Bölüm 119: Aile Köyü

avatar
4394 5

God and Devil World - Bölüm 119: Aile Köyü


God and Devil World Bölüm 118: Aile Köyü

Çeviren ve Düzenleyen: Arthas

Yue önce bıçak tutana sonra arbalet tutana baktı ve “Buraya sadece yön sormaya geldim, liderinizle görüşebilir miyim?” dedi.

Z-Çağında yaşayan herkes tetikteydi. Yue’nun varlığı ise bu insanların tetikteliğini birkaç kat arttırmıştı.

Arbalet tutan Yue’nun yanında uysalca duran Greenie’ye bakarak tereddütle “Buradan istenmiyorsunuz, lütfen ayrılın.” dedi.

Eğer adamın yanında duran kuş olmasaydı bu kadar nazik olmaz s*ktirip gitmesini söylerdi.

Bıçak tutan, Yue’ya baktı ve ardından gözleri arkasındaki büyük kuşa takıldı. Daha önce böyle eşsiz güce sahip bir yaratığı evcilleştiren birini görmemişti.

Yue, karşısındakilere baktı, kaşları kırışmıştı. White Bones’a dönüp “Yakala.” emrini verdi.

Ruh ateşi White Bones’un boş göz çukurlarında alevlendi. Ardından yerinden bir ok gibi fırladı.

White Bones’un harekete geçtiğini gören arbaletli panik yapıp yayını ateşledi. Ok yıldırım hızıyla White Bones’a ilerledi fakat ulaşamadan iskeletin baltası tarafından durduruldu.

“Çok güçlü!”

Okun yarı yolda White Bones tarafından durdurulduğunu gören köylünün gözleri korkuyla dolmuştu, silahını fırlatıp kaçmaya başladı.

White Bones hızlıca arbaletini atıp kaçan adama yetişti ve elinin keskin yeriyle ensesine vurup bayılttı.

Diğeri bıçağını White Bones’a doğru salladı fakat o da hedefine ulaşamadan bir balta darbesi ile silahını kaybetti. Ardından bayıldı.

Küçük köyün içinde bir alarm yankılandı ve ellerinde çeşitli silahlar bulunan 20 kadar adam köyün girişinde toplanmaya başladı.

Yue toplanan insanların bakışları altında arkasındaki White Bones ve Greenie ile köye girdi. Hareketleri ile karşısındakiler ezici bir baskınlık kurarak “Bu köyün lideri ile konuşmak istiyorum!” dedi.

Yue’nun baskısı altında ezilen yirmi küsür kişiden hiç biri konuşmaya cesaret edemedi.

En sonunda sağ yanında büyük bir doğum lekesi ve hafif kırlaşmış saçları ile orta yaşı biraz geçmiş biri ileri çıktı ve “Lider benim. Adım Chen Ning  ve bu köyle ilgili sorunlarla uğraşırım. Sorabilir miyim acaba siz kimsiniz ve neden köyümüze geldiniz?” dedi.

Chen Ning ileri çıkmadan önce bile Yue’nun yanındaki yeşil kuşu görmüştü. Bu adamı provoke etmenin sonuçlarının hoş olmayacağını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.

Yue, Chen Ning’e bakarak direkt konuya daldı.

“Yön sormaya geldim. Neredeyim ve Taştan At Kasabasına nasıl giderim? İçinizden biri bana rehberlik ettiği sürece ona ödül olarak bir paket pirinç vereceğim.”

Yue çantasından bir paket pirinç çıkararak karşısındakilere gösterdi.

Z-Çağında yaşayanlar için en büyük hazine para, altın veya elmas değildi. Yiyecekti. Köylülerin tamamının ağzı bir paket pirinci görünce sonuna kadar açılmıştı.

“Ben! Ben Taştan At Kasabasına nasıl gidileceğini biliyorum ve size yol göstermek için gönüllüyüm!”

“Size yolu gösterebilirim!”

“…..”

Köylüler pirinç lafını duyduğu andan itibaren birbirleri ile yarışmaya başlamıştı. Fakat hâlâ ara sıra Chen Ning’e bir bakış atıyorlardı.

Chen Ning “Hava kararıyor Kardeş Yue Zhong. Eğer bu gece köyümüzde misafir olarak kalırsan yarın sana eşlik edecek birkaç kişi ayarlayabilirim.” dedi.

“Rahatsızlık vermek istemezdim.”

Yue böyle demesine rağmen pek kibar olmayan bir davranışla köyün içine girdi.

Köy açıkça küçüktü. Always Bright Köyünden daha küçük ve daha az nüfüsa sahipti. Nüfusun çoğuda yaşlı kişilerden oluşuyordu.

Alarmın kapatılması ile kadınlar ve çocuklar saklandıkları yerden çıktı. Hepsi meraklı gözlerle Yue ve arkasındakilere bakıyordu.

White Bones’un, Kılık Değiştirme yeteneği sayesinde insanlar onu garip ve sessiz bir tip olarak bilecekti. Tabiki vücudundan sağa sola kemik fırlatmaya başlamadığı sürece…

(Arthas Notu: Bu ‘Kılık Değiştirme’ yeteneğinin tanımında hatırladığım kadarı ile kendinde büyük bir şeylere dönüşebilir yazıyordu. Ben o sıralar ejderha falan bekliyordum ciddi ciddi ama insan da olabiliyormuş.)

Yue etrafa bakınırken insanların hiçbir şekilde sefalet çekmediğini gördü. Hiçbir şey yapmasada Chen Ning, Yue’nun gözünde yükselmişti.

İnsanların kalplerindeki karanlık taraf Z-Çağı başladığı andan itibaren serbest kalmıştı. Chen Ning gibi çocuk ve kadınlara nazik olan insan sayısı azınlıktaydı.

Chen Ning’in köy lideri olarak yaşadığı yer kötü değildi. Ferah bir avlusu olan küçük bir villaydı.

Evin içindeki masada büyük bir kase un çorbası, kızartılmış yer fıstığı ve dört tane tatlı patates vardı. Avludakinde ise evdeki kadar olmasada büyük bir kase un çorbası vardı.

Yue, Chen Ning ve Chen Ning’in iki oğlu Chen Sheng ve Cheng Wang evin içindeki masaya oturdu. Avludaki masaya ise sekiz yaşlı sekiz genç kadın yerleşmişti.

Chen Ning, Yue’ya dönerek “Sadece bu kadar yiyeceğimiz var. Lütfen bizi bağışlayın, kötü bir ev sahibiyim. Ayrıca lütfen çekinmeden istediğiniz kadar yiyin.” dedi.

Yue masadaki yiyeceklere baktıktan sonra bir süre düşündü. Ardından çantasına uzanarak içinden iki et konservesi çıkarıp onları açtı ve “Lütfen siz de yiyin, çekinmeyin.” dedi.

Chen Sheng ve Chen Wang eti gördüklerinde gözleri bile titremişti. Birkaç haftadır et yemiyorlardı ve bir ağzı dolusu et için hayatlarını tehlikeye atmaya hazırlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr