Bölüm 112.1 : Üç Buçuk Yıllık Söz (1)

avatar
5937 10

Heavenly Jewel Change - Bölüm 112.1 : Üç Buçuk Yıllık Söz (1)


Çevirmen : Clumsy 

 

“Bekle, Patron!” Kou Rui bir anda yerinden atlayarak Zhou Weiqing’in önünü kesti.

 

Zhou Weiqing ona yüzünde acı bir gülümsemeyle baktı: “Kardeşim, işleri benim için daha da zorlaştırma.”

 

Kou Rui kafasını salladı ve keskin bakışlarla şöyle dedi: “Patron, işleri senin için zorlaştırmayacağım. Ama daha önce sana seni takip edeceğimi ve vizyonuna güvendiğimi söylemiştim. Madem Akademiden ayrılıyorsun, ben de seninle geliyorum. Bana dik durmayı öğreten de Birleştirilmiş Ekipman sahibi olma şansını veren de sendin. Nereye gidersen git seni izleyeceğim, seçimlerine güveniyorum. Sen olmadan burada eğitim almamın hiçbir anlamı yok.”

 

Kou Rui’nin kararlı yüzüne bakan Zhou Weiqing, elinde olmadan afallamıştı. Kendisiyle çok az zaman geçiren bu genç adamın, kendisine bu denli güveniyor olmasına anlam veremiyordu. Daha Zhou Weiqing’in neden ayrıldığını bile bilmemesine rağmen onunla birlikte ayrılıp onun savaşlarına katılacak kadar kararlıydı.  

 

“Ahhh, bu çok üzücü!!” O anda kederli bir ses yankılandı ve iri Ma Qun da Weiqing’in yanına geldi. “Çok darıldım, uzun ve iri olmak çok zor. En arkada oturduğum için hareketlerim çok yavaş, ne kadar hızlı atılsam da seni geçemedim. Kou Rui, seni kerata, yine birinci oldun. Patron, adam seçemezsin! Ben de seninle gelmek istiyorum ve bu kez çok kararlıyım, beni ne kadar döversen döv vazgeçmeyeceğim!”

 

Ma Qun yüzsüz bir şekilde yaklaşıyor ve Zhou Weiqing’i hiçbir yere bırakmayacakmış gibi kolundan kavrıyordu.

 

Zhou Weiqing ise gülse mi ağlasa mı bilemez haldeydi. “Ne zamandır bana bu kadar güveniyorsun acaba?”

 

Ma Qun sırıtarak cevapladı: “Heh heh, tabii ki gücün yüzünden oldu. Patron, Cennetsel Cevher Turnuvasını anlama konusunda muhtemelen bu sınıftaki en iyi kişiyimdir. Cennetsel Cevher Turnuvasında ilk dördü daima Büyük Aziz Araziler kapar, ama sen onların koltuğunu çaldın, üstüne bir de şampiyon oldun. Senin yalnızca bir araç değil, doğrudan galibiyetin anahtarı olduğunu söylüyorlar. Bunun anlamını nasıl çözemem… Ayrıca bir Birleştirilmiş Ekipman Ustasısın. Seni takip ederek hata etmiş olamam, değil mi?”

 

Duraklayan Ma Qun, Zhou Weiqing’in inanamaz bakışlarını fark etti. En sonunda kafasını kaşıyarak acı bir gülümseyişle konuşmayı sürdürdü: “Tamam tamam, gerçeği söyleyeceğim. Bu yıl tüm teori ders ve sınavlarından kaldım… Böyle devam edersem zaten okuldan atılacağım,  o yüzden seni takip etsem daha iyi olur dedim Patron.” Bu genç, Akademiye Cennetsel Cevher Ustası statüsü sayesinde girmişti, ancak bilgi ve teori anlamında Zhou Weiqing’ten bile kötüydü.

 

Zhou Weiqing çaresizce kafasını salladı ve tam bir şey söylemek üzereyken, Yan Zhexi öne çıkarak elindeki altın kartını Zhou Weiqing’e uzattı.

 

“Patron, paranı kabul edemeyiz. Şu anda ana yurdun işgal altında ve kritik bir durum söz konusu. Pek çok şeye yatırım yapman gerekecek ve bu paraya bizden daha çok ihtiyacın olduğu kesin. Ben paranı alamam, eminim diğerleri de benimle aynı fikirdedir. Zaten bize fazlasıyla yardımın dokundu. Senin hayatımdaki en önemli öğretmen ve gerçek anlamda saygı beslediğim ilk insan olduğunu söyleyebilirim. Ancak seni takip etmeyeceğim. Akademide kalıp elimden geldiğince her şeyi öğreneceğim. Ve mezun olduğum zaman, diğerleri ne yaparsa yapsın, sen her nerede olursan ol, seni bulacağım. Bu bir erkek sözü.”

 

Halk Bir Sınıfının en parlak öğrencisi, hiç tereddütsüz Yan Zhexi’ydi. Hemen hemen her derste en yüksek puanı alıyordu; hem karakter, hem de eğitim anlamında üstün bir öğrenciydi. Yetişim seviyesi ve kuvveti Zhou Weiqing’in çok altında olabilirdi, ama askeri bilgi bağlamında şimdiden Zhou Weiqing’i fazlasıyla aşmıştı.

 

Gözleri buluştuğunda, Zhou Weiqing onun samimiyetini ve kararlılığını gördü, Yan Zhexi’nin gözlerinde tarif edilemez bir şeyler vardı. Weiqing, kollarını açarak Yan Zhexi’yi kucakladıktan sonra şöyle dedi: “Kardeşim, seni anlıyorum. Ama bu parayı almanı rica ediyorum, ben zaten Cennetsel Cevher Turnuvasında yeterince para kazandım. Halk öğrencileri olarak en çok eksikliğini çekeceğiniz şey para olacak ve bunu en iyi şekilde kullanacağınıza eminim.”

 

Yan Zhexi, Zhou Weiqing’e derin bir bakış daha attıktan sonra kafasını sallayarak onayladı. “Yalnızca üç buçuk yıl.”

 

“Patron! Biz de seni takip etmek istiyoruz!” Çok geçmeden tüm öğrenciler heyecanlı bir şekilde bağırmaya başladı.

 

Zhou Weiqing ellerini kaldırarak şöyle dedi: “Millet, oturun ve beni dinleyin lütfen.”

 

“Beni gerçekten çok duygulandırdınız ve çabalarımı hiçe saymadığınız için çok memnunum. Halk Bir Sınıfının gerçek bir takım olduğuna, ‘bir’ olabildiğine canı gönülden inanıyorum. Tabii ki hepinizle birlikte olabilmeyi isterdim, ama şimdi olmaz. Zhexi haklı, şu anda yapmanız gereken şey çalışmak ve gelişmek. Ma Qun dışında hiçbirinizi yanımda götürmeyeceğim. Mezuniyetinize üç buçuk yıl var ve bu süreçte hepinizin iyice düşünmesini, öylece tehlikeye atılmamasını istiyorum. Sıkı çalışın, kendinizi geliştirin, ne öğrenebilirseniz öğrenin ve tabii ki çok yetişim yapın. Aynı zamanda ben de canımı dişime takacağım ve hepiniz benim dünyanın başka bir yerinde yaptıklarımı duyacaksınız. Mezuniyet gününüzde hala beni takip etmeye niyetli olursanız, o zaman sizin varışınızı dört gözle bekliyor olacağım.”

 

Zhou Weiqing, boş sözlerin faydasız olacağını biliyordu. Halk Bir Sınıfı ona saygı duyuyor, belki de onu idolleştiriyor olabilirdi, ama ona tapıyor değillerdi. Onların kendisini kör bir şekilde takip edip bir noktada pişman olmasını istemiyordu. Ayrıca üç buçuk yıl geçirirlerse kendisi de yeterli güce erişmiş olacaktı. Üç buçuk yıl onlara olduğu kadar kendisine de çekilmiş bir sınırdı. Sınıf arkadaşları zaten kuvvet ve bilgi konusunda çok eksikti ve Fei Li Askeri Akademisinde gidecek uzun bir yolları vardı.

 

Zhou Weiqing, bakışlarını Kou Rui’ye kaydırarak devam etti: “Resmi keşif liderliği pozisyonum daima seni bekliyor olacak. Ama şu an beni takip etmen için uygun bir an değil.”

 

Kou Rui’nin gözlerinde bir mücadelenin izleri okunuyordu, ancak Zhou Weiqing’in gözlerindeki kararlılığı görerek Patronun seçimini çoktan yapmış olduğunu anladı.

 

“Peki, kalacağım.”

 

Zhou Weiqing hafifçe gülümseyerek son olarak Ming Hua’ya döndü. “Öğretmen Ming Hua, onları sizin yetenekli ellerinize bırakıyorum. Artık gidiyorum. Elveda.”

 

Bu sözlerden sonra Halk Bir Sınıfından dışarıya adımını attı.

 

Dou Dou ve Ma Qun arkasındaydı, Yun Li de onları hızlıca takip ediyordu. Zhou Weiqing temelli gidiyorsa Yun Li’nin de burada kalması için bir sebep yoktu.

 

Üçü ana binadan ayrılırken, Zang Lang koşturarak yetişti. “Zhou Weiqing, anlaşmamızı unuttun mu?”

 

Zhou Weiqing adımlarını durdurarak şaşkın bir şekilde sordu: “Şu anki durumumu biliyorsun… hala beni takip etmeye gönüllü müsün ki?”

 

Zang Lang başını sallayarak onayladı: “Seni takip etmeye gönüllüyüm. Sana güveniyorum.”

 

Zhou Weiqing, Akademiye vardığında yalnızca bir ay geçirerek Halk Bir Sınıfını kaynaştırmış, onları bir bütün haline getirmişti. Diğer halk öğrencileri de bu olanlara kendi gözleriyle şahit olmuştu.  

 

Zhou Weiqing hafifçe gülümsedikten sonra devam etti: “Seninle aynı fikirde olan kaç kişi var?”

 

Zang Lang yanıtladı: “Benimle birlikte on altı kişi. Hepimiz seni takip etmeye gönüllüyüz.”

 

“O kadar çok mu? Beni kolay günler beklemiyor, bunu bilmelisiniz.” Zhou Weiqing açık ve samimi bir şekilde bakıyordu.

 

Zang Lang, gözlerinde yanan bir ateşle cevapladı: “Gelecekte seni takip etmeyebilecek sınıf arkadaşlarına bile çok iyi davrandın. Endişelenecek neyim var ki?! Senin Ömürlük Takipçin olmaya gönüllüyüm. Sonuçta seni takip etmek o asil herifleri takip etmekten iyidir. Daima heyecanlı, anlamlı bir hayat dilemiştim, öyle sığ bir var oluş değil. Biz Cevher Ustalarıyız, savaşmak için eğitildik ve tehlikeden kaçmak değil, güçlerimizi kullanmak istiyoruz.”

 

Zhou Weiqing başını sallayarak onayladı: “Çok iyi. Evimin yerini biliyorsun, değil mi? Arkadaşlarını evime getir. Yalnızca bir gece bekleyeceğim. Yarın sabah Fei Li Şehrinden ayrılıyorum.”

 

Zang Lang başını sallayarak oradan ayrıldı.

 

Yun Li, Zang Lang’ın ayrılan figürünü izledikten sonra şöyle dedi: “Gerçekten iyi vakit geçirmediler. Senin Halk Bir Sınıfın fazlasıyla  iddialıydı, asiller onlara bulaşamadı. Haliyle bedelini diğer halk öğrencileri ödedi. Belki de bu yüzden seni takip etme konusunda bu denli kararlılar.”

 

Zhou Weiqing cevap verdi: “Neden katılıyor olurlarsa olsunlar iyi bir güç sağlayacakları kesin, güç de şu anda bir hayli eksikliğini çektiğim bir şey. Yun Li, Büyükusta aşamasına ulaşabildin mi?”

 

Yun Li gururlu bir şekilde yanıtladı: “Tabii ki. Bundan sonra lütfen bana Büyükusta Yun Li de.”

 

Zhou Weiqing içten bir kahkaha attı: “Çok iyi, Büyükusta Yun Li! Sen şimdilik Akademide bekle, Lin TianAo’yu hatırlıyorsun, değil mi? Daha sonra birkaç kişiyle beni aramaya gelecek. Onları evime getirirsin.”

 

Yun Li karşılık verdi: “Cennetsel Yay İmparatorluğu konusundaki planın ne? Oraya dönecek miyiz?”

 

Zhou Weiqing kafasını salladı: “Hayır, henüz dönmeyeceğiz, doğru zaman değil. Fei Li Şehrinde beni kollayacak çok kişi olmalı, bu yüzden iz bırakmadan, hızlıca uzaklaşmamız gerekecek. Kalise İmparatorluğu ve Bai Da İmparatorluğu Cennetsel Cevher Turnuvasına girmişti, haliyle benim varlığımdan haberdarlar. Dönüş haberim onlara çok geçmeden ulaşır ve yaşamamı istemeyecekleri kesin.”

 

Yun Li başını salladı ve “Dikkatli ol.” dedi.

 

 

Fei Li Şehrine geldiklerinde tuttukları ev değişmemişti ve oraya varan Zhou Weiqing, bir anlığına durakladı. Bakışları Shangguan Bing’er’in odasına kilitlenmişti.

 

Şu son birkaç ayda çok şey olmuştu. Bing’er gitmişti, Tian’er gitmişti ve evi, Cennetsel Yay İmparatorluğu işgal edilmişti. Tüm bunlar Zhou Weiqing’i oldukça hızlı olgunlaştırmıştı.

 

Ma Qun meraklı bir şekilde bakarak lafa girdi: “Patron, beni bir öğretmenle tanıştıracağını söylemiştin? Ne zaman tanışacağız?! Ve sonra nereye gideceğiz?”

 

Zhou Weiqing cevap verdi: “Bahsettiğim öğretmenle çok yakında tanışacaksın ve ondan iyi eğitim alsan iyi olur. Bunu başarabilirsen ileride güçlü bir defansif Cennetsel Cevher Ustası olacağına garanti verebilirim. Nereye gideceğimize gelince, bunu şimdilik bir sır olarak tutacağım, beni takip etmen kâfi. Dou Dou, sen şu odada dinlen. Ma Qun, sen de benimle gel.”

 

“En.” Dou Dou kabullenici bir ses çıkartarak Shangguan Bing’er’in odasına girdi. Sonuçta Xing Tianyi, Cennetsel Cevher Adasından ayrılmadan önce, Zhou Weiqing’i dinlemesini söylemişti.

 

Zhou Weiqing, Ma Qun’u da kendi odasına götürerek şöyle dedi: “Burada biraz dinlen, ben ayrılışımız için hazırlık yapacağım. Belki yarına kadar bile beklemeyebiliriz.”

 

Ma Qun, Zhou Weiqing’e baktı. Nedendir bilmese de kalbinde bir baskı taşıyordu. Birkaç ay önce kendisiyle Zhou Weiqing arasında bir uçurum vardı, ancak artık onun varlığını hissetmiyordu.

 

# Ma Qun geldii! Bu Ma Qun ya Karganın nişanlısı çıkacak ya da bu süreçte beraber olacaklar bence, kesin bir ilişki olması lazım! 
Ayrıca 16 yeni takipçi de çok iyi oldu, üst sınıf oldukları için Weiqing'in kendi sınıfından da daha güçlüdürler. 
Acaba Weiqing'in planı ne? Hadi bakalım, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr