Çeviren: Arthas

S1 zombilerle yakın savaşa girişen insanların çoğu mücadeleden yaralı çıkıyordu. Bu S1 zombiler normal zombilerden çok daha güçlüydü.

Yue bile çok sayıda koruyucu katmana sahip olmasa yirmiden fazla S1 zombiyle savaşmaya cesaret edemezdi. Çok dikkatli olsa bile kesinlikle biri tarafından ısırılır veya yaralanırdı.

Bu insanlar ise S1 zombilerin korkutuculuğunu zor yandan öğrenmişti.

Eğer kaçtıkları anda onları  öldürecek silahlar olmasaydı savunmacıların çoğu şuana kaçmıştı. Dikenli tel tuzakları oldukça etkili olup daha çok zombi öldürmelerini sağlasada ağır silahlar ateş etmeyi kestiği anda S1 zombiler yeniden ilerlemeye başlamıştı.

Yue, Xu Zhengang’a yaklaşıp “Neden ağır silahları kullanmıyorsun?”diye sordu.

Böyle kritik bir zamanda ZPT90 tip 25 kalibrelik ağır makineli silahlar tek atışta bir çok zombiyi öldürebilirdi.

Xu Zhengang, mutsuz bir yüzle “Mühimmat kalmadı. Birkaç dakika geç kalsaydın ölmüş olurduk.”dedi.

Mühimmatsız bir PSA sadece zırhlı bir araçtı. Gücünü gösteremezdi. Mühimmat miktarı zombilerin mi insanların mı kazanacağını belirleyen bir faktördü.

“Ji Qing Wu, 1. Takım, 3. Takım ve 4. Takım beni izleyin!”

Bai He zırhlı birliklerden birinin başında olan keskin nişancıydı.  Oldukça sakin gözüküyordu ve her atışında bir S1 zombiyi öldürüyordu.

Savunmacılar ve zombiler arasında kalan alanda kanlı bir savaş başladı. Yue yüksek hızı ve keskin Tang Sabresi ile bir saniye de üç S1 zombi öldürebiliyordu.

White Bones ise kemik baltasını çıkarmış önüne çıkan her zombiyi öldürüyordu.

Ji Qing Wu onlardan aşağıda kalmayacak şekilde ellerindeki Tang Sabresi ile ölümcül bir dans sergiliyordu.

Yue ellerindeki Tang Sabresi S1 zombileri öldürmeye devam etti. Her hangi bir yetenek kullanmıyordu. Sadece normal saldırıları ve Tang Sabresi vardı. Sabresinin altında can veren zombi sayısı her geçen saniye artıyordu.  Bazı şanslı S1’ler ona vurabiliyorlardı fakat koruyucu katmanları geçemiyorlardı.

Diğer askerlede S1’lerle korkusuzca çarpışıyordu. Üstlerindeki Deniz Yılanı Zırhı sayesinde S1’leri katlediyorlardı.

S1 zombilerin 10. Seviye canavarlar olması özellikle de daha zayıf üyelere sahip olan 3. Takım ve 4. Takımın işine gelmişti. Kendilerinden daha yüksek seviyelerde canavar kesmek onları inanılmaz bir hızla  geliştiriyordu.

Ji Qing Wu, White Bones ve Yue’nun liderliğinde yavaş yavaş ilerlemeye başladılar. Fakat atılan her adımla ilerlemek daha da zorlaşıyordu. Bundaki en büyük etki askerlere hakim olan kaos ve S1 zombilerin sayı üstünlüğüydü.

Yue’nun takımı oldukça güçlü olabilirdi fakat dışarıda 160 kadar L2 zombi vardı. İçeriye sürekli zombi fırlatan bu grubun hızıyla öldürme hızları denk değildi. Artan zombi kalabalığını yararak ilerlemek gittikçe zorlaşıyordu.

Yue zombi dalgasının sonunun gelmediğini görünce “Geri çekilin!”diye bağırdı. Bu şekilde ilerlemeleri imkansızdı.

Böyle devam ederse dört takımda kapıya ulaşmadan tüm staminasını tüketcekti. Yue’nun emriyle dört takımda Xu Zhengang’ın oluşturduğu saflara kadar geri çekildi.

“Ji Qing Wu, benimle gel!”

Yue, White Bonesla birleşti ve bir eliyle Ji Qing Wu’nun belini kavrarken diğer eliyle kemik merdiven oluşturup duvarın üstüne çıktılar.

Duvarın üstünde yüz kadar L2 zombinin düzenli olarak zombi fırlattığını görebiliyorlardı. Duvar tamamen zombiyle dolmuştu fakat sayıları durmaksızın artıyordu.

Bu zombilerin neredeyse hepsi evrimleşmiş zombiydi. İlk dalgalar S1’lerden oluşurken son dalgalar tamamen L1 zombiydi. Yüz bin zombilik orduda sadece birkaç yüz ikinci evrim aşamasında zombi olsa da binlerce birinci evrim aşamasındaki zombi vardı.

Z tip komutan zombi dünden dersini almış gibi gözüküyordu. Çok sayıda normal zombiyi diğer üç kapıya dağıtıp en iyi birliklerinin tamamını en zayıf kapıya, Batı Kapısına yoğunlaştırmıştı.

Yue, yüzüğünden bir el bombası çıkartıp zombilerin ortasına attı. Çıkan bom sesiyle onlarca zombi parçalara ayrılırken belli bir alanda zombilerden temizlendi. Yue hemen Ji Qing Wu’yu kavrayıp o alana indi.

Birkaç nefeslik süre sonra biraz önce durdukları yer H1 zombilerin ateş topları ile yıkandı. Duvarın üstünde büyük bir göçük oluşmuştu.

Çevrelerindeki zombiler de gittikçe ikiliye yaklaşıyordu.

Yue yüzüğünde 89 tip QJZ 8 ağır makineli silahını çıkartırken Ji Qing Wu’ya “Koru beni.”dedi.

Ağır makineli silahın yoğun ateşi altında birkaç H1 zombi hızlıca can verdi.

Ji Qing Wu, Yue’nun arkasını koruyordu. Zombiler o kadar kalabalıktı ki sabresini her sallayışında birkaç zombi can veriyordu.

Greenie de yardıma geldi. Tek kanat darbesiyle yedi sekiz evrimleşmiş zombi duvardan aşağı uçmuştu. Yıldırım hızındaki gagası ise daha fazlasını öldürmüştü.

Yue başka bir H1 zombiyi hedef alırken Tehlike Sezgisi devreye girdi. Yue hemen yere yatıp Ji Qing Wu’yu da aşağı çekti.

Sonraki saniyede ise 89 tip QJZ 8 ateş topları tarafından parçalandı.

“S*kerler!”

Yue silahını kaybettiği için üzülmüştü. Oldukça iyi bir ateş gücüne sahip güçlü bir silahtı. Depolama yüzüğünde sadece iki tane vardı ve sadece gerekli durumlarda kullanırdı.

Yue 89 tip QJZ 8 model son silahını da çıkartarak H1 zombilere yeniden ateş etmeye başladı.

Yue otuz kada H1 zombi öldürmüşken H1 zombiler yeniden ateş topu gönderdi.

Bu sefer Yue dersini almıştı. Ateş topları ona doğru ilerlerken makineli silahını hemen yüzüğüne geri koydu.

Ateş toplarından kurtulduktan sonra ise H1 zombileri öldürmeye kaldığı yerden devam etti.

Z1 zombi H1 zombilerinin sırayla düştüğünü görünce hepsine ateş etmesini emretti. Kalan 50 civarı H1 zombi ateş toplarıyla duvarı acımasızca dövdü.

“Kalanların hepsi şuanda ateş ediyor olmalı.”

Yue bir yandan siper alırken bir yandan ateşlenen ateş toplarını sayıyordu. Bu saldırı  dalgası bitince on beş dakika kadar zamanı olacaktı.

Arkasını dönüp Ji Qing Wu’yu kontrol edince güzel kızın ağırca soluduğunu ve hafiften beyazladığını gördü. Uzun süredir savaşmasa da çok sayıda zombi öldürmüştü ve staminası trajik bir biçimde düşmüştü.

Yue, Ji Qin Wu’ya nefeslenmesi için zaman tanırken ilerleyip iki L1 zombi öldürdü.

“Devam edebilir misin?”

Ji Qing Wu, Yue’ya bakarak “Evet.”dedikten sonra bir S1’i daha öldürdü.

Yue gülümseyip Ji Qing Wu’yu kucağına aldı ve duvardan aşağı indi.

Gökyüzündeki Greenie ise H1’lerin bekleme sürelerini  fırsat bilerek L2’leri öldürmeye başladı.

Duvarın altında her yer normal zombiyle doluydu. Kemil kazıkları yere fırlatıp üstlerine basarak H1 zombi grubuna doğru ilerlemeye başladı.

H1 zombiler en büyük tehlikeydi. Sadece biri bile kalsa dönerken büyük sıkıntılar çekerdi.

Birkaç kazıktan sonra Yue, H1 zombilere varmıştı. Hemen aşağı inip vücutca en zayıf olan zombilerden olan H1 zombiler katletmeye başladı.

Zombiler her yerdeydi. O kadar kalabalıklardı ki Ji Qing Wu sabresini her savurduğunda altı yedi zombi ölüyordu. Fakat sayıları bitmeyecek gibiydi. Zombi uzuvlarının çürük kokusu midesini bulandırmaya başladı.

Her tarafın normal zombilerle dolu olması Ji Qing Wu gibi çeviklik ağırlıklı gelişimciler için en zor durumlardan biriydi.  Eğer tek başına olsaydı zombilerin içinde boğulurdu. Zayıf olduğundan değil fakat hareket edip ana statı çevikliği kullanamayacağı içindi.

Yue başka bir kemik kazık fıralatıp kendini ve Ji Qing Wu’yu yakınlardaki başka bir H1’in yanına attı. Yue kaçmaya çalışan H1 ortadan ikiye bölerken Ji Qing Wu çevredeki zombilerle ilgileniyordu.

Greenie de onları takip edip H1’lere saldırıyordu.

Greenie ve Yue’nun kombine saldırıs ve Ji Qing Wu’nun desteği ile H1’lerin sayısı oldukça azalmıştı. Kalan son on tanesi ise L2’lerin kafalarından atlayıp kendilerini zombi ordusunun içinde saklamıştı.

Bu kadar zombinin arasından küçücük H1’leri bulmak samanlıkta iğne aramaya benzerdi. Yue bununla zaman kaybetmeyip hedefini L2’lere doğru çevirdi.

L2’ler kuşatmanın temelini oluşturuyordu. Sayılarındaki bir azalma savunma hattının üzerindeki baskıyı büyük ölçüde azaltırdı.

Birkaç saniye sonra Yue bir L2’ye ulaştı ve zaman kaybetmeden İğne ile zombinin kafasını patlattı.

Hiç durmadan zombi ordusunun arasında gezinerek L2’leri avlamaya başladı.

“Tebrikler 35. Seviyeye ulaştınız. İki stat puanınız mevcut.”

Yue on beş L2 öldürdükten sonra sonunda 35. Seviyeye ulaşmıştı.