Çeviren: Arthas Düzenleyen: Arthas

ÇN: Geçen bölümde hoşlanmamakta haklıymışız :/

Küçük bir erkek oğlanı koşarak Zhang Xin’in yanına geldi ve “Güzel büyük kız kardeş, o şeyi yemeyeceksen bize verebilir misin? Çok açız.” dedi.

Zhang Xin’in gözleri küçük aç çocuğu görünce gözleri sempati ile doldu. Bir paket bisküvi çıkartıp onun eline verdi ve “Böyle bir şeyi nasıl yersin! Al bakalım bu bisküvi sana.” dedi.

Küçük bisküviyi aldı ve minnettarlıkla “Teşekkürler büyük kız kardeş! Teşekkürler büyük kız kardeş!” dedi.

“Büyük kız kardeş! Bana da yiyecek bir şeyler ver! Bende açım!”

“Güzel büyük kız kardeş! Sen nazik bir insansın, yalvarırım bana yiyecekler bir şeyler ver!”

“…”

Zhang Xin’in çok kibar olduğunu gören çocuklar hemen onun etrafını çevirdi ve sefil bir biçimde yalvardılar.

Zhang Xin’in kafası karışmıştı ama en sonunda yanındaki tüm abur cuburları çıkarıp onlara verdi.

Diğer kızlarda merhametliydi ve onlarda yanlarındaki tüm atıştırmalıkları onlara verdi. Kızlar ayrıca çocuklara çorbada verdi.

Çorbayı içen çocuklara bakınca Yue’nun koruması altında acı çekmeyen kızlar oldukça üzgün hissetti.

Çorbayı içen çocuklara bakan Zhang Xin dişlerini gıcırdattı ve “Bu resmen tecavüz! Liderleri bu çocuklara nasıl böyle davranabilir? İçinde hiç insanlık kalmamış mı?”

Zhang Xin’in sözleri üzerine korkmaya başlayan Wang Fang, Zhang Xin’e bir tane patlattı ve “Mantıksız konuşmasana! Düşman bölgesinde değil miyiz? Ölmek mi istiyorsun?” dedi.

Zhang Xin, Wang Fang’e bir bakış attı ve başka bir şey söylemedi. O aptal değildi sadece çok sinirliydi. Bunun Tiger Fang’ın işi olduğunu bal gibi biliyordu.

Köydeki çocuklar inanılmaz bir açlıkla yiyordu önlerindekini. O kadar açlardı ki tabaklarını bile yalamışlardı.

“Sizi küçük maymunlar, hasatınız kötü değilmiş! Bisküviler, lolipoplar, hahaha güzel malzemeler.” Militan güldü ve çocuklara hitaben “Tüm iyi malzemeleri çıkarın veya ölümüne dayak yiyin. Hızlı seçin.” dedi.

Militanın geldiğini gören çocuklar korkuyla doldu. Bir anlık duraksayan çocuklar hemen ardından yanlarındaki şekerleri ve bisküvileri militana teslim etmek için çıkardılar.

Resmi polis memuru Su Ru Xue buna daha fazla dayanamadı ve ayağa kalkıp militana bağırarak “Nasıl böyle davranabilirsin. Çocuklardan malzeme çalmak! Hiç utanman yok mu?”dedi.

Militan, Su Ru Xue’ya ahlaksızca bakıp “Seni damızlık karı! Benim işlerim seni hiç ilgilendirmez! Eğer babacığının silahı ile oynamak istersen işler değişir tabi. Malzemeleri çocuklara geri vermeyi bile düşünebilirim! Buda senin gibi bir fahişenin ödemesi olur ne dersin! HAHAHA!” dedi.

ÇN: Yarın Legolas diyecek ki “Kızıl bir güneş doğuyor. Dün gece kan dökülmüş!”

Su Ru Xue sinirde titreyerek lanetleyici bir sesle “Seni piç! Utanmaz!” dedi.

Su Ru Xue iyi bir eğitim almıştı ve sadece bu iki argo cümleyi biliyordu.

Militan, Su Ru Xue ile dalga geçerek “Küçük sevgilim babacığını mı lanetliyor? (Dizlerine vurarak) Burada sinirlenebilirsin tatlım. Babacığın sana dizlerinin üstünde sahip olacak. Yarında burada ağlayabilirsin hayatım.” dedi.

Su Ru Xue koltuğuna geri oturdu ama bu ona zerre kadar yardımcı olmadı “Nasıl bir yerdeyiz biz? Nasıl bir yer bu kadar iğrenç olabilir?” dedi.

Chen Yao soğukça gülümsedi ve “Korkarım ki onlar haydutlar ile aynı şeyler. Hırsızların bölgesinde olmalıyız.” dedi.

ÇN: Bölmü yarıladık ama hâlâ Yue ortalarda gözükmedi hadi hayırlısı.

Zhang Xuan korkuyla “Bize ne olacak?” diye sordu.

Bu bölgede çocuklar sadece aç değildi ayrıca gözlerini korkutmuşlardı. Zhang Xuan gelecek hakkında oldukça endişeliydi. Ayrıca buradaki hâkim güç erkek-kadın eşitliği ya da ilk önce kadınlar kuralını önemsemiyordu. Sadece kadınlara verilen yemeklere bakarak bile burada kadınların normal halktan sayılmadığını anlaşılabilirdi.

Lu Wen gülümsedi ve “Merak etmeyin büyük kardeş Yue bir yolunu bulacaktır.” dedi.

ÇN: Benim fikrim var aslında Wang Fang’i burada rehin olarak bırakın sonra da almaya gelmeyin.

Lu Wen, Yue’nun herkesi buradan sağ salim çıkarabileceğine tamamen inanıyordu.

“Bu iyi, Yue’nun koruması ile birlikte ona hiçbir şey olmayacaktır.” Yuan Ying, Lu Wen’e kıskançlıkla baktı. Yue’nun Lu Wen’e daha fazla değer verdiğini açıkça görüyordu. Eğer bir şey olursa terk edilenlerin Yue ile güçlü bağları olmayan olacağını biliyordu.

Ji Qing Wu ve Lu Wen bir yana diğer kadınların gözlerinde çok yoğun bir kasvet görülüyordu. Çocuğunu tutan Zhao Li’nin gözlerinden gelecek korkusu okunabiliyordu.

Kadınların arasında sadece Wang Fang ve Li Zhao çocuklara yiyecek vermemişti. Köyde acı çeken çocuklara bakan Zhao Li çocuğunun ve kendi geleceği hakkında endişeleniyordu.

ÇN: Wang Fang’e şaşırmadım açıkçası ve Li Zhao kim ya adını hiç hatırlamıyorum.

Yue beyaz tavuk ve tavada kızartılmış diğer yemekleride tavada kızarmış yumuşakçaları yediği gibi dobra bir şekilde yedi. Kıyamet sonrası dünyada bu alışageldik yemekler oldukça nadirdi. Lei Jiang şehrinde Yue’nun yemek listesi öğle yemeklerinde et, sosis, jambon ve tavuktan oluşuyordu. Bu yemeklerin tadını oldukça hızlı bir şekilde unutmuştu.

Kısa süre sonra yemekler neredeyse bitmişti sadece üç tane buğulanmış tavşan kalmıştı masada.

Tiger Wang, Yue’ya bakarak gülümsedi ve “Kardeş Yue buluşmamızın şerefine sana bir hediye vermeme izin ver. Çocuklar içeri gelin.” dedi.

Tiger Wang’in sözleri altı tane makyajlı tatlı kızın bahçeden odaya girmesi ile soluklaştı. Altısı da Tiger Wang ve Lei Chen’in ayaklarına masaj yapmak için diz çöktü.

Wang Shuang, Tiger Wang ve Lei Chen’in ayaklarına masaj yapmakta olan tatlı mı tatlı altı kıza baktı ve gözlerinde bir inançsızlık belirdi. Altı kadın oldukça hoştu mizaçları da oldukça iyiydi. Eskiden olsa sayısız adam onlara eşlik ederdi ama şimdi Tiger Wang ve Lei Chen’in ayaklarına masaj yapmak için diz çöküyorlardı. Buna sessizce inanamazdı.

ÇN: Son cümleyi galiba yanlış çevirdim kusura bakmayın.

Tiger Wang “Küçük kardeş Yue bu kadınlar dışında hangisi zevkine uyuyorsa seçebilirsin. Bunların oldukça kullanışlı olduğunu söyleyebilirim hele ki yatak ısıtmada oldukça iyiler.” dedi.

ÇN: Onun Ji Qing Wu’su var ama lütfen!

Yue, Tiger Wang’in önünde diz çöken altı kıza baktı.  Diz çökmelerine rağmen çok güzel olduklarını gördü. Ama yüzlerinde bir uyuşukluk vardı, gözlerinde ruh yoktu, Yue geriye kalan tüm umutlarının zombi olmak olduğunu anlamıştı