Bölüm 29 - Son Kat

avatar
349 1

Fantocity Season 1 : Paralel 2 - Bölüm 29 - Son Kat


(Bölüm Müziği : youtube.com )

  Famael, dizlerinin üstüne yığıldı. Gözlerindeki kırmızı ve mavi ışıklar yavaş yavaş kayboldu. Elleriyle yerden destek almasa, hayatın yüküne sahip bacakları onu taşımaya yetmeyecek gibiydi. Sakince dizlerine eğilerek dizlerinin damlalar halinde ıslanmasını izledi. Birkaç saniye sonra göğsünde mavi bir ışık oluştu. Yavaşça bedenini mavi bir kalp şeklinde terk etti. Famael, önündeki parıldayan mavi kalbe doğru kafasını kaldırarak baktı. Sulu gözleri, kalbi net görmesini engelliyor ancak hissedebiliyordu. Mavi kalp, önünde biraz sallandıktan sonra büyük bir camın kırılma sesiyle ortadan ikiye ayrıldı. Famael, elini kalbe doğru uzattı. Kolu, yetişmiyordu. Bir süre sonra Ruh, yukarıdan aşağıya doğru yavaşça parçalanmaya ve tozları yere düşmeye başladı. Famael, ağlayan bir yüzle kolunu uzattığı elini yumruk şeklinde yapıp yere doğru vurdu. Kalp, tamamen toza döndüğündeyse kafasını yere doğru çevirdi. Dizlerinin önündeki mavi tozlar, "Teşekkür Ederim" şeklinde yerde bekliyorlardı. Famael'in ilk önce gözleri güldü, çok geçmeden ise bu neşenin yerini korkunç bir hüzün kapladı. Famael'in arkasından gelen bir rüzgar, yerdeki yazıyı dağıttı ve tozları tamamen yok etti. Famael, bağırarak ağlıyordu. "SENİ DAHA KAÇ KEZ KAYBETMEM GEREKİYOR!" diye bağırdı. Yere doğru yumularak sessizce ağlamaya başladı.

  Birkaç dakika sonra, Gallon ve Snayo tekrardan kendilerine geldiler. Gallon etrafa bir göz attı. Katın tepesi tamamen açılmış, Snayo duvarın diğer köşesinde ayılmaya çalışıyor ve Famael yere kapanıp ağlıyor olduğunu gördü. Birkaç saniye Famael'i izledikten sonra kafasını yere çevirdi ve ellerini sıktı. Kendinde hiçbir hata veya pişmanlık hissetmiyor ancak onu asıl üzen şeyin de bu olması onu deli ediyordu. Hiçbir hata yapmamış olmasına rağmen neden birini kaybediyordu? Yeni tanıştığı birisini kaybetmenin verdiği acı, neden bu kadar büyüktü? Bunlar mantıklı değildi.

  Gallon, kafasını bu düşüncelerle kaplamak yerine ayağa kalkmayı tercih etti. Dizlerini yavaşça açtı ve doğrulur doğrulmaz sendeleyerek Famael'in yanına doğru yürümeye başladı. Yanına varınca dizlerinin üstüne doğru eğildi. Sol elini hıçkırarak sessiz şekilde ağlayan Famael'in sırtına yavaşça koydu. Amacı onu rahatlatmak değildi, sadece yanında olduğunu hissetmesini istedi. Önüne baktığındaysa diğer köşeden Snayo'nun bir eliyle diğer kolunu tutarak gelmekte olduğunu gördü. Tekrardan Famael'e doğru döndü. Elini birkaç kere yavaşça kaldırıp hafifçe vurdu Famael'in sırtına. "Hadi, devam etmemiz lazım." dedi Gallon. Famael, titreyerek dizlerini çökmüş vaziyette ellerinin üstünde durmaya çalıştı. Hala yüzünü kaldırmıyordu. "O... gitti Gallon..." dedi sesi titreyerek. "O... gitti...". Gallon cevap vermedi, yani veremedi. Tek yapabileceği Famael'in düzelmesini ummaktı.

  O sırada Snayo da yanlarına yaklaştı. O da ağlıyor ancak saçları, yüzünü kapıyordu.

Sakin bir sesle Snayo : Bunların hepsine ben sebep oldum. Bunun için sizden öz-
Famael : KONUŞMA!

  Snayo, Famael'in ani tepkisinden bir anlığına irkildi. Sonrasında ise başını öne doğru eğip dişlerini ve avcunun içini sıktı. Bu hareketten pek memnun değildi ancak hak ettiğini düşünüyordu. Arkasını döndü ve az ilerideki kırmızı ışıldayan şeye doğru birkaç adım attı. Gideceği yere varmadan durdu.

Snayo : Üst katta, arkadaşınızı yeniden hayata döndürebilirsiniz.

  Famael, kapandığı yerde gözlerini açtı. Duyduğu sözler sanki ruhuna bir ilaç gibi gelmişti.

Gallon : Ya senin arkadaşların?

  Snayo tekrardan dişlerini sıktı. Birkaç adım attıktan sonra yere doğru eğildi ve yerdeki ışıldayan taşı aldı. Kat'ın içindeki meşaleler ve Kat'ın tavanı, yavaşça kapandı. Çok geçmeden hepsi gözlerini açtıklarında Kat'ın en üstündeydiler.

(Bölüm Müziği : youtube.com  )

  Famael, yavaşça kafasını kaldırdı. Etrafı tamamen Güneş ışığını paylaşmaya çalışan yeşil yeşil çimenler, birbirlerine zarar vermemek için ellerinden geleni yapan ağaçlar; tüm canlıları birbirine yakınlaştırmaya çalışan hafif, tatlı bir rüzgar; daldan dala uçan rengarenk kuşlar ve beyaz bulutlu masmavi bir gökyüzüyle sarılıydı. Famael, tüm bunları mânasız buluyordu. Etrafı inceledikten sonra kafasını biraz yukarıya kaldırdı. Önünde kocaman, dışı gümüş renginde ve etrafı ejderha, insan ve su motiflerinden oluşmuş bir ayna gördü. Aynanın içi masmavi parlıyor ve arkasından olağanüstü bir ışık geliyordu. Famael, yavaşça ayağa kalktı. Herkes, gördükleri karşısında şaşkındılar ancak şaşkınlıklarını gösterecek ne halleri kalmıştı ne de istekleri. Aynanın içinden yavaşça bir yaratık çıkmaya başladı. Yaratığın aynadan geçen uzuvları yavaş yavaş bir insanın uzuvlarına doğru dönüyor, küçülüyor ve daha anlaşılır bir hale geliyordu. Aynadan tamamen çıktığındaysa aynanın altından aşağıya doğru uzanan bir çok gümüşten basamak yavaş yavaş çıkıyor, insan ise basamaklardan yavaş yavaş iniyordu. Işık saçan bedeni, basamaklardan indikçe bir kızın bedenine doğru dönüşüyordu. Basamakların azı kalmışken insan, artık netçe görünebiliyordu. Saçları tane tane, önleri küt şekilde kesik, arkası ise upuzun ve pembe renkli; ağzını ve burnunu kapatan siyah bir maskeye sahip, üzerine pembe-mor karışımı bir kapüşonlu sweatshirt giymiş ve ellerini sweatının içine koymuştu. Altındaki şortu ise pembe-beyaz renklerden yapılmış dizlerinin hafif üstünde, rahat bir şort gibi görünüyordu. Sarı sarı parlayan gözleri; Famael, Gallon ve Snayo'nun üstünden bir an olsun ayrılmıyordu. Nihayet tüm basamakları indikten sonra arkasındaki ayna, basamakları yavaşça geriye doğru çekti. Bir süre kıza doğru baktılar. Kızın saçları, hafif rüzgarda dalgalanıyordu. Hissedilen enerji düzeyi çok uzaktan bile hissedilebilir şekildeydi. Famael, hafifçe başını eğip kıza keskin bir şekilde baktı.

Kız : Kızıl Kule'nin son Kat'ına hoş geldiniz. dedi narin bir ses tonuyla.
Gallon : Dilekleri yerine getiren varlık sen misin?

  Kız yavaşça kafasını salladı.

Kız : Ejder Taşı'nı kim elinde tutarsa, bir dileğini gerçekleştireceğim.

  Snayo yavaşça cebine uzandı. Famael, gözünün ucuyla dikkatli bir şekilde Snayo'ya doğru bakıyordu. Yanlış bir hareket yapması tehlikesine karşın içinden onlarca şey geçiriyordu. Snayo cebinden kırmızı şekilde parlayan Ejder Taşı'nı çıkardı ve derin bir nefes alıp verdi. Taşı yavaşça Famael'e doğru uzattı. Yüzünde görülebilir bir başarısızlık ifadesi vardı ancak ne için bu kadar üzülüyordu ki? Famael, yavaşça elini Snayo'nun eline doğru uzattı. Snayo, Famael'in eline dokunur dokunmaz taşı avcunun içinde sıktı. Famael, şaşırmış şekilde Snayo'nun yüzüne doğru baktı. "Beni unutma, olur mu?" diye hafifçe fısıldadı Snayo. Famael, sözü anlamlaştıramamış şekilde Snayo'nun yüzüne baktı. Snayo elini tekrar açtığındaysa hızlı bir şekilde taşı aldı. Tekrardan Snayo'nun yüzüne baktı. Saçları tüm yüzünü gölgede bırakıyordu ancak hislerinin dışarıya yansımasını engelleyemiyordu. Famael, iki adım öne çıktı ve eliyle Ejder Taşı'nı, kıza doğru gösterdi. Kız onaylar şekilde başını eğdi ve Famael'in elindeki taş yanarak kül oldu.

Kız : Bir dilek hakkın var insan.
Famael : Arkadaşımın tekrardan hayata gelmesini diliyorum.
Kız : Ruh'u yanında mı?

  Famael, şok olmuş şekilde gözlerini açtı.

Famael : Ruh'u mu gerekiyor?
Kız : Eğer Ruh'u elindeyse, bunu dileğinle tekrardan canlandırabilirim. Eğer kırılmış bir ruh söz konusuysa... der demez Snayo arkasındaki kılıçlardan birini çıkardı ve hiç düşünmeden göğsüne sapladı.

(Bölüm Müziği : youtube.com )

  Snayo, gövdesinden litrelerce kan boşalırken yere yığıldı. Gallon ve Famael, ona doğru şaşkınlıktan kas katı kesilmiş şekilde durabildiler.

Kız : O zaman kullanabileceğin bir Ruh lazım.

  Famael hızlıca atılıp Snayo'yu kucağına aldı. Gallon ise olaylar karşısında kılını bile kıpırdatamadı.

Snayo : Bunca şeye... ben sebep oldum... Ruh'umu al ve her şeyi düzelt Famael...
Famael : HAYIR! Bunu neden yaptın!?

  Snayo, yavaşça gözlerini kapadı. Famael, Snayo'nun gülümseyen yüzünü görünce ağzı açık kaldı.

Snayo : Arkadaşlarımı- getiremiyorsam... ben onların yanına giderim... derken bedeni bir anda milyonlarca toza dönüşüp havaya karıştı. Famael, kalbinin her vuruşunu göğsünde yediği bir bıçak darbesi olarak hissederken Snayo'nun elinde kalan tozlarına baktı. Birkaç saniye sonra Snayo'nun turuncu şekilde yanan Ruh'u tozların arasında havada uçar şekilde durdu. Famael, yavaşça ayağa kalktı. Artık, nasıl tepki vereceğini bile bilmiyordu. Bir günde kaç kere dostunu kaybetmişti? Bunlar artık ona normal mi gelmeye başladı? Snayo'nun Ruh'unu işaret ederek kıza doğru baktı.

Kız : Asil. dedi ve sol elini cebinden çıkarıp Ruh'un rengini turuncudan maviye çevirdi.

  Kız bunları yaparken Famael ve Gallon, boyunları eğik şekilde yere doğru bakıyorlardı. Gallon, kafasını yukarıya doğru kaldırdı ve havada uçuşan tozlara baktı.

"Elveda... şaklaban."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44445 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr