Bölüm 208: Zhou Yatong'u Bastırmak

avatar
3799 4

God and Devil World - Bölüm 208: Zhou Yatong'u Bastırmak


Çeviren: Arthas

(Arthas Notu: Rahatsız olacak arkadaşlar bir sonraki nota kadar kaydırabilir.)

Zhuo Yatong’un olgun ve çarpıcı güzelliği bedenini sıkıca sarmalayan ıslak kıyafetleri tarafından ortaya çıkarılmıştı. Yue, Zhuo Yatong’un dantelli siyah sütyenini ve siyah tangasını bile açıkça görebiliyordu.

Dili tutulmuş şekilde önündeki kadına bakarken boğazı kurumuştu. Kasıklarından yayılan şeytani bir alevle bayrağı hava dikilmişti. Uzun süredir savaşmak, evrak işleri ile uğraşmak, kaynak aramak ve gelecekte nasıl güçleneceği ile ilgili konularla meşguldu. Her gün bu işler arasında yorgunluktan devam edemeyene kadar kayboluyordu. Kendi arzularını önemsemeyeli uzun süre olmuştu. Önündeki bu güzellik ise bu duyguları patlatmış, tüm vücudunun alev almasına neden olmuştu.

Zhuo Yatong, Yue’nun agresif bakışlarını hissetmişti. Bu bakışlara oldukça alışıktı. Z-Çağından önce ona bu bakışları atan bir sürü erkek vardı. Onun üstüne atlamamaların tek sebebi sahip olduğu arkaplandı. Sadece arkaplanı için ona yakın ve nazikçe davranarak arzularını yerine getirmeye çalışmışlardı.

Yue büyük adımlarla Zhuo Yatong’un yanına gelip bir anda kucakladı.

Zhuo Yatong bir çığlık atıp gergince “Dur! Burada olmaz, küçük Wei izliyor!”dedi.

Kendini Yue’nun kadını olmaya çoktan hazırlamıştı fakat kızının bu utanç verici sahneyi görmesini istemiyordu.

Yun Caiwei büyük gözlerini açarak sarmaş dolaş olan annesi ve Yue’ya baktı.

Yue hırlarcasına “White Boness!”dedi.

White Bones avucunu açıp bir kemik gönderdi, bu kemik parçası Yun Caiwei’yi kıyafetlerinden yakalayıp White Bones’un yanına getirdi. Kızı kucaklayan White  Bones arabaya dönmeye başladı.

Yue hemen Zhuo Yatong’u ters çevirip kadınlığına şımarık bir köpeğin sahibinin kucağına atlayış  hızında giriş yaptı.

Yue altındaki çarpıcı güzellikle güzel dakikalar geçirirken tarif edilemez bir his yaşıyordu. Kadının büyüleyici inlemeleri ise aldığı zevki arttırıyordu.

Seksleri bitince kadının temizlenmesi Yue, Zhuo Yatong’u küçük dereye kadar taşıdı.

(Arthas Notu: Tamam bitti. :)

Yue depolama  yüzüğünden en küçük beden kot pantolonu ve tişörtü çıkartıp “Bunları giyebilirsin.”dedi. Yüzüğünde sadece erkek kıyafetleri vardı.

Zhuo Yatong bir süre tereddüt ettikten sonra Yue’nun gözleri önünde kıyafetlerini değişmeye başladı.

Kot pantolon kalçalarından biraz dar gelirken göğüsleri tişörtü  parçalamak üzereydi.   Yue’ya seslenmeden önce ufak bir tereddüt yaşadıktan sonra “Bunlar biraz dar oldu.”dedi.

Yue ile seviştikten sonra ses tonu bile yumuşamıştı.

“Şimdilik yanımda bunlar var. Taştan At Kasabasına dönünce sana bir şeyler ayarlamalarını söylerim. Biraz idare et.”

Zhuo Yatong bir “Mm..”sesi çıkarırken kafasıyla onayladı.

Yue, Zhuo Yatong’u süzerken bir anda sarıldı. Banyo yapmasından sonra vücudundan tatlı bir koku yayılıyordu.

“Yun Caiwei, senin çocuğun mu? En fazla 28 yaşındasın, çocuğunun bu kadar büyük olması çok mantıksız.”

Zhuo Yaton çok güzel, kendisine has bir havası olan kadındı. Yue çoktan kendi kadını yapmaya karar vermişti. Fakat geçmişini merak etmişti. Eğer kız bu kadar büyük olmasaydı geçmişine dair bir merak duymazdı.

Yue’nun kucağında yatan Zhuo Yatong geçmişinden bahsetmeye başladı.

Bu yıl 28 yaşına girmişti. Kızı Yun Caiwei ise 11 yaşındaydı. Zhuo Yatong aşık olup bir haltlar yediğinde daha 16 yaşındaydı. Kısa süre sonra hamile kalmış ve Yun Caiwei’yi doğurmuştu. Fakat aşık olduğu erkek çocuğun sorumluluğunu almak istememiş ve kaçmıştı.

Büyük bir ailenin kızı olarak böyle bir şey yapması aile büyüklerini çok kızdırmış, anne ve kız ikilisini bu küçük köyü yönetmek için bir çeşit sürgüne göndermişti. Fakat Zhuo Yatong pes etmemiş, kendi çabaları ve anne babasının verebildiği küçük destekle kendi servetini elde etmişti. Z-Çağından önce birkaç milyonluk serveti olan kadınlardan biri olabilmişti.

Kıyamet gününde kızının doğum gününü kutlamaya hazırlanıyordu. Yapılacak pastalar ve diğer şeyler için eve bir sürü tahıl, içecek ve kek benzeri şeyleri istiflemişlerdi. Bunların sayesined Yue’nun onları kurtarmasına yetecek kadar süre yaşayabilmişlerdi.

Yue yumuşak bir sesle “Artık benim kadınımsın. Başka erkeklerle ilişkiye girersen, veya aşık olursan ve ben bunu keşfedersem, bana ihanet etmişsin sayarım ve elimden kolayca kurtulamazsın.”dedi.

“Anladım, kocacığım.”

Zhuo Yatong, Yue’nun kucağında kedi gibi kıvrılırken cilveli bir sesle konuşuyordu. Uzun yıllar sonra ilk defa bir erkeğe böyle davranıyordu ve bu ona oldukça hoş hissettirmişti.

Daha önce Zhuo Yatong’u ayartmaya çalışan erkekler bu sahneyi görselerdi gözlerini çıkartıp kör olarak gezmeyi isterlerdi. Zhuo Yatong herkesin gözünde önemli ve güçlü bir kadın simgesiydi. Bağımsız, güçlü ve modern.

Kıyamet günü öncesinde Yue gibi biri Zhuo Yatong gibi bir kadının eşi olmayı hayal bile edemezdi. Zhuo Yatong bir erkekten yardım almadan kendi çabalarıyla büyümüş biriydi. Fakat Z-Çağında durumlar farklıydı. Zhuo Yatong gibi biri bile tek başına hayatta kalamazdı. Bu durumda dışarıdaki insanların acımasızlığından kurtulabilmek için sadece Yue’ya güvenebilirdi. Aksii hâlde güzelliği bir kutsama değil lanet olurdu.

Bu çarpıcı güzellikten cilveli bir sesle “kocacım”lafını duyan Yue kendini çok iyi hissetti. Şimdiki hareminde sadece Gou Yu, Zhou Yatong’un görünüşü ile karşılaştıralabilirdi. Fakat Gou Yu daha açmamış bir çiçekken Zhou Yatong olgun bir güzellik olduğu için tam bir karşılaştırma yapmak mümkün değildi.

Yue yavaşça Zhou Yatong’u indirirken “Tamamdır, hadi gidelim.”dedi.

Zhou Yatong kıyafetlerini düzeltirken bir “Mm..”sesi çıkarttı ve tatlı bir gülümseme ile Yue’yu takip etmeye başladı.

Konuşmaları bitince Zhou Yatong yumuşak beyaz elini Yue’nun büyük ellerine doğru yaklaştırdı ve sıkıca tuttu. Bu hâliyle aşık olmuş genç bir kıza benziyordu.

Zhou Yatong’un elini tuttuğunu hissedince Yue’nun kalbi sallandı. Daha önce 3 farklı kadınla defalarca birlikte olmasına rağmen yürürken bir kadının elini tutuşunun ilk seferiydi. Daha önceleri sadece savaşmış, biraz daha savaşmış ve daha çok savaşmıştı. Tüm çabası hayatta kalmak ve gelişmek içindi.

Yue aslında bir savaş dahisi değildi. Sadece sürekli güçlenmek için fırsatlar arıyor ve daha da güçleniyordu. Gücünü damla damla büyütüyordu. Dalga dalga beklenmedik olaylarla karşılaşıyor bunları fırsata çevirmeye çalışıyordu. Bu olaylar ona normal bir şekilde randevuya çıkmanın, normal bir hayatın nasıl olduğunu unutturmak üzereydi.

Zhuo Yatong’un elini tutarken arabaya varmışlardı.

Liu Erhei banyo etmiş Zhuo Yatong’u gördüğünde ilk önce gözleri şaşkınlıkla parlamış ardından “Ne kadar da tatlı bir kadın. Sen gerçekten Zhuo Yatong musun? Patron Yue gerçekten şanslı birisi!”dedi. Bir erkek olarak ve biraz da gelen seslerden aşağıda neler olduğuna dair az biraz fikri vardı.

Yun Caiwei koşarak annesine sarıldı. Büyük gözlerini hızlı hızlı kırparken masum bakışlarla “Anne, büyük kardeşle aşağıda ne tür bir  oyun oynadınız?”diye sordu.

Yun Caiwei de yetişkin erkek kıyafetleri giymişti. Biraz garip bir görüntü oluştursa da karşı konulamaz tatlığı yerli yerindeydi.

Kızının sorusunun duyunca Zhou Yatong’un yüzü kızardı. Böyle utandırıcı bir olayı masum kızına açıklamasının herhangi bir yolu yoktu. Sonuçta hangi anne kızına bir adamla vahşi doğada mücadele ettiğini söyleyebilirdi ki.

Yue, Yun Caiwei’yi kucağına alırken sorgulanamaz bir ses tonuyla “Hadi gidiyoruz. Küçük Wei arabaya bin.”dedi.

Yun Caiwei büyük gözlerini kırparak “Tamam büyük kardeş!”dedi ve soru sormaya devam etmedi. Bu sahne Zhou Yatong’un garip hissetmesine yol açarken Yue’ya doğru dönüp minnetle “Teşekkür ederim.”dedi.

Yue sadece gülümsedi ve ön koltukta yerini aldı. Zhou Yatong ise motoru başlatıp arabayı harekete geçirdi.

Akşam yemekleri; mangalda et, kek ve sütten oluşuyordu.

Zhuo Yatong ve Yun Caiwei uzun süredir açlıkla mücadele ettiği için lezzetli bir yemek için yanıp tutuşuyordu.

Anne ve kızın son hız yemek yediğini gören Yue arkasına yaslanıp “Biraz yavaş yiyin. Herkese yetecek kadar yemek var.”dedi.

Zhuo Yatong’un tatlı yüzü kızardı ve anca o zaman kendini kontrol edebilip zarif tavrını takınabildi. Zhuo Yatong’un yemek yiyişini gören biri bile onun büyük bir aileden geldiğini anlayabilirdi.

Liu Erhei, Zhuo Yatong’a birkaç kez gizli gizli baktıktan sonra daha fazla bakmaya cesaret edemedi. Eğer bu zarif kadına daha fazla bakarsa dayanamayabilirdi.

Birkaç parça mangal eti yedikten sonra Zhou Yatong’un yüzü bir anda düştü. Kıpkırmızı olurken “Kocacım, başım.. Çok ağırıyor.”dedi. Gözleri geriye doğru kayarken vücudu birkaç kez titredi ve yere yığıldı.

“Ne oluyor!?”

Zhou Yatong’un yere yığılışını gören Yue’nun kalbi sarsılmıştı. Hemen kadını kucağına alırken yüzünün normalden çok daha kırmızı olduğu gördü. Kalbinde bir endişe dalgası yükselirken hemen elini kadının alnına götürdü.

“Çok ateşi var!”

Yue’nun kalbi bir kez daha teklemişt. Z-Çağında çok az doktor vardı. İnsanların hastalıktan ölmesi çok yaygındı.

(Arthas Notu: Editi ben yaptığım için yanlışım varsa, kusura bakmayın.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr