gümüş İmparator omzuna geri kondu ve küçük kırmızı gözlerini Zhou Weiqing’e çevirdi.

 

Güçlü ve yüksek dereceli bir Cennetsel Canavar olarak çok zekiydi, aksi takdirde Zhou Weiqing onu yönlendirerek atlara ulaşamazdı. Da Huang ve Er Huang da Cennetsel Canavardı ama belki onların yaşları belki de Gümüş İmparatorun beyin yemekten hoşlanması sebebiyle arada bariz bir zekâ farkı vardı. Tabii ki Zhou Weiqing tarafından yakalanan Gümüş İmparator artık insan beyni yiyemeyecekti.

 

“Ne oldu Minik Kırmızı Benek? Seni uyarıyorum, bu Hayalet Şeytan Atlarını öldürmek yok, onları binek olarak yakalamak istiyorum. Ahh, ne zor iş, onlara zarar vermeden nasıl safımıza katacağım?”

 

Zhou Weiqing aniden omzunda bir hareketlilik hissetti ve Minik Kırmızı Benek adını verdiği Gümüş İmparatorun kafasını omzuna düşürdüğünü fark etti. Sonra da Minik Kırmızı Beneğin yaraları yeniden mi açıldı diye düşünerek onu avuçlayıp incelemeye başladı.

 

“Hahaha, seni küçümsüyor!” Bir bahis daha kaybettiği için oldukça üzgün olan Shangguan Fei’er, Küçük Kırmızı Beneğin hareketlerini görünce kahkahalara boğulmuştu.

 

“Beni mi küçümsüyor?” diye sordu Zhou Weiqing, meraklı bir şekilde.

 

O anda Minik Kırmızı Benek, Zhou Weiqing’in ellerinden kurtuldu ve çevik bir şekilde havalanarak tiz bir çığlık koyuverdi.  

 

Gümüş İmparator minicik olabilirdi. Ama çığlığı hafife alınamazdı. Bu kuvvetli ve tiz çığlık, Zhou Weiqing ve arkadaşlarının kalplerini bile titretmişti.

 

Hayalet Şeytan Atları da bu çığlık karşısında deliye dönmüştü. Birkaç genç at anında felç olmuş gibi yere yığılmıştı. Yetişkin Hayalet Şeytan Atlarıysa korku ve panik dolu gözlerini havaya dikmişti. Zhou Weiqing, lider dışındaki tüm güçlü atların tir tir titremeye başladığını, koşacak güçleri dahi kalmadığını hissedebiliyordu.  

 

Boynuzlu Hayalet Şeytan Atıysa liderlik gücünü sergileyerek başını kaldırmış, birkaç küçük çığlıkla karşılık vermişti. En önde duruyor, boynundaki siyah tüyler havalanırken sağ ön toynağıyla yere sürtüyordu. Sürünün kalanı kadar etkilenmemiş olsa da kötü bir tecrübe yaşadığı belliydi.

 

“Ne? Mümkün mü bu?” Zhou Weiqing kendi kendine mırıldandı. Shangguan Fei’er’in sözlerine inanmak istemese de inanmaktan başka çaresi yok gibi görünüyordu. Minik Kırmızı Beneğin az önce kafasını düşürüşünün sebebi gerçekten de Weiqing’i küçümseyişi olmalıydı.

 

Cennetsel Canavarlar arasında soyun verdiği güç, rütbe çok önemliydi ve Üst Seviye bir Cennetsel Canavar, birkaç istisna dışında tüm Alt Seviye Cennetsel Canavarlara baskı uygulayabilirdi.

 

Gümüş İmparator Minik Kırmızı Benek henüz Cennetsel Kral Aşamasına erişmemiş olabilirdi ama bu Hayalet Şeytan Atlarına kıyasla çok daha yüksek yetişimli ve rütbeliydi. Ayrıca Cennetsel Canavar dünyasında Gümüş İmparatorların şeytani bir namı olurdu ve onlarla aynı aşamadaki Cennetsel Canavarlar bile onlara karşı koymaya kolay kolay cüret edemezdi.  Bu yüzden güçlü çığlığı atlarda böylesine etkili olmuştu.

 

Eğer bu Hayalet Şeytan Atlarını öldürmek isteseydi, boynuzlu olanı bile kolaylıkla öldürebilirdi. Sonuçta Seviyesi onlara kıyasla çok yüksekti ve Atların derileri çok güçlü olsa da Gümüş İmparatorun güçlü Yeteneklerine karşı koymaları imkânsızdı.  

 

“Ben de deneyeyim.” Gümüş İmparatorun performansını gören Zhou Weiqing, yıllar önce Shangguan Bing’er’le rastladığı Orman Kurtlarını anımsamıştı.

 

Böylece bir adım öne atılarak soğuk, şeytani, baskıcı aurasını yaydı. Bedenindeki kaslar şişmeye, tenindeki siyah kaplan dövmeleri belirmeye başlamıştı. Özellikle de alnındaki ‘Kral’ yazısını ve sağ ayağındaki değişimi fark etmemeleri mümkün değildi.

 

Kontrol Edilebilir Şeytani Değişimini aktive etmişti.

 

#Gümüş İmparator gibi beyin yiyen bir canlıya da 'Minik Kırmızı Benek' gibi sevimli bir isim verilmiş ya ne desem bilemiyorum yani. Beyinci Minnoş falan deseymişiz oldu olacak. Neyse sakinim.
Bu arada bizim çocuk kendine siyah bir unicorn buldu galiba. Beyaz olsaydı onunla haremine yeni kızlar katabilirdi herhalde  
Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44334 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr