Bölüm 100.2 : Siyah-Beyaz İki Şeytani Ruh (2)

avatar
5955 7

Heavenly Jewel Change - Bölüm 100.2 : Siyah-Beyaz İki Şeytani Ruh (2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Zhou Weiqing kıza bakıp kocaman sırıtarak şöyle dedi: “Heh, beni yüceltmek istiyorsan, buyur, acele et! Bugün ayrı bir çekici değil miyim sence de? Tutku Vadisi çiftinin işini nasıl da kolayca bitirdim ama!”

 

Şişman Kedi bir humph sesi çıkarttı. “Neren çekici senin? Hem o ikiliyi yenme şansı elde etmenin tek sebebi, onların fazla aptal oluşuydu.”

 

Bunları söylemesine rağmen, içten içe Zhou Weiqing’in dövüş stiline ve taktiklerine hayran kalmıştı. Özellikle de Yavaşlatma Bariyerine sıkışmış gibi yapması, rakibinin gardını indirmesini ve kendisini küçümsemesini sağlamıştı. Mükemmel bir rol yeteneği ve başından sonuna adım adım planlanmış harika bir gösteriydi. Tian’er, 7-Cevherli olarak kendi gücüne, onları bir çift olarak yenebileceğine güveniyordu, ancak Tutku Vadisi çiftleri oldukça iyi eğitimli olurdu ve bu mücadelenin büyük kayıplara yol açabileceği kesindi. Onları Zhou Weiqing gibi hiçbir kayıp vermeden indirmek, hatta üstüne başlangıçtan da iyi bir hale gelmek ise… kesinlikle etkileyici… neredeyse inanılmaz bir başarıydı!

 

Zhou Weiqing konuyu kapattı: “Acele etmeyelim. Ao Le’nin Cennetsel Enerjisini zapt etmek için biraz yetişim yapmam gerekiyor.” Sonuçta Tüketilen Enerji henüz kendinin olmamıştı ve mücadelede kullanmadığı için saflaştırıp kullanılabilir hale getirmesi gerekiyordu.

 

Ao Le’nin Cennetsel Enerjisini zapt etmek Zhou Weiqing için zor olmadı. Şişman Kedi ve Da Huang’ın korumasıyla yaklaşık bir saat içerisinde süreci tamamladı. Maksimum enerjiye ulaşmakla kalmamış, ilerleme de kat etmişti. 15. Cennetsel Enerji Basamağına çok yaklaştığını sezebiliyordu.

 

Sıradaki seviyeye geçmesi çok sürmeyecekti. Tabii ki böyle bir ortamda o sürece girmeyi göze alamazdı ve Turnuvanın bitmesini beklemesi gerekiyordu.

 

 

Orman fazlasıyla yoğundu ve göz açıp kapayıncaya dek üç gün geçti. Zhou Weiqing ve Şişman Kedi birlikte yürüyor, arada bir Da Huang’la Er Huang’ın yerini değiştirip yanlarında gezdiriyor ve ormanı keşfediyorlardı. Yol boyunca küçük problemlerle karşılaştıkları olmuş, ancak büyük bir sıkıntı çıkmamıştı.

 

Zong Aşaması ya da daha düşük Cennetsel Canavarları Zhou Weiqing halledebiliyor, en kötü ihtimalle Buzlu Ruh Cennetsel Ayılarından birinin yardımını alıyordu. İri Ayı önünde etten bir kalkan olurken, Zhou Weiqing de arkadan sinsi bir şekilde Kontrol Yeteneklerini kullanarak saldırıyordu. Tabii ki söz konusu Zun Aşaması bir Cennetsel Canavarsa, Da Huang veya Er Huang’ın birkaç pençesiyle ölebiliyorlardı. Hatta birkaç adet güçsüz Düşük Seviye Zong Aşaması Cennetsel Canavarı bile öldürdükleri olmuştu.

 

Göreceli olarak tehlikeye girdikleri tek olay, Orta Seviye Zong Aşaması Güçlü-Kollu Şeytani Gorille karşılaştıkları andı, genç Cennetsel Ayıların gücü ona yetmeyince, Zhou Weiqing Şeytani Değişime girip onlara eşlik etmek zorunda kalmış, Da Huang’la bir olarak gorili zar zor yenmişti.

 

Bu üç günde Şişman Kedinin harekete geçtiği hiç görülmemişti. Bu süreçte dost veya düşman herhangi bir insana da rastlamamışlardı, aynı şekilde İhtişamlı Mücevher de sessizliğini korumuştu, yani Turnuvadan elenen yoktu.  

 

“Şişman Kedi, sence bir ay boyunca böyle gezip duracak mıyız? Böylesi büyük bir ortamda özellikle şanslı veya şanssız olmazsak başka biriyle karşılaşmamız mümkün olmayacak!”

 

Şişman Kedi, Tian’er formuma geçmeyi reddediyordu, Weiqing’in omuzlarında oturarak soruyu cevapladı: “Bilmiyorum, ama Cennetin Yayılma Sarayı bunu Turnuva Finali olarak ayarladıysa bir bildikleri olmalı. Sürecin onda biri geçti bile… Belki de çok geçmeden bir değişiklik yaşanır.”

 

Tam da bu sözlerden sonra, sanki sinyal bekleniyormuşçasına, İhtişamlı Mücevherin içerisinden Shangguan Longyin’in sesi yankılanmaya başladı.

 

“Finallerin onda biri geçti, müsabaka alanı yarıya bölünecek. Hepiniz rastgele bir şekilde yeni bir alana gönderileceksiniz. Lütfen kendinizi hazırlayın, teleport işlemi on saniye içerisinde başlayacak. Geri sayım başlıyor. 10… 9… 8…”

 

“En??” Zhou Weiqing tamamen gafil avlanmıştı. O ne yapacağını bilemezken, gökten inen altın ışık her yeri sarmalamaya başladı. Parmağındaki İhtişamlı Mücevher de aynı şekilde parıldıyordu.

 

“Çabuk! Beni ve Da Huang’ı Uzaysal Yüzüğe koy!” diye bağırdı Şişman Kedi aceleyle.

 

Zhou Weiqing ne kast ettiğini anlayarak hızlıca tepki verdi ve ikiliyi Uzaysal Yüzüğe çekti.

 

“4… 3… 2… 1… Teleport.”

 

Shangguan Longyin’in kısık, ciddi sesine altın ışığın kör ediciliği eşlik etti ve çevredeki objeler bulanıklaşmaya, gerçek dışı olmaya başladı. Zhou Weiqing bir an sonra her şeyin büküldüğünü hissederken, altın ışığın parıltısıyla üç gün önceki hislerini yeniden yaşadı. Bu kez olay yarım dakika kadar sürmüştü, bu sürenin sonunda her şey yeniden netleşti.

 

Zhou Weiqing bu sefer çok daha şanslıydı ve doğruca yerde belirdi. Yakınlarında iri bir ağaç vardı.

 

“Dikkat et!” Şişman Kedinin sesi bir kez daha çınladı ve Uzaysal Yüzükten kendi kendine çıktı. Aynı anda Zhou Weiqing’in bedenini ilahi bir auranın ışığıyla sarmıştı.

 

Kalın, siyah-gri karışımı bir duman ikiliye ilerledi ve mükemmel bir şekilde Zhou Weiqing’in altın kalkanına vurduktan sonra kulak tırmalayıcı bir ses yarattı, altın ışık hunharca titreşmişti.

 

Zhou Weiqing, Zaman Kargaşası Yeteneğini salarak çevresindeki havayı saptırdı. Bir anlık sürse de bu hamleyle siyah-gri dumanın hedefini kaybetmesini sağlamıştı. Hızlıca ayağa sıçrayan Zhou Weiqing yakınındaki iri ağacın arkasına saklandı.

 

“Ehh?! Weiqing, sen misin?” Yakınlardan tanıdık bir ses duyulmuştu.

 

Zhou Weiqing soğuk terler dökmekle meşguldü, büyük bir tehlikenin yaklaştığını, canının her an ellerinden gidebileceğini hissediyordu. Tam Şeytani Değişime girmek üzereydi ki o sesi duymak ve saldırının tipini hatırlamak kalbini kıpırdattı, fikrinden vazgeçti.

 

“Küçük Cadı, benim! Sevgili kocanı öldürmeye mi çalışıyorsun sen?” Zhou Weiqing yerden kalktı.

 

Küçük Cadı da yakın bir ağacın arkasında belirmişti. Zhou Weiqing’e bakarak bir oh çekti. “Kimin sevgili kocasıymışsın sen? Önce Cennetsel Şeytan Tarikatına katıl, sonra istediğini söyle, o zaman hiç itiraz etmeyeceğim.”

 

Bu sözlerden sonra kikirdedi ve yerinden fırlayarak bir an içinde Zhou Weiqing’in önünde belirdi.

 

Burada Küçük Cadıyla buluşabilmek doğal olarak Zhou Weiqing’i keyiflendirmişti. Tüm Fei Li Mücadele Takımının en güçlü kişisi Küçük Cadıydı, Lin TianAo bile ona denk olamazdı. Eğer birlikte çalışırlarsa karşılarına çıkacak herhangi bir düşmanı alt edebileceklerine inancı sağlamdı.

 

“Küçük Cadı, bizimkilerden birine rastladın mı? Ya da bir rakibe?” diye sordu Zhou Weiqing gergin bir şekilde.

 

Küçük Cadı kafasını sallayarak yanıtladı: “Burası fazla büyük. Şu ana dek karşılaştığım ilk kişi sensin.”

 

“Küçük Şişman, uzaklaş ondan. Az önce seni öldürmeye çalıştığını görmedin mi? Ben olmasaydım çoktan ölmüştün.” Şişman Kedinin sesi yankılandı. Zhou Weiqing’in omuzunda oturuyor, Küçük Cadıya düşmanlık ve öfke dolu bakışlar atıyordu.

 

Küçük Cadı şaşkın bir şekilde karşılık verdi: “Ohh? Kız Kardeş Tian’er, ne oldu da artık saklanmıyorsun? Sonunda konuşmaya karar vermişsin?”

 

Şişman Kedi soğuk bir humph sesinden sonra şöyle dedi: “Konuşup konuşmamam seni ilgilendirmez. Dikkatli olsan iyi edersin. Seni bir defalığına bağışlamamın tek sebebi artık bir Fei Li Mücadele Takımı üyesi olman. Eğer bir yanlışını daha görürsem seni anında öldürürüm.”

 

Küçük Cadı dudaklarını büzerek cevap verdi: “Yetişim seviyenin benden yüksek olduğunu ve Birleştirilmiş Ekipmanının benimkinden biraz daha iyi olduğunu kabul ediyorum. Ama beni öldürmek istesen de başarabileceğini sanmıyorum. Ayrıca kim söyledi Weiqing’i öldürmek istediğimi; az önce yakınlarımda birinin varlığını sezip düşman olduğunu düşündüm ve bilinçsizce saldırdım sadece. Hem zaten Zhou Weiqing sert bedeniyle saldırımı yese bile ölür ya da ağır yaralanır mıydı sence? En fazla ufak bir yarası olurdu.”

 

İki kız arasındaki düşmanlığı sezen Zhou Weiqing başının ağrımaya başladığını hissediyordu. “Diyorum ki…  Siz ikiniz… Bir süreliğine barışamaz mısınız? Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz ve birlikte hareket etmemiz gerekecek. Eğer didişmeyi sürdürürseniz Turnuvada nasıl ilerleyebiliriz?”

 

Küçük Cadı dudaklarını büzüp mağdur bir bakışla, hıçkırarak şöyle dedi: “Weiqing, söyle… Beni mi istiyorsun onu mu?”

 

Altın bir parıltıyla birlikte Şişman Kedi insan formuna döndü ve Zhou Weiqing’in yanında belirerek kollarını ona sardı, bedenini de sıkıca Weiqing’e bastırmaya başladı. Aynı anda, Küçük Cadıdan bir beden daha büyük olan etkileyici göğüslerini de değdirerek provoke eder gibi Küçük Cadıya bakarak şöyle dedi: “Tabii ki beni istiyor. İki gün önce bana itiraf etti. Biz yıllardır beraberiz, beraber banyoya girdik, beraber uyuduk… Peki ya sen?! Bunları yaptın mı? Yalnızca dış kapının mandalısın.”

 

Seksi, kıvrımlı hatları bedeninde hisseden Zhou Weiqing, sert bir şekilde yutkundu. Ancak bir şey yapmaya cüret edemiyordu, çünkü Tian’er’in bir eli sinirlerindeydi. Eğer pis bir şey yaparsa anında dayak yiyeceği kesindi.

 

Tian’er’in sözleri de başını döndürmüştü. Sözleri doğru olsa da, ‘banyoya girmek’, ‘uyumak’… Zhou Weiqing’in bu eylemlerin esas ‘faydalarını’ alabildiği söylenemezdi…

 

Küçük Cadı, Tian’er’in tahrik edici bakışlarına bakarak iyice sinirlendi. Ve bir anda Zhou Weiqing’in diğer kolunu kavrayıp sarılarak küçümsercesine konuştu: “Nesi iyiymiş bu koca memeli ineğin? Daha çok süt vermekten öteye gitmez, değil mi? Hmph. Doğru hatırlıyorsam birilerinin zaten nişanlısı vardı, ama hala Weiqing’le beraber olmak istiyor ha? Senin yaşlı adam buna onay verecek mi sanıyorsun? Üstelik nişanlın da Weiqing’in başına bela açacak! Weiqing, seni uyarayım, Tian’er’in babasının öfkesi çok fenadır, nişanlısı da çok zalimdir. Onunla birlikte olmaya teşebbüs edersen… Hmph hmph… seni iyi günler beklemeyecek.”

 

Zhou Weiqing bir soluna, bir sağına baktı. İki üst kalite güzellik tarafından sandviçe dönmekten çok hoşlansa da şunu sormadan edemedi: “Oh, siz birbirinizi önceden tanıyor muydunuz? Biriniz Cennetsel Şeytan Tarikatı, diğeriniz Cennetsel Kar Dağı üyesisiniz, nasıl oldu da tanıştınız ki?”

 

Küçük Cadı cevapladı: “Beş Büyük Aziz Arazi her on yılda bir toplanır. Biz de orada tanıştık.”

 

Tian’er gururlu bir şekilde şöyle dedi: “Evet, Beş Büyük Aziz Arazinin on yılda bir düzenlenen toplantısında.  Yani Cennetsel Şeytan Tarikatının daima son pozisyonda olduğu toplantıda. Gördüğüm kadarıyla Beş Büyük Aziz Arazi yakında Dört Büyük Aziz Araziye inecek. Küçük Şişman, nişanlımı yenip babamın takdirini kazandığın sürece, Cennetsel Kar Dağımız arkandayken Cennetin Yayılma Sarayı bile sana dokunamayacak!”

 

 

#Weiqing hayatının en güzel günlerini yaşıyor. Önce Bing'er'le olan 'töreni', şimdi de Tian'er ve Küçük Cadının mücadelesi.
Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz dedikleri bu olsa gerek.
Bu arada 3 gün sonra alanın ikiye bölünmesi çok iyi değil miydi? Acaba daha ne kadar küçülecek, ayrıca belli sıklıklarla bunu yapıp rastgele ışınlama gerçekleştirirlerse Weiqing Küçük Cadıyı da kaybedecek. 
Ben bu Finali çok sevdim yaa, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr