Bölüm 61.2 : İddiayı Ben Önerdim, Kaybetmeye de Hazırdım. (2)

avatar
6646 10

Heavenly Jewel Change - Bölüm 61.2 : İddiayı Ben Önerdim, Kaybetmeye de Hazırdım. (2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Qin Feng içten bir kahkaha atarak konuştu: “Usta Zhou, Usta Yun, gelecekte her ihtiyacınız için buraya gelebilirsiniz. Her şeye sahip olduğumu söylemeye cesaret edemesem de, pek çok genel ihtiyacı barındırıyorum ve size maliyetine satmaya razıyım.” Sahiden de Zhou Weiqing’in kendisinden hiçbir kazanç elde etmemişti, ancak hiç şüphe yoktu ki, iki genç, yetenekli Birleştirilmiş Ekipman Ustasının dükkanında yaptığı mücadele pek çok kişinin dikkatini çekmişti. Bu yüzden saat çok ilerlemiş olsa bile dükkan hala müşterilerle doluydu. Kuvvetli Birleştirilmiş Ekipman Ustalarının kendi dükkanından alışveriş yapması da çok iyi bir reklam olacaktı.

 

Zhou Weiqing ve Shangguan Bing’er, Qin Feng’e veda ederek Yun Li’yi evlerine götürdüler. Evleri oldukça büyük olduğu için ona da bir oda ayırmakta sakınca görmemişlerdi.

 

Eve girdikleri anda, Zhou Weiqing, Ming Hua’nın henüz dönmediğini hissetti. Cennetsel Şeytan Tarikatı kendisine bulaşmadığı sürece mutlu olacaktı. Bugüne dair tek rahatsızlığı ise, Tian Er’in sesini duymuş olsa da, onun eşsiz güzelliğini görme şansını bir kez daha bulamayışıydı.

 

Yun Li, yaşayacağı şartları pek önemsemiyordu, odasını kontrol etmeye bile tenezzül etmedi. Hiç tereddüt etmeden, doğruca Zhou Weiqing’in odasına daldı. İkiz çekiçleri incelemek için sabırsızlanıyordu.

 

Shangguan Bing’er bile onun sabırsız ve heyecanlı bakışlarını gördüğünde kendi kendine kikirdemeden edemedi ve mutfağa dönüp yemek hazırlıklarına girişti. Sonrasında da odasına gidip yetişim yapacaktı.

 

Zhou Weiqing, altın-karanlık bir ışık eşliğinde bir kez daha Efsanevi Setinin ilk parçası olan ikiz çekiçlerini ortaya çıkardı. Onları daha da yakından inceleme fırsatı bulan Yun Li, hem afalladı, hem de gözlerinde kara sevdaya tutulmuş gibi bir ışık parıldadı.

 

“O dehşet verici Lin TianAo’yu sarsmana şaşmamalı. Bu harika… çok güzel… Efsanevi Setler gerçekten de Efsanevi kelimesinin hakkını veriyor! Yalnız bunu başarıyla Birleştirmeyi nasıl başardın? Senin ekibin tüm Seti yaratmayı başarabilir mi? Bir Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Ustası bunu yaratmış olsa bile, garantili başarı için on Parşömen gerekmez miydi?”

 

Zhou Weiqing meraklı bir şekilde karşılık verdi: “Ben öğretmenimden on parşömen olayını neden duymadım ki?! Neyse, yalnızca çok şanslıydım, ekibimin de tek parşömeni vardı, denedim ve Birleştirmeyi başardım.”

 

Yun Li, Zhou Weiqing’e bir canavarmış gibi bakmaya başladı. “Lanet olsun… Rahatsız edici… Tamamen rahatsız edici! Ben ne şanssız bir adamım, iki rahatsız edici canavarla çalışacağım. Ahhh… hayatım çok acı!” Bu yıllara gelene kadar ne kadar çok çalıştığını, nasıl önemli biri haline geldiğini ve bir gün içerisinde iddiayı ve özgürlüğünü nasıl kaybettiğini düşünüyordu … içinde büyüyen kedere engel olmasının imkanı yoktu.

 

Yun Li’nin kederli bakışlarını gören Zhou Weiqing, kahkaha atarak karşılık verdi: “Seni gerçekten iyi kandırdım diyebilirim. Ama bu da senin gururun ve egondan kaynaklandı değil mi? Ne yazık ki, Lin TianAo bu işi başına kendi açtı. O herifin defansı gerçekten insan dışı! Defansını bir kenara bırak, gücü bile dehşete düşürücü… Çok garip, kesinlikle Kuvvet Nitelikli bir Fiziksel Cevher Ustası değil, ama gücü inanılmaz seviyede.”

 

Yun Li bir süre düşündükten sonra ciddi bir şekilde konuştu: “Weiqing, eğer yanlış düşünmüyorsam, Kardeş Lin Barbar Kabilelerine bağlı olabilir, bence bu yüzden bu kadar kuvvetli. Buna ek olarak o Birleştirilmiş Ekipman Birleşim Seti de mükemmel bir uyum sağlamış. Eğer iddiamızda bir sürü kısıtlama olmasaydı, senin insan dışı Alexandrite Kedigözü Cevherine rağmen ikimiz onu yenemeyebilirdik. Efsanevi İkiz Çekiçlerin çok güçlü olsa da onlar bir parça sonuçta. Set desteği olmadığı sürece tüm gücünle kullansan bile onu yaralayamazdın. Üstelik, o adamın Cennetsel Enerjisi ve dayanıklılığı da aşırı fazla. Hiç kuşkusuz bizi aşar. Gerçek bir dövüşte ona kesinlikle kaybederdik.”

 

Zhou Weiqing kahkaha atarak konuştu: “Gerçek dövüş mü? Neden onunla doğrudan savaşayım ki? Ondan kolaylıkla kaçabilirim, değil mi? Herkesin zayıf noktaları vardır. Onun bizimle defans üzerine iddiaya girme nedeni de buydu,  bu konuda kendine çok güveniyordu, ama hızına güveni yoktu. Bu arada ilk defa bir Birleştirilmiş Ekipman Birleşim Setinin gücüne şahit oldum. Bir de defansla kullanılıyordu… Acaba saldırı için kullanılsa nasıl olur…”

 

İkili sohbet ederek bu meseleyi düşünürken titremeden edemediler. Yun Li ciddi bir şekilde lafa girdi: “Weiqing, biz bu meseleyi araştırsak, hatta birkaç Birleşim Seti dizayn etsek fena olmaz. İyi bir gelir kaynağı olabilir.”

 

Zhou Weiqing’in gözleri parladı ve aniden bağırdı: “Doğru ya! Harika bir fikir! Üstelik, Lin TianAo’muz da var, o rahatsız edici herif canlı bir reklam gibi. Heh heh heh.”

 

“Peki yüzüne karşı da rahatsız edici diyebilecek misin acaba? Hem sen de onun kadar rahatsız edici değil misin? Eğer yetişim seviyeniz eşit olsaydı, sen de 5- Cevherli olsaydın, ondan daha korkutucu olabilirdin. Hey, çekiçlerini kaldırma, onları incelemeye devam edeceğim…”

 

İki Birleştirilmiş Ekipman Ustası, birbirlerinden saklayacak bir şeyleri de olmadığı için, pek çok tartışma ve fikir taşıyan uzun ve uykusuz bir gece geçirdiler.

 

Ertesi sabah, ikisi de panda gözleriyle odadan çıktı.

 

Yun Li tamamen heyecan dolu bir suratla konuştu: “Patron, ben bir şeyler yiyip yatacağım. Çoktan yeni bir dizayn planım var, sen dersten dönünce tartışmamıza devam ederiz.” Bunu söyledikten sonra da mutfağa yöneldi.

 

Yun Li, bütün gece süren konuşmaları sonrasında, Zhou Weiqing’in mevcut durumu hakkında çok daha bilgili hale gelmişti. Zhou Weiqing onu kendi Efsanevi Seti için de materyal aramaya zorlayınca, ona patron demeye başlamıştı. Sonuçta ona Patron demek kendisine hakaret olmayacaktı. Zhou Weiqing de ona yardım edebileceği için mutluydu. Sohbet dolu geceleri onları birbirine iyice yakınlaştırmıştı. En azından ortak bir hedefleri vardı – kendi Efsanevi Setlerini tamamlayacak ve gelecekte bir gün onları kullanacaklardı.

 

“Küçük Şişman!” Kahvaltıyı hazırlamayı yeni tamamlamış olan Shangguan Bing’er, ona azarlayıcı bir şekilde seslendi.

 

Zhou Weiqing o başka bir şey söyleyemeden önce gülümseyerek lafa girdi: “Bir daha olmaz, söz veriyorum.”

 

Shangguan Bing’er ona giyinmesi için temiz bir okul üniforması verdikten sonra yorgun yüzünü inceledi ve içi acıdı. Keratanın yüzüne hafifçe dokunarak yumuşak bir şekilde konuştu: “Küçük Şişman, Cennetsel Yay İmparatorluğumuzun durumu için endişelendiğini biliyorum, ama bu kadar acele etmenin yardımı dokunmaz. Çoktan bir sürü şey yaptın zaten. Söz ver bana, gelecekte kendini böyle bir riske atmayacaksın, tamam mı? Geleceğini ve hayatını bahis konusu olarak öne sürmeni istemiyorum. Eğer gizli bir kozu olan, senden güçlü biriyle karşılaşırsan ne olacak?”

 

Zhou Weiqing onu kollarıyla sardı, sıcaklığını ve saçlarının tatlı kokusunu içine çekerek hafifçe karşılık verdi: “Dün sahiden de dürtülerime yenik düştüm. Söz veriyorum, bir daha olmayacak, tamam mı?”

 

Shangguan Bing’er başını sallayarak onayladı: “Böyle uykusuz geceler de geçirme, seni bu halde görmeyi sevmiyorum.”

 

Zhou Weiqing sırıtarak kulağına fısıldadı: “İyi bir uyku çekmek kolay…güzel Bing’er’ime sarılıp uyumak varken kim uyanık kalıp çalışmak ister ki!”

 

“Hmph! Burda ciddi bir şey konuşuyoruz, dalga geçmeyi bırak. Git kahvaltını yap.” Shangguan Bing’er yeniden kızardı ve onun sarılışından kaçıp mutfağa yöneldi. Ama Zhou Weiqing, kızın kendisine olan yaklaşımının iyileştiğini, artık eskisinden daha samimi davrandığını, gardını biraz indirdiğini fark ediyordu. Sonuçta, kendisini kocası olarak görmeye başlamıştı bile.

 

Zhou Weiqing, kahvaltıdan sonra esnemeyi kesemiyordu. Tüm gece odaklanıp düşündükten sonra bir hayli yorulmuştu. Yüzünü hızlıca soğuk suyla yıkayıp biraz kendine gelmeye çalıştı. Akademi için yola çıkmak üzerelerken, Yun Li’nin odasına doğru kıskanç bir bakış attı. En azından o herif biraz uyuyabilecek! Ahh, benimse gidip derslerde çile çekmem lazım.

 

Zhou Weiqing, Shangguan Bing’er’in küçük, yumuşak ellerini tuttu ve birlikte akademiye doğru ilerlemeye başladılar. Sonuçta Zhou Weiqing ilişkilerini herkese duyurmuştu ve Shangguan Bing’er de bu yüzden pek utanmıyordu.

 

Akademinin kapıları yavaşça görüş alanlarına girdi, ancak büyük bir şaşkınlık doğurdu. Çünkü akademinin önünde bir sürü at arabası vardı ve kapıları çevreleyen bir kalabalık görülüyordu. Bir düzenin üzerinde at arabasının çevresinde, en az iki yüz insanın varlığı seçilebiliyordu ve üzerlerinden asil bir hava yayılıyordu.

 

“Bu da ne? Bir şey mi oldu? Niye kapıda bir sürü insan var?” Zhou Weiqing tereddüt içinde duraklayarak bu soruları sıraladı.

 

O anda Shangguan Bing’er derin düşüncelere dalmıştı, Küçük Şişmanın isteğini yerine getirse mi, getirmese mi diye tartıyordu. Onunla yakınlaşmayı kabul etmedi diyelim, ya o kerata kendine hakim olamazsa? Üstelik, evde onlarla kalan o güzel ve baştan çıkarıcı Ming Hua da vardı…

 

Ve Zhou Weiqing’in sözlerini duyunca silkinerek kendine geldi. Akademinin önündeki kalabalığı gördüğünde o da bir hayli şaşırmıştı.  “Kayıt zamanı bile bu kadar at arabası yoktu!”

 

Bir anda, yakınlarında bir ses yankılandı. “Hepsi senin yüzünden.” Zhou Weiqing kafasını sese çevirdiğinde, asil üniformalı Ye Paopao’nun belli bir mesafede ilerlemekte olduğunu fark etti. Bugün yalnızdı, yakışıklı ve zararsız görünen bu herifin akademi öğrencilerinin arasındaki asillerin lideri olduğunu hayal etmek zordu.

 

“Benim yüzümden mi? Bu at arabalarının benimle ne alakası var?” Zhou Weiqing meraklı bir şekilde sordu. Bu Ye Paopao duygularını ve ifadesini gizlemek konusunda ustaydı, onun hislerini okumak zordu. Asil öğrencilerin lideri olarak, nasıl basit bir insan olabilirdi ki zaten?

 

Ye Paopao çaresiz bir tonla yanıtladı: “Unuttun mu bile? Dün senin halk sınıfın, o asilleri dövdükten sonra hiçbir geri dönüş olmayacak mı sanıyordun? Ayrıca, siz gençler çok zalimsiniz! Koca bir ikinci sınıfın neredeyse yarısının kemikleri kırık, pek çoğu da ağır yaralı.”

 

Zhou Weiqing yüzünde masum bir ifadeyle yanıtladı: “Bunun için bizi suçlayamazsınız, akademi çoktan iki tarafa da adil cezalar verdi.”

 

Ye Paopao içten bir kahkaha atarak konuştu: “Bunu nasıl başardığını bilmesem de, kesinlikle akademinin peşinden gelmemesini başarmışsın. Ama unutma, burası Fei Li Şehri ve burda pek çok asil var. Onların gözünde, elebaşı sensin ve gençleri dövdüğünde, intikamını yaşlılar alır. Kapıdakilerin hepsi seni bekliyor. Vagonların içinde de dün sizden dayak yiyenler var. Akademi harekete geçmemiş olsa bile, asiller bunun peşini bırakacak mı sanmıştın?”

 

 

#Tam bizim çocuk bir huzura erdi dedik yine başına gelenlere bak. Dayanıklı abimiz burda olsaymış iyi olacakmış.
Bu arada ben bu yeni ev arkadaşı Yun Li'yi sevdim. Birlikte çok iyi bir gelişim sağlayacaklar gibi.
Son olarak Bing'er çok tatlı değil mi, bizim kerata dünyayı kurtarayım diyor, kızımız da hala izin versem mi vermesem mi, ya Ming Hua kocamı çalarsa falan derdinde. Canım Bing'er'im.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr