Bölüm 57: Tartışma

avatar
4502 7

God and Devil World - Bölüm 57: Tartışma


 

Çeviren: Arthas Düzenleyen: Arthas

 

Yue, Zhang Xiang’a baktı ve hafifçe “Chi Yang merhametli ol ve onu öldürme.” dedi.

 

Chi Yang kafa salladı ve dışarı yürüdü. Zhang Xiang’ın karşısına varınca durdu, onu bir süzdü ve “İlk önce sen. Merak etme merhametli olup seni öldürmeyeceğim.” dedi.

 

Chi Yang’ın Yue’nun sözlerini tekrar ettiğini gören Zhang Xiang daha da sinirli bir hâle geldi. Gözleri düşmanlıkla doldu taştı soğuk bir şekilde güldü ve Chi Yang’ın önüne yürüdü.

 

Chi Yang’ın önüne yürüdükten sonra Zhang Xiang elini koruması için göğüs hizasına kaldırdı. Ardından ayaklarının yere daha fazla baskı uygulaması için vücudunu biraz öne doğru eğdi. Chi Yang’a bir çitanın avına bakması gibi baktı.

 

Zhang Xiang dünya değişmeden önce kara yumruğun gizli ustasıydı. Yedi insan onun yumrukları altında ölmüştü. Ama o sadece kibirliydi ve güvenebileceği sadece gücü vardı.

 

Chi Yang hiçbir hareket yapmadan gözlerini Zhang Xiang’a dikti.

 

Tiger Wang bir süreliğine dikkatlice Chi Yang’ı gözlemledi ve ardından Yue’ya dönüp “Küçük kardeş Yue, Chi Yang ve Zhang Xiang’ın kapışmasını gerçekten istiyor musun? Zhang Xiang’ın yumrukları gerçekten çok güçlüdür.” dedi.

 

Tiger Wang sayısız insanı okumuştu ama Chi Yang da çokta karışık bir şey görememişti. Yue’yu kendi askerleri arasına katma planını Zhang Xiang’ın saçma hırsı yüzünden bozmak istemiyordu. O, Yue’nun gücünü çoktan görmüştü. Elinin altında o kadar yetenekli bir adam olursa hayallerini gerçeğe çevirme şansı artardı.

 

Yue hafifçe güldü ve “Patron Tiger arkanıza yaslanın ve izleyin. Bu yarışma sizin tarafınızdan başkanlık ediliyor.” dedi. Chi Yang çoktan onuncu seviyeye ulaşmış ve işini değişmişti. Ve bu onu daha güçlü yapmıştı. Ayrıca Yue ona giymesi için İkinci Derece Koruyucu Giysi vermişti. Chi Yang takımda Yue’dan sonra ikinci en güçlü kişiydi. Sonuç olarak normal insanlar onun için rakip değildi.

(ÇN: İngilizce çevirmen burada bir not düşmüş kısaca şöyle diyor “Büyük kardeş yerine patron diyeceğim aynı şeye denk geliyor, sadece üç kardeşi ona büyük kardeş diye hitap etmiyor.” diyor arkadaş.)

 

Tiger Wang, Yue’nun kendine oldukça güvendiğini görünce “Tamam o zaman maç başlasın.” diyerek başlangıcı duyurdu.

 

Zhang Xiang, Chi Yang’a yırtıcı bir şekilde bakarak “Dostummm, Sen ölü bir adamsın!” dedi ve avının üstüne atlayan bir çita gibi atıldı.

 

Chi Yang Zhang Xiang’ın çita gibi atıldığını görünce yumruğundan kaçınmak için sola doğru bir adım attı ardından Zhang Xiang’ı karnından birkaç defa yumrukladı. Birkaç defa seviye atlayınca gücü patlayıcı bir dereceye ulaşmıştı.

 

Zhang Xiang karın ağrısından yerde kıvrılırken ikiye katlanmıştı.

 

Zhang Xiang’ın Chi Yang tarafından oldukça kolay yeniliğini izleyen Lei Chen’in gözleri kısıldı. O Tiger Wang’in yanındaki en güçlü kişilerden biriydi ama Zhang Xiang’ı yenemezdi.

 

Tiger Wang, Chi Yang’a baktı, gözlerinde bir ışık parladı ve alkışlayarak “Ne harika bir yetenek!” diye bağırdı.

 

Tiger Wang ellerini bir kez daha çırptı ve içeri yirmi beş yaşlarında bir kadın girdi.

 

Tiger Wang kadına garip bir şekilde baktı ve “Wang Ying, Üçüncü ustanın dinlenmesine yardım et.”

(ÇN: Birinin soyadı diğerinin adı oluyor aq anlamadım.)

 

Wang Ying hemen Zhang Xiang’ın yanına yardım etmek için koştu.

 

Zhang Xiang buruşuk bir yüzle “Yürü git buradan seni pis fahişe!” dedi ve elinin tersi ile Wang Ying’in yüzüne vurdu.

 

Wang Ying, Zhang Xiang tarafından tokatlanmıştı ama kızmaya cesaret edemedi. Sadece gözleri kızarmıştı ve her an ağlayacakmış gibi bakıyordu.

 

Tiger Wang, Wang Ying’in tokatlanmasını görmemiş gibi yaptı ve soğukça “Wang Ying! Geri çekil!” dedi.

(ÇN: Bir şeyler çıkacak ama neeee?)

 

Wang Ying fısıldayarak “Tamam Patron Tiger.” dedi ve mekânı terk etti.

 

Tiger Wang arzuyla Yue’nun yanındaki White Bones’a baktı ve “Küçük kardeş Yue bu iskeleti nasıl elde ettin?” dedi.

 

Tiger Wang, Yue ve Chen Si arasındaki savaşı görmüştü. White Bones’un silahlar tarafından vurulduğunda bile bir şey olmadığını görmüştü. Ayrıca White Bones çoğu insandan da daha çevikti. Eğer Tiger Wang kamyonların etrafını sarıp kızları rehin olarak kullanmasaydı Yue ve White Bones, Chen Si’nin ekibini öldürebilirdi.

 

Yue gülümsedi ve bir şey saklamadan “O benim yeteneğim.” dedi.

 

Bu aslında bir tür sır değildi. Aptal olmadığı sürece her insan bunun yetenek olduğunu anlardı.

 

Tiger Wang “Nasıl bir yeteneğe sahip olabilirim?” diyerek sorularına devam etti.

 

Lei Chen ve Chen Yan da kulaklarını kabartıp Yue’nun cevabını merak ediyordu. Sadece özel yeteneğe sahip olanlar bu dünyada hayatta kalabilirdi. Herkes özel bir yetenek istiyordu.

 

Yue “Zombilerle savaştıktan sonra onların yetenek kitabı düşürme olasılıkları var. O kitapları kullanarak özel bir yeteneğe sahip olabiliyorsun. Bende yeteneklerimi o kitapları kullanarak elde ettim.” dedi.

(ÇN: Acaba her yetenekten bir tane mi var? Açıkçası ben White Bones ile başka bir White Bones un savaşmasını görmek isterdim.)

 

Bu bir sır değildi. Yue’nun takımındaki herkes bunu biliyordu. Ama bunu bilmekle yapmak bambaşka bir şeydi. Çok az insan zombilerle yakın dövüşe girmeye cesaret edebilirdi. Her şeyden önce küçücük bir yara zombiye dönüşmenize sebep olabilirdi.

 

Yue’nun sözlerini dinlerken Tiger Wang, Lei Chen ve Chen Yan’ın kaşları birbirlerine bakarken çatıldı. Bir sürü zombi öldürmüşlerdi ama onlarla yakın savaşa girmek daha önce yapmadıkları bir şeydi. Her şeyden önce ellerinde silah varken kim tahta bir sopayı zombilerle savaşmak için kullanırdı ki? Bu oldukça aptalca değil miydi?

 

Şişman, uzun, basit ve dürüst görünüşlü bir adam içeri girdi ve “Patron Tiger yemek hazır.” dedi.

 

Tiger Wang kafası ile onayladı ve Yue’ya gülümseyerek “Yue, yolculuk senin için uzun ve zor olmuş olmalı. Gel yemeğin tadını çıkar.” dedi.

 

Tiger Wang ellerini hafifçe çırptı ve içeri cheongsam giyen güzel bir kadın girdi ve ellerindeki masaya yerleştirmeye başladı.

(ÇN: Cheongsam ne derseniz hani şu Çin filmlerinde kadınların giydiği bir bacak tarafı yırtmaçlı olan elbise benzeri bir şey var ya o işte.)

 

Yemekler üçerli olmak üzere iki grup arasında bölündü. Bir tarafta Yue, Chi Yang ve Wang Shuang; diğer tarafta Tiger Wang, Lei Chen ve Chen Yan vardı. Masada bu kıyamet sonrası dünyada nadiren karşılaşacağınız yemekler, beyaz kesilmiş tavuk, tavada kızartılmış mantar, kızartılmış sebzeler, büyük bir kâse pirinç, sotelenmiş kurbağa bacağı, baharatlandırılmış yarasa kanadı gibi, vardı.

 

Ji Qing Wu, Lu Wen, Chen Yao ve diğer kızların masasındaki yemek ise mısır, haşlanmış sebze ve pirinçten yapılmış bir bulamaçtı.

 

Yue ve diğerleri evin içinde yemeklerini yerken kızlar bahçede yemek zorundaydılar.

 

Serbest davranışlı Zhang Xin bulamaçtan bir yudum aldı ardından kaşığı burnuna götürdü ve yemeği kokladı. Midesi o kadar bulanmıştı ki bulamacı geri tükürmekten kendini alamadı. “Öğyk! Nasıl bu şeyi yiyorsunuz? Bu insanların yiyebileceği bir şey mi?"

 

Yue tarafından kurtarıldığından beri Zhang Xin hiç açlık sorunu çekmek zorunda kalmamıştı. Altı üstü yediği yemeklerin kalitesi dünyanın sonun öncesinden daha kötüydü ama pirinç kıtlığı gibi bir şey de yoktu.

 

Diğer kızlar da bir yudum aldıktan sonra tükürdüler.

 

Kızların yemeği tükürdüklerini gören kenarlarda saklanmış çocuklar koşarak geldiler ve yerdeki sebzeleri üstlerine sürerek temizledikten sonra ağızlarına attılar.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr