Bölüm 41.3: Fei Li Askeri Akademisi (3)

avatar
7501 11

Heavenly Jewel Change - Bölüm 41.3: Fei Li Askeri Akademisi (3)


Çevirmen : Clumsy

 

 

20li yaşlarında görünen genç kızın lekesiz beyaz elbisesi, güzelliğini vurguluyordu. İri, okyanus mavisi gözleri zeka pırıltıları taşıyor, pek çok erkeğin bakışlarını üzerine çekiyordu, ama hiçbiri ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu.

 

Zhou Weiqing ise aralıksız bir şekilde başını sallamaya devam ediyordu. “En… gerçekten de hiç fena değil. Pürüzsüz bir bel ve şuh bir kıç. Hmm… ve göğüsleri… çok canlı, 35D diye tahmin ediyorum. Doğru yerlerde doğru kıvrımları olduğu söylenebilir. Mükemmel, uzun bir süre sonra, sonunda başka bir üst kalite kız bulduk!”

 

O bu sözleri sıralarken ensesinden aşağı inen bir soğukluk hissetti, çevresini saran hava dahi soğumuş gibiydi. İçgüdüsel olarak Ming Yu’ya döndü ve kendisine yönelmiş keskin bakışlarını fark etti. “Ne yapıyorsun?” Zhou Weiqing tedbirli bir şekilde sorarken bir yandan da ne olur ne olmaz diye Cennetsel Enerjisini hazırlıyordu.

 

“O benim küçük kardeşim.” Ming Yu sıkılı dişlerinin arasından konuşmuştu.

 

“Errr… Hataydı, bir hata. Yalnızca takdir ediyordum, bunlar takdir edici bakışlardı. Geçen günkü sözlerime bu kadar hassas yaklaşmana şaşmamalı, kardeşin çok güzelmiş! Ahh... İkiniz de aynı ebeveynlere sahipsiniz, aranızdaki fark neden bu kadar fazla? Bu arada Kardeş Ming Yu, neden küçük kardeşini benimle tanıştırmıyorsun? Heh...” Zhou Weiqing bu sözleri söylerken sırıtmayı ihmal etmemişti.

 

“Seni küçük piç! Hangi abi sana kız kardeşini tanıştırırmış! Şu an seni cidden dövmek istiyorum!” dedi Ming Yu sert bakışlar eşliğinde.

 

Zhou Weiqing ciddi bir suratla karşılık verdi: “Okul kuralları kavgayı yasaklıyor, bilmiyor musun? Kaçmam lazım, bye!” Bunları söyledikten sonra arkasına döndü ve yurduna doğru koşturmaya başladı. Ancak birkaç adım attıktan sonra aniden durakladı ve tekrar dönerek Ming Yu’ya seslendi: “Oh, hala söylemedin, kardeşinin ismi ne?”

 

“Kaybol!!” Ming Yu öfkeyle kükrerken, Zhou Weiqing de içten kahkahalar eşliğinde yoluna devam etti.

 

Ming Yu’nun gürültülü bağrışı pek çok kişinin dikkatini çekmişti, doğal olarak kardeşinin de. Ming Hua, abisinin orda olduğunu fark ederek onun yanına geldi.

 

“Abi, sorun ne?” Abisini nadiren böyle sinirli görürdü, genellikle nazik ve sakin biriydi. Savaşırken bile daima soğuk, sakin ve kendine hakim olan biri olarak bilinirdi.

 

Ming Yu çaresizce başını sallayarak cevap verdi: “Ve ilginç küçük kerata beni ikinci kez sinirlendirmeyi başardı bile. İsmi Zhou Weiqing. Kardeşim, akademiye girdiğinde o çocukla arana mesafe koysan iyi edersin, o iyi biri değil!”

 

Ming Hua şaşkınlıkla karşılık verdi: “Abi, senin birine ilginç demen çok nadir görülen bir şey!”

 

Ming Yu’nun yüzü ciddileşti: “Hua hua, sözlerimi duymazdan gelme!”

 

Ming Hua yüzünde hoşnutsuz bir ifadeyle konuştu: “Daha önce de defalarca söyledim, bana Hua Hua demeyi bırak, evcil hayvan ismi gibi!”

 

Ming Yu içten bir kahkaha attı: “*Katil dikenli ‘Cehennemin Çiçeği’ Yeraltı Dünyası. Küçük kardeşim, Fei Li Şehrinde adın çıkmış bir kere, kim sana evcil hayvan muamelesi gösterebilir? Her neyse, seni bir kez daha uyarıyorum, o küçük kerata göründüğü gibi değil, ondan uzak dur.”

*##Yeraltı dünyası soyadları olan ‘Ming’ demek, ismi olan ‘Hua’ ise çiçek demekmiş. Bu nedenle böyle bir takma ad edinmiş.

 

“Oh, biliyorum.  Önce yurtlara gidip sonra da bir ev kiralayacağım. Diğer öğretmenlerle yaşamaya alışık değilim.” Ming Hua bunları masum bir tavırla söylemişti. Ancak kalbindeki merak iyice kabarmıştı. Hiçbir şeyden korkmayan bir karakteri vardı –Fei Li Şehrindeki namı abisinden aşağı değildi, boşuna ‘Katil dikenli ‘Cehennemin Çiçeği’ Yeraltı Dünyası’ gibi bir lakap almamıştı.

 

Bu esnada, Zhou Weiqing çoktan yurda dönmüştü ve Ming Yu’nun kardeşini uyarmak için kendisini aşağıladığından habersizdi. Gittiğinde ilk sınıfların çoğu kaydını yaptırmış, odalarına girmiş ve temizliğe girişmişlerdi. Özellikle erkek yurdundaki temizlik konusunda pek çok şikayet vardı. Yine de halkın çoğu evlerinde temizlik yapmaya alışkın olduğu için burada da kolayca üstesinden gelmişlerdi.

 

İlk katta yalnızca birinci sınıflar kalmıyordu, son sınıflar da katın derinliklerindeydi. Zhou Weiqing, kayıt alanındayken Fei Li Akademisinin 4 yıllık olduğunu duymuştu. Birinci sınıflar ancak 4. yıllarını tamamlayıp son bir sınavdan geçtikten sonra mezun olabiliyordu.

 

Odasına döndüğünde, odanın eskisine nazaran çok daha temiz olduğunu ve hiç değilse yaşanabilir hale geldiğini fark etti. Oda arkadaşları kendi ranzalarını düzenlemişti, onunki de aynı şekilde temiz nevresimlerle donatılmıştı bile.

 

İri Ma Qun, Zhou Weiqing’in döndüğünü görünce hızlıca ayaklandı. “Patron, dönmüşsün. Az önce yengemiz yatağını düzenlemeye gelmişti.”

 

Zhou Weiqing ona oldukça eğlenen bir ifadeyle baktıktan sonra sordu: “İri aptal, neden bana patron diyorsun?”

 

Ma Qun soğukkanlı bir tonla karşılık verdi: “Bu dünyada güç önemlidir. Patron, beni Cennetsel Cevherlerini bile kullanmadan dövdün, doğal olarak patronum olma yeteneğine sahipsin. Bu arada patron, sana şunu söyleyeyim, bu yılki birinci sınıflarda 4 Cennetsel Cevher Ustası var, sen, yengem ve ben dışında bizden önce kaydolan bir kişi daha var. Onun 2 Cevherli olduğunu duydum. Patron, senin kaç setin var?”

 

Zhou Weiqing, dürüst görünen ancak içten içe sinsi olan bu iri herifle dalga geçmek üzereydi. Ancak bir anda yurt kapısı gürültülü bir bang sesiyle açıldı.

 

Zhou Weiqing’in tepesi attı. Daha önce  Ma Qun ve diğerleri kapıyı sertçe açtığında rahatsız olmuştu. Ancak hepsi oda arkadaşları olduğu için boşvermişti. Ancak şimdi hepsi buradaydı, yine de kapıyı bu şekilde açmaya cüret eden başka biri vardı. Burası 4 yıl boyunca kalacağı odaydı! “S*ktir git, buraya ne için geldiysen, hemen cehennem olup git!!!” Zhou Weiqing bağırırken içinde kontrol edemediği bir öfke kabarıyordu.

 

Bu esnada odanın kapısı tekmelenerek açıldı ve 5 genç erkek içeriye girdi. Hepsi halka ait kıyafetleri giymişti, iri yapılıydılar ve kel kafalarında delici bakışları vardı. Odaya girdikleri anda Zhou Weiqing’in öfkeli bağırışını duydular ve yırtıcı bakışlarını ona yönlendirdiler.

 

Ma Qun göğsünü kabartarak Zhou Weiqing’in yanında durdu ve beşliye doğru bakarak konuştu: “Patronumu duymadınız mı? S*ktirin gidin gençler, hemen burdan cehennem olun! Değil mi patron?” Bunu söylüyor olsa da yarım adım geri çekilmeyi de ihmal etmedi ve Zhou Weiqing’i çarpık bir gülümseyişle önde bıraktı.

 

“Seni küçük velet, ölmek mi istiyorsun?” Kel üst sınıf öğrencilerinden biri ona bakarak bağırdı: “Bu kadar saçmalık yeter, size halk yurdunun kurallarını anlatmaya geldik.”

 

“Kurallar mı?” Zhou Weiqing içten bir kahkaha attı, bunu duyduktan sonra onları hemen kovalamaktan vazgeçmişti. “Az önce sizin üst sınıflar olduğunuzu bilmiyordum, lütfen kıdemlilerim, bize kuralları anlatın.” Bunu söylerken suratındaki mutlu gülümseme Ma Qun’un suratından bile daha dürüst ve masum bir ifade taşıyordu. Onun bir anda rahatladığını gören oda arkadaşlarının da yüzleri değişti ve küçümsemeye benzer bir surat takındılar.

 

Kel son sınıf öğrencisi soğuk bir şekilde humph dedi ve konuştu: “En azından akıllıymışsın küçük velet. Eh, bizim sevgili ufaklıklarımız olduğunuz için size çok bela olmayacağız. Unutmayın, gelecekte, her yurt odası, koruma ücreti olarak her ay 100 altın vermek zorunda. Bu halk yurdunun kuralıdır. Burda yeni olduğunuz için daha fazlasına sahipsinizdir; şimdi paranızı toparlayın ve bu ayın borcunu ödeyin.”

 

Hala Zhou Weiqing’in yanında durmakta olan Ma Qun lafa girdi: “Ödemek istemezsek ne olur? Oh, kendim için söylemiyorum, patronuma yardımcı oluyorum.”

 

Kel üst sınıfların Zhou Weiqing’e karşı harekete geçmemelerinin sebebi Ma Qun’du. Sonuçta o herif çok iri ve kaslıydı, orada metal bir kule gibi duruyordu. “Ödememek mi? Heh heh, o zaman kibar olmamızı beklemeyin ve bu akademide güzel vakit geçirmeyi unutun.”

 

Beş kel üst sınıf öğrencisi, korkutucu bir aura yayarak harekete geçmek ister gibi Güç Cevherlerini saldılar.

 

Sıradan halka ait öğrencilerin hepsi Cevher Ustası olmak zorundaydı ve bu beşli de Fiziksel Cevher Ustalarıydı, farklı renklerden yeşimler sağ bileklerinde parıldıyordu. Liderlerinin 3 Fiziksel Cevheri, diğer ikisinin 2 Cevheri, son ikilininse tek Cevheri vardı.

 

Kou Rui yatağından atlayarak sinirli bir şekilde lafa karıştı: “Siz de halktansınız, neden bize zorbalık etmek zorundasınız?!”

 

Liderleri humphladı ve küçümseyerek konuştu: “Size zorbalık edersem ne olurmuş küçük velet? Bunu unutma, bu dünyada yalnızca güç önemlidir.”

 

Zhou Weiqing elini kaldırarak Kou Rui’yi arkada tuttu ve Ma Qun’a baktı: “İri aptal, bana patron demiyor muydun? Hadi bakalım, bu kelleri dışarı at ve ben de seni yardımcım olarak kabul edeyim.”

 

Ma Qun’un dudakları büküldü ve sinirli bir şekilde karşılık verdi: “Bunu yapamam patron! Beni biliyorsun, darbe karşılamakta iyiyim, güç kullanmakta değil.”

 

Zhou Weiqing derin bir şekilde ona bakarken Ma Qun omurgasında bir soğukluk hissetti ve suratındaki siniri korumaya çalıştı.

 

Zhou Weiqing silik bir gülümseyişle onun sırtını sıvazladı ve şöyle dedi: “Az önce benim yardımcım olma şansını kaybettin.”

 

Ma Qun irkildi ve kaşları kalkarak kendi kendine düşündü. Bu herif gerçekten onun yardımcısı olmak istediğimi mi düşündü ?! O bunu düşünürken Zhou Weiqing çoktan yüzünü beş kel üst sınıfa çevirmişti bile.

 

“Sevgili kıdemlilerim, kendiniz mi kaybolmak istersiniz yoksa ben mi sizi göndereyim?” diye sordu Zhou Weiqing sakin bir şekilde.

 

Beş üst sınıf öğrencisi afalladı. Zhou Weiqing’in masum görünüşlü gülümseyişi çok kafa karıştırıcıydı; bu ifadeyle bu sözleri söylüyor oluşu karşısında sakin kalamadılar. “Ne dedin sen?!”

 

“Dedim ki, artık kaybolabilirsiniz.” Zhou Weiqing başka bir şey söylemeden bir adım ilerledi ve yumruğunu 3 Fiziksel Cevherli lidere geçirdi.

 

Kel lider, içgüdüsel olarak Zhou Weiqing’in yumruğunu engellemek için kollarını kaldırdı, ancak bir an sonra gürültülü bir *Bang* sesi duyuldu. Lider, Fiziksel Cevherinin verdiği güçlendirmeye rağmen arkasındaki üst sınıfın üzerine doğru havalandı ve ikisi birlikte yumruğun saf gücü yüzünden odadan dışarıya uçtular. Tam olarak aynı anda, Zhou Weiqing’in sol bacağı yıldırım gibi havalandı ve kalan üç adama üç tekme savurdu – ve diğer üç üst sınıf öğrencisi de kapının dışına çıkartıldı. Bu saldırılarda herhangi bir hile kullanmamıştı, yalnızca saf gücüydü bu yaşananlar. Beş Fiziksel Cevher Ustasının Cennetsel Enerji yetişim seviyeleri kendisininkinden çok düşüktü, ayrıca Fiziksel Cevherlerinin güçleri de ayrı bir mevzuydu. Böylece hiçbiri ondan gelen basit bir saldırıyı bile karşılayamamıştı.

 

Beş kıdemli teker teker koridora uçurulduktan sonra, Zhou Weiqing’in oda arkadaşlarının ağızları açık kaldı. Şu anda akıllarından geçen tek şey şuydu – O iri herif Ma Qun’un bu adama patron demesine şaşmamalı. Ne hayvani bir güç bu?!

 

 

#Bizim kerata iyice havalanmış, koğuş ağası gibi bir şey olmuş.
Siz mi çıkarsınız ben mi çıkartayım tavırları falan, vay bee! 

Acaba bizim kel abilerimiz gerçekten bu kadar güçsüz mü, bir karşılık vermeyecekler mi?
O zaman okuyup görelim arkadaşlar, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr