Bölüm 110: Taştan At Kasabasına Saldırı

avatar
4425 4

God and Devil World - Bölüm 110: Taştan At Kasabasına Saldırı


 

Çeviren ve Düzenleyen: Arthas

 

Yue yolda giderken maymunlardan düşen eşyaları özenle inceledi.

 

Mutant maymunlardan ve insansı maymundan düşen toplam dört yetenek kitabı ve sekiz beyaz hazine kutusu vardı.

 

Yetenek kitaplarında 1. Derece Ateş Topu, 1. Derece Buz Kozası, 2. Derece Yüksek Hareket ve 3. Derece Güç Katılaşması yetenekleri çıktı.

 

“3. Derece Yetenek, Güç Katılaşması: Pasif yetenek. Bu yeteneği öğrendikten sonra statlarınıza kalıcı olarak 8 Power eklenecektir.”

 

Yue tanımlamayı okuduktan hemen sonra yeteneği öğrendi. Kitap bir ışık hüzmesine dönüşerek Yue’nun bilgi denizinde farklı bir rün ortaya çıkardı.

 

Hazine kutularından ise Strenght Kıyafeti, Strenght ayakkabıları, Power eldivenleri ve iki tane İmitasyon Tang kılıcı çıktı. Kalan üçü boştu.

 

Yue elindeki Ateş Topu ve Yüksek Hareket Hızı yeteneklerini hemen Gou Yu’ya vererek “Küçük Yu, bunlar senin.”dedi.

 

Gou Yu’nun büyük gözleri heyecan ve keyifle parlarken Yue’nun elindekileri alıp ona teşekkürlerini sundu. Bu yetenekleri alması Yue’nun güveneni resmi olarak kazanıp artık onun halkından biri olduğu anlamına geliyordu.

 

‘Ne kadar da tatlı küçük bir tilki’ Yue’nun kalbi elinde olmadan Gou Yu’ya bakınca hızlanıyordu. Bakışlarını Gou Yu’nun vücudundan uzaklaştırdı. Aksi hâlde kendini bu lolitanın üstüne atabilirdi. Zaman ve mekanı geçersek bunun edepli bir tarafı da yoktu.

 

Gou Yu, hafifçe yana kaykılmış Yue’ya bakarken ‘Anlaşılan çekiciliğim hiç azalmamış’ diye düşündü. Ardından kurnazca gülümsedi.

 

Yue, arkası tamamen pisliğe bulanmış Yao Yao’ya baktı ve bir saniye düşündükten sonra diğer Yüksek Hareket Hızı tekniğini ona uzatıp “Bunu öğrenebilir misin?” dedi.

 

Yao Yao, Yue’nun elindeki kitabı aldı ve sağına soluna bir göz attı. Ardından kitabı açmaya çalıştı ama açamadı. Kaşlarını çattı. Bir süre daha denedikten sonra o tatlı lolita sesi ile “Bunu nasıl açacağım?” diye sordu.

 

Yue hızlıca “Açmana gerek yok. Aklından ‘bu kitabı öğrenmek istiyorum’ diye geçir. Hemen öğrenirsin.” dedi.

 

Yao Yao gözlerini kapattı ve kısa bir süre sonra ellerindeki kitap gözden kayboldu.

 

Yue merakla “Yao Yao, Tanrı ve İblis Sisteminde kaç seviyesin?” diye sordu.

 

Yao Yao gözlerini açtı. Yue’nun verdiği çikolatayı yerken “1. seviye.” dedi.

 

Peki, hızının seviyesi kaç?”

(Arthas Notu: Stat puanlarını soruyor.)

 

“20.”

 

Yue, Yao Yao’nun cümlesini duyunca hafiften ürktü. O seviye 1’de iken hızı onunkinin yarısıydı. Ayrıca Yao Yao’nun vadesi daha uzundu.

 

Always Bright Köyüne geri döndükten sonra Yue sıcak bir duş aldı ve kendini hemen yatağa attı. Sağ tarafında Lu Wen, sol tarafında ise Gou Yu yatıyordu. Taştan At Kasabasını keşfetmek için tüm gece yolculuk etmişlerdi. Sonuç olarak ise Gou Yu ve Şu Wen kafaları yastığa değmeden uyumuştu.

 

İkisi de uyuya kaldıktan sonra Yue, insansı maymundan aldığı beyaz boncuğu yuttu.

 

Boncuk midesine iner inmez bir sıcaklık tüm vücudu boyunca yayıldı ve düzenli olarak onu güçlendirmeye başladı.

 

“Tebrikler, 8 Stamina kazandınız.”

 

Buyurucu bir ses kafasının içinde yankılandı ve vücudundaki ısı gibi birden kayboldu.

 

“Harika!”

 

Yue kafasının içindeki sesi duyduktan sonra dudağının dol tarafı yukarı doğru kıvırılıp nefes kesici bir gülümseme oluşturdu ve sonra uykuya daldı.

 

Sonraki gün, Chi Yang arkada kalmıştı, Yue ve büyük bir grup adam PSA ve çeşitli araçlarla Taştan At Kasabasına geldi. Amaç kasabayı zombilerden temizlemekti.

 

Her ne kadar kasaba mutant canavarların yaşadığı bir yer olsa da onları öldürebildikleri sürece kamp kurmak için harika bir yerdi.

 

Daha da önemlisi canavrlarda bir kaynak sayılırdı. Gelişimciler canavar öldürdükçe daha güçlü hâle geliyordu.

 

PSA, Hummer, Jeep ve Dongfeng Kamyonlardan oluşan büyük bir araç kafilesi hızlıca Taştan At Kasabasına vardı.

 

Motorların sesi zombileri kasabaya doğru çekti.

 

Yeterince büyük bir zombi kalabalığı birikince Wang Shuang, Xiao Ming, Liu Yan, Da Gouzi ve Yue’nun grupları hemen aşağı indi. Toplamda seksen kişi vardı.

 

Yue dışında diğerlerinin 12’şer adamı vardı. Yue’nun da normalde 24 adamı varken Ji Qing Wu’nun ayrılışından sonra onunda grubunu almıştı. Böylece elinin altında 30 adam vardı. Lu Wen ve Gou Yu da eklenince seksen kişi yapıyorlardı.

(Arthas Notu: Yazar takım liderlerini saymamış.)

 

Yue soğukça etrafına bakındıktan sonra “Tüm askerler savaşa hazır olsun! Zombilerle aranızda 100 metre kalana kadar bekleyin ve sonra ateş etmeye başlayın. Ölen askerlerin ailesine bakılacaktır. Harici personel maaşı alıp ona göre davranılacaktır. Kaçanlar ise hemen öldürülecektir. Maaşları ve statüleri ise iptal edilecektir. Anlaşıldı mı?” dedi.

 

Gerek Yue’nun sözleri olsun gerekse etraflarında biriken zombiler olsun askerlerin kalbi korkuyla titriyordu ve bağırarak “Anlaşıldı!” dediler.

 

Tüm savaş birimleri yerlerini aldıktan sonra Yue, White Bones’a dönerek “Kasabanın içine gir ve zombileri bizim için çıkar.” dedi.

 

White Bones’un gözleri ruh ateşi ile yandı ve koşarak kasabanın içine daldı.

 

Zombiler normalde motor gürültüsünden dışarı çıkmıştı fakat White Bones’un etkisiyle kısa sürede taze insan etinin kokusunu almışlardı.

 

White Bones kasabaya girer girmez baltasını salladı ve altı tane zombiyi kafasız bıraktı. Bir grup zombi ise White Bones’un etrafını çevirmişti bile.

(Arthas Notu: Bu günden sonra bölümleri elimden geldiğince salı/perşembe/cumartesi günleri atacağım. Haftada üç yani.)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44262 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr