Bölüm 194: Güce El Koymak

avatar
4147 4

God and Devil World - Bölüm 194: Güce El Koymak


Çeviren: Arthas

Düzenleyen: Hedera

   “3. derece Hazine, Kara Büyü Kılıcı: Oldukça keskin olan bu kılıç altını kesip yeşimi bölebilir.”

   “4. derece Yetenek, İleri Düzey Gölge Adımları: Sadece Gölge Adımları yeteneği üç kez geliştirilirse öğrenilebilir. Yetenek kullanıldığında çevikliğiniz beş dakika süresince 90 puan artar. 40 puan stamina harcar.”

    Yue önündeki Kara Büyü Kılıcını dikkatle incelemeye başladı. Keskinliği Tang Sabresiyle hemen hemen aynıydı. Bıçak kısmı yaklaşık bir buçuk metre uzunluğundayken simsiyahtı. Kılıcın kabzasındaki üç oyuk vardı ve sadece bakmak bile insanı soğuk terler içinde bırakıyordu.

   Kılıcı yüzüğüne geri koymadan önce bir süre oynayıp tadını çıkardı.

   İleri Düzey Gölge Adımları yeteneğini ise direkt yüzüğüne koydu.

   Z1 zombi öldüğü için kalan zombilerin büyük ölçekli bir saldırı başlatması imkansızdı. Kampa geri döner dönmez askerlerinin çoğuna dinlenmesini söyledi.

   Bugün birlikleri şehrin her tarafında savaşmıştı. Oldukça büyük kazanç sağlamış olsalar da staminaları kritik seviyelere inmişti. Yataklarına döndükleri anda hepsi uykuya dalmıştı.

   Arada sırada Kuzey Kapısında silah sesleri yankılanıyordu. Polis güçleri zombileri öldürmeye oldukça hevesliydi.

   Özellikle zırhlı polisler arasında ciddi anlamda  iyi nişancılar vardı. Bu adamlar kıyamet öncesinden beri sıkı bir şekilde eğitilmişti. Hızlıca değişen durumlar sonucu çoğu, hükümetin keskin nişancısı haline geldi.

   Gece çökünce, ayın da yokluğuyla etraf zifiri karanlık bir hale gelmişti. Işıkla aydınlatılan çok az yer vardı. Yue, Chen Shitou, Cheng Yu, Birinci ve İkinci yakın savaş birimleri bu karanlıktan yararlanarak Kuzey Kapısına doğru ilerledi.

   Kuzey Kapısıda, Güney ve Batı Kapıları ile aynı savunma sistemine sahipti. Bir PSA merkez alınarak iki ağır ve iki hafif makineli tüfekle desteklenmiş bir barikata sahipti. Bu savunma sistemi kuzey bölgesine girmeyi oldukça zorlaştırıyordu.

   Kırktan fazla insan ve bir düzine polis duvarın üzerinde sürekli devriye geziyordu.

   Kuzey kapısına yakın evler hükümetin talebi üzerine boşaltılmıştı. Bu evlerin tamamında özel polis gücü, zırhlı polisler ve normal polisler kalıyordu. Herhangi bir tehlike durumunda ön saflara çabucak varabilirlerdi.

   Yue ve grubu PSA’ya doğru sessizce yaklaştı. Yeterince yaklaştıklarını düşündüklerinde bir anda ileri fırladılar. Bu sırada Yue, Korku Sanatları yeteneğini aktive etti.

   Korku Sanatlarının etkisi altında üç asker ve altı polis korkudan bayıldı.

   Cheng Yu ve iki astı, bayılan askerleri hızlıca bağladı ve yola devam ettiler.

   Cheng Yu ağız tüfeğini çıkartıp bir üfleme ile anesteziye batırılmış oku binanın önündeki askeri bayıltmak için kullandı.

   Yue da diğerlerini bayıltmak için yeniden Korku Sanatlarını kullandı. Zihnine büyük bir baskı uygulanan polis hemen yere yığıldı.

   Kapıdaki güvenliklerden kolayca kurtulan Yue ve grubu hemen binaya girdi.

   Yue bir kapının önüne gelince Kara Büyü Kılıcını çıkarttı. Siyah kılıcı kapının kilidine sallayıp tofu gibi ortadan ikiye ayırdı.

   Kapı açılınca içeride derin uykuya dalmış sekiz polisten başka bir şey olmadığını gördü. Hiç kimse Yue’nun zombiler çekildikten hemen sonra saldıracağını düşünmemişti.

   Birinci takım üyelerinin bir kısmı hemen içeri daldılar ve polisleri önce bayıltıp sonra sıkıca bağladılar.

   Bu yöntemle Yue ve adamları yedinci kata kadar sorunsuzca ilerledi.

  “Siz kimsiniz?!”

    Yedinci katın tuvaletinden çıkan bir polis Yue ve grubunu görünce yüzü bembeyaz kesildi ve kulakları çınlatan bir çığlık attı.

   Yue’nun silüeti titredi ve bir anda bağıran polisin yanında belirdi. Elinin keskin tarafıyla polisin boynuna vurup bayılttı.

   Fakat geç kalmıştı. Polisin tiz çığlığı diğerlerini çoktan uyandırmıştı.

   Yue ve astları tüm polisleri silahsız yakalama şansını kaybetmişti. Kalan polisler ellerinden geldiğince onlara karşı direnecekti.

   Altı polis ellerindeki 54 tip tabancayla işgalci gruba ateş açtı.

   Yue hemen White Bones ile birleşti ve şaşırtıcı bir savunma tüm bedenini kapladı. Hemen astlarının önüne geçip gelen kurşunları vücudu ile karşıladı. Kemik Zırha çarpan kurşunlar sadece geri sekiyordu. En ufak bir çizik bile bırakamıyorlardı.

   Yue aralarındaki yüz metreyi altı saniyeden kısa sürede kapatıp polisleri hızlıca bayılttı.

    Ateş eden polisleri bayılttıktan sonra Yue ve grubu hemen ileri fırlayıp yataktan yeni kalkan polisleri de tek hamlede etkisiz hale getirdi . Bu koruma kalkanıyla el bombası, roket gibi ağır silahlar dışında Yue’ya zarar verebilecek bir şey yoktu.

   Zarar verilemeyen Yue astlarını tanklayarak ateş etmeye başlayan polislerin yanında bitiyor ve kısa sürede işlerini bitiriyordu. En üst kata kadar bu şekilde devam ettiler.

   Chen Jianfeng, Yue’nun kemik zırhı içerisinde uzun adımlarla yönetim odasına girdiğini görünce uzunca bir nefes verdi ve “Yue Zhong, demek sendin. Fakat hâlâ anlamadığım bir şey var. Neden şimdi saldırıyorsun? Zombi ordusu hâlâ kapılarımızın dışında ve iki tarafın birleşik gücü olmazsa kazanamayız biliyorsun.”dedi.

   Tüm kamp içerisinde sadece Yue’nun hükümete saldıracak gücü vardı. Chen Jianfeng aşağıdan silah sesleri duyduğu anda Yue’nun geldiğini anlamıştı fakat sebebini çözememişti. Neden böyle kritik bir zamanda saldırmıştı?

   Yue tüm kampı ele geçirebilse de polis güçlerini bir süreliğine kullanamazdı. Onları test etmeden önce silahlandırırsa o silah namluları kendine çevrilebilirdi.

   Chen Jianfeng’in arkasında duran Wei Fei yoğun bir savaşma arzusu ile Yue’ya doğru bakıyordu.

   (Arthas Notu: Wei Fei: Yue ile savaşsam ben kazanırım diyen arkadaş.)

   “Başkan Chen, çoktan Z1 zombiyi öldürdüm. Dışarıda elli binden fazla zombi olsa da onları yok etmek sadece an meselesi. Teslim olmalısınız. Astlarınızın yarısı çoktan benim tarafımdan alıkonuldu. İnatçı bir şekilde direnecekseniz sadece daha fazla insanın ölümüne sebep olursunuz.”

   Sadece Z1 zombinin ölümünden sonra Yue, hükümete saldırmayı göze alabilirdi. Z1 zombi ölmemiş olsaydı aralarındaki geçici barışı devam ettirmek zorunda kalırdı.

   Chen Jianfeng bir süre sessiz kaldıktan sonra derin bir iç çekip “Tamam, teslim oluyorum.”dedi.

   Şu anki güç dengesi oldukça açıktı. Yue yerleşimcilerin ve askerlerin çoğunu kontrol ediyordu. Ayrıca savaşabilecek kuvvetlerinin yarısından fazlası esir alınmıştı. Eğer direnmeye devam ederse sadece fazladan can kaybına sebep olurdu.

   Chen Jianfeng, Yue’nun yetenekli bir lider olduğunu biliyordu. Böyle umutsuz bir durumda iki tarafında daha fazla acı çekmesine gerek yoktu.

“Bağlayın onları.”

   Chen Jianfeng’in sözlerini duyan Yue belli etmese de rahatlamıştı. Güç üstünlüğü hala onda olsa da herhangi bir kayıp yaşamak istemiyordu.  Chen Jianfeng’in askerleri arasında keskin nişancılar vardı. Aralarında bir savaş çıkarsa gelişimcileri baskın gelse bile uzaktan gelen bir headshot ile ölebilirlerdi.

   Wei Fei daha fazla dayanamadı ve ileri çıkıp “Yue Zhong senle savaşmak istiyorum!”dedi.

(Hedera notu: 200 bölüm olmuş adam hala sapasağlam duruyor kesin sen kazanırsın Wei böyle devam et.)

   Yue, önündeki adama bakıp kendinden emin, alaycı bir gülüşle  “Seninle savaşırsam elime ne geçecek?”dedi.

   Wei Fei her kelimeyi sinirle vurgulayarak “Eğer kazanırsan senin için çalışırım. Eğer ben kazanırsam Başkan Chen ve ailesini ile  tüm sistem ekipmanlarımı alarak kamptan ayrılırım.”dedi.

   Wei Fei öfkesiyle söylediği bu sözler karşısında bir miktar pişman olsa da bir şey belli etmedi. Kaybetmesi durumunda Yue’nun boyunduruğu altına girmek onun için başına gelebilecek en kötü şeylerden biriydi.

  Wei Fei, Chen Jianfeng’e hayatını borçlu sayılırdı. Şu anki gücüyle büyük bir zombi grubu ile karşılaşmadıkları sürece Chen Jianfeng ve ailesini her şey pahasına koruyabilirdi. Kampın dışında bile oldukça rahat bir yaşam sürmesini sağlayabilirdi. Sürekli güçlenmek istiyordu fakat bunu gereksiz yere zombi öldürerek yapmak istemiyordu. Bu yüzden Yue’ya bir düello teklif etmişti. Yue, kısa bir düşünmenin ardından  Wei Fei’ye bakıp “Peki o zaman.”dedi.

   Yue daha yeni sözlerini bitirmişti ki, Wei Fei İmitasyon Tang Kılıcını çekip bir çita misali Yue’nun üzerine atladı.

   Wei Fei geçirdiği savaşlar sonucu çokta 26. seviyeye ulaşmıştı ve 2. derece Yükse Hız yeteneğini iki defa geliştirmişti. Normal insaların gözünde bir hayalet gibiydi. Çevikliği Yue’nunkini bile aşmıştı. Bir göz kırpmadan az sürede Yue’nun önünde belirdi ve kılıcını son gücüyle sapladı.

   Fakat kılıcı umduğunun aksine  kemik zırhın üzerinde kaydı ve  sadece ince bir çizik bırakabildi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr