Çevirmen : Clumsy 

Zhou Weiqing o anda her şeyin yavaşladığını ve bedeninin havada hafifçe donduğunu hissetti. Bir an sonraysa rakipleri yanına ulaşmıştı bile.

Göz Kırpma. Başka şansı kalmayan Zhou Weiqing, rakiplerinden son saniyede kaçmıştı.

“Durun! Bekleyin bir saniye!” Zhou Weiqing, bir ağacın arkasına geçerek kuvvetlice bağırdı.

İki BaoPo Mücadele Takımı üyesi garip bir şekilde onu dinlemişti. Saldırıyı kesip el ele tutuşmayı sürdürerek tüm dikkatlerini Zhou Weiqing’e verdiler.

Zhou Weiqing, dikkatli bir şekilde kafasını ağacın arkasından uzatarak dürüst bir gülümseyişle lafa girdi: “Lütfen kavga etmeden önce beni bir dinleyin, bir teklifim olacak.”

BaoPo Mücadele Takımı çifti aşırı etkileyiciydi; erkek çekici ve yakışıklıydı, kız göz kamaştırıcı bir güzellikteydi, birlikte cennetlere eş bir uyum sağlıyorlardı. Zhou Weiqing onların BaoPo Mücadele Takımına liderlik eden çift olmadığının farkındaydı, yani takımın en güçlüleri olamazlardı.

Çift oldukça meraklanmış, Weiqing’in ne diyeceğini beklemeye başlamıştı. Aceleleri yoktu; Fei Li Mücadele Takımının tüm dövüşlerini izlemiş ve özellikle de Zhou Weiqing’in Küçük Şeytan Shen’le olan mücadelesinden etkilenmişlerdi. Yine de bu onu pek önemsedikleri anlamına gelmiyordu.

Sonuçta hem sayısal üstünlüğe sahiplerdi hem de Tutku Vadisinden geliyorlardı, yani çift olarak dövüşme konusunda uzmanlardı. Ayrıca bir Büyük Aziz Arazinin üyesi olmanın verdiği gurura, güçleri ve kabiliyetleri eşlik ediyordu.

Harekete geçmediklerini, dinlemeye gönüllü olduklarını gören Zhou Weiqing ağacın arkasından çıkıp gülümseyerek devam etti: “Merhaba, benim adım Zhou Weiqing, acaba bana isminizi verme onurunu bahşeder misiniz?”

Erkek cevapladı: “Benim adım Ao Le, bu da karım, Liu Yinan. Kardeş Zhou, Küçük Şeytan Shen’le ön ısınmalarda yaptığın mücadele kesinlikle harikaydı, onu yenebilmen sana bir nam kazandırdı, seninle tanışabilmek bir onurdur.” Bu sözlerden sonra elini kaldırarak saçını düzeltti. Gelenek göreneklere önem verdiği belliydi.

Zhou Weiqing hızlıca şöyle dedi: “Çok naziksiniz, çok naziksiniz. Şans benim yanımdaydı.”

Ao Le hafifçe gülümseyerek konuştu: “Kardeş Zhou, Şeytani Değişim Aşaman çok etkileyici. Küçük Şeytan Shen’in gücüne aşinayım, onunla daha önce dövüştüğüm için güçlerimizin eşit olduğunu söyleyebilirim. Eğer seninle karşılaşsaydım, ben de seni bastırmakta zorlanırdım. Ancak bu kadar nezaket yeterli, bizi neden çağırdın Kardeş Zhou? İhtişamlı Uzaysal Alem barışçıl bir yer değil ve burada fazla oyalanmak istemeyiz.”

Zhou Weiqing içten içe lanetler savuruyordu. Ben mi sizi çağırdım?! Bunca yol boyunca beni kovalayan siz değil miydiniz?  Ao Le’yi dinlediği kadarıyla onu yenmek oldukça zor olmalıydı. Gülümsüyor olsa da bakışları sabitti, güçlü bir kalbe ve sağlam bir zihne sahip olduğu kesindi. Kolay bir rakip değildi.

“Kardeş Ao Le, mesele şu. Bildiğiniz gibi biz Fei Li Mücadele Takımı olarak ilk defa Finale çıkıyoruz ve hiç tecrübemiz yok, İhtişamlı Uzaysal Aleme aşina değiliz. Dolayısıyla şampiyonluk için hiç şansımız olmadığının farkındayız. Ama dördüncü olacağımızı düşünmek de üzücü ve utanç verici. Bu yüzden siz BaoPo Mücadele Takımıyla bir ortaklık geliştirmek isterim.”

“Ortaklık mı?” Ao Le, Zhou Weiqing’e ilgili bir şekilde bakarak sordu: “Ee… aklında ne gibi bir ortaklık var?”

Zhou Weiqing devam etti: “Turnuvadaki dört takım arasında en güçsüz olanın Fei Li Mücadele Takımımız olduğu kesin. Ayrıca, yanılıyor olabilirim ama, sizin BaoPo Mücadele Takımınız, WanShou ya da ZhongTian Mücadele Takımından güçlü olmamalı, değil mi? Yani… biz Turnuvanın en güçsüz iki takımıyız. Eğer birlikte çalışırsak daha iyi bir sonuç alma şansımız olacaktır. Örneğin, şu anda üçümüz bir araya geldik… Eğer bu şekilde birlikte çalışıp ZhongTian veya WanShou Mücadele Takımı üyelerinden biriyle karşılaşırsak onları yenme şansımız çok yüksek olur. Eğer bizim üyelerimizle karşılaşırsak da sayımızı yavaşça arttırmış, ZhongTian ve WanShou Mücadele Takımlarının sayısını azaltmış oluruz. Sonuç olarak… hepsini İhtişamlı Uzaysal Alemden atabiliriz.”

“Bu noktada şampiyon tabii ki BaoPo Mücadele Takımı olur, biz de ikinciliğe erişebiliriz. Bu ikimiz için de iyi bir ortaklık olmaz mı?”

Zhou Weiqing’i dinleyen Ao Le kalpten bir kahkaha attı: “Kardeş Zhou… bu çok iyi bir öneri ve başarılı bir plan. Ancak, son Cennetsel Cevher Turnuvasının sıralamasına hakim misin?”

Zhou Weiqing biraz irkilerek cevapladı: “Yo, değilim.”

Ao Le hafifçe gülümseyerek şöyle dedi: “ZhongTian birinci, biz ikinci, WanShou üçüncü, DanDun ise dördüncü olmuştu. Bunun neden olduğunu tahmin edebilir misin?”

Zhou Weiqing kalbi acıyarak cevapladı: “Acaba… siz ve ZhongTian Mücadele Takımı…”

Hala hafifçe gülümsemekte olan Ao Le, kafasını sallayarak konuşmayı sürdürdü: “Kesinlikle, isabetli bir tahmin. BaoPo İmparatorluğumuz ve ZhongTian İmparatorluğu daima dost olmuştur, savaşlarda da Turnuvada da birbirimizi destekleriz. WanShou Mücadele Takımı kesinlikle güçlü, ancak onlar bizim ortak düşmanımız. Üstelik Tutku Vadimizin gizli sanatları da erkeklerin karılarıyla yakın bir bağı olmasına yardımcı oluyor. Bu sayede İhtişamlı Uzaysal Alemde bile kolaylıkla birbirimizi bulabiliyor ve sayı avantajımızı kullanabiliyoruz. Planın çok iyiydi, sahiden de etkilendim, ancak korkarım ki Fei Li Mücadele Takımı bizimle çalışabilecek nitelikte değil. Üzgünüm Kardeş Zhou… Şimdi, İhtişamlı Mücevherini hemen kullanmak mı istersin, yoksa seni buna zorlamamız mı gerekecek?”

Ao Le başından beri nazik, hatta neredeyse sıcakkanlı davranmış, ancak ‘nitelikte olmama’ kısmı gururunu ve kibrini ortaya çıkartmıştı, bir Büyük Aziz Arazi çırağı olarak Fei Li Mücadele Takımını küçümsüyordu. Başından beri rakibini dikkate almamış, doğal olarak onunla bir ortaklık kurmakla hiç ilgilenmemişti.

Zhou Weiqing geniş bir şekilde sırıttı. Önerisinin kabul edilmesini ummuştu, bu şekilde iyi bir kazanç sağlayabilirlerdi. Şimdi ne olacağını söylemek ise zordu. Ama bu onlardan korktuğu anlamına gelmiyordu. Ao Le’nin sözleri bir işbirliği olmayacağını ispatlamıştı, demek ki dövüş yaklaşıyordu.

Ao Le, Zhou Weiqing’in yüzündeki sırıtışı görünce sormadan edemedi: “Kardeş Zhou, neye sırıtıyorsun sen öyle?”

Zhou Weiqing sakin bir şekilde yanıtladı: “Sırıtıyorum, çünkü Turnuvadaki vaktiniz sona ermek üzere.”

Bu sözlerden sonra sağ ayağıyla yere vurarak ileri atıldı ve bedeni bir gülle gibi ilerledi. Havadayken tüm vücudunu siyahlaştırdı, zalim bir aura taşıyan o tanıdık siyah kaplan dövmeleri de ortaya çıkmıştı. Şeytani Değişim Aşaması başlamıştı.

Zhou Weiqing’in ileri atıldığını gören Ao Le’nin gözlerinde bir ışık belirdi ve soğuk bir gülümseyişle şöyle dedi: “Hmph, Ben Küçük Şeytan Shen değilim!”

Ao Le ve Liu Yinan aynı anda ellerini kaldırıp Cennetsel Cevherlerini salmıştı.

Ao Le 6-Cevherli, Liu Yinan 5-Cevherliydi. Ao Le’nin Fiziksel Cevherleri Zhou Weiqing’le aynıydı, yani Kuvveti Temsil eden Buzlu Yeşim. Liu Yinan’ınkilerse dayanıklılığı temsil eden Mumlu Yeşimdi. Elementsel Cevherleriyse tıpatıp aynıydı ve saklama gereği bile duymamışlardı.

Oldukça garip görünümlü bir cevherdi, soluk sarı bir renge sahipti, ama havada bükülen hafif bir ışık taşıyordu.

Garip sarı ışık, ellerinden çıkarak Zhou Weiqing’e doğru hızlandı, onu sarmaya başladı.

Zhou Weiqing’in havadaki hızı belirgin bir şekilde düşmüştü, yavaş çekim bir video gibiydi.

Yavaşlatma Bariyeri!

Bu garip sarı ışık bariyeri, doğal olarak Ao Le ve Liu Yinan’ın birlikte saldığı Yavaşlatma Bariyeriydi. Aynı Yeteneği Depolamış ve hem gücü, hem de etki alanını arttırmak için birlikte kullanmışlardı.

Hızının düştüğünü fark eden Zhou Weiqing’in yüzünde panik dolu bir ifade oluştu, savurduğu yumrukları havada emekliyor gibiydi, giderek yavaşlıyordu.

Ao Le, Zhou Weiqing’e saldırmak için acele etmedi ve gülümseyerek şöyle dedi: “Kardeş Zhou, karı-koca birlikte yarattığımız Yavaşlatma Bariyeri hakkında ne düşünüyorsun? Doğrusunu söylemek gerekirse Zaman Niteliğimize kaybetmek senin için bir onur olmalı. Sonuçta Zaman Niteliği üç Büyük Aziz Nitelikten biri; Cennetin Yayılma Sarayında bile bu Nitelikte biri yok. Senin Şeytani Niteliğin de fena değil, ama yetişim seviyen çok düşük. Birlikte oluşturduğumuz bu Yavaşlatma Bariyerine karşı hiçbir şansın yok…”

Ao Le bu sözle birlikte sol elini kaldırarak Zhou Weiqing’e doğru salladı. O anda orta ve işaret parmaklarından Zhou Weiqing’in havadaki bedenine doğru birer çizgi çekmişti.

Parmaklarından yayılan iki sarı ışık çizgisi hiç ses çıkarmadan Zhou Weiqing’e ilerlerken her şeyi karartıyor gibi görünüyordu, her şey bir illüzyonun parçası gibiydi.

Ao Le’nin sesi her yönden gelircesine yayıldı: “Bu Yeteneğe Zamanı Kilitleme deniyor. Parmaklarımdan gelen iki ışık, bir saniye boyunca sırasıyla bölgedeki zamanı yavaşlatır ve hızlandırır. Zaman dengesizleşmeye ve bükülmeye başlar, devasa bir enerji alanı oluşur. Bu senin Uzaysal Yırtığındaki prensibe benziyor, benim Zamanı Kilitlememden kaçamazsın. Hoşça kal Kardeş Zhou.”

Zamanı Kilitleme Yeteneği hem güçlü bir saldırı, hem de Kontrol Yeteneğiydi. Büyük Aziz Niteliklerden biri olan Zaman Niteliğinin ciddi bir gücü vardı ve hiçbir Yeteneği ‘basit’ olarak değerlendirilemezdi.

Halihazırda yavaşlamış ve Yavaşlatma Bariyerine sıkışmış olan Zhou Weiqing, Zamanı Kilitleme Yeteneği de karıştığında tamamen kıpırdayamaz hale geldi, bedeni hem zamanda, hem de mekanda donmuştu. İşlerin ilerleyişine bakılırsa iki sarı ışık bedenini ikiye ayıracak gibi görünüyordu.

Ao Le’nin bakış açısına göre, Zhou Weiqing’in tek umudu İhtişamlı Mücevheri aktive etmekti, başka türlü bu güçlü yetenekten kurtulamazdı. Sonuçta aralarındaki güç seviyesi farkı çok fazlaydı ve Zamanı Kilitleme de en iyi Zaman Niteliği Yeteneklerinden biriydi.

Yine de… Ao Le ve Liu Yinan galibiyeti avuçladıklarını düşünürken garip bir sahne yaşandı…

Zhou Weiqing’in bedenini görünmez, bükülen bir ışık katmanı sarmaladı ve gözden kaybolmadan önce bir anlığına saldırıya geçti.

#İlk defa Zaman Nitelikli başka birilerini görüyoruz değil mi? 
Zamanın savaşı ilginç olacak gibi görünüyor. Acaba bizim kerata nasıl yetenekler aldı. 
Okumaya devam!