Bölüm 95.2 : Zhou Weiqing'in 'Töreni' ! (2)

avatar
6256 6

Heavenly Jewel Change - Bölüm 95.2 : Zhou Weiqing'in 'Töreni' ! (2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Güç. Arada büyük bir güç farkı vardı. Bu yüzden Bing’er’i ne kadar bekleyeceğini tam olarak bilmese de bu vakti boşa harcayamazdı, yetişim yapması gerekiyordu.

 

Dan Dun Mücadele Takımıyla karşılaşırken Küçük Şeytan Shen’in Cennetsel Enerjisinden Tüketmiş, sonra Lin TianAo’nun Cennetsel Enerjisi tarafından iyileştirilmiş ve bir kez daha Küçük Şeytan Shen’den faydalanmıştı. Bu sayede yüksek bir Cennetsel Enerji birikimi elde etmiş haldeydi, ancak bu enerji oldukça karmaşıktı, saf değildi. Bu yüzden son birkaç gününü bu dışsal Cennetsel Enerjiyi saflaştırmak ve kendinin yapmakla geçirmişti.  

 

Küçük Cadının verdiği Şeytani El Kitabı ona Şeytani Nitelik ve Tüketme Yeteneği hakkında yeni bir kapı açmış, bundan sonraki yetişimleri için farklı bir hedef edinmişti.

 

Tüketme Yeteneği mücadeleler esnasında büyük bir katkı sağlıyordu, ancak esas faydası mücadele dışındaydı, yani yetişimi destekleme ve insanların, hatta Cennetsel Canavarların Cennetsel Enerjilerini kullanabilme kısmındaydı. Bu Tüketilen Cennetsel Enerji saflaştırılıp temizlendiğinde gerçek manada kendisinin oluyordu. Tabii ki zamanla azalıyor, yalnızca yüzde onu kalıyordu, bunları da sürekli kendininkilerle birleştirmesi gerekiyordu, ki bu dikkat gerektiren bir süreçti. Cennetsel Şeytani Cevher Ustalarının bu Yetenekle dehşet verici güçlere ulaşması da bu şekilde kısıtlanmış oluyordu.

 

Yine de tüm bu kısıtlamalara rağmen Tüketim Yetenekli Cennetsel Cevher Ustaları yetenekli Cennetsel Cevher Ustalarının çok ötesinde hızlarda yetişim yapabiliyodu. Tabii ki bunu düzenli olarak Tüketilebilecek Cennetsel Canavar veya Cennetsel Cevher Ustalarına borçluydular.

 

Zhou Weiqing, önce Birleştirilmiş Ekipman Tesisini gezip materyallere bakmış ve almak istediği çok fazla şey olduğunu fark etmişti. Yine de bu işi aceleye getirmek istemiyordu. Sonuçta bütçesi sınırlıydı. Planı Cennetsel Cevher Turnuvasının sonuna dek beklemekti. Eğer Turnuvada iyi bir derece alırlarsa daha iyi bir indirim elde edebilirdi.

 

Aynı zamanda bugünden sonra yetişim konusunda yeni bir odağı olacaktı, Yetenek Depolama Sarayı da bu eğitimi için en iyi yerdi. Çünkü orada Tüketecek fazlasıyla Cennetsel Canavar mevcuttu. Bunu gizli tutma konusunda çok dikkatli olduğu sürece güvenli bir şekilde görevini tamamlayabilirdi.

 

Bir yandan yetişime devam ediyor, bir yandan da düşünceler denizindeki mücadelesini sürdürüyordu. Zaman böylece akıp gitmiş ve akşam olmuştu.

 

“Küçük Şişman.” Yumuşak bir ses Zhou Weiqing’i yetişiminden uyandırdı, gözleri etrafı taradığında güzel yüzü yaşlarla kaplı Shangguan Bing’er’le karşılaşmıştı.

 

Zhou Weiqing ayağa sıçrayarak ellerini kavradı ve sevgilisini kucakladı.

 

Bing'er aşırı bitkin görünse de gözleri buluşmanın verdiği heyecanla parıldıyordu.

 

Shangguan Xue’er de aynı görünüm, ancak bambaşka bir aurayla Shangguan Bing’er’in yanında durmaktaydı. Ne yazık ki Zhou Weiqing’in gözleri yalnızca Bing’er’ini görüyor, Shangguan Xue’er’e hiç dikkat etmiyordu.

 

“Bing’er, erken dönmen gerekiyor. Durumunu stabilize etmek için yetişim yapmalısın ki yeni bir Birleştirme yapabilesin.” Shangguan Xue’er’in sesi biricik kardeşiyle konuşurken bile aynı soğukluğu koruyordu.

 

Shangguan Bing’er kız kardeşine başını sallayıp şöyle dedi: “Gece yarısı olmadan döneceğim Abla.”

 

Zhou Weiqing, Shangguan Xue’er’e selam bile vermeden Shangguan Bing’er’i tutarak Birleştirilmiş Ekipman Tesisinden çıkardı, hedefi Fei Li Mücadele Takımının kaldığı indi. Odaya giderken öyle acelesi vardı ki neredeyse Bing’er’i kucaklayarak götürecekti. Ve kapı kapandığı anda kızı kollarına aldı.

 

O anda kalp atışları bir olmuştu, hisleri öylesine akıyordu ki kalpleri göğüslerinden çıkacak gibiydi.

 

“Küçük Şişman… Küçük Şişman…” Shangguan Bing’er, her şey bir rüyaymış, sahiden burada olduğuna inanamıyormuş gibi ismini mırıldanıyordu.

 

Zhou Weiqing, kollarındaki Shangguan Bing’er’in yaydığı şok edici sıcaklığı hissedebiliyordu, kalbi ve ruhu bu sıcaklıkla erimek üzereydi.  

 

Başını eğdi ve dudakları kolayca Bing’er’in dudaklarını buldu, onu incitmekten çekinircesine hafifçe öpüyordu.

 

Shangguan Bing’er yükselen hisleri duyumsuyor, Weiqing’in bedenindeki tansiyonu sezebiliyordu, buna rağmen titreyen dudaklarıyla kendisini öpüşü son derece nazik ve dikkatliydi.

 

Bing’er kollarını kaldırarak sevgilisinin boynuna doladı, öpücüğü kuvvetlendirmeyi seçmişti, daha önce tecrübe etmeseler de garip, ancak bir hayli yoğun bir bağlantı oluşturuyorlardı.

 

İki alevli kalp havai fişekler gibi doruklara ulaşıyor, bedenlerinin her santimini ele geçiren ateş onları birbirlerinde eritiyordu... 

 

İnin içerisinde Cennetsel Cevher Adasından çok daha farklı bir hava vardı, aşk ve özlem bambaşka bir sıcaklık yaymaktaydı.

 

Sert, güçlü soluk alış verişler, yumuşak ve tatlı çığlıklar heyecanla yükselmeye ve düşmeye başladı…

 

 

Gece çöküp gök karardığında Cennetsel Cevher Adası bulutlarla sarılmış, hafif bir ışıkla aydınlanmaktaydı.

 

Zhou Weiqing’in kollarına sokulan, iri ellerini sırtında hisseden Shangguan Bing’er hareket edebilecek gibi değildi, bedeni bir pamuk şekerdi adeta.

 

Bu ilk seferleri değildi, ancak özellikle de Shangguan Bing’er için aradaki fark Cennet ve Cehennem gibiydi.

 

Bu, gerçek aşkla tenlerin ve ruhların birleşimiydi, Bing'er normalde oldukça utangaç olmasına rağmen, ani heyecanı tarafından kucaklanmış haldeydi. Hala o parıltıyı taşıyor, aralarında hiçbir mesafe olmadığını, artık birbirlerinin parçaları olduklarını hissediyordu.

 

Zhou Weiqing başını eğerek sevgilisini alnından ve saçlarından öptü, gözleri aşk doluydu. Bu anın sonsuza dek sürmesini diliyordu!

 

Ve bu şekilde birkaç dakika daha geçirdiler, sımsıkı sarılmışlardı, bu anı bozmaya ikisinin de niyeti yoktu, ta ki…

 

“Ahhh—” Shangguan Bing’er hafif bir şaşkınlık sesi çıkartarak geriye çekildi, ‘küçük canavarın’ varlığını hissetmişti ve dün geceki ‘eğlencelerine’ rağmen şu anda onu görmek utanmasına ve korkmasına yol açmıştı.

 

Zhou Weiqing de hızlıca biraz geri çekildi ve utangaç bir şekilde şöyle dedi: “Üzgünüm Bing’er, bilerek olmadı. Yorgunsun, biraz daha dinlen.”

 

Shangguan Bing’er Birleştirilmiş Ekipman Tesisinin 4. katından geldiğinde bir hayli yorgundu ve buna rağmen tüm geceyi fazlasıyla heyecanlı ‘aktivitelerle’ geçirmişlerdi. Bing’er’in solgun yüzüne bakan Zhou Weiqing, kalbinin acıdığını hissediyordu.

 

“Ben… Uyumak istemiyorum, seninle biraz daha konuşmak istiyorum. Seni bir daha ne zaman görebileceğim kim bilir…” Bunu söyleyen Bing’er’in gözleri kırmızıydı.

 

Zhou Weiqing sevgilisini bir kez daha kucaklayarak karşılık verdi: “Ağlama Bing’er, kesinlikle sıkı çalışacağım ve sana mümkün olduğunca erken kavuşabilmek için elimden geleni yapacağım.”

 

Shangguan Bing’er başını Weiqing’in göğsüne yasladı: “Küçük Şişman, babamı ve kardeşlerimi suçlama, bunu benim iyiliğim için yapıyorlar. Aslında senin yeteneğini ve kapasiteni çoktan öğrendiler, ancak babam kapalı kapılar ardında Fiziksel Cevherlerimin Yeniden-Birleştirilmesi ve Elementsel Cevher Yeteneklerim konusunda çalışmamı istiyor. Bu da bir hayli uzun sürecek gibi.”

 

Zhou Weiqing başını sallayarak cevap verdi: “Bu iyi bir şey. Sen burada kalıp sıkı çalış, ben de kendimi kanıtlayabilecek, senine birlikte olmayı hak edecek hale geldiğimde seni almak için döneceğim.”

 

Shangguan Bing’er başını kaldırarak şöyle dedi: “Küçük aptal, ben bunu umursuyor muyum sanıyorsun? Aslında ne olursa olsun buradan ayrılıp seninle gelmek istemiştim, ama babam annemi çok özlediğini ve bir aile olarak birleşmek istediğini söyledi. Yalnızca ben burada, Cennetsel Cevher Adasında kalırsam annemi geri getirme şansı bulacak. Onların ve tabii bizim hatrımız için burada kalıyorum. Kalmışken babamın gücümü arttırmasına da izin verdim. Böylece ileride Cennetsel Yay İmparatorluğuna döndüğümde seninle birlikte İmparatorluğumuzu güçlendireceğiz. Cennetsel Yay İmparatorluğunun kalbimdeki yeri değişmeyecek, orası daima benim evim olacak.”

 

Shangguan Bing’er uyumaya niyetli olmasa da fazla yorgundu. Zhou Weiqing’in koynunda konuşurken derin bir uykuya daldı.

 

Zhou Weiqing de kızın saçlarını okşamaya ve Cennetsel Enerjisini onu iyileştirmek için aktarmaya başladı.

 

Ne yazık ki her güzel şeyin bir sonu olurdu. Kapılarının dışından gelen buz soğuğu da Zhou Weiqing’i ve uyuyan Shangguan Bing’er’i kendine getirmişti.

 

“Üçüncü kardeş, eve gitme vakti.”

 

Bu soğuk ses tabii ki Shangguan Xue’er’indi. Gece yarısını çoktan geçmiş ve Bing’er henüz dönmemişti. Ablası da endişelenmiş ve onu aramak için buraya gelmişti.

 

“Geliyorum Abla, biraz bekle.”

 

Zhou Weiqing sessizce ve utanarak giyinen Shangguan Bing’er’i izledi. Hiçbir şey söylemeden kızı izledi ve gece dağılan saçlarını taramasına yardımcı oldu.

 

O böyle hassas oldukça Shangguan Bing’er de kendisini tutamayıp gözyaşlarına boğuluyordu.

 

“Küçük Şişman, beni yolcu etme olur mu… lütfen?” dedi rica ederek.

 

Zhou Weiqing’in cevabı oldukça inatçıydı: “Seni Cennetin Yayılma Sarayı girişine kadar götüreceğim. Her saniye değerli.”

 

Shangguan Bing’er başını salladı, gözünden akan yaşların havaya karışmasına neden olmuştu. “Hayır! Küçük Şişman, öyle yaparsan buna dayanamam. Seni bekleyeceğim, ne kadar sürerse sürsün seni bekleyeceğim. Hiçbir yere gitmeyeceğim, sen dönene kadar Cennetin Yayılma Sarayından ayrılmayacağım ki beni rahatlıkla bulabilesin. Tamam mı?”

 

Zhou Weiqing onu bir kez daha sımsıkı sardı. “Bing’er… Bing’er… Seni fazla bekletmeyeceğim. Söz veriyorum! 3-5 yıl içerisinde kesinlikle Cennetsel Cevher Adasına gelecek, kardeşini yenecek ve seninle evleneceğim!”

 

Shangguan Bing’er de sevgilisine tüm kuvvetiyle sarıldı ve arkasına bile bakmadan koşarak odayı terk etti.

 

Kapının ardında duran Shangguan Xue’er doğal olarak tüm konuşulanları duymuştu. Shangguan Bing’er gözlerinde garip bir ifadeyle yanından geçtiğinde, Zhou Weiqing’e dönerek şöyle dedi: “Bing’er’i hayal kırıklığına uğratma.” Ve bu sözlerden sonra kardeşine yetişmek için yola çıktı.

 

Zhou Weiqing afallamış bir halde kapıda duruyordu. Onları kovalamaya çalışmayacaktı; Bing’er’in son talebini geri çevirmek istemiyordu. Ancak ruhunu tarif edilemez bir kayıp hissi sarmıştı.

 

 

#Arkadaşlar havai fişekler hazırsa bayrakları asalım. Çocukları da pistten alalım lütfen, kutlamalar başlasın!! 
Bizim kerata yıllarca konuştu, sonunda muradına erdi. Tabi iyi mi oldu kötü mü oldu bilemiyorum.
Ayrıca adam seni pek bekletmeyeceğim, 3-5 yıla gelirim dedi. 3-5 yıl az mı be!
Neyse sakinim, çok yoğun bir bölümdü, mutluluk ve hüzün bir arada. 
Şimdiyse bize yine Bing'ersizlik, bize yine hasret var. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr