Bölüm 171: Büyük Uçurum Köyünde Savaş

avatar
3544 3

God and Devil World - Bölüm 171: Büyük Uçurum Köyünde Savaş


Çeviren: Arthas

Düzenleyen: Hedera

Kong Tianyu’nun soğuk sesi bir kez daha yankı bularak mahkumların geri çekilmesini emretti.

Çekilme emrini duyan  mahkumlar ellerindeki pala ve kalkanları atarak son hız geri çekilmeye başladı. Kalkanlar oldukça ağırdı ve hızlarını çarpıcı bir biçimde düşürüyordu. Savaştıkları kısa süre içerisinde üç yüzden fazla zombi öldürmüşlerdi, bu da staminalarını oldukça düşürmüştü.

Mahkumlardan yayılan savaşma arzusuda kaçmaya odaklandıklarında kayboldu. Biraz önce hayatlarıyla bir kumar oynayıp olabildiğince çok zombi öldürmeye çalışmışlardı. Canla başla savaşmaları da ortaya büyük bir savaşma arzusu ortaya çıkartmıştı. Şimdi geri çekilme şansları varken savaşmaları için bir sebep kalmamıştı.

Kong Tianyu geri çekilen mahkumlara bakarak “Ellerinizi başınızın üzerinde birleştirip yere çökün. Emre uymayan biri olursa ne olacağını iyi biliyorsunuz.”dedi.

Eğer mahkumlar kafası kopmuş tavuk gibi oradan oraya koşarlarsa Yue’nun kampının içerisinde panik ve kaos ortamı oluştururlardı. Bu da şu anki durumlarında olabilecek en kötü senaryalordan biriydi.

Mahkumlar silahlar karşısında hemen yere çöküp, Kong Tianyu’nun emri doğrultusunda yere çöktüler.

Yakın Savaş Biriminden üç kişi ileri çıkıp her birini dikkatlice kontrol etti ve yaralananları başka bir yere götürdü. Zombilerle savaşlarında mahkumlardan yirmi üç kişi yaralanmıştı. Bu yaralı adamlar ise acımadan infaz edildi.

Silah sesleriyle birlikte yere düşen silah arkadaşlarını gören mahkumlar, korkudan bir kaslarını bile oynatamaz halde yere bakmaya devam ettiler.

Tekil durumda normal zombiler hiç de korkutucu değildi. İnsan ırkına en büyük tehditleri taşıdıkları virüstü. Bu yaratıklar oldukça yavaş ve sadece büyük sayılarda tehlikeli duruma geliyordu. Savaştıkları bu kısa sürede mahkumlardan hiç biri canlı canlı yenmemişti.

Fakat yaklaşık dörtte biri çizilmiş veya ısırılmıştı. Ellerinde zombi virüsüne karşı koyacak ilaç olmadığı için de Yue adamların öldürülmesine karar vermişti. Mahkumların zombiye dönüşüp diğer insanları da dönüştürmesini istemiyordu.

Yue zombilere ne kadar ateş ederlerse etsinler ilerlemeye devam ettiğini görünce tüm sabrını kaybedip “Tüm Yakın Savaş Birimleri, benimle birlikte ileri çıkın!”dedi. Yakın Savaş Birimleri zombileri öldürmekte silahlardan daha etkiliydi.

Yue ileri çıkar çıkmaz tüm Yakın Savaş Birimi üyeleri arkasından fırladı.

Fakat Yakın Savaş Biriminin bile her üyesinde Sistem ekipmanı bulunmuyordu. Yue’nun herkesi silahlandırmaya yetecek kadar İmitasyon Tang Kılıcı yoktu. Aralarında bazıları mahkumlar gibi pala kullanıyordu. Palanın, İmitasyon Tang Kılıcından tek farkı deneyim küresi kazandırmamasıydı.

Yakın Savaş Birimleri zombilere çılgınca saldırmaya başladı.

Yakın Savaş Birimleri gelişimcilerden oluşuyordu. Hepsi hatrı sayılır miktarda zombi öldürmüştü. Ayrıca giydikleri Deniz Yılanı Zırhından dolayı zombilerin onları yaralama gibi bir şansı yoktu. Yakın Savaş Birimi üyeleri zombiler tarafından çevrilmediğinden emin olduğu sürece ölmeleri çok zordu. Bu durumun tam tersi de zombiler için geçerliydi. Yakın Savaş Birimi üyelerinin her saldırısında en az bir zombi ölüyordu.

Keskin nişancılarda, Yakın Savaş Birimine uzaktan destek çıkıyordu. Ateş etmeyi hiç kesmeden zombileri teker teker indiriyorlardı.

Yue ve yanındaki elli kadar adamın uzun uğraşları sonucu zombilerin sayısı çok daha kolay uğraşılabilecek bir sayıya inmişti. Bunun yanında Yakın Savaş Birimi üyelerinin hepsinin staminaları tükenmişti. Şuan ayakta kalmak bile onlar için çok zor bir şeydi.

Diğer takım üyeleri tükenmiş olsa da Yue ve White Bones daha yeni ısınmıştı. Kalan birkaç düzine zombi de onlar için tehlike oluşturmaktan çok uzaktı.

Kalan son zombinin de kafasını kestikten sonra Yue bir rahatlama nefesi alarak “Sonunda kazandık.”dedi.

Bu zombiler 1. Seviye olsa da sayıları beş binden fazlaydı. Üstlerine birkaç kere yoğun ateş açmalarına rağmen kalanların sayısı hâlâ binden fazlaydı. Bu kadar zombiyi öldürmek için takım olarak çalışsalarda staminları kritik derecede düşmüştü. Dinlenmedikleri sürece savaşa devam edemeyecek durumdalardı.

Yue yere çökmüş adamlarını izlerken kendi kendine “Bu sefer düşmanı gerçekten küçümsedim.”dedi.

Yue bu savaşa birliklerinin sadece yarısını getirmişti. Askerlerinin deneyimlenmesini istese de gereğinden fazla asker getirdiğini düşünmüştü. Fakat zombileri kontrol edebilen bir varlığın olabileceği ihtimalini hiç hesaba katmamıştı. Eğer Yue’nun kişisel gücü ve Yakın Savaş Birimin büyük gayretleri olmasa bu seferin sonucu büyük bir yenilgi ile sonuçlanacaktı.

“Gerçekten, nasıl bir şey bunları kontrol ediyor?!”

Yue, bu kontrol etme olayına karşı şüpheli ve meraklıydı. Yanına sadece White Bones’u alarak köye doğru ilerlemeye başladı.

Yue’nun astlarından çok daha fazla gelişmesi ve düzenli olarak staminasını artırmasının yararlarını bugün ortaya çıkmıştı. Eğer aktif yeteneklerini kullanmazsa staminası uzun süre dayanırdı. Adamları hareket edemeyecek durumdayken onun hâlâ enerjik hissetmesinin nedeni buydu.

Büyük Uçurum Köyünün içi tamamen boştu. Çeşitli yerlerde siyah kan lekeleri olsa da köyün içerisine hiç zombi yoktu.

“Galiba şüphelerimde haklıymışım gibi duruyor. Bir şey gerçekten bu zombileri kontrol ediyor olmalı.”

Taştan At Kasabasına saldırdıklarında dışarı çektikleri zombilerin sayısı inanılmaz büyüklükte olsa da kasaba merkezinde hâlâ biraz zombi kalmıştı. Fakat burada tek bir zombi bile olmazdı. Bunun anlamı bir şeyin zombileri dışarı çıkartıp Yue’nun birliğine saldırmaya zorladığı belliydi.

Gizemli bir yönetici, Yue’nun birliği için iyi bir şey olmazdı.

Eğer bu zombileri kontrol edebilen varlıklardan Lei Jian Şehrinde ( Yıldırım Nehri Şehri) de varsa yüz bin zombiden oluşan bu orduyu durdurmak imkansıza yakın bir şey olurdu.

Yue’nun şuanki gücü, Taştan At Kasabasını ele geçirdiği zamankine kıyasla çok daha fazla olsa da harcadığı mühimmat katlarca fazlaydı. Ayrıca adamları da hareket edemeyecek kadar yorgun düşmüştü. Sadece beş bin zombi bile onları bu hâle getirdiyse, yüz bin zombi cidden büyük bir problem olurdu.

Bu yüzden bu varlık yok edilmeliydi. Lei Jiang Şehrine kaçmasına kesinlikle izin verilmemeliydi.

Yue şu anda bulunduğu sokakta herhangi bir hareket belirtisi olmasa da White Bones ile birleşip kemik merdiven oluşturarak bir süpermarketin tepesine çıktı. Bu süpermarketin çatısında tüm alan gözler önüne seriliyordu. 500 kilometre ötesini görmeni sağlayan “1000 Li Gözlerine” sahip olmasa görüş alanı oldukça iyiydi. Seviye atlarken gelişen tek şey fizikse kuvveti değldi, görüş mesafesi gibi pasif sayılabilecek özellikleri de gelişim gösteriyordu.

Köyün doğu kanadında  sekiz L2 ve yedi S2 gruplanmış bir şekilde kaçıyordu. Fakat garip bir şekilde sanki bir şeyi koruyormuş gibi hareket ediyorlardı.

Yue yeni bir merdiven oluştrurarak çatıdan yavaşça yere indi.

Yere indiği anda son hızı ile gördüğü o küçük gruba doğru ilerlemeye başladı.

Yue, gelişim gösterirken çevikliğe de baya puan eklemişti. Buna ek olarak ekipmanlarının  çoğu çeviklik arttıran özelliklere sahipti. L2’ler oldukça güçlü olmasına rağmen çok yavaşlardı. S2’ler de oldukça hızlı olmalarına rağmen şuanki hareket hızları maksimum hızlarından oldukça düşüktü. Grubun en yavaşı L2’ler olduğu için tüm grup onlara uygun hızda hareket ediyordu. Yue’nın hızıyla on beş zombilik bu grubu yakalaması çok uzun sürmedi.

Yue grubu yakaladığında korudukları şeyi açıkça görebildi. Gri renkliydi. Boyu oldukça kısa olmasına rağmen kafası oldukça büyüktü. Uzun gözleri ve keskin dişlerle dolu ağzı vardı. Sanki at sürüyormuşcasına bir L2’nin kafasına oturmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr