Çevirmen: Clumsy

Yi Shi tırnaklarıyla oynayarak tembel bir şekilde konuştu: “Ne yazık ki, sen aşkla zehirlenmiş olsan da ,senin erkeğin başka erkeklerden hoşlanıyor…”

“Seni lanet olasıca travesti, Ben, Senin Annen, seni indirmek için hayatımı riske atacağım!”  Küçük Çim öfke içinde bağırarak üzerine atılmak üzereydi. Ancak Shangguan Bing’er hızlıca onu tuttu ve engelledi. Eğer tüm Cennetsel Yay Birimindeki en tehlikeli kişinin kim olduğunu sorarsanız cevabı kesinlikle Yılan Bayan Travesti Yi Shi olurdu. Sık sık bu şekilde kavga ederlerdi ve Shangguan Bing’er de bu duruma oldukça alışkındı.

“Tamam millet. Yeter!” Hua Feng bağırdı.

2 bayan ve 1 travestinin bakışları ona döndü; Hua Feng ise Shangguan Bing’er’e dönerek sakince sordu: “Bing’er, 3. Yeteneğini Depolamayı tamamladın mı?”

Shangguan Bing’er başını salladı ve yanıtladı: “Evet öğretmenim. Başarıyla tamamladım.”

Hua Feng de başını salladı: “Bu çok iyi. Sen ve Küçük Wei artık kendinizi koruyabilecek yeterliliktesiniz. İkiniz de okçuluktaki gerçek sırlarımızı öğrendiniz, tek eksiğiniz daha çok pratik ve savaş tecrübesi. Yaklaşık 2 yıldır burdasınız ve artık ayrılma zamanı.”

Shangguan Bing’er şaşırmıştı: “Öğretmenim, benim ve Küçük Wei’nin gitmemizi mi istiyorsunuz?”

Hua Feng çaresizce yanıtladı: “Kendin de görüyorsun, Küçük Wei, Mu en ve Luo Ke Di bir araya geldiğinde Cennetsel Yay Birimimiz için büyük bir kaos yaratıyorlar. Aslında niyetim sizi birkaç ay daha tutmaktı, ama anlaşılan daha erken gitseniz iyi olacak. Aksi takdirde, Cennetsel Yay Birimimiz yakında dağılacak. Şimdi dönmen iyi oldu, ikiniz de hazırlanıp yarın ayrılırsınız. Benimle gel, sana söylemem gereken bir şeyler var.”

Shangguan Bing’er başını salladı. Öğretmeninin kolaylıkla karar almadığını biliyordu, ancak bir kez bir karar aldığında, fikrini değiştirmek çok zor olurdu. Bu yüzden gözlerinde hüzünlü bir ifadeyle Hua Feng’i ahşap eve takip etmekten başka bir şey yapmadı.

Küçük Çim meraklı bir şekilde Yi Shi’ye döndü: “Patron cidden o küçük velet Zhou Weiqing’i gönderiyor mu?”

Yi Shi cevap verdi: “Umduğun şey bu değil miydi? Niye? Şimdi ne oldu, gitmelerine katlanamayacak mısın?”

Küçük Çim ıslak saçlarını toplayarak mırıldandı: “O küçük velet oldukça sinir bozucu olsa da, sen de o çevredeyken Cennetsel Yay Birimimizin hayat ve kahkahayla dolduğunu düşünmüyor musun?”

Yi Shi önce kikirdedi, ardından da kuvvetli bir kahkaha attı: “Aptal kız, sen cidden Patronun senin sözünle onları kovaladığını mı sanıyorsun? Bunu bir süredir planlıyor olduğu çok açık.”

“Çok uzun süredir Patronu seviyorsun, nasıl ne düşündüğünü anlamazsın? O küçük velet Zhou Weiqing  son derece sinsi ve kurnaz olsa da aramızda onun inanılmaz yeteneklerini kıskanmayan mı var? Bu 2 yıllık sürede çoktan 5. Seviye Cennetsel Jing Enerjisini 11. Seviyeye çıkarttı! Dahası, yaşlı pisliğin okçuluk stillerinin çoğunu en iyi derecede öğrendi ve burda kalmaya devam etse bile, artık bizden öğrenecek bir şeyi kalmadı. Bu yetenekle, Cennetsel Yay Birimimizde daha fazla kalamaz; Zhou Shui Niu de halen pozisyonunu devralması için oğluna ihtiyaç duyuyor.”

Küçük Çimin gözlerinde bir endişe belirdi, klasik öfkesinden bir iz yoktu. “Kesinlikle! İmparatorluğumuz endişe verici bir durumda ve Bai Da İmparatorluğu Kalise’ye gittikçe daha da çok destek veriyor. Zhou Shui Niu’yu sevmesem de, o olmasaydı Cennetsel Yay İmparatorluğunun çoktan parçalanacağını itiraf etmek zorundayım.”

2 yıl önce, Buzlu Ruh Cennetsel Ayılarıyla olan savaştan sonra, Zhou Weiqing ve Shangguan Bing’er Cennetsel Yay Birimi üyelerini uyandırmıştı. Ama Küçük beyaz kaplanın durumunu onlara açıklamadılar, Hua Feng ve diğerlerine Ayıların bir anda orayı terk ettiğini söylediler. Cennetsel Yay Birimi Kampına döndükten sonra da 2 yıl boyunca sıkı çalışmalardan geçtiler ve bolca yetişim yaptılar.

Zhou Weiqing, Ölümsüz İlahi Teknik sayesinde inanılmaz acılar çekmesine rağmen çok hızlıydı, ayrıca Mu En’den de kıymetli okçuluk yetenekleri öğrenmiş ve çoğunu oldukça iyi kavramıştı. En şok edici şeyse, Cennetsel Enerjisinin bu iki yılda tam 6 seviye artmış olmasıydı, inanılmaz bir şekilde 11. Seviye Cennetsel Enerjiye erişmişti. Shangguan Bing’er ise çoktan nadir bir zeka olarak betimlense de, ancak 12. Seviye Enerjiye ve 3. Set Cennetsel Cevhere ulaşabilmişti ve Cennetsel Shen Enerji Aşamasına yeni girmişti. Görünen o ki Zhou Weiqing ona kolaylıkla yetişecekti.

Böylelikle, Zhou Weiqing’in okçuluk yeteneklerine daha çok odaklanması ve bir yandan da çiğneyemeyeceği büyüklükte lokmalar ısırmaması için, 2. Set Cennetsel Cevherini alsa bile Birleştirilmiş Ekipman almasına veya Yetenek Depolamasına izin verilmedi. Ama şahsi gücü çoktan 2 yıl öncekinden çok daha fazlaydı. Hatta, artık hala 5 Cevherli Fiziksel bir Cevher Ustası olan Luo Ke Di’yle kaybetmeden kapışabiliyordu. İlk Elementsel Cevherinin kıymetli Yeteneklerine gelince, bol bol pratikten sonra onları kolayca kullanabileceği bir aşamaya ulaşmıştı. Cennetsel Yay Birimi üyeleri, yalnızca Zhou Weiqing’in değil, Shangguan Bing’er’in de uzun süre Cennetsel Yay biriminde ya da Garip Cennette kalmayacaklarını biliyordu. Cennetsel Cevher Ustaları olarak onlar bundan çok daha büyük bir yere aitti.

…

----Ertesi gün. Şafak vakti. Cennetsel Yay Birimi Kampının ön kapısı.----

Cennetsel Yay Birimi Lideri, Nihai Suikastçı– Hua Feng, Yardımcı Lider, Yılan Bayan Travesti– Yi Shi, Dişi Volkan – Küçük Çim, Ok Kulesi – Han Mo, Gülle – Gao Shen, Sarhoş Düzenbaz – Luo Ke Di ve Tanrı Gözlü Pislik – Mu En, hepsi sıraya dizilmişti.

Önlerinde biri erkek, biri kız, iki kişi duruyordu. Kız olan tabii ki Shangguan Bing’er’di ve gözlerinde yaşlar vardı. Yanındaki erkek neredeyse 1.9 metreydi, fit bir genç boğa gibi görünüyordu; yüzündeki dürüst görünüm eskisine nazaran daha gerçekçiydi. Zhou Weiqing’in omuzlarında 2 yıl öncekinden hiçbir farkı olmayan küçük beyaz kaplan oturuyordu. Hala aynı tembel bakışlara sahipti, ama dikkatlice ve yakından bakılırsa, göz renginin değişip maviden hafif bir mora döndüğünü görebilirdiniz. Mükemmel beyaz tüyleri de kristallerden oyulmuş gibiydi ve kıpırdamadan durduğunda onu mükemmel bir heykel sanmak mümkündü.

Zhou Weiqing ve Shangguan Bing’er’in arkasında, sırtlarında altın tüyler olan bir çift siyah ayı duruyordu. Bu 2li artık küçük değildi, bedenleri 2 metre uzunluğa ulaşmıştı ve genişlemişti, özellikle büyük kafaları onları basit ve naif gösteriyordu. Ama, sıradan Cevher Ustaları onları gördüğünde kesinlikle dehşete düşerdi. Sonuçta onlar Buzlu Ruh Cennetsel Ayılarıydı! Hala çok genç olsalar da çoktan Zun Aşaması Cennetsel Canavarlar haline gelmişlerdi.

Gerçekte, Buzlu Ruh Cennetsel Ayılarının büyüyüşü bu kadar hızlı olmamalıydı. Normalde 10 yılda gerçekleşecek büyüme oranlarını onlar 2 yılda gerçekleştirmişti. Bu Cennetsel Yay Birimi üyelerinin oldukça kafasını karıştırıyordu ve ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, sebebini anlayamamışlardı.

Hua Feng hafifçe gülümseyerek Zhou Weiqing ve Shangguan Bing’er’e baktı: “Bütün güzel şeyler sona erer. İkiniz de bu 2 yılda Cennetsel Yay Birimimizde çok şey öğrendiniz. Umarım gelecekte ne olursa olsun, ne kadar güçlenirseniz güçlenin, ana yurdunuzun bizim Cennetsel Yay İmparatorluğumuz olduğunu unutmazsınız.”

Shangguan Bing’er kuvvetli bir şekilde başını sallayarak yanıtladı: “Öğretmenim, merak etmeyin. Ben ve Küçük Şişman, sahip olduğumuz her şeyi ana yurdumuza borçluyuz. Sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacağız!”

Küçük Çim sinirli bir şekilde konuştu: “Kardeş Feng, içinde bulunduğumuz duruma bak, sen hala o büyük ideallerinden bahsediyorsun. Bing’er tanıdığım en kibar, en nazik kız, neden seninle bunları konuşmak zorunda olsun? Bing’er gel, Ablan sana sarılsın.” Bunları söyledikten sonra kollarını açtı ve Shangguan Bing’er’e kocaman, samimi bir şekilde sarıldı. Bu noktada, Shangguan Bing’er gözyaşlarını daha fazla tutamadı ve o da Küçük Çim’e sıkıca sarıldı, başını onun omuzlarına yasladı. Küçük Çim’in gözleri de gözyaşlarıyla buğulanmıştı.

Bir süre sonra ikili ayrıldığı anda Luo Ke Di de kollarını açarak Shangguan Bing’er’e sarılmaya kalktı. “Ben de sarılmak istiyorum!”

Sarılmayı başardığı kesindi… ama ne yazık ki sarıldığı kişi Shangguan Bing’er değildi, ondan çok daha iri, dürüst görünümlü bir yüzdü– yani Zhou Weiqing.

Luo Ke Di, Zhou Weiqing tarafından kucaklanınca kemiklerinin zorlandığını hissetti ve gürültülü bir şekilde bağırdı: “Lanet olsun, seni küçük velet, bırak beni!”

Zhou Weiqing ancak o zaman Luo Ke Di’yi bıraktı ve endişeli bir şekilde konuştu: “Abicim, iyi misin? Ayrılmak üzereyim ve çok duygulandım.”

Luo Ke Di humphladı: “Rol kesmeyi bırak küçük velet! Ben, Senin Baban, Bing’er’e sarılmaya çalışmıştım, bir şey kaybedecek değil sonuçta.”

Zhou Weiqing kafasını düzenli bir şekilde sallayarak konuştu: “Küçük Çim Ablanın sarılmaya izni var, ama senin yok. Dişi olduğu sürece, bir domuz bile olsa, sarılışın karşındakini muhtemelen hamile bırakır! Abi, takma adının Düzenbaz olduğunu unutma! En üst düzey Düzenbaz!”

“Sen…” Luo Ke Di öfkeyle bağırdı, sıçrayarak Zhou Weiqing’e dersini vermek istedi. Ancak içinde bulundukları durumda yapabileceği bir şey yoktu. Sonuçta, Zhou Weiqing’in kuvveti kesinlikle dehşete düşürücüydü, 2 saf Kuvvet Fiziksel Cevheriyle, gücü 6 Cevherli yarı kuvvet Fiziksel Cevherli Mu En’e bile eş değerdi!

Zhou Weiqing’in Fiziksel Cevheri saf bir kuvvet Cevheriydi ve sıradan bir Fiziksel Cevher Ustasından 1.5 kat daha iyi olmalıydı ama gerçekte olan bu değildi. Yuttuğu siyah incinin de etkisiyle, 2 yıl içerisinde fiziksel kuvveti çok daha büyük miktarlarda artmıştı. Son zamanlarda, canı sıkıldığında ve mola verdiğinde, iki bebek Buzlu Ruh Cennetsel Canavarıyla ikiye tek çarpışıyordu!

“Küçük Wei.” Han Mo ona doğru yürüdü. Pek konuşkan bir adam değildi ve yalnızca Zhou Weiqing’e sarıldı. “İyi yaşa.”

Zhou Weiqing de oldukça ciddileşti, şakacı gülüşünü saklayarak ona sarıldı. “Öyle yapacağım.”

Sarılma sırası Gao Shen’deydi . “Küçük Wei, daha çok adam öldürmeyi unutma. Erkekler daha çok erkeksi olmak için daha çok adam öldürmelidir!”

Arkasından Yi Shi geldi, ama Zhou Weiqing o ‘kadının’ kendisine sarılmasına izin vermeyip, ‘o kadını’ sinirlendirdi.

Son olarak Mu En ve Hua Feng de yanına geldi. Hua Feng, Shangguan Bing’erin kafasına dokundu ve silik bir şekilde gülümseyerek konuştu: “Öğretmenin daima seninle gurur duyacak.”

“Öğretmenim!” Shangguan Bing’er duygularını kontrol edemeyip ağlayarak Hua Feng’in kollarına atıldı. Yan taraftan olanları izleyen Zhou Weiqing’in kaşları kalkmıştı, ama bir şey yapma dürtüsüne hakim oldu.

“Öyle bakmayı bırak küçük velet. Gelecekte, dışarı çıkıp zorbalığa uğrarsan, kimseye benim öğrencim olduğunu söylemesen iyi edersin!” Mu En bunları söyledi ve homurdandı.

Zhou Weiqing dikkatli bir şekilde yanıtladı: “Öğretmenim… sizin öğrenciniz olmak öyle büyük bir onur veya saygınlık falan değil!”

#Duygusal bir bölüm oldu. Bütün tuhaflıklarıyla alıştığımız 'Garip Cennet'i bırakıp yeni maceralara yelken açma vakti geldi.
Bakalım bundan sonra neler yaşayacağız. 
Öğrenmek için okumaya devam!