Bölüm 130: Kampı Ele Geçirmek

avatar
4123 4

God and Devil World - Bölüm 130: Kampı Ele Geçirmek


Çeviren: Arthas

H1’in bedeni yavaşça yere düşerken, büyük beyaz bir deneyim küresi Yue’nun içine girdi. Zombiden ise 100 Yaşam Parası, bir yetenek kitabı ve yeşil hazine kutusu düştü.

(Arthas Notu: Yaşam Parası=Hayatta Kalma Parası)

Yue düşenleri topladığı gibi aşağıya inmeye başladı. Savaş hâlâ bitmemişti ve Yue’nun olabilidiğince hızlı geri dönmesi gerekiyordu.

Yue ve arkasındaki White Bones aşağı iner inmez zombi katliamına kaldıkları yerden devam ettiler. Kapının girişine giderken bile en az yirmi zombi öldürmüşlerdi.

Yue, on yakın savaş birimi üyesinin ikili gruplar hâlinde çalıştığını gördü. Birbirlerini destekleyip zombileri teker teker öldürüyorlardı.

Onların arkasında Yue’nun özenle seçtiği uzman nişancılar vardı. Aradaki uzun mesafeye rağmen özenli atışlarla zombileri indiriyorlardı.

İki PSA ve Humvee ise ateşi kesmiş bekliyorlardı. Mühimmat, Yue’nun şuanki durumu için çok önemliydi. Çünkü yeri doldurulamıyordu. Üretime başlamadan mühimmatları sadece zombilerin çok kalabalık olduğu yerlerde kullanmak daha mantıklıydı.

Greenie’nin de savaşta önemli bir yeri vardı. Zombi kalabalığının içine dalıp gaga darbeleriyle zombilerin beyinlerini dağıtıyordu. Zombi enfeksiyonuna bağışıklı olması onu böyle savaşlar için bir hazine yapıyordu. Bazen zombi yediği bile oluyordu.

Hâlâ yirmi kadar üye düzenli olarak zombi kalabalığına ateş ediyordu.

Yue aralarında kalan zombileri hızlıca öldürüp adamları ile buluştu. Çılgınca kafa kesmeye devam ederek yaklaşık bir saat sonra savaşı bitirdiler.

Herkes içeri girip kıyıda köşede kalan zombileri temizlemeye başlamıştı.

“Turnayı gözünden vurduk! Bu sefer turnayı gözünden vurduk!”

Yue kampı gezerken 86 tip 7.62  kalibrelik makinalı tüfeklerle donatılmış on tane Humvee bulmuştu. Keyfine diyecek yoktu.

Artı olarak iki tane 14.5 kalibrelik uçak-savar tüfekli iki PSA da vardı.

Bu araçlar Yue’nun eline geçtiği gibi Yue’nun gücünün büyük bir gelişme göstereceği kuşkusuzdu.

Liu Yan girdiği bir depodan aceleyle çıkarken heyecanla “Kaptan Yue! Çok şanslıyız! Çok! Hızlıca gelin.”diye bağırmaya başladı.

Yue depodan içeri girer girmez kalbi gördüğü silahlarla sonsuz bir heyecan seline kapıldı.

95 tip 5.8 kalibrelik silahlar, havan topu, bomba atıcı, çok amaçlı süngü, 89 tip 12.5 kalibrelik ağır makinalılar, 39 tip otomatik bomba atıcı, ikili 14.5 uçak-savar tüfekleri ve sekiz tane füze atar.

(Arthas Notu: Hiçbir kelimeyi bilmiyordum, yanlışım varsa kusura bakmayın.)

Halk Özgürlük Ordusunun standart silahlarından büyükçe bir miktarda vardı. Burada bulunan mühimmatlarla bir müfreze insanı silahlandarabilirlerdi.

(Arthas Notu: Müfreze 500-800 kişi arası değişen askeri birliktir.

Büyük bir mühimmat deposu, şarapnel topları, bombalar, el bombaları ve 9 adet anti-tank kırmızı başlıklı füze bulmuşlardı.

Yue ve ordusu artık, insanların kuş avladığı silahlarını modern silahlarla değiştirebilirlerdi. Şuanki savaş güçleri düzenli Halk Özgürlük Ordusunun bir müfrezesi ile karşılaştırabilirdi.

Modern savaş araçları çok önemliydi. Yue burada buldukları silahlar ile daha önce çekindiği Long Hai Şehrinin askeri birliğinden korkamasına gerek kalmamıştı.

Yue tüm bu silahlara bakarken biraz melankoli havasındaydı. Bu kadar silahı vardı fakat bunlarla ilgilenebilecek elit bir adamı yoktu.

“Adım adım ilerleyeceğim!”

Başını sağa sola sallarken, kampın dışına doğru ilerlemeye başladı.

Yue’nun işe aldığı insanlar buldukları mühimmatları araçlara yüklerken istemsizce gülümsüyorlardı. Her birinin yüzünden mutluluk akıyordu. Çünkü onlar bile silah ve mühimmatla daha güçlü olacaklarını biliyordu. Bunlar diğer insanlar veya zombilerle uğraşırken zorunlu malzemelerdi.

Xia Yue ve koruması Gao Ying, Yue’ya doğru ilerliyordu.

Yue, Xia Yue’ya bakıp boğukça “Anlaşmamız gereği artık özgürsünüz Bayan Xia Yue.”dedi.

Yue sözleri hakkında ciddi biriydi.  Verdiği hiçbir sözü çiğnemezdi.

Xia Yue, Yue’ya bakarken “Kısa bir süre Taştan At Kasabasında kalabilir miyim?”diye sordu.

Taştan At Kasabası, Yue’nun kontrolü altında düzenli olarak insan alıyordu. Kasaba eski sınırına ulaşmak üzereydi. Yue’nun insanlara karşı acımasız değildi. Çalışanlara haklarını veriyordu. Ayrıca düzeli devriyelerle duç oranı baya bi düşüktü. Suç işleyen azınlığa ağır cezalar verilmesi de, duvar yapımında karşılıksız çalışmak gibi, insanları geri tutuyordu. Xia Yue ve Gao Ying bile bir süre kalmak istemişti.

Yue, bakışlarını yavaşça Xia Yue’ya çevirirken “Kalabilirsiniz tabiki. Fakat bizim sistemiminiz bir üyesi değilsiniz, afet yardımındaki kadar yiyeceğiniz olur. Kendi yiyecek probleminizi kendiniz çözmelisiniz.”dedi.

Karşısındakilerin yüzü değişti. Çok fazla yiyecekleri yoktu. Yue’yu takip edersek balık, pirin. ve sebze yiyebileceklerini düşünüşlerdi. Fakat sulandırılmış un çorbasına katlanamazlardı.

Xia Yue dişlerini birbirine sürterken “Peki bize bir araç verebilir misin? Tüm yolu kendimiz mi gideceğiz?”dedi.

Yue bir saniye kadar düşünüp “Alabilirsiniz fakat yanınıza koruma vermem. Kendi başınıza gitmelisiniz.”dedi.

Kamptan getirdikleri malzemelerle dolu olan araç konvoyu asil bir şekilde Taştan At Kasabasına giriş yaptı.

Tüm kasaba konvoyun gelişi ile kaynamaya başladı. Getirdikleri malzemeler çok abartılıydı. Binlerce zombiyi anında yok edebilirdi. Bu da onlar için yaşamak anlamına geliyordu.

Kampa geldikten sonra Yue; Xia Yue, Kong Tao ve Gao Ying’e bir jeep verip Taştan At Kasabasını terk etmelerine izin verdi.

(Arthas Notu: Zeka basan zombi çıksada seri harektlense.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44265 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr