Bölüm 153: Cheng Yu

avatar
3688 4

God and Devil World - Bölüm 153: Cheng Yu


Çeviren: Arthas

Yue, suikastçinin nişancılığını içinden övmeden edemedi.

Yue, Gölge Adımları’nı başlatınca hızı çok yüksek bir kademeye çıkmıştı. Maskeli adamın ger, çekilme ateşinden sakınmak için siper alması gerekse bile inanılmaz hızı  aradaki mesafeyi kapatmaya olanak sağlıyordu. Arayı kapatmayı başardığı anda bıçağını savurdu. Bıçağın hızı şimşek kadar hızlıydı.

Eğer sadece nişancılık dalını ele alırsa Yue, maskeli adamdan alt seviyede olduğunu kabul etmek zorunda kalırdı. Bulduğu her fırsatta özenle nişancılığını geliştirmeye çalışsa da antrenman yaptığı süre oldukça kısaydı.

Gizemli suikastçi zayıf biri değildi. Yue arayı kapattığı anda silahını atarak Jian Kılıcını çekti. Suiakstçinin Jian Kılıcı hafif bir yay çizerek Yue’nun bıçağı ile çarpıştı. Bıçak suiakstçinin kıyafetlerine bile değmeden yana savruldu.

Fakat Yue pes etmeden, baskın hızını kullanarak bıçağı ile suiakstçiye doğru seri delme hareketleri yaptı. Bıçak saldırıları ile Yue’nun hızı birleşince metal bir fırtına oluşturuyordu.

Suiakstçinin hızı Yue’nun altında olsa da kılıç ustalığı daha iyiydi. Birkaç saptırıcı savunma hareketi ile kıl payı da olsa Yue’nun tüm saldırılarından kurtuldu.

İki adamın çarpışması zirveye ulaşırken karanlıktan, kemik bir kazık suiakstçiye doğru bir füze gibi uçtu.

Suiakstçinin gözleri parladı ve kılıcı ile kemik kazığı bertaraf etti. Aynı anda bedenini yana bükerek çarpması durumunda delip geçecek darbede tamamen kaçınmaya çalıştı.

Suikastçinin dikkatini tamamen kemik kazıktan kaçınmaya verdiği o kısa anda Yue avantajı eline alarak tüm gücüyle bir tekme savurdu. Adamın beline gelen tekme birkaç metre uçmasına sebep oldu.

Gecenin karanlığında kemik kazıklar, maskeli adamın üstüne yağmur gibi yağmaya başladı.

Siyahlı adam tekmenin etkisiyle ağız dolusu kan tükürdükten sonra kendine doğru gelen kemik kazıkların farkına vardı. Hızını birden üç katına çıkararak kemik kazıkların hepsinden kurtuldu. Ardından birkaç kalp atışı süresinde gecenin karanlığında gözden kayboldu.

Yue’nun gözlerinde titrek bir ışık belirdi ve suiakstçinin hemen ardından o da gecenin karanlığında kayboldu.

Siyahlı adam yaraları ile mücadele ederek, ara sokaklardan geçti ve sonunda ıssız bir yerdeki göze çarpmayan bir odaya girdi.

“Cheng Yu Ge! Ne oldu sana?”

“Cheng Yu Ge, iyi misin, yaralandın mı?”

(Arthas Notu: “Ge” Çinliler arasında kan bağı olmayan kardeş sayılabilecek kişiler için kullanılan bir terim. İngilizce çevirmene teşekkürler.)

Oda sadece bir mumla aydınlanıyordu. Bu kısık ışıkta seçilebilen şeyler; odanın otuz metre kareden az olduğu ve içinde hiç biri daha on üç yaşına bile girmemiş dokuz çocuk olduğuydu.

Siyahlı adam odaya girdiği anda çocuklar etrafını sararak endişeli bir şekilde adamı soru yağmuruna tuttular.

Cheng Gu maskesini çıkarınca ortaya yakışıklı fakat solgun bir yüz çıktı. Adam öksürük krizine girip bir ağız dolusu kan daha tükürdü. 

Cheng Yu’nun kan kustuğunu gören çocuklar paniğe kapılıp odadakileri tüm dolapları araştırarak Cheng Yu için ilaç aradılar. Fakat tek bulabildikleri biraz yara bandı ve ağrı kesici dışında bir şey bulamadılar.

O sırada White Bones’un baltası kapıyı ikiye böldü ve Yue tereddütsüz bir şekilde içeri girdi.

“Çocuklar?”

Yue’dan yayılan, ve siyahlı adama karşı olan öldürme arzusu içerideki çocukları gördüğü anda kayboldu.

Kıyametten sonra zamanın değişmesi ile erkeklerin çoğu şeytana dönüşmüş. Ortada ahlak diye bir şey kalmamıştı. Bir parça ekmek için kendini satan kadınlar, bir buğulanmış çörek için birbirini öldüren insanlar her yerdeydi. Yamyamlaşan insanlar bile vardı.

Düzenin parçalandığı bu yeni dünyada Cheng Yui çocukları koruyan biriydi.

Cheng Yu çaresiz bir ifade ile “Çocuklara zarar verme, ne istersen yaparım.”dedi.

Kıyametten önce Cheng Yu en iyi katillerden biriydi. Çeşitli öldürme şekillerinde profosyonelleşmişti. Kılıç ustalığı şehrin içinde en iyisiydi. Çeşitli kişilerle sayısız anlaşma yapmıştı.

Kıyamettem sonra herkes gibi o da Long Hai Şeehrine gelmişti. Yetenekleri olağanüstü olsa da şansı öyle değildi. Tanrı ve Şeytan Sistemi onlara silah olarak tahta kılıcı verdiğinde yanında silahları ve kılıcı bulunuyordu. Her mantıklı insanın yapacağı gibi tahta kılıcı göz ardı ederek yanındaki silahlarına güvenmişti. Yeni dünyanın kurallarına göre sistemin vermediği silahlar dışında ne kadar öldürürsen öldür herhangi bir deneyim kazanamadığı için ilk günler hiç seviye atlayamamıştı.

Gelişim yapmanın sırrı keşfeldiği sıralarda o çoktan Long Hai Şehrine varmış tüm sistem ekipmanlarına el konulmuştu. Zorlukla öldürdüğü bir gelişimciden aldığı İmitasyon Tang Kılıcı ile gelişime başlamıştı ve şuan 8. seviyedeydi. Fakat normal zombilerin yetenek düşürme oranı çok düşük olduğu için yetenek açısından büyük bir eksiği vardı. Yetenek eksiği yüzünden zirve bir gelişimci sayılmıyordu.

Zirve durumunda bile Yue’nun dengi değilken şuan yaralıydı. Yue’dan tekmeği yediği anda savaşmaya devam ederse öleceği kesindi.

Yue, Cheng Yu’ya baktıktan sonra bakışları odayı süpürdü ve soğuk bir sesle “Seni, kim gönderdi?”diye sordu.

Cheng Yu bir süre tereddüt ettikten sonra soğuk bakışların kendi üzerinde değil de çocukların üzerinde olduğunu farketti ve çaresizce “Buz Kralı Zhang Yun.”dedi.

Cheng Yu için bu odadaki dokuz yetim, suikastçilerin iş ahlakından daha önemliydi.

Yue’nun gözleri yoğun bir öldürme arzusu ile parlarken “Yine!”dedi. Çoktan onu iki kez öldürmeye çalışmıştı. Çoktan onu en ufak bir merhamet göstermeden öldüreceğine karar vermişti.

Yue , Cheng Yu’ya dönüp “Ne kadar ödedi?”diye sordu.

“Bin kilo yiyecek.”

Kıyametten önce Cheng Yu 100,000 Çin Doları altına iş yapmazdı. Fakat kıyametten sonra bin kilo yiyecek onun gibi zirve bir suikastçinin hayatını satması için yeterliydi.

Yue bakışlarını Cheng Yu’dan çekmeden “Taştan At Kasabasının lideriyim. Cheng Yu, benim için çalışmanı istiyorum. Kabul edersen çocukların daha iyi bir hayatı olur. Yaşıtları ile birlikte sınıflarda eğitim görebilirler. Karınlarını doyurabilirler. Süt bile içebilirler.”dedi.

Cheng Yu’nun yeteneğine karşı Yue’nun yüksek seviyesi olmasa kesinlikle ölürdü. Cheng Yu’nun en büyük engeli şansıydı. Eğer Yue onu şimdi geliştirirse ilerde potansiyeli çok yüksek bir genereal elde edeceği kuşkusuzdu.

Cheng Yu direkt “Eğer onlara iyi bakacağınıza söz verirseniz, hayatımı size satarım.”dedi.

Cheng Yu farklı bir seçeneği olmadığına inanıyordu. Eğer çocukların yaşamlarına devam etmelerini istiyorsa Yue Zhong ile çalışmalıydı. Cheng Yu için bu yetimler her şeydi. Bu acımasız dünyada insanlığın hâlâ yaşadığının belirtileriydi.

Kıyamet sonrası çoğu kişi hiç umut olmadığına inandığı için kendini öldürmüştü. En az onlar kadar umutlarını kaybetmiş, yaşayan ölülerden hiç farkı olmayan insanlar vardı. Sadece bir amacı ve inancı olan biri bu zalim dünyada hayatta kalabilirdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr