Bölüm 226: Öfke

avatar
3181 4

God and Devil World - Bölüm 226: Öfke


Çevirmen: Arthas

Öğrenciler, Yue’ya karşı nefret ve kıskançlıkla dolu olsa da kamptan ayrılmayı akıllarının ucuna bile getirmediler. Wang Jian’ın koruması olmadan üç dakika bile hayatta kalamazlardı.

Yue kimsenin ayrılmadığını görünce konuşmasına devam etti.

“Kimse ayrılmak istemiyorsa hepinizin vatandaşım olmayı kabul ettiğini varsayıyorum. Sıraya girin ve görevlilere isimlerinizi ve özelliklerinizi söyleyin. Uzmanlaştığınız bir alan varsa fazladan yemek bile alabilirsiniz!”

Ardından büyük bir öldürme niyeti yayarak “Sırayı bozanlar yirmi kırbaç cezasına çarptırılacak. Birine saldırırsanız olay yerinde infaz edilirsiniz.”dedi.

Bu sözler üzerine halk baştan aşağıya titredi ve kendilerini dikkatle izleyen korumaların bakışları altında yirmi uzun sıra oluşturdular. Ve sıradan Çin halkının aksine sıra konusunda hiç sorun çıkarmadılar.

Beş polis görevlisi, Gu Manzi, Zhuo Yatong, Chen Ming ve villadan getirilen yirmi görevli halkın kayıt işlemlerine başlamıştı.

Yue sahnenin üstünde durarak aşağıdaki insanları izliyordu. Herhangi bir kazadan sakınmak için Tong Xiaoyun ve Yun Caiwei iki yanına oturmuştu ve Yue’ya masaj yaparak kendilerini meşgul ediyorlardı.

Bütün kamp akşama kadar kayıt işlemleri ile meşgul olmuştu fakat sonunda bütün insanların kaydı tamamlanmıştı.

Gece yarısına doğru Xiong Zheng bir şeyler mırıldanarak Yue’nun yanına geldi ve “Kaptan Yue, biraz benimle gelir misiniz?”dedi.

Yue kaşlarını çatarken cevapladı. “Konu neydi?”

Xiong Zheng biraz tereddüt ettikten sonra büyük bir zorlukla dedi ki “İmalathane ile nasıl ilgileneceğimize dair rehberliğinize ihtiyacım var. İçeride birkaç ton et ve bir düzineden fazla kadın var.”

Yue biraz düşündükten sonra “Beni oraya götür. Kendi gözlerimle görmem lazım.” ardından kadınlara dönüp “Bu sefer siz gelmeyin.”dedi.

“Ben de görmek istiyorum!”

“Ben de!”

Tong Xiaoyun ve Gu Manzi adeta haykırarak gelmek istediklerini belirtti. Yue’ya sadece aralarındaki çekişme hakkında endişeli olmadıklarını kanıtlamak istiyorlardı.

Zhuo Yatong imalathanenin amacını tahmin edebiliyordu bu yüzden solgun bir yüzle gidip görmek isteyen kızına sıkıca sarıldı.

Yue, Gu Manzi ve Tong Xiaoyun’a bir bakış atıp “Giyinin o zaman.”dedi.

Xiong Zheng’in rehberliğinde grup hızlıca villa bölgesinin köşesinde bulunan imalathaneye vardı.

İmalathaneye girdikleri anda bir daha hayatları boyunca unutamayacakları bir sahneyle karşılaştılar. Sıra sıra asılmış insan kafaları, üst üste yığılmış başsız vücutlar ve metal kancalara asılmış iç organları her taraftaydı. Kanın mide bulandırıcı kokusu havaya hakimdi.

Yüzleri kireç beyazına dönerken Gu Manzi ve Tong Xiaoyun ağızlarını kapatıp dışarıya koşup öğürmeye başladı. İnsanlık şartlarının en kötüsünü gördüklerine inanıyorlardı ama bu sahneyi gördüklerinde ne kadar şanslı olduklarını anlamışlardı.

“Lanet olsun Lie Tianyang! Seni sağ bırakmayacağım!”

Yue kendisini zihinsel olarak hazırlasa da insan böyle bir sahne için ne kadar hazırlık yaparsa yapsın yetersiz kalırdı. Kusma isteğini zorla bastırırken Lie Tianyang’a karşı büyük bir öldürme niyeti beslemeye başlamıştı. Bir daha karşılaşırlarsa Yue neye mal olursa olsun o canavarı öldürecekti.

İmalathanenin içinde asılmış birkaç düzine asılmış ceset vardı, en sonunda ise büyük bir kafesin içinde yirmi kadar kadın rahatsızlık ve korku içinde duruyordu. Bazıları aklını kaçırmış gibi duruyordu.

Xiong Zheng kendini konuşmaya zorlayarak “Kaptan Yue, ne yapacağız? Onları öldürmeli miyiz?”diye sordu.

Temiz Rüzgar Kampının çok erzağı yoktu. Xiong Zheng ise bu yirmi kadına erzaktan pay almasına sıcak gözle bakmıyordu. Ona göre bu adı sanı duyulmamış yirmi kadın kısaca değersizdi ve onlara bakmak fazladan erzak harcamak demekti.

Yue pislik içerisinde delirmiş kadınlara bakıp, Xiong Zheng’in teklifini reddetti.

“Hayır, onları buradan çıkartın ve iyi bir şekilde bakılmalarını sağlayın. Onlar kadın nüfusumuzu arttırmada yardımcı olabilirler.”

Xiong Zheng biraz tereddüt ettikten sonra depoyu gösterip “Peki ya burayı ne yapacağız?”diye sordu.

Deponun içerisinde birkaç ton insan eti vardı. Kıtlığın olduğu bir dönemde Yue ve Xiong Zheng aptalı oynayıp insan eti dağıtsalar bile kimse fark etmezdi. Fark etseler bile görmezlikten gelirlerdi. Et olmadan açlıktan ölmeseler bile enerjileri olmazdı.

Lie Tianyang seçkin gruplarının enerjilerini sürekli üst düzeyde tutmak istediği için sıklıkla insan eti dağıtmıştı. Tabi ki bu askerlerin tamamı insan eti yemeyi kabul etmemiş, zayıf ve güçsüz kalmayı yeğlemişti.

Yue derin bir sesle “Hepsini gömün.”dedi.

“Tamamdır!”

Xiong Zheng de bir rahatlama nefesi verdi ve adamları ile bu hasta edici şeyi gömme işine girişti.

Yue zalimlikle dolu imalathaneden çıktığı anda Gu Manzi ve Tong Xiaoyun hemen kollarına girdi. Sadece bunu yaparak cesaretlerini biraz da olsa geri kazanabilmişlerdi. Yue onları avutmak için sırtlarına hafifçe vurdu ve villasına doğru ilerlemeye başladı.

İkinci günde Yue halktan savaşçılar seçmeye başlamıştı.

Z-Çağında savaşçılar en iyi muameleyi gören kişilerdi. Yue yeni savaşçılar alacağını duyurduğu anda halk ilk gönüllü olabilmek için adeta izdiham yaratmıştı.

2000 insanın içinde 1200 tanesi erkekti ve erkeklerin de 1000 tanesi yetişkindi. Lie Tianyang aptal biri değildi ve Yeşil Kurt Dağına asker alımı yaparken en uygun erkekleri seçmişti. Geriye kalanlar ya yetersiz beslenmişti ya da boyu yetersizdi.

Yue dikkatlice bir seçim yaparak 450 kişiyi işe almıştı. Bunların 400’ü, Liu Erhei, Zhang Niujiang ve Xiong Zheng birleşerek bir tabur oluşturmuşlardı.

Yue Tabur Komutanı olurken Liu Erhei, Xiong Zheng ve Zhang Niujiang da astları olmuştu.

Kalan elli kişiyi ise Wang Jian düzgün polisler olması için eğitmeye başlamıştı. Yue, Wang Jian’ın doğrucu ve ahlaklı kişiliğine güvenerek polislerin başına geçirmişti.

Elinin altında Wang Jian gibi birinin olması Yue’nun yüklerini azaltıyordu.

İnsan gücü eksikliğinden ötürü zeki ve titiz Chen Ming iç işlerden sorumlu kişi haline gelmişti. İş gücünü ayarlamak, erzak dağıtımı ve birkaç görev daha onun sorumluğundaydı.

Sarayın(haremin) yönetimini de Zhuo Yatong devralmıştı. Kıyamet Gününden sonra kendi işini kurmuş başarılı bir iş kadını olarak ona göre oldukça kolay bir işti.

Yue’nun emirleri doğrultusunda Chen Ming kalan insanları iki gruba bölmüştü. Biri kampın savunmasını güçlendirirken diğer kampın etrafına çukur kazıyordu.

Kazı işine katılan herkes karnını doyurabilecekti. Bu çekici şartın eşliğinde büyük sayılarda insan kazı ekibine katılmıştı. Temiz Rüzgar Kampının dışına ana yollar haricinde her tarafa derin çukurlar kazılmıştı.

Yue, Qing Yuan Bölgesinde savaşırken bu taktiği Chen Jianfeng’den öğrenmişti. Kazılan derin çukurlara düşen binlerce zombi bir daha dışarı çıkamıyordu. Zekaya sahip insanlara karşı bu çukurlar çok işe yaramasa da zombilere karşı bire birdi!

Diğer bir yandan kazı işi artık iyi beslenen insanlar için de harika bir antrenman anlamına geliyordu.

Baştan aşağı yeni bir tabur oluşturan Yue askerlerinin antrenmanları için de askeriyeye bağlı kalmıştı. İnanılmaz derecede zor olan eğitimler, her gün o eğitimin altı kat daha zorunu yapan Yue dışında herkesi mutsuz etmişti. Her gün iyice doyup 2. Derece Siyah Pullu Yaban Domuz’un lezzetli etini yemeseler devam edemezlerdi.

Derece Siyah Pullu Yaban Domuzu’nun eti onları bir anda Gelişimci yapabilme olasılığını taşıdığı gibi açlık ve bitkinlik yüzünden yıpranmış canlılıklarını hızlıca yenilemelerine de olanak sağlıyordu. Bu da askerlerin yüzlerine biraz daha renk gelmesine, gün geçtikçe orijinal güçlerine yaklaşmalarına yardımcı oluyordu.

Yoğun eğitimle geçen onuncu günün sonunda askerlerin çoğu eski hallerinden bile daha formdaydı. Buna nazaran antrenmanın zorluğu düşürülmüştü ve askeri formasyonlar ve grupça hareket etme üzerinde çalışılmaya başlanmıştı.

Yue’nun eğitim zorluğunu düşürmesinin nedeni seçkin askerler yetiştirmek istememesi değil, depolama yüzüğündeki yirmi tondan fazla olan etin dört tona kadar düşmüş olmasıydı. Bu miktar sadece taburun tüketimiydi.

Diğer yandan da gerek kazı işinde gerek savunma güçlendirmede çalışan işçilerin sayesinde Temiz Rüzgar Kampının erzak stoku, altı delik bir kovadaki su kadar hızlı tükeniyordu.

Lie Tianyang’ın her erkeği asker olarak almamasının sebebi de buydu. Eğer herkesi alırsa ordusunu destekleyecek yeterli erzağı temin edemezdi. Yeşil Kurt Dağı Birliğini kurduktan sonra insan eti dağıtsa bile erzak sorunu rahatsızlık vermeye başlamıştı.

Chen Ming elindeki raporlara bakarak “Eğer bu hızda erzak tüketimine devam edersek bir aydan az dayanabiliriz.”dedi.

Ardından kafasını kaldırıp “Lordum belki de güçlendirme ve kazı işlerini durdurmalıyız. Bu şekilde erzaklarımız daha uzun süre dayanır.”şeklinde bir öneride bulundu.

Yue bir süre düşündükten sonra “Xiong Zheng’i buraya getir.”dedi.

Chen Ming geri çekilirken kısa süre yanında Xiong Zheng ile döndü.

Xiong Zheng’in beyaz teni son günlerde güneş altında geçirdiği uzun saatler sonunda esmerleşmişti. Katı bir sesle “Kaptan Yue, benden ne istemiştiniz?”diye sordu.

Yue bu adamları kalıba sokup bir ordu oluşturmak istese de bu iş on günde olacak değildi. Öncelikle bu adamların hepsi öncede hayduttu. Tabur Komutanı olarak Yue’nun bile askeri bir geçmişi yoktu.

Yue direk konuya dalıp “En yakın ambar nerede?”dedi.

‘Ambar’ sözcüğü üzerine Xiong Zheng acı bir şekilde gülerek “Patron, birkaç ambar ele geçirip erzak sorununu hafifletmek istiyorsunuz değil mi? Lie Tianyang da sizin gibi düşünüyordu yani yakındaki bütün ambarlar bizim tarafımızdan ele geçirildi zaten. Fakat içlerinde kıyafet, bulaşık deterjanı gibi işe yaramaz şeyler dışında hiçbir şey kalmamıştı.”dedi.

“İçleri boş muydu?”

Yue duydukları karşısında şaşırırken bu konu hakkında düşünmeye başladı. Shanglin Bölgesinde açtıkları birkaç ambarda boş çıkmıştı. Sonunda, orayla görevli devlet görevlileri tarafından çok önceden satılıp, ek gelir için kiraya verilmesinden başka bir şey aklına gelmedi.

Yue tekrardan Xiong Zheng’e bakıp “Yakınlarımızda sadece savaşlarda kullanılan Ulusal Tahıl Ambarı bulunmalı. Onun içinde erzak vardır.”dedi.

“Yakınlarda iki büyük ambar var. Biri kuzeyimizde, Xia Qi Bölgesinden yaklaşık 100 mil uzakta yer alıyor ve çoktan SY Bölgesi kuvvetleri tarafından ele geçirildi. Diğeri ise doğumuzda 50 mil uzaklıkta ve kendilerini Yırtıcı Kaplanlar şeklinde adlandıran bir grubun elinde.”

“Yırtıcı Kaplanlar ambarı ele geçirdikten sonra bir tabura denk silahla bir askeri kamp kurdu. Ellerinde 2 PSA ve sayısız makineli tüfek var. Büyük miktar erzakları var, doğal olarak sayısız insan onlara canlarını satmaya hazır. On binden fazla insan o kampta bulunuyor ve ellerinde iki binden fazla asker var. Çin Ordusu dışında en büyük oluşumlardan birisi.”

Xiong Zheng’in sözleri üzerine Yue tekrarda düşünceler daldı. Yırtıcı Kaplanlar iki binden fazla militana ve bir tabura yetecek kadar Halk Özgürlük Ordusu silahına sahipti. Lie Tianyang’ın onları neden kışkırtmak istemediğine dair şüphe yoktu.

Yue’nun emrinde dört yüz militan olsa da sadece on günlük bir eğitimleri vardı ve Yeşil Kurt Dağından ele geçirdikleri eski tüfeklere sahiplerdi. Herhangi bir savaş eğitimleri veya öldürme deneyimleri yoktu.

Yue bu taburu yeni yeni geliştiriyordu ve Qing Yuan Bölgesinde bulunan adamları gibi kişilerle karşılaşırsa temizce katledilirlerdi. Şu anki taburunun deneyimi, savaş gücü ve diğer özellikleri diğer taburlarla karşılaştırılamayacak kadar kötüydü.

Yue haritayı önüne alırken üstü çizili kuzeydoğu bölgesine bakarak “Keşfetmediğiniz nereler kaldı?”diye sordu.

 

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr