Çevirmen : Clumsy 

Bir insan yalnızca efsanelerde var olması gereken devasa bir ejderhayla karşılaştığında ne tepki verirdi?

Zhou Weiqing’in tepkisi oldukça basit oldu: “Hasiktir!”

En ufak bir tereddüdü olmadan, yarı tutunarak yarı yuvarlanarak ağaçtan indi, ağacın tepesinde bir saniye daha kalamazdı.

O anda Uzaysal Yüzüğe bağlı olan İhtişamlı Mücevher titredi ve Shangguan Longyin’in derin sesi yankılandı: “Fei Li Mücadele Takımı Üyesi, Küçük Dört , İhtişamlı Uzaysal Alemden ayrıldı. Fei Li Mücadele Takımı bir üye kaybetti.”

Zhou Weiqing tepki veremeden önce bir müddet afallayarak kaldı. Yani… bu İhtişamlı Mücevher bir iletişim aracı olarak kullanılabiliyordu, tek yönlü gibi görünse de oldukça etkileyici olduğu kesindi.

Yine de kederli hissetmekten kendisini alamadı. Sonuçta toplamda 32 kişi vardı ve ilk elenen Fei Li Mücadele Takımından olmuştu… bu iyi bir başlangıç değildi. Ancak Küçük Dört’ün neden ayrıldığını tahmin edebiliyordu.

Küçük Dört uçabiliyordu ve daha güvenli olacağını düşünüp ağaçların üzerine çıktığına hiç şüphe yoktu, belki de ejderhanın dikkatini çeken o olmuştu. On bin metre kareye yayılan o korkunç alevin esas hedefi Küçük Dört bile olabilirdi.

Kafasını çaresizce sallayan Zhou Weiqing, omzundaki Şişman Kediye dönerek konuştu: “Anlaşılan yukarı çıkamayacağız. O iri herif muhtemelen bu İhtişamlı Uzaysal Alemin en güçlü yaratığıdır. Umarım Küçük Dört zarar görmeden önce İhtişamlı Mücevheri aktive edebilmiştir.”

Şişman Kedi şöyle dedi: “Oh? Boyun eğmez Küçük Şişmanım yenilmiş mi hissediyor?”

Zhou Weiqing başını sallayarak karşılık verdi: “Tam olarak öyle değil…Sadece burası bilinmezlerle dolu, her yerde ayrı bir tehlike var. Kontrolün bende olmadığı durumlardan hiç hoşlanmıyorum.”

O anda kuvvetli bir ejderha bağırışı duyuldu. Tüm İhtişamlı Uzaysal Alem donakalmış gibi sessizleşti. Az önce var olan böceklerin, kuşların sesleri bile kesilmişti. Sağır edici bir sessizlik söz konusuydu.

İşte bu gerçek bir gücün etkisiydi… Ejderkorkusunun!

Zhou Weiqing bir ağaca tırmanıp ejderhaya bakarak merakını dindirmeye cesaret edemedi. Elenen ikinci kişi olmaya niyeti yoktu.

Şişman Kedi kendisinden çok daha güçlü olsa bile, ikisinin güçlerinin toplamı ejderhayı ancak gıdıklamaya yeterdi. Onun için güzel bir atıştırmalık olmaktan öteye gidemezlerdi.

Ejderhanın çığlığı yankılanırken oluşan yoğun baskı yavaş yavaş dağılmaya başladı.

Zhou Weiqing farkında olmadan tutmuş olduğu nefesini bıraktı. Şişman Kediye dönerek sordu: “Ne yapacağımız hakkında bir fikrin var mı?”

Şişman Kedi kafasını sallayarak cevapladı: “Benim de buradaki ilk seferim, nasıl senden farklı bir fikir üretebilirim ki? Doğrusunu söylemek gerekirse, Fei Li Mücadele Takımının iyi bir sonuç elde etmesi çok zor. Her şey sana ve Küçük Cadıya bağlı.”

Zhou Weiqing afalladı: “Peki ya Lider? O da çok güçlü, biliyorsun.”

Şişman Kedi küçük sevimli kafasını sallayarak açıkladı: “Ne yazık ki bu şartlar altında başarılı olamaz. Daha önce onunla iddiaya girmen konusunda seni destekledim, çünkü defans konusunda büyük bir yeteneği var ve gelecek vaat ediyor. Ne yazık ki defans, ormanda sağ kalması için yeterli olmaz. Ama… Bir şekilde seninle ya da Küçük Cadıyla karşılaşabilirse gücünüzü ve şansınızı oldukça arttırır. Ne yazık ki senin de gördüğün gibi bu İhtişamlı Uzaysal Alem fazlasıyla büyük ve biriyle karşılaşmak çok zor. Bu yüzden onun iyi bir vakit geçirmeyeceğini tahmin ediyorum. Güçlü bir rakiple karşılaştığında saldırı gücü ve hız eksikliği onu düşürecek.”

Zhou Weiqing cevapladı: “Haklısın. Bizim önümüzde zor zamanlar olabilir, ama diğer üç takım da çok iyi durumda olamaz. Onlar da benzer tehlikeler ve problemlerle karşılaşıyorlar sonuçta.”

Şişman Kedi kikirdeyerek cevap verdi: “Fazla düşünüyor ve Büyük Aziz Arazileri ciddi şekilde hafife alıyorsun. Her şey bir yana, onlar burayı daha önce tecrübe etti ya da hiç değilse başkalarından dinledi. Bu tecrübe bile Fei Li Mücadele Takımını gölgede bırakmaya yeter. Örneğin diğer üç takımın üyeleri ejderhadan haberdardır ve Küçük Dört gibi yukarı çıkma hatasını yapmazlar.”

“Tamam, bu kadar konuşma yeter. Hadi etrafı kolaçan etmeye devam edelim. Ne olacaksa olacak, iyi ya da kötü, ne çıkarsa yüzleşeceğiz. Bu İhtişamlı Uzaysal Alem tehlikelerle dolu olduğu kadar gizli hazinelerle de dolu olmalı.”

Zhou Weiqing başını sallayarak onayladıktan sonra rastgele bir yön seçti ve ilerlemeye başladılar.

…

Dört saat sonra.

Zhou Weiqing geniş bir alanda durdu ve yemek molası verdi. Bu dört saat içerisinde 8 Cennetsel Canavarla karşılaşmıştı. Bu Cennetsel Canavarların çoğu güçsüzdü, Shi Aşamasındalardı. En güçlüleriyse Zun Aşamasıydı ve Zhou Weiqing onları tek başına halledebilmişti.

Kısa bir yemek molasından sonra oturup dinlenmeye başladılar. Zhou Weiqing tam keşfe devam etmeyi önerecekken omuzundaki Şişman Kedi kafasını kaldırarak hafifçe seslendi: “Biri geliyor. Dikkatli ol!” Bu sözlerden sonra Weiqing'in kollarına indi ve dikkat çekmekten kaçındı.

Tabii ki Zhou Weiqing’e mücadelelerde yardım etmek istememesinin bir sebebi vardı. Zhou Weiqing gücünün doruklarından çok uzaktı, yürüyecek çok yolu vardı. Hiç şüphesiz ki gerçek bir mücadele, tecrübe kazanmanın temeliydi. Bir Cennetsel Cevher Ustası ancak gerçek bir alanda mücadele verdiğinde, etrafı ve Yeteneklerini kontrol etmeyi öğrendiğinde güçlenirdi. Bu yüzden durum kritik olmadıkça harekete geçmeyecekti. Onun gözünde bu İhtişamlı Uzaysal Alem, Zhou Weiqing’in eğitim sahasıydı.

Şişman Kedinin uyarısını alan Zhou Weiqing, hızlıca bir ağacın ardına saklandı ve varlığını gizlemek için enerjisini kullandı. Aynı anda hislerini maksimuma çıkarabilmek için Karanlığın Dokunuşunu da salmıştı.

O gizlenme işlemini tamamladığı anda, alana bir çift girdi. Hiç ses çıkarmayan çiftin belirgin bir enerji işareti de yoktu.

Zhou Weiqing onları göremiyor olsa da Karanlığın Dokunuşu sayesinde birinin kız, birinin erkek olduğunu anlayabiliyordu. Hareketleri ve el ele ilerleyişleri de kimliklerini ele veriyordu. Dört Mücadele Takımı içerisinde bunu yapacak bir ikili, sadece Tutku Vadisi tarafından desteklenen BaoPo Mücadele Takımından olabilirdi.

Zhou Weiqing şok olmadan edemedi. Şişman Kedinin söyledikleri doğruydu, Büyük Aziz Arazileri küçümseyemezdi. Bu BaoPo Mücadele Takımı çiftleri bir araya gelip birlikte çalışırsa büyük bir güç ve güvenlik sağlarlardı. Belki de birbirlerini hissetmek için gizli bir sanatları olabilirdi?

Ne yazık ki İhtişamlı Uzaysal Alemdeki Mücadele Takımları rakip, hatta düşmandı!  Ne yapmalıyım? Saldırayım mı? Saklanmaya devam mı edeyim?

Tian’er’in yardımıyla 2ye2de düşman çifti yenebileceğine güveniyordu. Ama kızın şu anda kendisine yardım etmeye gönüllü olup olmadığını bilmiyordu.  

Zhou Weiqing kısa bir değerlendirmeden sonra onlarla dövüşmemeyi seçti.

Sonuçta finaller koca bir ay sürecekti. Daha ilk günden yüksek efor sarf ederse bu stratejisini kötü etkilerdi.

Bu düşünceyi taşıyan Zhou Weiqing, gizliliğini güçlendirdi ve sessizce BaoPo çiftinin geçmesini beklemeye başladı.

Çift oldukça yavaş ilerliyordu; aynı Zhou Weiqing’in yaptığı gibi hislerini sağlamlaştırıp çevreyi gözleyerek devam ediyorlardı.  

Tam Zhou Weiqing’in arkasına saklandığı iri ağaçla aralarında 20 yard kalmışken ani bir sesle adımlarını durdurup gözlerini Zhou Weiqing’in saklanma yerine çevirdiler.

İkisinin duyduğu sesi doğal olarak Zhou Weiqing de duymuştu. Çünkü sesin sahibi kollarında kıpırdanan Şişman Kediydi. Tian'er'in bunu neden yaptığını bile düşünmeye fırsatı olmadan, yaklaşan tehlikeye tepki verdi.

Derebeyi Yayını yarattı ve geriye sıçradı. Nişan almak için gözlerini kullanmasına gerek yoktu, çiftin varlığını seziyor olması yeterliydi. Altı oku neredeyse aynı saniyede uçurdu ve oklar, bir ıslık sesiyle beraber ilerlemeye başladı.

Zhou Weiqing kontrolü ele almayı seven biriydi, kaderini başka bir insanın eline bırakmak istemezdi, bu kişi Tian’er olsa bile. Bu yüzden saldırısını gerçekleştirdikten sonra beklemedi ve son hızla ormanın derinliklerine koşmaya başladı. Böyle karmaşık bir ormandayken en iyi seçimin rakipleriyle arasında belli bir mesafe açmak olduğunu biliyordu. Yüz yardı aşabilirse diğer Mücadele Takımlarının en güçlü üyelerini bile yenebileceğine olan güveni yüksekti.

Altı oku altı patlama takip etti, Bükülen Yaykirişi Okçuluk Yeteneğine Derebeyi Yayının kendi patlayıcılığı eklenince, şok dalgaları oldukça yayılmıştı. Şaşırtıcı olansa, altı okun da hedefini kaçırmış oluşuydu.

Zhou Weiqing’in kendine en çok güvendiği alan Şeytani Değişim değildi, Tüketme Yeteneği de değildi, hatta Efsanevi Seti bile değildi, okçuluktu. Cennetsel Yay Biriminde geçirdiği yıllarda buna kendi mükemmel yeteneği de eklenince okçulukta öğretmeni Mu En’i bile geçmişti. Sonuçta o bir Cennetsel Cevher Ustasıydı ve öğretmeninin yarattığı yeteneği mükemmel bir şekilde kullanabiliyordu. Ayrıca şu anda rakipleriyle arasında birkaç düzine yard vardı, birkaç yüz yard bile olsa hedefini ıskalamayacağına emindi!

Yine de iki gölgeli figür iki farklı yönden dehşet hızlarla Zhou Weiqing’e ilerlemeye başlamıştı işte.

Zhou Weiqing şu anda hem Rüzgar Niteliğini hem de Şeytani Sağ Bacağını kullanarak hızını maksimuma çekmiş haldeydi. Ama iki rakibi bu hızı aşıyor, aradaki mesafeyi yavaş ve dikkatli bir şekilde kapatıyordu.

Zhou Weiqing arkasını dönmeden oklarını savurmaya devam etti, her seferinde farklı okçuluk stilleri deniyordu. Rakibi 6-Cevherli bile olsa bu oklardan biri tarafından vurulduğunda yavaşlayacağına emindi.

Ne yazık ki işler planladığı gibi gitmiyordu. Her ok garip bir kuvvetle karşılaşıyor ve ikiliye yaklaşırken yön değiştiriyordu. Oklar hedefine ulaşmazsa Okçuluk Tekniği de Derebeyi Yayı da meyvesini veremezdi!

Mesafe yavaş yavaş kapanmayı sürdürüyordu, artık Zhou Weiqing ve rakipleri arasında yirmi yard kalmıştı. Ve bir anda BaoPo Mücadele Takımının erkek üyesi ani bir hareketle Zhou Weiqing’e doğru sağ elini kaldırdı.

#İlk karşılaşmanın bir çiftle olması kötü oldu. Bu arada çiftlerin özel bir bağı mı var acaba birbirlerini bulabilmelerini sağlayan? 
Savaşacaklar mı, konuşacaklar mı, Tian'er neden Weiqing'i yakalattı,savaşırlarsa yardım edecek mi, sorular, sorular, sorular...
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!