Bölüm 65.3 : Şansım Fazla mı İyi? (3)

avatar
6539 11

Heavenly Jewel Change - Bölüm 65.3 : Şansım Fazla mı İyi? (3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Zhou Weiqing’in hızlı kararı sahiden de akıllıcaydı. Kırmızı cüppeli yaşlı adam onların ayrıldığını görünce meseleyi uzatmamış ve keratanın iki nitelikle kaldığını düşünmüştü.

 

Cennetsel Cevher Ustası Akademisinden çıktıklarında, Ayyaş Bao ve Küçük Dört’ün kibirli havaları silinmişti, kalkık kaşlarla, sessiz bir şekilde ilerliyorlardı. Xiao Yan ise düşünceli bir ifadeyle birlikte bakışlarını Zhou Weiqing’e kilitlemişti.

 

Diğer yandan Karga’nın oldukça açık bir karakteri vardı. Akademi kapılarından çıktıkları gibi Zhou Weiqing’e yürümüş ve omzuna hafifçe sarılarak konuşmuştu: “Kardeş Zhou, fena değil, hiç fena değil! Haklı olmana rağmen hoşgörülü davrandın, bugünden sonra benim arkadaşımsın.”

 

Onun tarafından kucaklanan Zhou Weiqing irkilmeden edemedi. Karga’nın bedeni fazla iriydi, kendisinden yarım baş uzun olduğu için onun tarafından omuzlarının kavranışı da çok uygun olmuştu. Ama bu iri kız kendisinin bir kız olduğunu unutuyordu galiba!  Diri göğüsleri Zhou Weiqing’in omzuna değiyordu ama bundan hiç haberi yoktu.  

 

“Karga abla, erkekler ve bayanlar bu kadar yakın olmamalıdır, beni bırakır mısın lütfen?” Zhou Weiqing, bu sözler eşliğinde Shangguan Bing’er’e yandan bir bakış attı, onun kızgın olabileceğinden korkuyordu, ancak tek gördüğü kızın gizlediği bir sırıtış oldu.

 

Bu arada Shangguan Bing’er, Zhou Weiqing’in Küçük Dört ve Ayyaş Bao’yu takipçisi olarak almayışını fazla irdelememişti. Sonuçta zeki bir kızdı ve uzun süredir Zhou Weiqing’le birlikteydi, ona fazlasıyla güveniyordu. Küçük Şişman bunu yaptıysa, bildiği bir şey olmalıydı.

 

Karga humphlayarak konuştu: “Hepimiz Cennetsel Cevher Ustalarıyız, ayrıca ben kız olarak umursamıyorum, sen niye böylesin … erkek misin sen! Her neyse, bana niye abla diyorsun ki? Ben yalnızca 17 yaşındayım.”

 

“Uhh…” Zhou Weiqing başını şaşkınlıkla kaldırdı ve Karga’yı inceledi.  Daha yalnızca 17 yaşındasın ve bu kadar irileşmişsin, hala gelişmeye müsaitsin mi demek oluyor bu?!

 

“Ama… ben daha 17 yaşında bile değilim!” dedi Zhou Weiqing dürüst bir gülümseme eşliğinde.

 

“Nee?” Karga’nın gözleri şok doluydu. Şaşıran tek kişi o olmadı, herkes adımlarını durdurmuş ve bu manzaraya dönmüştü. Ye Paopao bile Zhou Weiqing’in gerçek yaşını bilmiyordu. Şimdi onun 17 yaşında bile olmadığını duyunca yüz ifadesi birkaç kez değişikliğe uğradı. En kötü durumda olanlarsa, az önce iddiayı kaybetmiş olan Küçük Dört ve Ayyaş Bao’ydu, ağlamak üzereymiş gibi görünüyorlardı.

 

Resmen daha 17sine basmamış bir çocuğa yenilmişlerdi!

 

Lin TianAo da donakalmıştı. Küçük Dört, Ayyaş Bao, Karga, Xiao Yan hatta Ye Paopao bile Zhou Weiqing’in bir çeşit hileyle kazandığını düşünmüş olsalar da, kendisi Zhou Weiqing’in gerçek gücünün Küçük Dört’ten çok ileride olduğunun bilincindeydi. Sonuçta onun Alexandrite Kedigözüne bizzat şahit olmuştu.

 

On yedi yaş… daha on yedi bile değilmiş! O anda, Lin TianAo rahatladı, kendine geldi. Bu Zhou Weiqing, dâhilerin de dâhisiydi. On yedi yaşındaki ‘normal’ Yüksek Seviye Shi Cennetsel Cevher Ustaları zaten oldukça nadirdi, bir de buna kuvveti ve Orta Seviye Birleştirilmiş Ekipman Ustalığı ekleniyordu!

 

“Dur! Daha fazla dayanamıyorum!” O anda, Ayyaş Bao kuvvetli bir şekilde bağırdı ve iki adım atarak Zhou Weiqing’e ilerleyip herkesi korkuttu. Ancak yaklaştığı anda , Ayyaş Bao’nun gözlerinin tamamen kızarmış olduğu fark edildi.

 

“Zhou Weiqing, tamam! Şu andan sonra senin Takipçinim. İddiaya girdiğime göre kaybetmeye de gönüllü olmalıyım… kim bu kadar aptal olmamı söyledi ki. Eğer sözümden dönersem bunu hiç unutamam ve bu benim sonum olur. Bu yüzden senin Takipçin olmayı seçiyorum.”

 

Küçük Dört acı bir gülümsemeyle konuştu: “Kardeş Bao, bunu yapamazsın! Eğer sen böyle yaparsan, ben ne olacağım?”

 

Ayyaş Bao sinirli bir şekilde karşılık verdi: “Lanet olsun! Sen kaybetmemiş olsaydın ben bu durumda olmazdım, ne cüretle bunu soruyorsun!? Zong Aşaması Bariyerini bilmiyor musun? Eğer sözümü tutmazsam, gelecekte o Bariyeri aşma şansım olmaz, kesinlikle aklımdaki düşüncelere takılı kalırım. Hayattaki amacım güçlü bir insan olmak, dünyada tanınmak, eğer bu mümkün olmayacaksa, yaptıklarımın ne anlamı kalır ki? Bir Takipçi olup bu hedefime kavuşmayı yeğlerim. Üstelik, bu kadar genç ve yetenekli bir Orta Seviye Birleştirilmiş Ekipman Ustasını takip etmek de utanılacak bir şey değil.”

 

Ayyaş Bao’nun sözlerini duyan Lin TianAo hafifçe başını salladı, Ye Paopao ise sakin bir şekilde konuştu: “Gerçek bir erkek.”

 

Küçük Dört, Ayyaş Bao’ya bakarak tereddütlü bir ifade takındı. Ve sonunda iç çekerek konuştu:  “Kardeş Bao, haklısın. Zong Aşaması Bariyerini aşma şansımız yüzde on olsa da, hiç şansımız olmamasından iyidir. Kendimizi yeteneklerimiz ve zekamızla gururlandırırız, eğer Zong Aşaması Bariyerini aşmaya şansımız bile olmayacaksa Cennetsel Cevher Ustaları olarak hayatlarımızı heba etmiş oluruz. Takipçilik… olsun bakalım. Kaybetmek benim suçumdu sonuçta.” Bunu söyledikten sonra da kendisini sertçe tokatladı.

 

İkiliye bakan Zhou Weiqing gülümsedi. İlk başta bu ikiliyi pek sevdiğini söyleyemezdi. Ancak şimdi onlara bakarken, Cennetsel Cevher Turnuvasındaki takım arkadaşlarına güvenebileceğini hissediyordu. En azından inatçı karakterlerine ve güçlerine rağmen sözlerinin arkasında durmalarını takdir etmişti.

 

“Lider Lin, Zong Aşaması Bariyeri nedir?” diye sordu Zhou Weiqing, Lin TianAo’ya.

 

Lin TianAo biraz afalladı. “Zong Aşaması Bariyerini bilmiyor musun? Biz Cennetsel Cevher Ustaları için bu aşması en zor bariyerdir, hatta neredeyse imkansızdır. Ne kadar sıkı çalışıp yetişim yaparsak yapalım, Cennetsel Cevher Ustalarının yüzde doksanı bu bariyeri aşamaz. Zong Aşaması Bariyeri, kişinin Cennetsel Xu Enerjisini geçip Cennetsel Dao Enerjisine geçmesini, 9-Set Cevherli Zong Aşamasından 10-Set Cevherli yetişim seviyesine geçmesini ifade eder. Dokuzuncu seviye bizler için oldukça önemlidir, yetişim seviyemiz birden dokuza dek evrenle birlikte ilerler, on ve üzeri ise evrenin iradesine terstir. Bu yüzden Cennetsel Cevher Ustaları için bu bariyeri aşmak inanılmaz derecede zordur. Bunu aşabilenlerin dünyayı değiştirecek güce sahip olduğu, cennete adım attıkları söylenir. Hem ömürleri hem de güçleri aşırı derecede artar. Bariyeri aşamayanlar ise Zong Aşamasında sonsuza dek takılı kalır.”

 

Zhou Weiqing başını hafifçe sallayarak “Anlıyorum.” dedi.

 

Küçük Dört lafa girmeden edemedi: “Sen Yüksek Seviye Shi Aşaması Cennetsel Cevher Ustasısın ama bu kadar basit şeyleri bilmiyor musun?” Zhou Weiqing’in Takipçisi olmayı kabul etmiş olsa bile, mağlubiyetinin çok hatalı olduğunu düşünmeye başlamıştı.

 

Zhou Weiqing cevap verdi: “İki kıdemlim gerçekten de sözünün eri erkekler. Buna büyük saygı duyuyorum. Ama ben de sözümden dönmek istemem. İddiamız gereği Ömürlük Takipçilerim olmanızı onaylıyorum, ancak Mühre gerek yok. Eğer beni Takip etmek konusunda  kararlıysanız, şuna ne dersiniz –  Beni istediğiniz sürece Takip edebilirsiniz, ancak fikriniz değiştiği anda da ayrılma hakkına sahipsiniz. Benim ve Bing’er’in Takipçileri olarak herhangi bir Mühürle bağlanmayacaksınız. Bu sayede kişisel özgürlüğünüz kısıtlanmayacak. Bu iki taraf için de kazançlı olur sanırım?”

 

Zhou Weiqing’in sözlerini dinleyen Ayyaş Bao ve Küçük Dört ’ün ifadeleri çok daha iyi bir hale geldi. Bu gerçekten de uygun bir uzlaşmaydı;  hem yeminlerinden dönmemiş olacaklardı, hem de özgürlükleri pek kısıtlanmayacaktı. Bu yüzden Zhou Weiqing’e olan tavırları çok daha arkadaş canlısı ve kibar hale geldi.

 

Diğer taraftan Lin TianAo, yüzünde oldukça kederli bir ifadeyle Zhou Weiqing’e bakarak kendi kendine düşünüyordu: Ben neden böyle iyi bir muamele görmedim ki?

 

Zhou Weiqing’in kalbinde kendi değerinin çok daha fazla olduğunu nerden bilebilirdi. Birlikte ne kadar büyük bir yetenek oluşturacakları bir yana, saf defansının gücü bile Zhou Weiqing için Lin TianAo’yu çok yüksek yerlere koymasına yeterliydi. Sonuçta Zhou Weiqing ne kadar güçlenirse güçlensin, özünde ölümden korkan o Küçük Şişman olarak kalmayı sürdürecekti. İlk dileğinin kırılamaz bir kalkan olduğunu da unutmamak gerekti. Bu noktada, böyle bir şey Birleştirmesi imkansızdı. Ancak yanında Lin TianAo varken, yaşayan bir kalkana sahip olacaktı. Bu yüzden geçen gün onun gücünü gördüğünde, sadık ve sözünün eri bir insan olduğunu düşünmesine rağmen onu Mühürlemişti. Bunun sebebi yalnızca Lin TianAo’yu kaçıramayacak kadar önemli görmesiydi.

 

Ayyaş Bao bir süre düşündükten sonra konuştu: “Madem Kardeş Zhou bu kadar cömert davrandı, yolumuza devam edelim o zaman. Ancak endişelenme, Mühür olmasa bile senin emirlerine itaat edeceğim.”

 

Küçük Dört de lafa girdi: “Aynı şekilde. Oh, evet, benim ana takım koltuğum da senin olacak.”

 

Zhou Weiqing elini sallayarak konuştu: “Yo, o kısma gerek yok. Az önce seni şansıma dayanarak yendim, senden güçlü olduğum için değil. Kıdemli Küçük Dört, neden seninle iddiaya girmeye gönüllü oldum, biliyor musun?”

 

“Neden?” diye sordu Küçük Dört gergin bir şekilde. Bu kendi aklından da geçen bir soruydu.

 

Zhou Weiqing sırıtarak cevap verdi: “Heh, görünüşüne ve duruşuna bakarak senin yeteneklerinin hız veya çevikliğe dayalı olduğunu düşündüm. Esas tahminim, Rüzgar ve Çeviklik Nitelikli, nihai Çeviklik tipli bir Cennetsel Cevher Ustası olduğundu. Lider Lin’in Defansı nasıl benim gibi birine karşı tam etkiliyse, benimkiler de sana karşı etkiliydi. Fazla saldırı tipi yeteneğim yok, ana odak alanım Kontrol Tipi Yetenekler. Buna bir de usta okçuluğumla gelen aşırı güçlü Birleştirilmiş Yayım gelince, kazanacağıma olan inancım sağlamdı. Üstelik böyle bir iddia söz konusu olduğunda bana saldırmayacağın, aramıza mesafe koyacağın kesin gibiydi. Bu da bana okçuluğumu kullanmak için iyi bir alan sağladı. Senin kaybının, benim sana zıt olan yeteneklerim yüzünden, yani senin kötü şansın yüzünden olduğu söylenebilir. Bu yüzden esas takım üyeliği senin olmalı. Eğer Cennetsel Cevher Turnuvasında benim karşı durabileceğim bir rakip denk gelirse, o zaman dahil olabilirim.”

 

Küçük Dört ona çaresizce bakarak üzgün bir şekilde konuştu: “Okçulardan nefret ediyorum…”

 

Zhou Weiqing içten bir kahkaha attı. Doğal olarak Küçük Dört’e kendisinin de Göz Kırpma yeteneğine sahip olduğunu ve Şeytani Sağ Bacağıyla birlikte aradaki mesafeyi kolayca kapayabileceğini söylemeyecekti. Üstelik Kontrol Yetenekleri de Yayıyla bağlı basit yetenekler değildi, tamamen kendi Yetenekleriydi. Ancak bu insanlar kendisine nasıl bir izlenim vermiş olursa olsun, sırlarını öyle kolayca dökmeyecekti. Özellikle de yanında Ye Paopao varken.

 

#Tam kaçırdık derken mühürsüz de olsa iki yeni takipçi kazanmış olduk. Uzun vadede sürecek mi, onu göreceğiz tabii.
Bu arada ben bu Ye Paopao'yu tanımak istiyorum. Bayağı gizemli bir karakter gibi. Nasıl güçleri var ve bizim kerata neden ondan bu kadar çekiniyor görmek lazım.
O zaman ekibi tanımak, turnuvaya ilerlemek için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr